Emrah Aydın'la Tasarıma Dair Röportaj
Görsel Tasarım günümüzde bakıldığında en havalı ve eğlenceli meslek olarak görülüyor. Modanın değişimiyle birlikte görsel olarak zevklerimizde değişiyor. Tasarımın dününü ve bugününü değerlendiren Emrah Aydın, Görsel Tasarım mesleği hakkında, bu mesleği yapmak isteyenlerin nasıl bir yol izlemeleri gerektiğini ve bu meslekte ne gibi donanımlara sahip olmaları hakkında önemli bilgiler verdi.
Kısacası bu röportajı okuyarak tasarım hakkında her şeyi öğreneceksiniz.
Haydi O Zaman Tasarım Hakkında Bir Çok Şey Öğrenelim; Öncelikle Emrah Aydını'ı tanıyalım.
Kendinizi bize tanıtır mısınız ?
-1989 İstanbul doğumluyum. 3 çocuklu bir ailenin en büyük oğluyum. Babam inşaat teknikeri annem ise ev hanımı. Ortaokul ve lise eğitimimi İstanbul’da tamamladım. Kıbrıs’ta ise yarım dönem Edebiyat bölümünü okudum ve tamamlayamadan bıraktım çünkü yanlış tercih sonucu istemediğim bir bölümdeydim. Benim meslek adına daha farklı düşüncelerim vardı, şuan olduğum tasarımcı olmak gibi. Ve kendimi bu alanda geliştirerek istediğim mesleği severek yapmaya başladım. Yaklaşık 6 yıldır da bu işin içinde çalışmaktayım. Silivri’de şuan aile şirketimizin görsel sunum operasyon yöneticisi olarak çalışmaya devam etmekteyim. Aynı zamanda erkek kardeşim Hakan Aydın şirketimizde inşaat teknikeri olarak çalışmaktadır.
Mesleğinizden biraz bahseder misiniz ?
-Bir araştırma sürecinin çeşitli dönemlerinde izlenilecek yolu ve işlemleri tasarlayan, günlük yaşama uyarlayan bir tasarım işini yapmaktayız.
Neden bu işe yöneldiniz? Şirket olarak benimsediğiniz vizyon ve misyonunuz nelerdir?
-Özel bir perakende şirketinde önce bölge görsel düzenleme uzmanı olarak çalıştım daha sonra aynı şirkette Türkiye Vitrin Planlama Sorumlusu olarak alanımda yükseldim. Mesleğim dolayısıyla da çok fazla mağaza açılışında bulunduğumdan mağazalarımızı geliştirici, yaratıcı olarak farklılaştırmak için çalıştığımdan kendimi bu konuda geliştirecek çok zamanım ve fırsatım oldu. Bu konuda da ekstra İstanbul Moda Akademisinde tasarım ve görsele dair eğitimler alarak kendimi geliştirdim. Kısacası; her geçen gün gelişen yeniliğe karşılık kendimi yineledim.
Şirket olarak vizyon şu şekilde; hedefimiz iç mekan alanında Türkiye de en büyük firmalarla çalışarak proje anlamında ilk 10 firma içerisine girmek. Misyona gelecek olursak; adil ve dürüst olmak, inançlara ve farklılıklara saygılı olmak, var olanla yetinmemek, sürekli iyileşmeyi ve geliştirmeyi hedeflemektir.
Elinizde olsa yine aynı mesleği mi seçersiniz?
-Evet tekrar bu mesleği seçerdim. Çünkü; yapı olarak hayal gücü yüksek biriyim ve dolayısıyla bu güçle üretmeyi de seviyorum. Ve böylesine heyecanlı ve zevk duyduğum hareketli bir iş tam bana göre olduğunu düşündüğüm için yine olsa yine seçerdim diyebiliyorum.
Tasarımcı olmak sadece eğitim ile öğrenilecek bir şey mi, yoksa doğuştan gelen yeteneklere mi sahip olmalıyız, kısacası herkes tasarımcı olabilir mi?
-Bu meslekte her meslekte olması gerektiği gibi işin teori kısmının illaki biliniyor olması gerekir. Ama bu tek koşuldur tabiki denilemez. Bu meslek için asıl şart; yetenekli ve yaratıcı olmaktır. Önemli olan var olan yeteneğini geliştirerek, sunmaktır nu meslekte.. Kısacası; yeteneğini yaratıcılıkla farklılığa ulaştırabilen herkes aslında bu işi yapabilir diye düşünüyorum.
Peki, iyi bir tasarımcı olmak için hangi donanımlara sahip olmak gerekir?
-İyi bir tasarımcı olmak için modayı, farklılıkları, markaları ve toplumu araştırıp bu bilgileri yetenek ile buluşturmak gerekiyor.
Tasarım alanının ortaya çıkıp büyümesi toplumun sosyo kültürel yapısı ile alakası var mı?
-Kesinlikle var. Bir vücut gibi düşünün ve bu vücuda organ nakli yapıyorsunuz, organ desteklenmezse vücut o organı kabul etmez ve hastayı kaybederiz. Dolayısıyla toplumumuzun yapısı neye müsaitse tasarımın gelişmesi ve büyümesi buna bağlıdır. Yani, tasarımda sosyo kültürel olgunun önemi büyüktür.
