Gülten Akın Şiirleri – En Güzel 15 Şiiri
En Güzel ve Kısa Gülten Akın Şiirleri
Gülten Akın Cankoçak 23 Ocak 1933 yılında Yozgat’ta doğmuştur. 17 yaşında şiir yazmaya başlayan Akın, İkinci yeni akımına yakın görülse de bir süre sonra toplumculuğa yönelmiştir. “Beni Sorarsan” isimli şiiriyle birçok kişi tarafından tanınan Akın’ın şiirleri birçok dile çevrilmiştir ve 50’den fazla şiiri bestelenmiştir. Gülten Akın 4 Kasım 2015 yılında Ankara’da hayatını kaybetmiştir. Edebiyatımıza ise birçok eser bırakmıştır. Bu içeriğimizde en güzel ve kısa Gülten Akın şiirlerini derledik.
Gülten Akın Şiirleri;
1. Ağıt..
İlk bu sabah
İlk bu sabah göğü görmedim
İlk bu sabah kayısı çiçeklerini
Hüzün ilk kez konuk gibi gelmedi
Efendim, ev sahabım
Karacamı suya indiremedim
Şahanım uçurdum döndüremedim
Dağlar
Enikli kapılar kitlendi
Taş avlular sustu
İlk kez bekledim ölümü
Dostu bekler gibi bekledim
Dağlar
Benim acım acıların beyidir
Canıma bir doru kısrakla gelir
Öfkeyi sabırda eritir
Umut yer
Suyunu gözümden içer bir zaman
Dağlar of dağlar
2. Beni Sorarsan
Beni sorarsan,
Kış işte
Kalbin elem günleri geldi
Dünya evlere çekildi, içlere
Sarı yaseminle gül arasında
Dağların mor baharıyla
Sis arasında
Denizle gül arasında
Yanımda kediler, kuşlar
Fikrinden dolaşıyor
Hiçbir iktidarı sevmesem de
Sobanın iktidarında
Çarpışa çarpışa nasılsa
Büyüyebilen kızlar
Uslu, sakin, ölümü bekliyorlar
Yaşlılık
Dev mi oldular, başkaları
Üstüne üstüne gelip korkusuz
Güçlerini deniyorlar
3. Alar Ho
Haddeden geçirip altını
İpek teline sararlar
Kalptan olur
Altın yaldızı vururlar
Ak gümüş üstüne ince elleri
Barışta ağıtlar gibi yumuşak
Çağ gelir kavga kurulur
Silahı sim kemerinde
Al kanat küheylan olur
Demen beylere beylere
Alar ho
Romalı Dakyustan bu yana
Kaç hayın kaç zalım görmüştür
Kaç kıya kaç yıkım görmüştür
Çekilir sabır mağarasına
Yedi uyurlardan olur
Demen beylere beylere
Alar ho
Zorla hele hile ile
Toprağına girildiğinde
Satıldığında gavura
Yöneticileri
Verir savaşını kahraman olur
Demen beylere beylere
Alar ho
4. Ayrılanlar Gemisi
Bunlar en mutlu günleri ayrılığımızın
Yanaşmadan özleminin limanlarına
Bir uzun hava içinde kendimiz kendimizin
Uzasın dönmenin saçları, çagırma uzasın
5. Ayrıntılar İlahisi
Ben neyi kimden aldım, nerden aldım
Her şeyi bir yerden aldım
Yorgunum, yorganım uzakta dışarda
Sabrımı bolca verdiler içerden aldım
Sözler gelip geçsin diyedir, öfke sen bekle
Örselendin ağrıdın oyuldun, henüz değil ölüm
Ten bekle
Bağırmalıyım,çığlığım kıştan ilkyaza değmeli
'A' yasak, 'hayır' korkulu, 'evet'den usandım
Mecnun masaldan atılmış -Tele şov-
