Asırlarca Dilden Dile Anlatılan Bingöl’ün Efsaneleri
Bingöl Efsaneleri
Bingöl’ün efsanelerini anlatmadan önce Bingöl’ün kavak sesinin, aşıklarının meşhur olduğunu biliyor muydunuz? Kemalettin Kamu, "Bingöl’ün Çobanları" şiirinde Bingöl’ün çobanlarını anlatmıştır. Uçsuz bucaksız ovalarıyla, dağlarıyla ünlü bir şehir olan Bingöl’de hayvancılık çok gelişmiştir. Hayvanların başında sabahtan akşama kadar duran çobanların tek uğraşları kaval olmuştur. Bu içeriğimizde de sizler için Bingöl'ün en meşhur efsanelerini derledik.
İşte Bingöl Şehrinin asırlar boyunca anlatılan efsaneleri;
Ölümsüzlüğün Kaynağı Bingöl
Bingöl’de adından da anlaşılacağı gibi irili ufaklı binlerce göl vardır. Adını bir askerin su aramak için arayışa girdiğini ve bir tepenin arkasına giderek burada bir tane değil, binlerce gölün olduğunu görünce hayretler içinde söylediği; "bir değil burada tam bin göl var” demesinden sonra bu diyara Bingöl demişlerdir.
Efsanelere göre, bu göllerden biri, insanı ölümsüzlüğe götüren ab-ı hayat yani “hayat suyu”dur ama hangi göl olduğu bilinmez, yıllardır bu gölün arayışı içine girilmiştir.
Bir rivayete göre; avcının biri bir keklik avlar, kanlı kekliği buradaki göllerden birinde yıkar, tüylerini yolar ve torbasına koyup evin yolunu tutar. Eve vardıktan sonra torbasını açar, o anda keklik canlanır ve uçar gider. Kekliğin hayat suyunda yıkanıldığı söylenir.
Evliya Çelebi, gezileri sırasında, Bingöl’e de uğrar, birçok gölleri adıyla defterine yazar. Bu göllerin ayrı ayrı şifa kaynağı olduğuna vurgu yapar. Hastalıkların bir çoğunun şifa kaynağının bu göllerde olduğunu söyler. Göllerle ilgili bir çok rivayet dolaşır durur.
Sülbüs Dağı Efsanesi
Yayladere ilçesinin kuzey batısında yer alır. Tepesi her zaman karlı görünen bu dağ, bir koni görünümündedir. Dağcıların her yıl uğradığı bu dağın üstü düz olmakla birlikte, uzaktan sivri görünür. Bu dağ hakkında çeşitli efsaneler anlatılır. Rivayetlere göre, “Sülbüs” adındaki bir delikanlı, “Starı” adında güzel bir kıza aşık olur. Araya giren cadı bunların evlenmesine engel olur. Oğlan aşkından verem hastalığına yakalanarak ölür. Bu üzüntüye dayanamayıp kısa bir süre sonra ölen kız, vasiyetine göre sevgilisinin yanına gömülür fakat cadı mezarlarının arasına koskoca dikenler filizlendirerek onları mezarda bile ayırır. Rivayetlere göre Sülbüs ve Starı’nın öteki dünyada bile kavuşamadığı söylenir.
Benzer İçerik Önerileri | |
---|---|
Bingöl Hakkında Bilmedikleriniz | Bingöl'de Gezilip Görülmesi Gereken Yerler |