Elif Şafak Sözleri, Elif Şafak'ın Kitaplarından Seçme Sözler
Elif Şafak Sözleri
En güzel Elif Şafak Sözleri burada... Güncellenmiş Elif Şafak Sözleri içeriğinde daha önce yayınlanmamış en yeni Elif Şafak sözleri resimli bir şekilde sıralanmıştır. Güzel sözler ve aşk sözleri kategorilerinde bulunan ve en beğendiğiniz Eli Şafak Sözlerini resimli olarak bulabilir ve bu özlü sözleri sosyal medya hesaplarından paylaşabilirsiniz.
Elif Şafak'ın en anlamlı ve etkileyici 5 sözü;
1. Günler günleri kovalıyor. Günler günleri aynen tekrarlıyor. Yoruluyorlar. Yaşamaktan değil, yaşayamamaktan yoruluyorlar…
2. Uzaktan sevmek daha güzeldir bazen. Ne incitir, ne acıtır. Ne yaralar ne kanatır. Gözlerinle görmediğin ama sesini duyduğun, varlığıyla huzur bulduğun bir denizin yakınında yürümek gibidir böyIe sevmek. uzaktan sevmek en güzelidir bazen.
3. İçimin tünellerine girer girmez bir fener alıyorum elime. Buralar çok karışık. Kaç defa geldim. Gene de hep kayboluyorum.
4. Kaç kitap okuyunca alım, kaç diyar görünce gezgin, kaç hezimetten sonra bezgin olurdu insan? Kaç olunca çok; kaçta kalınca azdı rakamlar.
5. Aşk sonradan gelmez hiçbir zaman. Varsa vardır, o kadar.
Elif Şafak'ın En Güzel Sözleri
Elif Şafak'ın sözlerini Facebook gibi sosyal paylaşım ağlarında oldukça fazla paylaşılıyor. Sizler için Elif Şafak'a ait olan en güzel sözleri bir araya getirdik. Bu sözleri sosyal paylaşım ağlarında paylaşabilirsiniz.
Haddini aşmamak, kalp kırmamaktır edep. Dedikodudan, haksızlıktan ve ithamdan uzak durmaktır edep. Eyvallah kelimesi üzerine kafa yormaktır. Bilmediğin konuda susmak, bildiğin konuda ahkâm kesmemektir edep. İnsan ayrımı yapmamaktır. Aşırılığa gitmemektir.
Aynalar şehrine geldim çünkü benim hikâyemin önünü, benden evvel kaleme alınmış bir başka hikâye tıkıyor. Aynalar şehrindeyim çünkü bir kez şu bendi yıkabilsem sular çağlayacak, deli deli akacak; hissediyorum.
Akla kara ayrılsın diyedir bu ölümüne sevgi tekliflerimiz, yoksa biz hangi yürek kaç para eder ta baştan biliriz. Kantara vuruyorsak sevgilinin aşkını, yalanını kendi görsün diyedir.
Baykuş; kanarya beslermiş amcalar, teyzeler. Kumruları sever, kartalları över, güvercinleri uçurur, kargaları kovar, papağanları konuştururlarmış. Oysa çocuk baykuşları severmiş. “Uğursuz kuş o. İsmini anma, damına çağırma.” Dermiş teyzeler, amcalar. Uğursuz kuşmuş baykuş; gece gördüğü, geceyi gördüğü için.
Kitap hâlâ kutsal benim için… Kelime hâlâ mühim ve harf hâlâ muamma…
Uzaklaşırsın. Yol seni nereye götürürse. Yazı seni nereye sürüklerse. Burnunda bir sizi. Ne de olsa her yolculuk geri dönememe ihtimalini taşır bağrında.
Bir anın doğması için, bir anın ölmesi gerekir. Yeni bir “ben” için eski bir ben’in kuruyup solması gibi…
En sahici dostluklar ortak varlıklar üzerine değil, ortak yoksunluklar üzerine kurulanlardır.