Milyonla kopyeye bölünmüş leyli
Suretler ne gülümseyiş ne sır ne şaka
Sandım ki gülümser maskeleri
Suretler sandım
Durur muydum, bu gömütlükte neyim var
Tuhaf dedi, çılgınca tuhaf
Ayrıntılar, paslı sürgüler, yosunlu taşlar
Ya altındakiler ardındakiler
Gültene kandım
6. Bir Güneydoğu Ağıdı
İlk bu sabah
İlk bu sabah göğü görmedim
İlk bu sabah kaysı çiçeklerini
Hüzün ilk kez konuk gibi gelmedi
Efendim, ev sahabım
Karacamı suya indiremedim
Şahanım uçurdum döndüremedim
Dağlar
Enikli kapılar kitlendi
Taş avlular sustu, ben sustum
İlk kez bekledim ölümü
Dostu bekler gibi bekledim
Dağlar
Benim acım acıların beyidir
Canıma bir doru kısrakla gelir
Öfkeyi sabırda eritir
Umut yer
Suyunu gözümden içer bir zaman
Dağlar of dağlar
7. Bir Kayığa Biner Geceleri
Tadını, yağmura duygulanmanın
Paylaşır kuşlarla biri gizlice
Gülmesini tutamamış bir sincap
Sallanır utanç bahçelerinde
Yalnız atlar yıkılır düzlerde suya özlemlerinden
Bir ben miyim yalnızlığa yenilen, sen, sen, sen
Uzun sokakların ucunda evleri
İlk denemelerden geri dönülmüştür
İtildikçe içe, durduğu bilinen
Bazı dostları yitirmeye gidilir
Yalnız atlar yıkılır düzlerde suya özlemlerinden
Bir ben miyim yalnızlığa yenilen, sen, sen, sen
Bir kayığa biner geceleri
Sığlıkta o kadın tek başına
Dua biçiminde inceltir korkuyu
Sunar içtenliksiz, tanrısına
Yalnız atlar yıkılır düzlerde suya özlemlerinden
Bir ben miyim yalnızlığa yenilen, sen, sen, sen
8. Deli Kızın Türküsü
Sana büyük caddelerin birinde rastlasam
Elimi uzatsan tutsam götürsem
Gözlerine baksam gözlerine, konuşmasak
Anlasan
Elimi uzatsam tutamasam
Olanca sevgimi yalnızlığımı düşünsem-hayır düşünmesem
Senin hiç haberin olmasa
Senin hiç haberin olmaz ki
Başlar biter kendi kendine o türkü
Yağmur yağar akasyalar ıslanır
Bulutlar uçuşur geceleyin
Ben yağmura deli buluta deli
Bir büyük oyun yaşamak dediğin
Beni ya sevmeli ya öldürmeli
Yitirmeli büyük yolların birinde ne varsa
Böcekler gibi başlamalı yeniden
Bu Allahsız bu yağmur işlemez karanlıkta
Yan garipliğine yürek yan
Gitti giden
9. Çağrı
Evler büyük dedikçe büyük
Ben insanların en garibi
Uzağı ilk defa kavradım
Görür yahut dokunur gibi
Eski bir saçakta kuşlarla
Yele yağmura karşı oturdum
İç içe daireler çiziyor
İçine adımı yazıyorum
Gün uzun türküsünü bitirdi
Karlı dallara yürüdü karanlık
Yalnızlık çekilmez bu vakit
Delirdi denizde yosun çayda balık
Gel artık
10. Seni Sevdim!
Seni sevdim,
Seni birdenbire değil usul usul sevdim.
'Uyandım bir sabah' gibi değil,
Öyle değil nasıl yürür özsu dal uçlarına
Ve gün ışığı sislerden düşsel ovalara...
Seni sevdim...
Artık tek mümkünüm sensin.
