İkinci Yenicilerden Şair Ece Ayhan'ın En Güzel 15 Şiiri

“Hırçın Şair” ya da “Huysuz Şair” olarak anılan Ece Ayhan, Türk Edebiyatına birçok eser bırakmıştır. İşte en güzel ve kısa Ece Ayhan şiirleri...
İkinci Yenicilerden Şair Ece Ayhan'ın En Güzel 15 Şiiri

En Güzel ve Kısa Ece Ayhan Şiirleri

Ece Ayhan 10 Eylül 1931 yılında Datça’da dünyaya gelmiştir. Memur olarak görev yapan Ece Ayhan 1966 yılında görevinden ayrılmıştır. Ayhan görevinden ayrıldıktan sonra “Soluk alıp verdiğini gerçekten duyduğum tek kent” dediği İstanbul’a yerleşmiştir. Şair İstanbul’da redaktörlük, yazarlık, müdürlük gibi görevlerin ardından kendini şiire vermiştir. 12 Temmuz 2002 yılında İzmir’de hayatını kaybeden Ece Ayhan, edebiyatımıza birçok şiir bırakmıştır. Şair ikinci yenicilerden olup şiirleri ve denemeleri ile bu akımın öncüsü olmuştur.

İşte ikinci yenicilerden Ece Ayhan'ın en meşhur şiirleri;

1. Açık Atlas

Hayattan ders veriyor diye öğretmenleri kızdıran

Tuzu bir bulmuş çocukları saklamadan güldüren dünyaya

Su kaçırmaz bir eşeğin sesine açıktır penceresi

Bir sınıfın, batı son dersinde, kuşluk vakti

 

Meşeler yapraklanınca bir tuhaf olurlar işte

Koparılmış kürt çiçekleri, hatırlayarak amcalarını

Azınlıkta oldukları bir okulda bile, sorarlar soru

Neden feriklerin ve eşeklerin memeleri vardır?

 

En arka sırada çift dikişliler, sınavda en öne

İntihara ve denizde nasıl boğulmaya çalışırlar

Yalnız Orta Doğu'da el altında satılan bir atlas

Kim demiş on sekiz yaşından küçükler okuyamaz

 

Bakıldı ki kum saati, ters çevrilmiş, çıt, usul isa asi olmuş

İkinci karnede babası yarısını silahıyla dışarda bırakıp

Öyle öğretildiği için saygılı, sınıfa giren parmak çocuğun

Boş yerine, girilmeyen bir dersin denizi, gelip oturmuş

 

Açık kalmış atlası, deniz taşmıştır, darılmasın Fırat ama

 

Hayatın orta öğretmeni sustu, dondu gülmeleri çocukların

Bir cenaze töreninde daha ölümlü karşılamaya götürüleceğiz

 

Efendiler! Eşekler susabilirler

Ne yani çocuklar hiç gülmeyecekler mi?

Ece Ayhan Şiirleri


2. Akdeniz Pencereleri

Açın pencereleri açın

akdeniz'de sabah oluyor

küçük harfli musa

hep böyle gökyüzünde

 

Kıvanç duyuyorum bu akçalı güneşten

çürümüş bankalar borsalar

birazdan açılacak yeryüzüne

ayaklarımız altında kezlerce deniz çayımızı içerken

 

On beş kuruş uzattı seninki

on beş kuruş bir gazete

aydınlık yüzlü bir kadn bize sesleniyor

birdendire

 

Akdeniz akdeniz'de çay içerken yaratılıyor

şu bizim dev dudaklı

ve küçük harfli musa için

açın pencereleri açın.

Ece Ayhan Şiirleri


3. Anahtarlar

Çünkü kapıları

götürüyorlar (öyle yanlış ki)

Cam kırıkları üzerinde

Gülüyor ve

Gülen artık çingene değildir

Değil mi değil

Bilmem şu uzakta odaların

Pancurlarını açmışlar

Açmışlar mı açmışlar

Denize karşı

(deniz yoktur ya)

İçerdekiler içerlerde

Dışardakiler dışarlarda kalmışlar

Kalmışlar mı kalmışlar

Anahtarları çalan bir çingenedir

Bir çingene mi bir çingene bireeE

Ece Ayhan Şiirleri


4. Apaş Paşa Şapa Oturdu

Merhaba diyoruz ölü teyzelerimize çocuklar

merhaba diyorlar o şiirlerimizin eşikleri

 

Mum tacirlerinin kızları ne temiz porselen

yüz çiçeğe yüz ay çıkarırmış bu tabaklar

 

Yüzüklerinde altın parmaklar takılıymış ve

çarşılar grevsiz deli olurmuş yalnızlık işte.

