Görenleri Hayran Bırakan İstanbul'da Bilinmeyen Gizli Yerler
İstanbul'da Bilinmeyen Yerler
İstanbul’un insan trafiğinden bıktıysanız araba kornası yerine kuş cıvıltılarıyla uyanmak, hamburger yerine mis gibi mangal yemek, serinlemek için duş başlığının altına geçmektense sulara kendinizi bırakmayı istemez misiniz? Bizde isteyeceğinizi düşündük ve İstanbul’un kuytularını sizler için araştırdık.
İşte boğazıyla insanı büyüleyen İstanbul'un kimsenin bilmediği yerleri;
1. Aydos Tepesi
537 metrelik tepe yüksekliği ile İstanbul’un en yüksek noktasıdır. Kartal, Pendik, Sultanbeyli ve Sancak Tepe ilçelerinde bulunan Aydos Tepesi (Dağı), adını Roma ve Bizans döneminde bugünkü Sultanbeyli İlçesi sınırları içinde kalan Aydos Kalesinden almıştır.
Aydos, Latince ''kartal'' anlamına gelen ''Aetos'’tan gelir ve Marmara Denizi'ne bakan Kartal ilçesinin isminin de buradan geldiği düşünülür. Osmanlı İmparatorluğu döneminde av alanı olarak kullanılması çam ağaçlarından oluşan ormanının ne denli zengin olduğunu ortaya koymaktadır.
Aydos Gölü ise Aydos Tepesinin tam zıttı istikametinde bir ormanın içinde bulunuyor. Gölün içerisinde farklı bitli örtülerini görme ve bol bol resim çekme şansına da sahipsiniz.
Otobüsle gitmek niyetindeyseniz Kadıköy'den 21U otobüsüne binip 'Çamlık' durağında iniyorsunuz. Otobüsle yolculuk yaklaşık 50 dakika sürüyor. Bu arada 21U otobüslerinin çok sık kalktığını da belirtelim.
2. Elmas Burnu
Elmas burnu Mesire Yeri Beykoz’un deniziyle meşhur Riva köyünde, özellikle İstanbul Anadolu Yakasında ikamet eden insanlarca oldukça rağbet gören bir yerdir.
Elmas Burnu Mesire Yeri: Upuzun kumsalı, çam ormanları ve derin sessizliği ile birçok tatil merkezinin bile ötesinde bir dinlenme merkezidir Elmas Burnu. Piknik yaparken yunusları izleyebileceğiniz bu yer Kavacık-Riva istikametinde 20 dakikalık uzaklıktadır.
Riva’ya ulaşabilmek için İstanbul’dan yarım saat kadar yolculuk yapmanız gerekir. Elmas Burnu bu açıdan tatilcilerin oldukça fazla tercih ettiği ve Riva’nın en çok tercih edilen plajıdır. Uzun bir kumsala sahiptir. İnsanlar, Elmas burnu Plajı’nı daha çok yeşillikle bir arada olduğu için tercih ederler. Elmas Burnunun manzarası mükemmeldir. Özelliklede yüksekten Elmas Burnu Plajı’na bakıldığında, çok güzel bir manzarayla karşılaşırsınız.
Elmas Burnu Plajı, hem denize girmek, hem sahilinde yürüyüş yapmak, hem de piknik zevkinize cevap verebilecek bir plajdır. Buraya gelen insanlar kayalıkların üzerinde balık avlarlar. Çok gürültülü bir ortam sevmeyen tatilcilerin İstanbul’a yakın olması sebebi ile ilk tercihleri arasındadır. Karadeniz’in maviliğini bölen siyah kayaların korumasıyla oluşan enfes bir koy… Uzun kumsalı, Çam ormanı ve sessizliği ile bir çok tatil merkezinin bile ötesinde. Çadırla konaklayabilir, zıpkınla balık avlayabilir, Martı Adası’ndaki deniz kuşlarını keşfedebilir, yunuslara gülümseyip, Riva boyunda yürüyebilirsiniz.
Bölgeye TEM bağlantılı Kavacık mevkiinden Riva’ya kadar uzanan otoyol ile 20 dakikada ulaşabilirsiniz. Ayrıca, Beykoz Mahmut Şevket Paşa köyü ile bağlantılı olarak da gidilebilir.
3. Çatalca İnceğiz Köyü
Çatalca’nın küçük bir yerleşim alanı olan İnceğiz Köyü kültürünü, tarihini ve geleneklerini günümüze kadar korumayı başarmış noktalardan biridir.
