Makedonya'dan Bir Göçün Hikayesi

Sizlerle bugün ki yazımızda, Makedonya'nın Üsküp Vrtekica Köyü'nden Türkiye'ye göç etmiş 68 yaşında ki Mukaddes Tezdoğan'ın gerçek göç hikayesini paylaşacağız.
Makedonya'dan Bir Göçün Hikayesi

Bizler Üsküp'ün Vrtekica Köyü'nden göç eden Arnavutlarız, Makedonya'dan Türkiye'ye gelerek İstanbul'a yerleştik. Üsküp'de güzel bir hayatımız vardı, çocukluktan göç ettiğimiz 17 yaşına kadar köy okulunda eğitim gördüm ve bu yaşa kadar ailemle birlikte tarımla uğraştık. Mısır, buğday, tütün eker, hayvancılık yapar, hayvanlarımızı beslemek için orakla ot toplamaya çıkardık.  Babam, abimler kısacası bütün ailemiz çalışırdı.

 

Vrtekica Köyü / Üsküp / Makedonya

 

vrtekica-koyu.jpg

 

Yani köy işleriyle uğraşırdık. Üsküp'de Arnavutça konuşurduk, konuşulan başka dillerde vardı fakat bizim köyümüz Arnavut köyüydü ve bizler Arnavutça konuşurduk. Köyde çok iyi komşularımız vardı ve bütün köy bir bütündü. Tito döneminin savaşlı yılları gerilerde kaldığından köylerde bir huzur vardı. O dönemde (Tito Dönemi) ben çok küçük yaşda olduğumdan (3 yaşında) o zamanlar hakkında pek bilgim yok; ancak kanlı ve zor zamanlar geçirildiğini babam anlatırdı sürekli.

 

Fakirlik o zamanlarda oldukça çoktu. Ama yinede bizim dönemimizde 1 gün ekmeksiz kalmışızdır. Ancak bizim değirmenimiz olduğundan bu sıkıntılar bizleri pekde etkilemedi.

 

    Üsküp'de iken bizler Türkçe bilmezdik, İstanbul'a göç ettikten sonra burada Türkçe'yi öğrendik ve konuşmaya başladık. Üsküp'den Türkiye'ye trenle göç ettik. Yanımıza alabileceğimiz eşyalarımızı toplayarak yola çıktık.  Göç etmeden önce oradaki tarlamızı, hayvanlarımızı, mallarımızı sattık ve yola çıktık. 

 

Amcam Türkiye'de bulunduğundan göç etmek için Türkiye bize daha uygun geldi. Bir gün amcam Türkiye'den Üsküp'e geldi, abimle birlikte bizim eve geldiler ve hadi Türkiye'ye gidiyoruz dediler. Aslında öyle bir sıkıntımız yoktu bizlerin Üsküp'de. Bir anda Türkiye'ye göç etme kararı aldı aile büyüklerimiz.  Göç ederken yollarda herhangi bir sıkıntı çekmedik, zaten tren vardı ve bizler trenle yolculuk yapıyorduk. Asıl zorluklar Türkiye'ye geldikten sonra başgösterdi. Sonuçta gurbetteydik, özlem oluyordu içimizde. İstanbul'u ve Türkçe'yi hiç bilmediğimizden kapıdan dışarıya bile çıkmazdık.

 

Bir ev tutmuştuk ve sadece iki abim çalıştığı için dışarıya çıkarlardı, babamda ekmek almak için dışarıya çıkar ve ardından eve gelirdi. Bizi kapıdan dışarıya bırakmazlardı. Ailemiz 9 kişiydi ancak sadece bizler göç etmedik, bizim köylülerimizde bizlerle birlikte Türkiye'ye geldiler. (3 aile birlikte geldik.)  Türkiye'de güzel karşılandık, 3 akşam Fatih'de bir komşumuzda kaldık. Sonra kirayla ev tutup yerleştik. Elli senedir Türkiye'deyiz o zamandan bu zamana hiç bir zarar görmedik. 'Makedonya mı, Türkiye mi?' derseniz tabiki vatan derim. İki kere gittim ve özlemim hala içimde. Ancak orası doğduğum yer, Türkiye ise doyduğum yerdir. 

 

mukaddes-tezdogan.jpg

 

    Türkiye'de evlendim ve Türkçe'yi evlendikten sonra öğrendim. Türkiye'de birde Yuguslavca’yı öğrendim, bu sayede üç dil öğrenmiş oldum. Üsküp'de ki komşularımız, akrabalarımız hala oradalar ve hepsiyle görüşüyoruz. Üsküp'e gidincede onlara misafir oluyorum. Aramızda ki bağlar eskisi gibi değil tabiki ama özellikle gençlerle aramız daha iyi...

 

Sonuç

    Hikayemizin kahramanının ismi Mukaddes Tezdoğan. Bugün 68 yaşında ve 1957 yılında Üsküp'ün Vrtekica Köyü'nden ailesiyle birlikte Türkiye'ye göç etti. Anlattığına göre Türkiye'ye göç etme nedenleri çok da büyük sebepler değil. Türkiye'de akrabaları bulunduğundan, bir gün ansızın gelen amcası ve abisi onlar toplayıp Türkiye'ye getirmiş. 

 

    Üsküp'de ki yaşayış tarzları aslında Türkiye'de ki köy yaşantısıyla birebir aynı. Açlığın, kıtlığın olduğunu, ancak bir değirmene sahip olduklarından bu açlıktan fazlaca etkilenmediklerini dile getiriyor. Aslında bunu söylerken soydaşlarından daha şanslı olduklarının işaretini veriyor diyebiliriz. Ancak buna rağmen onlarda Balkanların göç dalgasına kapılıp Türkiye'ye göç etmişler. 

 

 

    Türkiye'de iyi karşılandıklarını, ancak Türkçe bilmemekten dolayı zorluklar yaşadığını söylerken, evde hapis kalışlarını buruklukla anlatıyor. Üsküp derken sesi bir başka çıkıyor ağzından, hem bir özlem, hem bir burukluk. 'Vatan insanı çekiyor' diyor, 'bu yaşıma rağmen fırsatım olsa yine giderim' demeyi de ihmal etmiyor. Türkiye için düşüncelerini ise 'Makedonya doğduğum yer, Türkiye ise doyduğum yer.' diyerek minnetle dile getiriyor.

 

NeOldu.com

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış yorumlar onaylanmamaktadır.