Şimdi tek istediğim nefes alabilmek, ötesinde yok gözüm. Kaçmak da mümkün buradan elbette ama benim istediğim kaçmak değil ki. Ne varmayı arzuladığım bir öte diyar, ne de bir yerlerde bıraktığım kayıp bir cennetim var. Sadece çıkmak istiyorum. Çıkmak da değil, çıkabilmek. Ben o ihtimali seviyorum. Seçeneğim olmasını, kapının aralık kalmasını.
Binlerce kelime, onlarca hikâye var boğazımda düğümlenmiş. Susuyorum konuşmam gereken yerlerde; dilimi tutamıyorum ne zaman susmam gerekse. Anlatacak çok şeyim olsa da, emin değilim anlaşılmak istediğimden.
Aklın kimyası ile aşkın kimyası başkadır. Akıl temkinlidir. Korka korka atar adımlarını. ‘Aman sakin kendini’ diye tembihler. Hâlbuki aşk öyle mi? Onun tek dediği: ‘bırak kendini, koy gitsin!’akıl kolay kolay yıkılmaz. Aşk ise kendini yıpratır, harap düşer. Hâlbuki hazineler ve defineler yıkıntılar arasında olur. Ne varsa harap bir kalpte var!
Aşk diye bir şey yaşıyorum. Ne tek taraflı demeye dilim var, ne de karşılıklı olduğuna ispatım…
Rüzgârı dilediğim gibi değiştiremem ama yelkenlerimi ayarlayabilirim daima varmak için istediğim limana. Rüzgarla gelmedim, demişti şems ki; rüzgarla gideyim senin hayatından!
Bedenlerimizi şekle sokmak için ne çok uğraş veriyoruz. Hâlbuki beyinlerimizi, düşünce ve algılarımızı geliştirmek için çabamız ne kadar az…
Bazen böyle birdenbire yaralanırız. Ama her yara iyileşir. Eninde sonunda kabuk bağlar, üstünü kapatır. Gözlerden saklanır çünkü hiçbir yara görülmek istemez.
Ve bir ayetin sıcaklığı sarıyor yüreğimi; Allah sabredenle beraberdir.
Yalnızlık onca saçın arasında beyaz bir saç teli gibi. Çektikçe çoğalıyor, çoğaldıkça arsızlaşıyor.
Dönüp dolaşıp vardığım yerde senden, bir senden uzak düştüm, ayrı düştüm. Belki de ilk kez, o zaman bölündüm..
Kelime cömerdi duygu cimrisi bugünün insanı. Konuşmaya gelince açıyor ağzını, duygulanmaya gelince tutuyor kendini.
Derler ki, aşk da unutulurmuş her şey gibi. Hem de yaşanıp bittikten, soğuyup küllendikten sonra değil, tam da doludizgin devam ederken unutulurmuş aşk.
Bazen, hakikat bütün çirkinliği ve çirkefiyle karşıma dikildiğinde, akıbetimi allayıp pullamak, süsleyip püslemek gelmiyor içimden. Böyle zamanlarda gözlerimi kapatıp, usulca arkama yaslanıyorum ve küfre özenen kelimelerin dişlerimin arasında bıraktığı o kekremsi tatla oyalanıyorum.
Şu dünya bir dağ gibidir, ona nasıl seslenirsen o da sana sesleri öyle aksettirir. Ağzından hayırlı bir laf çıkarsa, hayırlı laf yankılanır. Şer çıkarsa, sana gerisin geri şer yankılanır.
Bedenlerimizi şekle sokmak için ne çok uğraş veriyoruz. Halbuki beyinlerimizi, düşünce ve algılarımızı geliştirmek için çabamız ne kadar az…
Uzaklaşırsın. Yol seni nereye götürürse. Yazı seni nereye sürüklerse. Burnunda bir sizi. Ne de olsa her yolculuk geri dönememe ihtimalini taşır bağrında.
Ölüm sahiciliğini yitiriyor kayıplar istatistiklere, çatışmalar haberlere dönüştüğünde
Senin için değildi yaptığım onca şey, sadece sen zannettiğim kişi içindi.
Değiştin diyorlar. Hayır! Kabul etmiyorum. Ben kademe atladım sadece, artık uzun uzun susabiliyorum.
Elmas bir gözdür yürek. Ve çizilmeye görsün bir kere, artık hep sedefsi bir yırtıkla bakacaktır cümle aleme.
