Living With Yourself Netflix Dizisi Hakkında Bilgi ve İzleyici Yorumları
Living With Yourself Dizisi Hakkında Bilgi ve İzleyici Yorumları
18 Ekim 2019'da Netflix'te prömiyeri yapılan ve Altın Küre Müzikal veya Komedi Dizilerinde En İyi Erkek Oyuncu Ödülü’ne aday gösterilen Living With Yourself dizisi, kendine has dili ve klişe olmayan senaryosuyla Netflix dizileri arasında en sevilen işlerinden biri olmayı başardı. Bu inceleme dizi içeriğimizde dram ve komedi türündeki yabancı dizi Living With Yourself hakkında bilinmesi gerekenleri, izleyici yorumları ve karakterlerini sizler için inceleyeceğiz.
1. Jonathan Dayton ve Valerie Faris birlikteliğinde yönetilen Living With Yourself dizisinin yayınlanan ilk sezonu 8 bölümden oluşmaktadır. Orijinal bir senaryoya sahip olmasıyla dikkat çeken dizinin ikinci sezonuna dair henüz bir bilgi bulunmuyor.
2. Paul Rudd’un başrolünü iki farklı karakterle üstlendiği başarılı dizi Living With Yourself’de Rudd’a İrlandalı bir aktris, yazar ve komedyen olan Aisling Bea eşlik ediyor. Dizi, insanın en iyi yönlerini ortaya çıkartmak için uğraşılan bir deneyin beklenmeyen sonucu olarak klonlanan Miles Eliot’un, klonuyla birlikte bir hayatı yaşamaya çalışmasına odaklanıyor.
3. İlk sezonu ortalama 30 dakikalık 8 bölümden oluşan dizi Living With Yourself, konusu sebebiyle Second Chance dizisini, türü sebebiyle de The Good Place dizisini sevenleri sevindirebilir. Metafizik ve hafif bilimkurgu ögelerine de yer veren bu dizi farklı bir komedi dizisi ortaya koymayı amaçlamış diyebiliriz.
4. Yapılan bir deneyin olumsuz sonuçlanmasının ardından klonlanma üzerinden dönen bir bilimkurgu hikayesine değinirken, hikayenin yol açtığı dramatik sahnelere de yer veren dizi, hem güldürürken hem de hüzünlendiriyor. Farklı iki tür arasındaki dengeyi başarılı bir şekilde seyirciye aktarmayı başardığını söyleyebileceğimiz bu dizi size farklı bir deneyim sunuyor.
5. Living With Yourself dizisinin en dikkat çeken kısımlarından birisi de, olayları ve durumları, esas karakter ve onun klonunun ayrı ayrı bakış açılarından bize gösterebilmesi diyebiliriz. Bir bölümünde ana karakter Miles’in yaşadıklarını hissettiklerini ve bakış açısını anlatan dizinin diğer bölümünde klonunun bakış açısını ele aldığını görüyoruz. Bu dengeyi muhteşem bir şekilde izleyiciye aktarabilen Living With Yourself dizisi tebrik etmesek olmaz!
6. 2018 yapımı olmasına rağmen hala Netflix’in en çok izlenen yapımlarından biri olan Living With Yourself dizisi, her ne kadar senaryo gereği aynı karakterin iki farklı görünümünü sunsa da insanların bakış açılarındaki değişimi birinci elden gözlemleme imkânı sağlıyor.
Living With Yourself Dizisi Karakterler ve Oyuncuları
1. Miles Elliot - Paul Rudd
Yaşamından zevk almayan ve bu hayatın akışından oldukça sıkılan Miles Elliot karakteri eşiyle ve işiyle ilgili sorunlar yaşamaktadır. Bir arkadaşının önerisi üzerine sap salonuna giden Elliot, oranın bir insan klonlama merkezi olduğundan habersizdir. Miles Elliot ve klonu Living With Yourself dizisinde başarılı oyuncu Paul Rudd tarafından canlandırılmaktadır.
2. Kate - Aisling Bea
Aisling Bea’in hayat verdiği Kate, Miles’in kendine yeni heyecanlar arayan eşidir. Mimar olan Kate eşi Miles’in buhranlarından ve iş ile ilgili problemlerinden fazlaca sıkılmıştır.
Living With Yourself Dizisi İzleyici Yorumları
1. günleri saya saya beklediğim, nihayet bugün kavuştuğum yeni bebek. tez izlenile, aşırı beğendim. kendinizi ne kadar sevdiğinizi, kendinizden ne kadar nefret ettiğinizi görmek için mükemmel fırsat. buyursunlar silvuple.
