Hayatı Anlamlandırmada Ahiret İnancının Önemi
İnsanoğlu, inandığı değerler uğruna mücadele eden ve uğruna mücadele ettiği değerlerin bir karşılığının olacağına inanmadan hayatına yön veremez. İki dünya inancı olmayan insanlar, dünyaya sadece “yaşamak için” geldiklerini düşünürler ve sadece dünyaya bağlı kalarak yaşamlarını sürdürürler. Bu tip insanlar, ne kendilerine ne de toplum adına herhangi bir fayda sağlayamazlar. Öte yandan hayatı anlamlandırmada ahiret inancının önemi hakkında bilgi sahibi olanlar ve bu değere inananlar ise dünyayı güzelleştirmek, insana faydalı olmak ve topluma hizmetkâr olmak için çabalarlar.
Hayatı anlamlandırmada ahiret inancının önemi son derece yüksektir. Hayata anlam yüklemek ve buna göre yaşamak isteyen insanlar kendilerine daime şu soruları sorarlar; “neden yaratıldım”, “niçin yaşıyorum”, “bu yaşamdan sonra başka bir hayat var mı,” “başka bir hayat varda, burada yaptıklarımın bedelini öder miyim?”
“Neden Yaratıldım?”
Bu soru, insanın hayatına çeki düzen verebilmesi için önemli bir ipucudur. İnsan, ayet-i kerimenin tabiri ile “yalnızca Allah’a kulluk etmek için yaratılmıştır.” Yani insanın dünyadaki başka bir amacı yoktur. Kulluk bilincine sahip olan insanlar, yaşadıkları toplumu güzelleştirmek adına ellerinden geleni yaparlar. İş hayatlarında, sosyal hayatta, insanlara karşı bakış açılarında vs. sürekli bir dengede olmak zorunda hissederler kendilerini. Çünkü Allah’a kul olabilmek sadece bireysel ibadetleri yerine getirmekle sorumluluğu biten bir iş değildir. Aynı zamanda toplum adına faydalı olabilecek tüm konularda da hassas olmayı gerektirir. Bu şekilde düşünebilen bir insan ise kesinlikle kul hakkı yemez, Allah’ın hoş karşılamadığı durumlara düşmez.
“Niçin Yaşıyorum?”
Bir insan niçin yaşar? Dünyada kendine ve ailesine faydalı olabilmek, topluma yük olmamak ve başkasına zarar vermeden kendi geçimini yapabilmek için yaşar. İnsan, ancak bu şekilde düşündüğü sürece insandır ve bu şekilde düşünen insanlar, her zaman attıkları adımlarda dikkatli olurlar ve hata yapmaktan geri dururlar. Hata yapsalar da hemen hatalarından dönerler. Aslında “niçin yaşıyorum?” sorusunun en büyük cevabı şudur; “Allah, beni kul olarak dünyaya gönderdi ve bana bazı sorumluluklar ile görevleri yükledi. Ben ise Allah’ın bir kulu olarak bu sorumlulukları yerine getirmekle sorumluyum. Ancak bu şekilde yaşarsam Allah benden razı olur ve kıyamet günü beni cezalandırmaz.”
“Bu Yaşamdan Sonra Bir Hayat Var mıdır?”
Bir insanın kendine çeki düzen vermesine en çok yardımcı olacak soru da budur. Başında da dediğimiz gibi “tek dünya inancı” sahibi olan insanlar, tüm yaptıklarının bu dünyada kalacağına inanırlar ve öldükten sonra yeniden dirileceklerine inanmazlar. Bu da dünyada yaşarken hiçbir kurala dikkat etmemeyi beraberinde getirir. Oysa hayatı anlamlandıran ahiret inancı önemi burada kendini en net şekilde göstermektedir. Bu yaşamdan sonra bir hayatın var olduğuna inanan insanlar, yaşadıkları sürece yapacakları her şeyin bir hesabının olduğuna inanırlar ve böylelikle Allah’ın (c.c) emrettiklerini yerine getirirler yasakladıklarından ise sakınırlar. Böylelikle toplum adına önemli bir birey olma yolunda önemli adım atarlar.
Hayatı anlamlandıran ahiret inancı, insanın kötülük yapmasını engelleyen, yaşamın tamamen Allah’ın rızasını kazanmaya yönelik olduğunu düşünmeye sevk eder insanı. Bu da doğru bir yaşama biçiminin olabilmesi için önemli bir kaynaktır. Eğer insanlar öldükten sonra hesap vereceklerine inanmazlarsa, dünyada yaptıklarının dünyada kalacağına kendilerini inandırırlarsa o zaman toplumlarda huzur kalmaz. Belki de günümüzde bunca sorunun yaşanmasının en büyük kaynağı da budur. Gerçekten bir ahiret inancının olmaması veya eksik olmasından dolayı yaşanan bunca sorunların tek çözümü de ahiret inancına sahip olmak ve buna göre hareket etmektir.
Önerilen İçerik: Dünya Hayatı ile Ahiret Hayatı Arasındaki İlişki Hakkında Bilgi
NeOldu.com / DİN