İnsan nasıI ağzındaki yiyeceğin tadını kaybetmemek için yeni bir şey yemek istemezse, o da gözlerinin en son gördüğü görüntüyü kaybetmemek için yeni bir şeyi görmeyi istemiyordu aslında.
Aşık olmayana aşk kuru bir kelimeden ibaret. Yarı palavra, yarı safsata. Aşık olmayan bunu anlayamaz, olansa anlatamaz. Öyleyse nasıl anlatılabilir aşk, kelimelerin hükmünü yitirdiği yerde? Aşk’tan.
Senin kimsenin üzmesine izin vermeyeceğim dediğinde, “bunu kendim yapacağım” demek istediğini anlamamışım..!!!
Korktu. Gidip de varamamaktan değil, varıp da dönüş yollarını kaybetmekten değil, dönüp de geride bıraktıklarını yerlerinde görememekten değil, bir kendini bulmaktan, bulduğundan korkmaktan korktu.
Her zaman kolay kolay itiraf edemesek de bunu kendi kendimize, hep öteleri düşleyen, öte yer ararken en yakınlarındakileri mutsuz eden bizler.. Ben.
Elif Şafak'ın Kitaplarından Alıntı Sözler
Elif Şafak'ın kitaplarında en beğenilen alıntı sözlerini sizler için derledik. Birbirinden güzel, başarılı kitapları bizlere kazandıran Elif Şafak'ın kitaplarındaki en güzel sözleri, en güzel kitap alıntı sözlerini sizler için derledik;
Modern aşk istemem telaşdan başka ne ki, ilkel aşk isterim aşkın en ilkel halini... (Elif Şafak - Baba ve Piç)
Şimdi önünde iki seçenek var. Ya atlayacaksın denize, dalgaları filan unutup, sen de bir katre olacaksın onun içinde. Ya da kıyıda oturup, bekleyeceksin. Dalgaların kıyıya vurup, parçalanmasını seyreyleyeceksin. O zaman da onlar birer katre olacak gözlerinin önünde. İki türlü yaşanır hayat eğer bir şeye benzeyecekse. Ya kendini yok edeceksin hayatın içinde, ya da hayatını yok edeceksin kendinde. ( Elif Şafak - Bit Palas )
Kader, hayatımızın önceden çizilmiş olması demek değildir. Bu sebepten, "ne yapalım kaderimiz böyle" deyip boyun bükmek cehalet göstergesidir. Kader yolun tamamını değil, sadece yol ayrımlarını verir. Güzergah bellidir ama tüm dönemeç ve sapaklar yolcuya aittir. Öyleyse ne hayatının hakimisin, ne de hayat karşısında çaresizsin... (Elif Şafak – Aşk)
Belki de insan bir şeye ne kadar yakınsa o kadar az görebiliyordu.Yıldızlar gibi hayatın hakikatlerini keşfedebilmek için de mesafe gerekiyordu. (Elif Şafak - Ustam ve Ben)
"Hissettin,ama hatırlamazsın.Nesnenin tabiatinda var.Geçen sefer ne çektiğimizi unuturuz.Gene analar gibi...Fakat bazı doğumlar daha zordur tabii" (Elif Şafak - Ustam ve Ben)
Ne tuhaf.Bizi koruyan kollayan insanlar vardır etrafımızda.Hiç fark etmesek de onlar oradadır daima.Karşılık ya da minnet beklemeden,sadakatle,sevgiyle,sessizce...Nice sonra anlarız kıymetlerini.Hep geç kalırız teşekkür etmekte... (Elif Şafak - Ustam ve Ben)
Kimse "Ben şöyleyim,ben böyleyim" dememeliydi fazla.Belki de her insanın içinde hiç tanımadığı biri gizliydi.En sıkıntılı,en beklenmedik anlarda çıkıveriyordu...Sadece tepemizdeki sema degil,aslında tek tek her insan koca bir muammaydı. ( Elif Şafak - Ustam ve Ben )
Yaşadığımız hayat elimize tutuşturulmuş rengarenk emanet bir oyuncaktan ibarettir.Kimisi o kadar ciddiye alır ki oyuncağını ağlar, perişan olur onun için. Kimisi eline alır almaz kurcalar oyuncağı, kırar parçalar. Ya aşırı kıymet verir ya kıymet vermez... ( Elif Şafak – Aşk)
