Mahkum Sözleri, Cezaevi Sözleri ve Hapishane Sözleri 2024
Mahkum İle İlgili Sözler
Merak etme yeri geldiğinde dik yürümeyi de biliriz Savcı Bey!
Bunu da unutma hakim bey kelepçe vurulmaz umutlara.
Her zaman hakim vermez idamı, bazen de en sevdiklerin kırar kalemini.
Bir gün sen bile tutamayacaksın bu özgür bedeni gardiyan sen bile.
Vefa bilmeyene ayıracak zamanım kıymet bilmeyene verilecek selamım yok.
Biz rengarenk hayatların renkli çocukları değil, karanlık bir hayatın kader mahkumlarıyız.
Gecenin suçu yok, acılarımız çok karanlık hakim bey.
Süngüye çekilirim dar mapuslara çırılçıplak düşlerimle akşama dar vakte kadar sigara düşmanına bırakırım mahzunluğumu.
Yeter ki umudun olsun, o ışık elbet bir yerden doğar hayatına.
Yar olmadı bana devir her günüm bir başka zehir hapishanelerde demir parmaklıklara sarıldım.
Mahkumluğun kelepçesini takmayan, özgürlüğün değerini, kıymetini nerden bilecek.
Provası yok hayatın. Ne yeniden yaşamak mümkün, nede yaşadıklarını silebilme.
Ulan Geceleri Sigaradan Başka Kimimiz Var!
Yaşadığın hayatın hakkını ver, özgürlük bedel iste!
Mahkum İle İlgili Sözler 2024 - En İyi Cezaevi Sözleri
Denetimli serbestlik yemiş hayallerim var benim.. Ne zaman mutluluğu yakalasam takibe alınıyorum!
Zindanlar her ne kadar kör ve karanlık olursa olsun, onu aydınlatacak kadar hayallerimiz vardır.
Dudaklarım cezaevi, dilim gardiyan. İçimde müebbet yemiş hayallerim var.
Cezayı aslana, sevdayı çekene sor!
Kaybetmekten korktuğum her şeyi, özgür bıraktım hakim bey!
Ey tırtılı kelebeğe dönüştüren Rabbim ;Bu yavşaklar ne zaman insana dönüşecek.
Güneşin sözü var bize de doğacak annam elbet birgün
İçin acır beli edemezsin özlersin beli edemezsin isyan edersen ne çare kimse feryatlarını duymaz Allah bütün kader mahkumların yardımcısı olsun Allah kurtarsın.
Çaycı, getir, ilaç kokulu çaydan! Dakika düşelim, senelik paydan! Zindanda dakika farksızdır aydan. Karıştır çayını zaman erisin; köpük köpük, duman duman erisin!
Biz ağladığımızda bir nedeni oluyor da, bulutlar ağladığında bir nedeni oluyor mu?
İdam masasında asılsa da ümitlerimiz, Azrail’e bile inat on numara gülüşlerimiz var!
Bu dünyada öyle insanlar var ki.. Eskiciye satsan, karşılığında mandal bile alamazsın.
Romantik sözler yazıyoruz diye kimse bizi ponçik zannetmesin biz cezaevi çocuğuyuz.
Hani bir dışarıda olsam, hep yürürüm, durmam. Benimle beraber yürür gökyüzü, toprak, hürriyet, benimle beraber. Gökyüzü, toprak ve hürriyet, ne güzel şeyler. Hani bir dışarıda olsam, belki günlerce, uyumam. Sabahları yok artık o kahpe uyanışım. Duvarda kaldı gözlerim, dalışım.
Bugün görüş günümüz. Dost kardeş bir arada. Telden tele, mendil salla el salla. Merhaba! İzin olsun hapisane içinde. Seni, senden sormalara doyamam. Yarım döner cigaramın ateşi, gitme dayanamam!
Benim demir parmaklıklar arasında verecek; Acım filan kalmadı, mutluluk’tan alacağım var..
Biz rengarenk hayatların renkli çocukları değil, karanlık bir hayatın kader mahkumlarıyız.
Her zaman hakim vermez idamı, bazen de en sevdiklerin kırar kalemini.
Mahkumluğun kelepçesini takmayan, özgürlüğün değerini, kıymetini nerden bilecek.
Delikanlılık belinde taşıdığı silahta değil bedenin de taşıdığı yürektedir.