Ece Ayhan Şiirleri


5. Benaresin Ölünmüş Kadınları

Sanskrite çekilmiş atlar gibi geceleri

o geceleri soyutlanmış uykular

ağdı durdu parmaklarından estamplara

 

Şarkıları delindiler sokaklarında

ve çarşambaları ırmakta

boğulup gittiler hep

çamaşırların üstünde uzanan bulutlar

 

Şimdi benares'in

en eski orospuları gibi bayramlarda

birdenbire sanskrit ölümlere çarpıp

şarkılara şarkılara düşen kadınlar var şarkılarında.

Ece Ayhan Şiirleri


6. Bir Elişi Tanrısı İçin Ağıt

Peki nasıl oldu da hatırladı denizde boğulduğunu

nasıl oldu da peki anlatamıyorum biliyorsun

 

Öyle ölüme düşkündü ki biyoloji sıfır

bir şarkı yiyor şimdi şapkalarını orospular eksiliyor

 

Ama yok ne olur ağlama böyle ama yok

şunun şurasında tramvaysız, çocuk olmak turunç olmak

 

Kantocu peruz sahiden yaşadı mı patron?

Ece Ayhan Şiirleri


7. Çapalı Karşı

Kollarında eski balık dövmeleri

teodor kasap perhiz ahali içmez

ey türkçe rakı çıkmıştır kapalı

ve geniş muhlis sabahattin'den

ayşe opereti ne güzel bir hiç

 

Üç yıllar var ki minyatürlere mahkum

teodor'un o eski balık dövmeleri

ay osmanlılaşmış abi tüfekçi olmuş

ve korkunç taş gülmekler muhlis'te

gibi merdivenli bir sokaklar uzatmış

çiçek bahçelerine kaçabilsin ayşe

atlı tramvaylarla ne güzel bir hiç

 

İşte o biçim gecelerde kucaklamış

getirir enflasyon arkadaşlarını

kova abdülhamit akşam gazeteleri

dağlar gibi yalnızlık ne güzel bir hiç.

Ece Ayhan Şiirleri


8. Denizin Altındaki Bandolar

İşte ölüm şu derin taçlı şiirdir bak

Duman adamları maskeli katanalarıyla geçiyor

Çalan bir bandonun eşliğinde

Şimdiye dek ölünmeyen kentimizin üzerinden

Hiç değilse sokaklarında

 

- Sayın padişahım muhbir

Denizin altındaki bandolar da çalıyor muydu?

 

Parmak çocuk sorusu karşılığını da içinde taşır

 

- Ama şurasını unutuyorsun hep

Boğuldukları zamanki yaşlarıyladır çalgıcılar

 

Herhalde böyle bir şiire başlayan onu bütünler.

Ece Ayhan Şiirleri


9. Fayton

O sahibinin sesi gramofonlarda çalınan şey

incecik melankolisiymiş yalnızlığının

intihar karası bir faytona binmiş geçerken ablam

caddelerinden ölümler aşkı pera'nın

 

Esrikmiş herhal bahçe bahçe çiçekleri olan ablam

çiçeksiz bir çiçekçi dükkanının önünde durmuş

tüllere sarılmış mor bir karadağ tabancasıyla

zakkum fotoğrafları varmış cezayir menekşeleri camekânda

 

Ben ki son üç gecedir intihar etmedim hiç, bilemem

intihar karası bir faytonun ağışı göğe atlarıyla birlikte

cezayir menekşelerini seçip satın alışından olabilir mi ablamın

Ece Ayhan Şiirleri


10. Gökyüzünde Bir Cenaze Töreni

Düşmemiş Hezarfen Efendi'yle karşılaşır mı acaba?

 

Bir bakmışım baloncusu uçmuş kan mavisi balonlar

Kuşların vurulduğu mevsim Üsküdar iskele alanında

 

Bir bakmışım gökyüzünde gömülmez bir cenaze töreni

Ve aşağıda, yıkanmış balonlar demetinin başında

 

Kurşun ayaklı bir parmak çocuk, kırılır ağlamaz

Ölümü ustaca oyalayan babam öldürülmüş ben satarım

 

Kopmuş bir kocakarının da eteklerinde azat kuşları

Oğlum öldürülmüş ben satarım Üsküdar iskele alanında

Ece Ayhan Şiirleri


11. Üç Gencin Kalbi

Bir gemici tanırım

Kalbini bir limanda bırakmış

Ya kaybolursa?

Ağlar çocukluğundaki gibi

Kalbini almaya gidecek hâlâ

 

Bir oğlan tanırım

Derin yeşil gözlü

Gönlü güney denizlerinin dibi

Kalbi ise yerinde

Birine vermeye gidecek

Bir gemi arar durur

Bulutlardan.