Kanat çırpan kuşlara bakın. Kanatlarının nasıl hareket ettiğine dikkat buyurun,bir aşağı bir yukarı. Bir hüzün, bir saadet. Böyledir hayat. Hoş bir kararda, ahenk içinde, dengede... ( Elif Şafak – Aşk)
Hepimiz farklı sıfatlarla sıfatlandırıldık. Şayet Allah herkesin tıpatıp ayni olmasını isteseydi, hiç şüphesiz öyle yapardı. Farklılıklara saygı göstermemek, kendi doğrularını başkalarına dayatmaya kalkmak, Hakk'ın mukaddes nizamına saygısızlık etmektir... (Elif Şafak – Aşk)
Neredeyse şafak vaktiydi,geceyle gündüz arasındaki o tekinsiz eşiğe ramak kala.Hala mümkün avuntu bulmak rüyalarda ama onları sil baştan inşa etmek için artık çok geç... ( Elif Şafak - Baba ve Piç)
Yirmi Yedinci Kural: Bu dünya bir dağ gibidir, ona nasıl seslenirsen o da sana sesleri öyle aksettirir. Ağzından hayırlı bir laf çıkarsa, hayırlı laf yankılanır. Eġer çıkarsa, sana gerisin geri şer yankılanır. Öyleyse kim ki senin hakkında kötü konuşur, sen o insan hakkında kırk gün kırk gece sadece güzel sözler et. Kırk günün sonunda göreceksin her şey değişmiş olacak. Senin gönlün değişirse, dünya değişir. ( Elif Şafak – Aşk )
Burası benim şehrim. İstanbul’da doğdum, burada büyüdüm. Ailemin bu şehirdeki tarihi en azından beş yüz yıl geriye gidiyor. İstanbullu Ermeniler İstanbul’a aittir, İstanbul'lu Türkler, Kürtler, Rumlar ve Yahudiler gibi. Bir zamanlar birlikte yaşamayı başarmıştık, sonra çok kötü çuvalladık. Şimdi tekrar öğrenmeliyiz kozmopolitliği. Bir daha çuvallama şansımız yok. ( Elif Şafak - Baba ve Piç )
Dostların arasında olmak çöl ortasında kendini yemyeşil bir vahada bulmak gibidir. Kuruyan dilin suya doyar, daralan yüreğin ferahlar, içindeki karamsarlık sisi perde perde kalkar. Dost umut demektir... ( Elif Şafak – Firarperest )
Kim gerçek yabancı; bir ülkede yaşayıp başka bir yere ait olduğunu bilen mi yoksa kendi ülkesinde bir yabancı hayatı sürüp ait olacak başka bir yeri de olmayan mı? ( Elif Şafak – Araf )
Kendimdeki değişimi seyrediyorum. Aşık olmanın bir mucizeye inanmaya benzediğini düşünmeye başladım. Aşk ta beklentiler ve inançlar ile ilgili. İnsan kendisi için hala kurtuluş ümidi olduğuna ve günün birinde özel birinin bunu mümkün kılacağına inanıyor. Bir mucize özlemi değil mi bu? Bu dünyadan fazla bir şey beklememen gerektiğini bilsen de içindeki bir şey diretiyor... Umut etmeyi sürdürüyor... Sevdiğin kişinin seni seveceğini umut etmeyi. ( Elif Şafak – Araf )
"Sokakta oyun oynamayan, evde kitap okumayan çocukların hayal güçleri nasıl gelişebilir?" diye devam etti Sakız Sardunya. ( Elif Şafak - Sakız Sardunya )
İşte bunu anlamıyordu Sakız Sardunya. O da seviyordu TV seyretmeyi. Beğendiği filmler, diziler, çizgi filmler vardı. Ama "beynini boşaltmak" istemiyordu. Annesi bu lafı ettiğinden beri, beynine birşey olur diye korkusundan daha az TV seyrediyordu. Ne olur ne olmaz. Beyni insana lazımdı. ( Elif Şafak - Sakız Sardunya )
Bir: Güçlü kuvettli bir şey seni sıkı sıkı tutmaktayken dahi düşebilirsin.