İnceğiz Mağaraları; Kemal Sunal Mağaraları olarak da bilinen İnceğiz Mağaraları Çatalca'nın ziyaret edilesi duraklarından biridir. Eski Tarkan filmleri ve Kemal Sunalın bazı filmleri burada çekilmiştir. Mağaralar genellikle 3-4 katlı bir yapıya sahip. Mağaranın her bölümüne girilebilse de sadece en üst katına çıkmak oldukça zor.
Tarihin ve tabiatın cömert davrandığı şirin bir vadi... Çatalca'nın yaklaşık 2500 yıl önce ilk kurulduğu bölge, Cenevizlilerin 9. yüzyılda yüksek kayalara oyduğu 3 büyük mağara.ve toprağın bereketiyle göğe uzanan ağaçlar...
Çatalca'dan Subaşı'na giden asfalt yolun 3. kilometresinde sol tarafa dönüp, yaklaşık 6 kilometrelik mesafeden sonra rahatlıkla ulaşılabilir.
4. Marmaracık Koyu
İstanbul’da Sarıyer ilçesine bağlı Rumeli Feneri Köyü yanında Karadeniz sahili boyunca bulunan koylardan biridir. Hırçın Karadeniz'in dinlenip nefes aldığı, küçük bir koyla çam ağaçlarına doğru uzandığı yerdir, ister koşup oynayın, ister balık tutup yüzün, ister tabiatın sessizliğini dinleyin.
Bütün bu aktiviteler, kamp yeri, ahşap evler, kır kahvesi, lokanta, plaj, mini golf sahası ve yelken tesisleriyle birleşince Sarıyer ilçesinde bulunan Marmaracık Koyu yılın her mevsiminde ziyaretçi akınına uğruyor.
Sarıyer üzerinden Acarlardan Rumeli Feneri yoluna girerek Koç Üniversitesi’ni geçtikten sonra Garipçe sapağına gelmeden çıkacak olan tabelalara bakarak sola dönüp bu güzel koya gidebilirsiniz. Toplu taşıma araçlarıyla gelmek isteyenler ise Hacı Osman metro durağından kalkan 150 numaralı İETT otobüslerini kullanarak son durak olan Rumeli Feneri Köyü’ne gittikten sonra, 15 dakikalık yürüme mesafesinde olan Marmaracık Koyu’na ulaşabilirler.
Marmaracık Koyu’nu özetle anlatmak gerekirse sessiz sakin yaklaşık 500 m uzaklığında yerleşim bulunmayan, kafanızı dinleyebileceğiniz bir yer.
Tesislerin tamamında ahşap ve tabii taşın kullanılmış olması çevreci hassasiyeti göstermesi bakımından önemli.
5. Anadolu Hisarı Göksu-Küçüksü
Anadolu Hisarı (Güzelce hisar): Osmanlı askeri mimarisinin en güzel ve gelişmiş örneklerinden biri sayılan Yıldırım Beyazıt tarafından 1391-1399 yılları arasında boğazın kontrolünü sağlamak için ve İstanbul'un fethine hazırlık amacıyla yaptırılmıştır.
Avrupa yakasındaki Rumeli Hisarı ve Anadolu Hisarı boğazın en dar yerinde bulunuyorlar. Eskiden küçük bir balıkçı köyü olan Anadolu Hisarı semti, şimdi renkli tarihi evleri ile dikkat çekiyor.
Rumeli Hisarı ile birlikte uzun yıllar boyunca boğazın kontrolünde çok önemli bir işlev görmüştür. Zamanla askeri önemini kaybeden Anadolu Hisarı günümüzde Boğaziçi'nin en güzel manzarasını oluşturan yapılardan biridir. Anadolu Hisarı semtinin en önemli iki bölgesi Göksu ve Küçüksu mesire yerleridir. doğal güzellikleri ile bugün de İstanbulluların yoğun olarak zaman geçirdikleri yerlerdir.
Göksu Semti’nin iki özelliği ile pek meşhur olduğunu görüyoruz. Deniz ile yeşil tepelerin buluştuğu sahilde plajı ve patlıcanı. İstanbul hanımlarının mutfağında pek makbul olan patlıcan; lezzeti, yumuşak ve çekirdeksiz özelliği ile Göksu’nun sulak vadi toprağında yetiştirmektedir. Plajı ise İstanbullular için bir ailece piknik yeridir.
Üsküdar da Anadolu hisarının incilerinden biri olan Küçüksu Kasrı büyüleyici yapısıyla kendisine hayran bırakan hoş bir mimariye sahip.
Benzer İçerik Önerileri | |
---|---|
İstanbul Gezilecek Yerler | İstanbul'da Hafta Sonu Doğada Gezilecek Yerler |