İbn-i Haldun Sözleri | Düşündüren İbn-i Haldun Sözleri
İbn-i Haldun Sözleri
"İnsanı açlık öldürmez, alıştığı tokluk öldürür."
- İbn-i Haldun
Bil ki mantık ilminde esas, ispat etmektir.
"Adaletsizlik medeniyeti mahveder."
- İbn-i Haldun
Akletmek Müslümanlar tarafından terk edildi ve bu yüzden zelil bir hale düştüler.
"Zulüm, umranın harap oluşunun habercisidir."
- İbn-i Haldun
İnsan beyni değirmen taşına benzer. İçine yeni bir şeyler atmazsanız, kendi kendini öğütür.
"Her akıl, gücünün yetmediği ve idrak edemediği şeyleri inkar eder."
- İbn-i Haldun
İnsanların, başkalarının mükemmelliğini ve kendilerinden üstün olduklarını kabullenmeleri çok az görülecek bir durumdur.
"Şehirlerin de bir ruhu vardır. Bir şehirde yaşayan insanlar zamanla yaşadığı şehrin ruhuyla karakteristik açıdan özdeşleşirler."
- İbn-i Haldun
Geçmişler geleceğe, suyun suya benzemesinden daha çok benzer..
"Kıtlık zamanlarında insanları açlık değil, alışmış oldukları tokluk öldürür."
- İbn-i Haldun
Mağluplar galipleri taklit ederler.
"Barbarlar savaşla yenip fetheder, medeniyetse sulhla fethedeni fetheder."
- İbn-i Haldun
Devletler de tıpkı insanlar gibi doğar, büyür, yaşlanır ve ölürler..
"Durumdan duruma geçişler bütünüdür her şey. Bu değişmeler ve geçişler, kişilerde, sürelerde, kent ve kasabalarda olduğu gibi, tüm evrende, ülkelerde, kıtalarda, zamanlarda ve devletlerde de olur."
- İbn-i Haldun
İbn-i Haldun Kısa Sözler
Bil ki kötü ve yerilmiş ahlaktan uzaklaşıp, üstün bir ahlaka ve kişiliğe sahip olmak, ancak kişinin kendisinde bir kemal ve yeterlilik vehmetmesiyle ve insanların kendisinin ilim ve sanatına muhtaç olduğunu hissetmesiyle gerçekleşir.
İnsan, alışkanlıklarının çocuğudur.
Kalpleri müteferrik olanların akılları birleştirilemez.
Merhamet, masum olduğu için her kalbe misafir olmaz.
Şehirlerin de bir ruhu vardır. Bir şehirde yaşayan insanlar zamanla yaşadığı şehrin ruhuyla karakteristik açıdan özdeşleşirler.
İlim bir kuyu, tartışma ise onun kovası gibidir.
İlme yasak koyanlar veya insanları yalanla meşgul edenler, aklın ve insanlığın en büyük düşmanlarıdır.
Kentliler, kendilerini rahatlık ve kaygısızlığın döşeğine salıvermişler, mutluluk ve bolluğa gömülmüşler, mallarını ve kendilerini koruma işini, yönetenlerine, valilerine, yargıçlarına ve sürekli koruma görevlilerine bırakmışlardır. Ve çevrelerini kuşatan kale duvarlarının, önlerinde dönüp dolaşan bekçilerin ve nöbetçilerin sağladığı güvenceyle uykuya dalmışlardır. Hiçbir kaygı, uyarı heyecanlandırmaz onları. Ellerinden kaçabilecek avları da yoktur. Alabildiğine iyimserlerdir ve kendilerini güvenlik içinde bulurlar. Bu nedenle silahlarını bırakmışlardır.
Her şeyi takdir eden Allah’tır ve O’ndan başka Rab yoktur.
Gayri memnunlar medeniyet kuramazlar.
Öğretmenler, bilim sahibi olma yolunda öğrencilerine kitaplarını ezberletirler. Ancak bilimsel tartışmalarla ve münazaralarla, konuları ve sorunları zihinde yerleştirme suretiyle kestirilebileceğini unuturlar.
Coğrafya kederdir.
Peygamberler bile, başkalarını yenmek için, kendileri gibi düşünen yol arkadaşları bulmak zorundadır.