İki: Düşme edimi ille de aşağı doğru gitmek değildir; yeterince tepetaklak olmuşsan yukarı doğru düşmeyi de başarabilirsin. ( Elif Şafak – Araf )
Nedendir açılıvermemiz birden bire hiç tanımadığımız bir insana? Nedendir dile getirmemiz daha evvel kimselere söylemediklerimizi, başkasına değil de, tek ona? Kalbimizi gümüş tepsi içinde ikram edercesine bir yabancıya göstermemize sebep nedir? ( Elif Şafak - Ustam ve Ben )
Her hakiki aşk, umulmadık dönüşümlere yol açar. Aşk bir milad demektir. Şayet "aşktan önce" ve "aşktan sonra" aynı insan olarak kalmışsak, yeterince sevmemişiz demektir. Birini seviyorsan onun için yapabileceğin en anlamlı şey değişmektir! ( Elif Şafak – Aşk )
Bir insanı haftada yedi gün, günde yirmi dört saat aynı şekilde, hiçbir iniş çıkış yaşamadan sevmek mümkün mü? Hele seneler boyu... Mümkün değilse şayet neden bu kadar zorlanıyoruz sevdiğimiz insanları, sevmediğimiz anlar hatta günler olduğunu kabul etmekte.Keşke söyleyebilsek dürüstçe: ''Seni seviyorum ama şu anda değil.Seni görmek istiyorum ama bugün değil.'' ( Elif Şafak - Şemspare )
Aşk gibiydi okumak da....Neden, nasıl müptelası olduğunu, bilen zaten gayet iyi bilirdi, bilmeyene de anlatamazdın bir türlü.... ( Elif Şafak - Ustam ve Ben )
Sadece iki şey bakidir, derdi hizmetkarlar. Bir, Sibiryalı Taras, bir de Osmanlı saltanatıdır. Gerisi fanidir. ( Elif Şafak - Ustam ve Ben )
"Hâyâl, şeftali yanaklı bir genç kız. Bir su perisi kadar cazibeli, bir su perisi gibi aldatıcı. Kucaklamaya kalksan, kayar gider ellerinden. Tutamazsın. Hakikat ise beli bükülmüş, dişleri dökülmüş, kamburu çıkmış bir acuze. Kolay kolay suratına bakamazsın." ( Elif Şafak - Siyah Süt )
Bir uçan balonum ben. Sönüyorum şimdi. Havalandıkça hava kaçırıyorum. İçime aldığım havayı, içine karıştığım hayata veriyorum. Gövdem, üzerine inen sineklikten kıl payı kurtulup sersemlemiş bir sinek gibi vızırdaya vızırdaya, bir oraya bir buraya savruluyor havada. Eğer aşağıda bana bakan bir yalnız-çocuk varsa şu anda, gözden kaybolmak üzere olduğumum farkındadır herhalde. Ama zaten bu kadar seyretmek yeter. Zaten daha fazla görülmek istemem çünkü mahremdir hayat. Ve mahrem olan her şey gibi, bazı bazı ırak kalabilmelidir gözden, gözlerden. ( Elif Şafak – Mahrem )
Kaç kitap okuyunca alim, kaç diyar görünce gezgin, kaç hezimetten sonra bezgin olurdu insan? Kaç olunca çok, kaçta kalınca azdı rakamlar? ( Elif Şafak - Mahrem )
Bizler hal ehliyiz. Kalp ehliyiz. Aşk ehliyiz. Biz pergel gibiyiz. Bir ayağımız şeriat üste sabit, bir ayağımızla yetmiş iki milleti devrederiz. ( Elif Şafak – Aşk )
Tehlike insanın en az beklediği yerden gelir. ( Elif Şafak – İskender )
Hepimiz farklı sıfatlarla sıfatlandırıldık. Şayet Allah herkesin tıpatıp aynı olmasını isteseydi, hiç şüphesiz öyle yapardı. Farklılıklara saygı göstermemek, kendi doğrularını başkalarına dayatmaya kalkmak, Hak'ın mukaddes nizamına saygısızlık etmektir!!! (Elif Şafak - Aşk)