Kapattılar kapıları yüzüme benden selam edin dertli sazıma Mapushane gurbet ele benzemez.
Dudaklarım cezaevi, dilim gardiyan. İçimde müebbet yemiş hayallerim var.
Bir gün sen bile tutamayacaksin bu özgür bedeni gardiyan sen bile.
Sana her ne şekilde mahkum olduysam, sadece rüyalarımda görüş günü var.
Mehmed’im, sevinin, başlar yüksekte! Ölsek de sevinin, eve dönsek de! Sanma bu tekerlek kalır tümsekte! Yarın, elbet bizim, elbet bizimdir! Gün doğmuş, gün batmış, ebed bizimdir!
Kısa tutalım son sözleri hakim bey, ömür boyu müebbet yemiş hayallerimiz var.
Başın öne eğilmesin, aldırma gönül, aldırma. Ağladığın duyulmasın, aldırma gönül, aldırma.
Dikenli tellerden bir kelepçe hazırlayın takın bileklerime kanasın, asın beni o yârin gözlerine cesedim gözyaşlarıyla yıkansın.
Biz rengârenk hayatların renkli çocukları değil, karanlık bir hayatın kader mahkûmlarıyız.
Sen; cilalı parlak yerlerde gezerken, ben; parçalanmış vücüdumla hapishane duvarlarında güneşin doğuşunu bekliyordum.
Şimdi ben hayata serbestken, sen hayata isyanlar 4 duvar arasında.
Dudaklarım cezaevi, dilim gardiyan. İçimde müebbet yemiş hayallerim var.
Çaycı, getir, ilâç kokulu çaydan! Dakika düşelim, senelik paydan! Zindanda dakika farksızdır aydan. Karıştır çayını zaman erisin; köpük köpük, duman duman erisin!
Bir dost ve kardeş eliyle işlenmiş boncuktan bir tespih armağan geldi bana. Göz nuru dökülmüş, özenilmiş, içten bir selam gibi insandan insana. Değerini arttıran bu armağanın bir hapishaneden bir başka hapishaneye gelmesiydi.
Zindanlar her ne kadar kör ve karanlık olursa olsun, onu aydınlatacak kadar gücümüz vardır.
Gardiyan süre bitti dediğinde, anlarsın o zaman vefasızca gidişleri.
Cezaevi İle İlgili Sözler
Bazı nur içinde, bazı sisteyim. Bazı beni seven bir göğüsteyim. Kâh el üstündeydim, kâh hapishanedeyim. Her yere sokulan bir rüzgâr gibi.
Henüz 18 yaşında takıldı kelepçeler -Aç kapıyı gardiyan annem beni bekler!
Çıkmaz bir sokakta paket oldu bütün hayallerim, şimdi çıkmayan bir tahliyenin ardında gençliğim
Anne karnında 9 ay 10 tutsak edilen ve bugün özgürlüğüne kavuşan bebeğinize Allah’tan sağlıklı ve mutlu olacağı bir hayat diliyorum. Bebeğiniz hayırlı ve sağlıklı bir evlat olsun.
Bizim hiç bir hürriyetimiz yok, hiç bir hürriyetimiz, ne çalışmak, ne konuşmak, ne sevişmek, sen orda bağrına bas dur en büyük çileyi, ben burada en büyük çileyi doldurayım, ekmeğe muhtaç, hürriyete muhtaç, sana muhtaç. Sen orda dalından koparılmış bir zerdali gibi dur, ben burada zerdalisiz bir dal gibi durayım.
Dikenli tellerden bir kelepçe hazırlayın takın bileklerime kanasın, asın beni o yârin gözlerine cesedim gözyaşlarıyla yıkansın.
Bulutlardan haber saldım sen gelecektin. Yağmur yağdı gözlerime sen silecektin ama taş duvarlar sıkar beni gönlüm dağlarda. Resmin çizdim hasret kokan duvarlarıma, güller diktim penceremin ön tarafına.
Kurşun ata ata biter yollar gide gide biter; ceza yata yata biter; aldırma gönül, aldırma.
Volta atıyorum yine koca dünyamın, daracık avlusunda. Vücuttan habersiz yürüyor artık bacaklarım.
Bir dost ve kardeş eliyle işlenmiş boncuktan bir tesbih armağan geldi bana. Göz nuru dökülmüş, özenilmiş, içten bir selam gibi insandan insana. Değerini arttıran bu armağanın bir hapishaneden bir başka hapishaneye gelmesiydi.