2. başrolünde paul rudd'ın oynadığı 8 bölümlük netflix dizisi. bu yılın dikkat çeken dizilerinden fleabag gibi kısa ve eğlenceli bir yapım olmuş. paul rudd'ı pek beğenmem aslında ama buradaki oyunculuğu gayet iyi. friends'te yapmacık bulmuştum. 10 yıldır birlikte ve sorunlu bir evlilik yaşayan çiftimizden miles'ın (paul rudd), mesleğinde de işleri yolunda gitmemektedir. miles, gittiği spa merkezi vesilesiyle hayatına renk gelmiş gibi görünen bir iş arkadaşına imrenerek aynı merkeze gidip hayatını yoluna koymak için bir adım atar ancak spa terapisi sonrası gözlerini mezarlıkta açar ve olaylar gelişir.
3. platon un ideal ine gönderme var sanırım. en etkileyici olan kısım ise mükemmel eşini isteyen kızımızın aslında zaman içinde kendi kusurlarının oluştuğunu farketmesi ve mükemmel eş fikrinin aslında çok mükemmel olmadığını anlaması. mükemmelin kendisine fazla gelebileceğini düşünmesi, onun hızına ve parlaklığına yetememesi fikrini günümüz sıradan ilişkilerine farklı bir anlatımla karşımıza getirip, birbirlerimizi kusurlarımızla kabul etmemiz gerektiği konusunda ince işçilik yapmışlar.
4. su gibi akan dizi. paul rudd çok iyi, konu orjinal, müzikleriyle falan ara ara bana eski gerilim filmlerini hatırlıyor. dizi başlı başına çok enteresan bir şekilde işliyor konuyu.
5. izlediğim en sayko dizilerden birisi. izlerken bunaldım. başrol ile empati yaptığım zaman bunalttı. fakat izlemeye de devam ettim. finali izliyorum şu an. çok tuhaf bir idiz.
6. eğlenceli bir dizi, bir gecede bitti. netflix dizisi olduğu için kahramanlarımız acaba ne zaman üçlü yapacak diye bekledim ama olmadı. kısmetse sonraki sezona artık.
7. az önce bitirdim. ben ne vasat ne de iyi olduğu düşünüyorum. bu filmde bence 2 güzel nokta var. birincisi paul rudd abimizin, aslında ne komedi ne dram olan o burukluğu vermesi sezon boyunca. izlerken kopyam olsa vs gibi düşünmeyen yoktur herhalde. burası da diğer güzel nokta; dizinin en vurucu sahnesi, orijinal kusurlu halinin, kusurlu eşiyle ettiği kusursuz dansa şahit olması kopyanın. sevdiğiniz kişinin başkasıyla mükemmel uyumunu gördüğünüzü farz edin, ve bu kişinin de sizin orijinal haliniz olduğunu. özet:çerez olarak izlenebilecek bir netflix dizisi. klon olarak olayları tekrar yorumlaması da hoş olmuş. 6/10.
8. michael keaton ve andie macdowell’ın oynadığı 1996 yapımı multiplicity (dördümüze bir eş olarak çevrilmişti sanıyorum) filminden fena halde araklandığını düşündüğüm netflix dizisidir. paul rudd olmasa çok da yüzüne bakılır bir tarafı yok esasında. kısa bölümleriyle çıtır çerezlik, izle unut bir dizi olmuş. yapacak daha iyi bir şeyiniz yoksa izleyebilirsiniz.
9. bölümleri yaklaşık 25-30 dk. olan dizinin spoilersız konusu; oldukça yorgun ve depresif hisseden, hayattan tat almayan miles elliot isimli reklam yazarının başına geleceklerden habersiz bir şekilde bir spa merkezine gitmesi ve klonlandığını öğrenmesiyle yaşadığı karmaşa üzerine diyebiliriz. sekiz bölümlük dizi, kısa bölümleri ile sıkılmanıza çok fırsat vermeden size etik, empati gibi kavramları düşündürüyor alttan alta. dizinin tatlış bir başlangıç yapmasında orinoco flow da etkili olmuş denebilir.
10. uzun zamandır netflixde komedi kategorisinde izlemeye başlayıp böyle farklı gelen bir yapım denk geldiğim olmamıştı. genelde benzer kalıptan çıkan ve pek keyif almadığım bir espri, senaryo ve çekim anlayışı üzerinden gidiyordu yapımlar. bu dizide konu anlamında salt komedi üzerine gidilmemesi ve çekimlerin de buna yatkın olarak sitcom yerine daha drama tarzında olması beğendiğim noktalar oldu. en son after life izlediğimde benzer bir tad almıştım.
Önerilen İçerik; IMDB Puanı Yüksek En İyi 61 Netflix Dizisi
NeOldu.com