Gözbebeği: insanlarda yuvarlak, hayvanların çoğunda ise dikine elips biçiminde olan gözbebeğinin çapı, irise gelen ışığın miktarına göre değişir. karanlık ve uzaklık büyütür gözbebeğini; aydınlık ve yakınlık küçültür. yani bu kararsız çember, ışık varsa küçülür, ışık yoksa büyür. yakına bakarken de küçüldüğüne göre, yakın olan aydınlıktır, aydınlıktadır. uzağın payına karanlık düşer. zaten karanlığı kimse yakınında görmek istemez. aşık olunca da büyür gözbebeği; demek ki âşık olunan hep uzaktadır. aradaki mesafenin verdiği acıyı azaltmak için, maşuka ‘gözbebeğim!’ diye hitap edilir. ( Elif Şafak – Mahrem )
Erkekler; kadınları gözetip kollayıcıdırlar. Şundan ki, Allah, insanların bazılarını bazılarından üstün kılmıştır ve erkekler mallarından bol bol harcamışlardır. İyi ve temiz kadınlar saygılıdırlar; Allah’ın kendilerini koruduğu gibi, gizliliği gereken şeyi korurlar. Sadakatsizlik ve iffetsizliklerinden korktuğunuz kadınlara önce öğüt verin, sonra onları yataklarında yalnız bırakın ve nihayet onları evden çıkarın / bulundukları yerden başka yere gönderin! Bunun üzerine size saygılı davranırlarsa artık onlar aleyhine başka bir yol aramayın. Allah çok yücedir, sınırsızca büyüktür. ( Elif Şafak - Aşk )
Zira aşk iktidarı sever. Bu sebeptendir ki başkalarına ölümüne âşık olabiliriz ama bize ölümüne âşık olanları içten içe küçümser, öteleriz. ( Elif Şafak - Baba ve Piç )
Aşkı aramadan evvel, düşün bir, ya benden nasıl bir aşık olur? İnsanın sevdası karakterinin yansımasıdır. Sen kavgacı isen, ha bire öfkeli, aşkı da bir cenk gibi yaşarsın. Gönlü pak olanın sevgisi de saf olur. ( Elif Şafak – İskender )
İnsan doğası böyle işte, en çok nefret ettiklerimiz en fazla sevdiklerimiz oluyor hep. ( Elif Şafak – İskender )
Şimdi tek istediğim nefes alabilmek, ötesinde yok gözüm. Kaçmak da mümkün buradan elbette ama benim istediğim kaçmak değil ki. Ne varmayı arzuladığım bir öte diyar, ne de bir yerlerde bıraktığım kayıp bir cennetim var. Sadece çıkmak istiyorum. Çıkmak da değil, çıkabilmek. Ben o ihtimali seviyorum. Seçeneğim olmasını, kapının aralık kalmasını… ( Elif Şafak - Med-Cezir )
"Evrendeki her cisim, ne kadar albenisiz ya da ehemmiyetsiz görünürse görünsün, bir başka şeye yanıt olsun diye yaratılmıştı. Derdin olduğu yerde deva da vardı, üstelik şaşırtıcı yakınlıkta. Mesele görebilmekti." ( Elif Şafak – İskender )
Sevdiklerimize verdiğimiz zararın bilincinde miyiz ? Keşke ara ara kapsamlı bir tadilata girişsek benliğimizde. Keşke daha fazla ertelemeden ve samimiyetle bakabilsek içimize. Oradaki yanlışları, hırsları, kabuk tutmuş yaraları, tamahkarlıkları tek tek bulup ayıklayabilsek. Bir tabela assak : " Sevdiklerime verdiğim zarar için özür diliyorum. Şu anda tadilat halindeyim, yenileniyorum..." ( Elif Şafak – Şemspare )
Endişe ediyorum, evet, ''iyi de onlar...'' diye başlayan ve sarpa saran cümlelerden.Hep ama hep kabahati öteki tarafa mal etmemizden ve ilk adımın oradan gelmesini beklerken bir çıkmaz sokakta sıkışıp kalma ihtimalimizden. ( Elif Şafak – Şemspare )