Ülkemiz neden tasarımcılık alanı ile geç tanıştı? Siz tasarımın halkın tamamına hitap ettiğine inanıyor musunuz, yoksa sadece elit dediğimiz kesimi mi ilgilendiriyor?
-Evet ülkemiz tasarımcılık alanı ile geç tanıştı. Çünkü; Avrupa’yı taklit ediyorduk daha sonra bize uymayan taraflarını görmeye başladık ve onları kendimize göre uyarlayarak tasarım alanında kendi çizgimizi oluşturduk. Tasarımın genel hatlarıyla her kesime hitap etmesi söz konusu olamaz. Çünkü bu tamamen ilgi duymakla alakalıdır. Günümüz de daha çok tasarımla elit kısmın daha çok ilgilendiğini düşünmekteyim.
‘’Kendi evimi, iş yerimi en iyi ben tasarlarım’’ sözüne bir tasarımcı olarak eleştiriniz nedir?
-Bu sözü bir yandan doğru bir yandan ise yanlış buluyorum. Şöyle ki; kendi ev veya ofisi insan kendi zevkine göre sınır engel tanımaksızın tasarlayabilir bu yüzden kendi ev ve işyerini insan kendi tasarlayabilir. Öte yandan bu sözü bir anlam da şöyle katılamam. ‘’Terzi kendi söküğünü dikemez’’ sözünden hareketle.. dışarıdan birisi onun isteklerini doğrultusunda çok daha farklı bakış açısıyla tasarımlar yaparak projeyi farklı bir boyuta bir başka tasarımcı taşıyabilir.
Emrah Aydın'ın Ofisinde Bir Kare
Ülkemizde tasarım alanındaki sorunlar neler, çözümü sizce nasıl olur?
-Tasarım alanındaki sorunlar; ucuz işçilik, projede belirtilen standartların uygulanamaması, bütçenin az olması. Çözüm olarak bunların yakın zamanda ortadan kalkacağını ve profesyonel olarak bu alanın gelişeceğine inanıyorum.
Tasarımcılığın dünü nasıldı, yarını nasıl olacak? Öngörünüz nedir?
-Tasarımın dünü iyidi, yarını daha iyi olacak. Çünkü; zamanla görülen o ki bu meslekte çok önemli isimlere sahibiz artık.
Tasarım yaparken ki ilham kaynağınız nedir?
-Tasarım yaparken tamamiyle çözüm odaklıyım. Çözümü bulduktan sonrada yaratıcılık devreye giriyor ve sonucu tasarlayarak işimi yapmış bulunuyorum.
Ülkenin dini kültürü, manevi boyutu tasarımları nasıl etkiler? Bunu Avrupa’dan örneklerle karşılaştırır mısınız?
-Ülkemizin geçmişi çok köklü olduğu için yapıtları, amblemleri, toplumların yaşayış şekilleri, mimarileri, kültürlerinin kesinlikle çok büyük etkisi vardır. Avrupalı Türkler Osmanlı İmparatorluğunun ihtişamını, kültürünü kendi bulunduğu Avrupa ülkelerine taşımak istemektedir. Bunlar çoğu zaman Osmanlı motifleri diye adlandırılan yapıtlar olabilmektedir.
Tasarımda biçim ve işlev ayrılmaz mı? Yoksa biri için diğeri feda edilebilir mi?
-Projelerimizde biçim ve işlev birbirini takip eder. Onun için işlevi kazanmak için biçimde ona göre yapılır. Yani her ikisi ayrılmak bir bütündür diyebiliriz. Bu yüzden de çalışmalarda ikisinden de vazgeçemeyiz.
Ülkemizde en çok rağbet gören tasarım ve çizgiler nasıl? İnsanımız modern mi yoksa geleneksel çizgileri mi daha çok beğeniyor?
-Ülkemizde en çok rağbet gören tasarımlar geleneksel tasarımlardır. Modern çizgilerle de buluşturarak uygulanan projeler de vardır. Bunları uygularken kültürel etkilerinin olduğu gelenekseli de tamamen yok etmeden uygulanması gerekir.
Şimdiye kadar hangi tasarımları yaptınız? Daha çok iç mekan olarak yaptığınız çalışmalarda ‘’en çılgın projem’’ dediğiniz tasarım projeniz nedir?
-Şimdiye kadar bir çok tasarımım oldu.
*Traktör lambalarından spot aydınlatma,
*Kafes demirlerinden duvar kaplama,
*Tren raylarında kullanılan tahtalardan asma tavan vb. yaratıcılığımı kullandığım çalışmalardan bir kaçıdır. En çılgın proje tasarımım ise; taş ocaklarında kullanılan büyük testereleri, sigara küllüklerle birleştirerek masa yapmak olmuştur.
Son olarak; bu mesleği düşünenlere ne gibi tavsiyelerde bulunursunuz?
-Gerçekten çok zevkli ve hareketli bir meslek. Bu mesleği seçecekler öncelikle işi severek yapmaları gerekecektir. Geri kalanı yaratıcılıklarına güvenerek ortaya güzel sunumlar vermeleri olacaktır.