Şunu çok iyi biliyorum’ki,kendimi üzdüğüm kadar kimseyi üzmedim.
Bugün belki anne bir bebek doğurdu, baba dokuz doğurdu ama sizde görmüşünüzdür buna değdiğini Allah mutluluğunuzu daim etsin. Bebeğinize sağlıklı bir hayat nasip etsin.
Hani bir dışarıda olsam, hep yürürüm, durmam. Benimle beraber yürür gökyüzü, toprak, hürriyet, benimle beraber. Gökyüzü, toprak ve hürriyet, ne güzel şeyler. Hani bir dışarıda olsam, belki günlerce, uyumam. Sabahları yok artık o kahpe uyanışım. Duvarda kaldı gözlerim, dalışım.
Vefa bilmeyene ayıracak zamanım kıymet bilmeyene verilecek selamım yok.
Çok şeyim oldu bu yaşa kadar: söğütten atım oldu, askerde mavzerim; bunlardan başka daha nelerim! Kerhaneden dostum oldu, hapsanede postum oldu; ben sonuncusunu severim.
Dar günde anca eş dost akraba belli olur.
Denetimli serbestlik yemiş hayallerim var benim.. Ne zaman mutluluğu yakalasam takibe alınıyorum!
Damar Hapishane Sözler
Sizin geceleriniz güzeldir, buzlu viskilere limon sıkılır. Bizim geceleri görseniz çıldırırsınız. Sessiz duvarlar üstümüze yıkılır.
Ya da hayatı yaşanmamış sayacağız…
İlk annelik duygusu, ilk babalık duygusu ve ilk bebek heyecanı bu ilkler sizlere huzur ve mutluluk getirsin. Bebeğiniz hayırlı ve uzun ömürlü olsun.
Cezaevinden anneme: Pencereme ay düşmüyor artık, kirpiklerime yağmur yağmıyor. Güneşi özledim anne, yıldızlar kaymıyor. Çocuklarım çocukluğumdur gençliğim sürekli koşan bir at, kanadımı kırdılar anne hayallerim şimdi hayal oldu.
Pencereme ay düşmüyor artık, kirpiklerime yağmur yağmıyor. Güneşi özledim anne, yıldızlar kaymıyor. Çocuklarım çocukluğumdur gençliğim sürekli koşan bir at, kanadımı kırdılar anne hayallerim şimdi hayal oldu.
Çıkmaz bir sokakta paket oldu bütün hayallerim, şimdi çıkmayan bir tahliyenin ardında gençliğim.
Görüş gününü bekleyen bir mahkum gibi sevdim seni. Gözleri kör pencerede, kulağı demir sürgüde.
Üzme kendini bu kadar sana umudu öğretmeyenlerin suçu mu var bak yeryüzü ne kadar geniş ne kadar dar.
Ne güzel şey hatırlamak seni: Ölüm ve zafer haberleri içinden, hapiste ve yaşım kırkı geçmiş iken.
Mapusta attığım voltada çektiğim acıda, akıttığım gözyaşında yine sen vardın.
Sizler dünyanın en güzel gelini ve damadı olacaksınız ve mutluluğunuzda sizler kadar güzel olsun. Hayırlı uğurlu olsun.
Vay kardeşimiz araba almış bizde hayırlı olsun diyelim dedik, tekerler yağsız gitme biliyorsun, tekerlerini ne zaman yağlayalım? Hayırlı uğurlu olsun.
Zindan iki hece, Mehmed’im lâfta! Baba katiliyle baban bir safta! Bir de, geri adam, boynunda yafta… Halimi düşünüp yanma Mehmed’im! Kavuşmak mı? Belki… Daha ölmedim!
Cezaevi dört duvar mahkumlar nöbet tutar ağlama Anam elbet bir gün oğlunda çıkar.
Değerini arttıran bu armağanın bir hapishaneden bir başka hapishaneye gelmesiydi şiirde böyle bir şey olmalı diye düşündüm: en acımasız günde de savunabilmek inceliği.
İyi olan kaybetmeye mahkumdur. Çünkü adil olsan da, adil olmazlar. İyilik, hakkettiği karşılığı sadece masallarda bulur. Gerçekte ise terazi asla dengesini bulmaz.