Aşık olmayana aşk kuru bir kelimeden ibaret. Yarı palavra, yarı safsata. Aşık olmayan bunu anlayamaz, olansa anlatamaz. Öyleyse nasıl söze dökülebilir aşk, kelimelerin hükmünü yitirdiği yerde? ( Elif Şafak – Aşk )
"...sahi YARİM ne güzel kelimeydi.Ağızda akide şekeri. YARİM der sonra bir es verir, gayriihtiyarı susardın. Söyleyecek söz kalmazdı ardından. Tek başına kaç cümleye bedeldi..." ( Elif Şafak – Firarperest )
Zaten aşk dediğin, ardında ne olduğuna kimsenin akıl sır erdiremediği kadife bir esrar perdesidir. ( Elif Şafak – Firarperest )
Belki de bir illetti aşk; insana hayat verse, ruhunu şenlendirse de bir marazdı yine de. ( Elif Şafak – İskender )
Birinin korkulardan, evhamlardan bahsettiğini dinlemen onu esnerken seyretmeye benzer. Daha onunkiler bitmeden bir bakarsın sen kendininkileri saymaya başlamışsın. ( Elif Şafak – Araf )
Belki aşk sevgiliyi kazanmayı değil, onda kendini kaybetmeyi gerektirir. ( Elif Şafak - Araf
Uzakları yakın, olmazları olur eden bir efsun aşk. İnsana tükürdüğünü afiyetle yalatan, ettiği tüm büyük lafları bir bir hatırlatan, bileğinden kavradı mı sarsan, sarstı mı bırakmayan bir yudumcuk efsun. Aşk bir kimyasal bileşim. Formülünde esrar var. ( Elif Şafak - Siyah Süt )
Elif Şafak Kimdir?
Günümüz yazarlarından Elif Şafak (1971) Fransa /Strazbourg doğumlu Türk yazardır. Çocukluğunu ve gençliğini Ankara, Madrid, Amman, Köln, İstanbul, Boston, Michigan ve Arinoza’da geçirdi. Bu kadar çeşitlilik, farklı kültürler ve tecrübeler kitaplarındaki dili olgunlaştırdı. Elif Şafak’ı belki de Elif Şafak yapan değerler bunlardı. ODTÜ’de Uluslararası İlişkiler Bölümü’nü bitirdi. Yüksek Lisansını aynı üniversitede Kadın Çalışmaları Bölümü’nde yaptı.
Doktorasını ise Siyaset Bilimi üzerine yaptı. İlk romanı Pinhan ile 1998 yılında Mevlâna Büyük ödülüne layık görüldü. Bunun devamında Şehrin Aynaları (1999) ve Türkiye Yazarlar Birliği ödülü’nü kazandığı Mahrem romanları izledi. 2009 yılında Aşk kitabı ile Türk yayıncılığında kısa bir sürede en çok satanlar rekoruna imza attı. Elif Şafak’ın kitapları Fransa’nın Sanat ve Edebiyat Şövalyesi nişanına layık görülerek kırk bir dilde yayınlanmaktadır. Penguin Random House, Rizzoli ve Phebbus gibi dünyanın en önemli yayınevleri tarafından yayınlanmaktadır.
Elif Şafak'ın Kitapları
Elif Şafak kısa sürede yazdığı kitaplarla en başarılı yazarlar kategorisinde yer almayı başardı. Yazdığı eserler bir çok ülkede oldukça ilgi gördü. İşte, Elif Şafak'ın çıkardığı kitapları;
- Pinhan (1998)
- Şehrin Aynaları (1999)
- Mahrem (2000)
- Bit Palas (2002)
- Araf ( 2004)
- MedCezir (2005)
- Baba ve Piç (2006)
- Aşk (2009)
- Kağıt Helva (2009)
- Firarperest (2010) - Gazete yazılarından derlenmiştir.
- İskender (2011)
- Şemspare (2012) - Gazete yazılarından derlenmiştir.
- Ustam ve Ben (2013)