Atasözleri ve Deyimlerin Ortaya Çıkış Hikayeleri
Atasözleri ve Deyimlerden Bazılarının Çıkış Hikayeleri
Bu içerikte en bilindik atasözleri ve deyimlerin çıkış hikayelerini sizler için bir araya getirdik. İşte, herkesin sıklıkla kullandığı atasözleri ve deyimlerden bazılarının çok ilginç çıkış hikayeleri...
Çizmeyi Aşmak
Fransa'da yapılan bir sergide büyük bir şovalye tablosunun önünden bir adam, tabloyu inceleyerek eleştirilerde bulunmaya çalışır. Ressam adamın yanına gelir ve sıkıntının ne olduğunu sorar. Adam, çizme ustası olduğunu ve tablodaki şovalyenin çizmelerinde birkaç hata olduğunu söyler. Ressam hemen eline fırça boya alır, adamın dediği yerleri yeniden çizmeye başlar. Düzenleme bittikten sonra kunduracı adam yine eleştiri yapmaya başlar. Çizmelerden sonra şovalyenin pantolonunda hatalar olduğunu söyler. Bu duruma öfkelenen ressam:
-Siz kunduracısınız, lütfen çizmeyi aşmayın demiş.
Üzerine Tüy Dikmek
Ortaçağ'dan günümüze gelen topuklu ayakkabı, şemsiye ve parfüm günümüzde farklı alanlarda kullanılmaktadır. O dönemlerde Avrupa'da tuvalet alışkanlığı ve temizliği henüz edinilmemişti. Yüksek zümre, sokağa çıkarken üç hizmetlisini de yanında götürürmüş. Hizmetlilerden biri şemsiyesini tutar çünkü kafasına insan dışkısı gelmesini istemez. Diğer görevli ise asilzade olur da bir yerde tuvalet ihtiyacının giderirse, dışkının üzerine parfüm sıkar. Diğer hizmetli ise dışkının üzerine tüy diker. Böylelikle tüy dikmek deyimi, Ortaçağ'dan günümüze kadar gelmiştir.
Saman Altından Su Yürütmek
Geçmiş vaktin birinde su sıkıntısı yaşayan bir köy varmış. Tüm köylüler, ellerindeki nehiri ortaklaşa ve sırayla kullanarak suluyormuş. Sıra kime geldiyse o kişi nehirden kendi tarlasına doğru bir kanal açıp sudan faydalanıyormuş. Kendini köyün akıllısı sanan bir adam ise nehirden kendi tarlasına doğru ince bir kanal açar ve kanal üzerini de saman, çalı çırpı ile düzeltir. Böylece saman altından su yürütmek deyimi günümüze kadar gelmiştir.
Tencere Yuvarlanmış Kapağını Bulmuş
Eski zamanlarda ismi Şenn olan akıllı bir adam varmış. Şenn bir gün kendini yollara vurur ve kendine uygun bir kadın aramaya başlar. Yolda bir adam rastlar ve birlikte yolculuk yapmaya başlarlar. Şenn adama sorduğu sorularla adamı çileden çıkarmış. Köye vardıklarında adamı evinde ağırlamış. Bu adamın bir de kızı varmış adı Tabaka olan. Kız dayanamayıp babasına adamın kim olduğunu sormuş. Adam da yolda karşılaştıklarını ve yol boyunca sorduğu saçma soruları anlatmış. Kızı tabaka ise bu soruları mantıklı bir şekilde cevaplamış. Ardından adam dayanamayıp Şenn'in yanına gitmiş ve soruların cevaplarını vermiş. Şenn bir an heyecanlanmış bu cevapları nereden öğrendin diye sormuş. Adam Tabaka isimli bir kızının olduğunu, cevapları da ondan öğrendiğini söylemiş. Bunun üzerine Şenn, adama kızıyla evlenmek istediği söyler ve iki genç evlenirler. Bu evlilik üzerine köy halkı Vafeka Şenn Tabaka demiştir. Dilimize ise Kap kapağına uygun düştü şeklinde çevrildi. Zamanla tencere yuvarlandı kapağını buldu atasözü ortaya çıktı.
Çam Devirmek
Günün birinde hali vakti yerinde olan bir adam, Göztepe civarında olan arazisine yeni bir ev yaptırmak ister. Ev içinde pek çok ağaç kestirir. Ağaçların arasında meşe gürgen, çam ve ceviz yer almaktadır. Tüm işlerini hallettikten sonra Nişantaşı'ndaki evine gider. Zengin adam -Göztepe'deki evi kast ederek-, daha sonra uşağına bahçedeki çamları kestirip kalas yapmasını ister. Bunu üzerine Uşak Nişantaşı'ndaki evin bahçesindeki çam ağaçlarını kestirir. Bu olaydan sonra ise Çam Devirmek deyimi ortaya çıktı.
Papucu Dama Atılmak
Osmanlı döneminde işleyişinin sürdüren, zanaat konusunda kanaat önderi olan bir teşkilat ayakkabı konusunda herkesin işi doğru yapması için bir uygulama geliştirir. Bu uygulamaya göre bir ayakkabıcı sattığı ya da tamr ettiği ayakkabıda iyi bir iş çıkarmazsa teşkilat müşterinin parasını iade eder. kötü imal edilmiş ayakkabıyı ise ayakkabıcının dükanının damına atarmış. Böylelikle kim daha iyi ayakkabı yapıyor anlaşılıyormuş.
Çıkar Ağzındaki Baklayı
Eski zamanlarda bir şeyh ve derviş varmış. Şeyh, bu dervişi çok sever sayarmış. Fakat dervişin kötü bir alışkanlığımış, ağzından küfür hiç eksik olmazmış. Şeyh bir gün dayanamamış, dervişe üç bakla tanesi vermiş. Şeyh, baklaları dervişe verip, sadece uyurken ağzından çıkarmasını onun haricinde gün içinde hep ağzında tutmasını ister. Gel zaman git zaman baklalar işe yarar ve şeyh artık küfür etmemeye başlar. Bir gün şeyh ve derviş bir yere davet edilir ve birlikte yola çıkarlar. Tam yola çıktıkları sıra bardaktan boşalırcasına yağmur yağmaya başlar. Yollarına acele acele devam ederlerken genç bir kadın cama çıkar ve şeyhe ile dervişe seslenir. Derviş ve şeyhi o yağmurun altında dururlar. Kadın uzun süre bakar şeyh ve dervişe. Şeyh dayanamaz ve neden bekletildiklerini sorar. Bunu üzerine genç kadın yağmurlu bir günde kavuklu birine bakılırsa kuluçkadaki tavukların daha büyük olacağını söyler. Bu cevaba katlanamayan şeyh derviş döner ve çıkar ağzındaki baklayı der.