Zindanlar her ne kadar kör ve karanlık olursa olsun, onu aydınlatacak kadar gücümüz vardır.
Biz rengarenk hayatların renkli çocukları değil, karanlık bir hayatın kader mahkumlarıyız.
Göklerde kartal gibiydim kanatlarımdan vuruldum, mor çiçekli dal gibiydim bahar vaktinde kırıldım.
Görüş gününü bekleyen bir mahkum gibi sevdim seni. Gözleri kör pencerede, kulağı demir sürgüde.
Ranzalar sırtımı ağrıtıyor anne güneşime engel oluyorlar geçmiyor artık zaman nerde dostlarım, nerde sevenlerim aç gardiyan ışıkları mahkum karanlıkta özgürlüğünü arayamıyor..
Motoru güçlü, tekeri hızlı, sürüşü güvenli olsun, aldığın bu ilk araban sana ve ailene hayırlı olsun. Allah kazasız belasız binmek nasip etsin.
Çaycı, getir, ilâç kokulu çaydan! Dakika düşelim, senelik paydan! Zindanda dakika farksızdır aydan.
Ne yazık ki insan kendi hapishanesinin anahtarını bulamıyor, hatta çoğu zaman asıl mahpusun kendisi olduğunu bile anlayamıyor.
Karıştır çayını zaman erisin; köpük köpük, duman duman erisin!
Hayat bir mezarmış çözemedim son kez ellerinden öpemedim uyan babam uyan kader utansın..
Göğü kucaklayıp getirdim sana kokla açılırsın. Solmuşsun benzin sararmış yorgun bir işçinin yüzüne benziyor yüzün öyle bükük bakma bana.
Ne güzel şey hatırlamak seni. Sana tahtadan bir şeyler oymalıyım yine: bir çekmece bir yüzük ve üç metre kadar ince ipekli dokumalıyım. Ve hemen fırlayarak yerimden penceremde demirlere yapışarak hürriyetin sütbeyaz maviliğine sana yazdıklarımı bağıra bağıra okumalıyım…
Bak bu mahallede bana rakip olma dostum demem tanımam dostum yeni işyerin hayırlı olsun. Allah bol kazançlar nasip etsin.
Çok cigara içiyorsun dediler güldüm ve dedim ki yüksek dağlar dumansız olmaz…
Bunu da yaz hâkim bey umutsuz olan bedendir hayaller değil!
Hayat bir hasiphane, nereye dönseniz duvar, nereye baksanız karanlık. Siz, siz olun, umudunuzu kaybetmeyin. Bir gün o duvarların yıkılacağını ve güneşin sizi beklediğini unutmayın!
Biz ağladığımızda bir nedeni oluyor da, bulutlar ağladığında bir nedeni oluyor mu?
Sana her ne şekilde mahkum olduysam, sadece rüyalarımda görüş günü var.
Büyük insanlar olmadan büyük işler başarılamaz. Daha nice başarılı işlerde çalışman dolayısıyla yeni işin hayırlı olsun.
Kurşun ata ata biter yollar gide gide biter; mapus yata yata biter; aldırma gönül, aldırma.
Başın öne eğilmesin, aldırma gönül, aldırma. Ağladığın duyulmasın, aldırma gönül, aldırma.
Allah tekerinden lastiği, depodan benzini, radyodan Ferdi’yi eksik etmesin. Yeni aracın hayırlı olsun. Allah kazasız belasız kullanmak nasip etsin.
İçin acır beli edemezsin özlersin beli edemezsin isyan edersen ne çare kimse feryatlarını duymaz Allah bütün kader mahkumların yardımcısı olsun Allah kurtarsın.
Bir çocuğun dileği çikolata, oyuncak, belki bisiklet olur; fakat daha iyi bir cezaevi olur mu?
Dudaklarım cezaevi, dilim gardiyan. İçimde müebbet yemiş hayallerim var.
İnsanların hepsi belirsiz bir süre için ertelenen ölüm cezasına mahkumdurlar.
Benim görüşümü almadan hiçbir iş yapma demiştim. ama sen iş yapmamış tutmuş iş yeri açmışsın. Hayırlı olsun.
Ne karaymış alnımdaki yazılar. Ah dedikçe ciğerlerim sızılar. Arkamdan ağlıyor körpe kuzular. Mapushane gurbet ele benzemez.
Ahmet Kaya Sözleri | Acı Sözler |
---|