Bayramlarda Yaşadığımız Acı Gerçekler
Bayramların Acı Yönleri
Çocukluğumuzdan beri her bayram yaşadığımız şeyler vardır. Bayram klişeleri olarak bilinen bu ‘hassas’ durumlar ne kadar istesek de değişmez. En önemlisi de temizliktir. Bayram öncesinde yapılır, yetmez, bayram sonunda yeniden yapılır. Yine de bayramı en iyi anlatan şeydir belki de. Neden mi? Misafirler varken çok da dağınık görünmeyen ev, onlar gittiğinde savaş alanı gibi görünür gözüne. Birden sessizlik çöker hani, belki de ondandır bunu fark edişin. Yapacak bir şey yoktur artık, sohbet edilecek kimse… Bakarsın etrafa, başlarsın toparlamaya. O yorgunlukla yaptığın bu temizlik, nedense sevimlidir. Sohbetin, kahkahaların yankıları kalmıştır, belki bundandır.
İşte her şeye rağmen hepimize mutluluk veren bayram günlerinin ‘acı’ gerçeklerini;
1. Günler Öncesinden Temizlik Başlar
Evin genç kızlarından çok anneler, tıpkı bir süper kahraman gibi davranarak, bayramı karşılamak için canını dişine takar ve evin her köşesini pırıl pırıl yapar.
2. Evin Genç Kızı 'Sürekli' Çay Koyar
Baklavalar açılır, sarmalar sarılır… Yemesi güzeldir de, o uzun süren hazırlık aşamasında ağrıyan belin acısını evin genç kızı çeker.
Biri bitip diğeri boşalan çay bardaklarını doldurmak da onun görevidir. Kolonya tutmayı da ihmal etmez.
Tüm bunların yanı sıra, bütün akrabalar tarafından 'damat adayı' olup olmadığı alttan alttan araştırılır. Erkekler de kaçabileceğini sanmasın. Gelin adayın yoksa, 'bilmem kimin kızı var, tam da evlenilecek kız!' sözleri sen duy diye söylenir.
3. Öptüğün El Sayısını Hatırlamazsın
Ama eli öpülesi büyüklerimiz her zaman başımızın tacı... Buna rağmen görüşmediğiniz akrabalarla karşılaşmak ve aynı ortamda bulunmak tuhaf bir tedirginlik yaratır.
4. Evin Gencinin İlgilenmek Durumunda Kaldığı 'Misafir Çocukları'
Komşular için de kapının önündeki sayısız ayakkabı kalabalığı içerisinde en korkutucu olanı çok sayıdaki çocuk ayakkabısıdır. "Eyvah!" dersin. "Koridorda koşturma sesleri, hoş geldin."