11. Gülerken Yüzün
Gülerken yüzün
Dem çeken bir güvercinin sesini
İçin için büyüyen çimenleri
Baharda lunaparkı, bayramyerini
Ve alışkanlıklar dışında her şeyi
Gülerken yüzün
Aşıyor geçmişin acılarını
Kendini yarına değiştiriyor
Gülerken yüzün
Sanki çarmıhını kırmışsın
Senin ve ardından geleceklerin
Aylası alnına düşmüş gecenin
Oturmuş ağlıyor kendisi
Bunu öyle candan öyle yürekten
Öyle bir tutkuyla istiyorum ki
Aklımda hep öyle kalmalısın
12. Gölde
Dayanıksız şeyler durgun alışlarda
Ezilir ipek, küflenir tevrat, çalınır inci
Doğu çarşısının yoksul yahudisi
Bir dost esintiyi yineler- Hüzün -
Geçtikçe incelir, geçtikçe silinir
Mutluluk dapları
Bir kalır yerleri ve gökleri bir kalır
İnce elemeye, sık dokumaya
Ey mutsuz tanrı, senin gözlerin
O tek eski gövdesiyle göl kıyılarında
Yetkin bir gevşekliği sürdürsün bıkmadan
O tek kendine katlasın zamanı -sus, sus, sus-
-Ölüdür seslenmeyin.
13. Kadın Olanın Türküsü
Git oldu can, sürgün geldi dayandı
Sürgün yine geldi dayandı
Kitapları topladım, çocukları giydirdim
Hadi de doğrulalım Dranazın karına
Biz nereye düşeriz, halk fakir fıkara
Her bahar, her yaz gurbette
Sılaya dönmesi olur velakin
Ne sılamız belli, ne gurbetimiz
Çiğdemi Ardahan yaylalarında
Nergisi Sinopta
Vanda koparmışsak sarı gülü
Portakal kokusu Kumlucadan gelir
Karıştırdık sıla nere, gurbet hangisi
Bizim gibi gurbetçi görülmemiştir
Git oldu can, sürgün geldi dayandı
Diktiğin fidanlar sen olmayanda
Yel vura ırgalana, gün vura duldalana büyüyecek
Yasa şu ki ekinler yürüyecek
Bebek dillenecek, güçsüz hallanacak
Sis kalkacak İsfendiyar başından
Selam olsun bizden önce geçene
Selam olsun dosta, hasa, çile çekene
Selam olsun dayanana, düşene
Yüreğim yürektir, bakma gözüm yaşına
Git oldu can, sürgün geldi dayandı
Sorulmasın vatanımız ilimiz.
14. Kestim Kara Saçlarımı
Uzaktı dön yakındı dön çevreyi dön
Yasaktı yasaydı töreydi dön
İçinde dışında yanında değilim
İçim ayıp dışım geçim sol yanım sevgi
Bu nasıl yaşamaydı dön.
Onlarsız olmazdı taşımam gerekti kullanmam gerekti
Tutsak ve kibirli -ne gülünç öfke be-
Gözleri gittikçe iri gittikçe çekilmez
İçimde gittikçe bunaltı gittikçe bunaltı
Gittim geldim kara saçlarımı öyle buldum.
Kestim kara saçlarımı -n'olacak şimdi-
Bir şeycik olmadı deneyin lütfen
Aydınlığım deliyim rüzgarlıyım
Günaydın kaysıyı sallayan yele
Kurtulan dirilen kişiye günaydın
Şimdi şaşıyorum bir toplu iğneyi
Bir yaşantı ile karşılayanlara
Gittim geldim kara saçlarımdan kurtuldum.
15. Korkak Kadınlar Şiiri
Onlar için pazarlar, erkekler
sevda ile sıkıntı arasında
bir gider bir gelirler
genç ömrü aşmak, bir dağı aşmak
sırtta çocuklar
sonra da genç sanmaları kendilerini
ol sebeptendir.
saati sormadan korkuları vardır
yitirmek tek yılgı
sevdikleri sevmedikleri de olmuşsa zamanla
şakırlar sevdiklerini de
ötekini nevroza dönüştürüp saklarlar.