 

Bir şair tanırım

Onunki içler acısı

Kalbini asla vermemiş

Çalmışlar

Kalbi eski bir efsanede saklı.

Ece Ayhan Şiirleri


12. Kudüs Fareleri

Dördüncü konuşmamızda

(ben neredeyim?)

isa'dan önce bu kentte

bir karınca taciri

 

Günahkar bir hayalet için

(biraz ölüm)

uyluk kemiğiyle acı çekecek

saraylarında

 

Beşinci konuşmamızda

(anlatmak diye bir şey yoktur burada)

arsenik götüren bir uşak

efendisine

 

Vebalı gecelerden

(makasla kesilmiş sarı bir ay)

kurtulacaklarına

inanırlardı

 

Biz vaktinde ölmüş olduğumuz için

(satranç taşları gibi)

kireçlerden korkmuyorduk

bir de kudüs fareleri

bir de kudüs fareleri

 

Bir öyle fareler

bir öyle fareler

Ece Ayhan Şiirleri


13. Kınar Hanımın Denizleri

Bir çakıl taşları gülümseyişi ağlarmış karafaki rakısıyla

şimdi dipsiz kuyulara su olan kınar hanım'dan

düz saçlarıyla ne yapsın şehzadebaşı tiyatrolarında şapkalarını

tüketemezmiş hiç

 

İşte kel hasan bu kel hasan karanlığı süpürürmüş

ters yakılmış güldürmemek için serkldoryan sigaralarıyla

işte masallara da girermiş bir polis o zamanlardan beri sürme

kirpiklerini aralayarak insanları çocukların

 

Ve içinde birikmiş ut çalan kadın elleri olurmuş hep

gibi bir üzünç sökün edermiş akşamları ağlarken kuyulara kınar

hanım'ın denizlerinden.

Ece Ayhan Şiirleri


14. Meçhul Öğrenci Anıtı

Buraya bakın, burada, bu kara mermerin altında

Bir teneffüs daha yaşasaydı,

Tabiattan tahtaya kalkacak bir çocuk gömülüdür

Devlet dersinde öldürülmüştür.

 

Devletin ve tabiatın ortak ve yanlış sorusu şuydu:

- Maveraünnehir nereye dökülür?

En arka sırada bir parmağın tek ve doğru karşılığı:

- Solgun bir halk çocukları ayaklanmasının kalbine!dir.

 

Bu ölümü de bastırmak için boynuna mekik oyalı mor

Bir yazma bağlayan eski eskici babası yazmıştır:

Yani ki onu oyuncakları olduğuna inandırmıştım

 

O günden böyle asker kaputu giyip gizli bir geyik

Yavrusunu emziren gece çamaşırcısı anası yazmıştır:

Ah ki oğlumun emeğini eline verdiler

 

Arkadaşları zakkumlarla örmüşlerdir şu şiiri:

Aldırma 128! İntiharın parasız yatılı küçük zabit okullarında

Her çocuğun kalbinde kendinden büyük bir çocuk vardır

Bütün sınıf sana çocuk bayramlarında zarfsız kuşlar gönderecek

Ece Ayhan Şiirleri


15. Mısrayim

Kaçtığı bilinmeyen bir ülkesinde cinler padişahının, bir

yeniyetme. Değiştirmiştir adını, saçlarını kazıtmıştır. Soğuk bir

tabanca yastığının altında, uyuyabilir ancak. Bir yelek giymiştir

dimi; kuşbilime çalışır, omuzunda simruğ kuşu, eskiden

ötermiş.

 

Bir tehlikeye yaslanmıştır; uçurtma uçurur, yüzlüğü düşmüş.

Yakalanır ming izleyicilere, bileği incecik. Bir kılıçla keserler

kirpiklerini uzun. Kırarlar eklemlerini, pantolonunu sıyırıp gümüş

bir şamdana oturturlar, ziftle boğarlar teknede, damgalarlar.

 

Uçsuz bucaksız kucağındadır barbar anasının, bir yeniyetme.

Büyük bir alınla karşılar ölümü de, alkışlayarak karşılar; unutbeni

mavisinden bir yelkenliye binmiştir. Hamsin yelleri eser

Mısrâyim'den, kırk gün. Saçlarını uzatmıştır, yalnızlığı sever.

Ece Ayhan Şiirleri


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
Mahmud Efendi'nin Sözleriİbn-i Sina Sözleri
Şeyh Edebali SözleriNurullah Ataç Sözleri
İzzetbegoviç'in Resimli SözleriSadi Şirazi Sözleri
Namık Kemal Aşk ŞiirleriHacı Bektaş Veli Sözleri

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış yorumlar onaylanmamaktadır.