Mehmet Rauf Sözleri | Eserlerinden Özlü ve Güzel Sözler
Mehmet Rauf Sözleri
Bir sandalım var diye bütün denize sahip çıkamazsın.
"Dünyada intikam kadar tanımadığım bir duygu yoktur. Bugün beni döven birini yarın biri döverken görsem ağlayacağım gelir."
- Mehmet Rauf
"Madem ki ölmek var, ne vakit olsa kolay..."
"Zaten var mıydı? Her şeyiyle tam güzel saadet."
- Mehmet Rauf
İnsana kuru hayalden arkadaş olur mu?
"İnsan samimiyetine inanamıyorum."
- Mehmet Rauf
Ah insanlar, şu insan kalbi… Yüz bin manalı bir muamma… İçinden çıkmak mümkün değil…
"Hak eden mutlu olur, ya da Goethe’nin dediği gibi, hak eden kazanır ve kazanamayan layık değildir."
- Mehmet Rauf
İnsan mutlu olduktan, sevdikten, sevildikten sonra her şey boştu.
"Ve ağladı. Başını yastıkların arasına sokarak, saatlerce ağladı..."
- Mehmet Rauf
O zaman Eylül kendisine, doğada ilk yılgınlık ayı, ölümlülüğü ilk hissetme ayı, ilk faydasız mücadele arzusu gibi, hayatın ne olduğunu anlayıp farkına varılmadan geçen güzel geçmişin hasretiyle ilk boynu bükülen ay gibi göründü.
"Asıl sevgi kayıt ve koşul tanımaz, beyefendi…” dedi. “Hiç ummadığınız bir an, hiç ummadığınız bir yöne esen bir alev gibi sizi yakar, tutuşturur. Aşk zaman, yer, koşul ve kişi kaydından bağımsız bir serseridir. "
- Mehmet Rauf
Kalabalık içinde yalnız yaşamak, kalabalık içinde gezip beraber bir köşeye kaçmak, işte asıl zevk budur. İnsan kalpleri, birbirine bağlılığın ne demek olduğunu o zaman anlar. Ben seni ne kadar sevdiğimi başka kadınları gördüğüm zaman anlıyorum.
"Bir kadın gülümsemesi için büyük savaşlar kazanıldığını, büyük buluşlar ortaya konduğunu, olağanüstü kahramanlıklar yapıldığını, şimdi anladım."
- Mehmet Rauf
“Ah bir ay daha geçse, Ağustosu da bir atlatsak…”
"İnsan eminim zannettiği şeylerde o kadar çok yanılır ki…"
- Mehmet Rauf
Ah! Ölüm olmasaydı (hayat) ne dehşetli bir cehennem olurdu.
Ölümden başka hiçbir şey gerçek, hiçbir şey sonsuz değildi…
Sınırlı bir bakış açısıyla bakıp genellemek… İşte bir cinayet!
Ama nasıl yaşıyorlar ya Rabbim. Sevmeden, sevilmeden nasıl yaşanıyor?”
Ah, ara sıra ruhunu heyecanla titreten o temiz sevgi ve şiir sürekli olsaydı…
Herkes aynı dertten muzdarip değil midir? Bütün mesele durmadan hep aynı hayatı yaşamakta...
Aşk denizine öyle bir girmişti ki çıkması mümkün değildi, sade aşkın derin sularını görüyordu.
Ne kadar yazıktı! Bu kadar güzel, temiz bir ruhun da heveslerine esir olması, çirkinleşmesi, kirlenmesi ihtimali…
Sende bir şey var, öyle bir şey ki hiçbirinde rast gelmiyorum… Öyle bir şey ki, işte bütün endişelerim senin yanında yok oluyor. Ruhuma bir şifa, bir rahatlık geliyor!
…Sevmeye gelince; o böyle sokaktan geçerken karşıdan görmekle erkek sevmeyi anlayamıyordu. Bu ona, seveyim diye sevmek gibi geliyordu; sevmek için bilmeyerek sevmek, sonra fark etmek gerekir diye düşünüyordu.
“parasız insanlar…” diye devam etti, “Parasız insanlar (insan) sayılmıyor. Oysa, parayı kazanmak için insanlıktan ne kadar feda etmek lazım değil mi? Bütün namus, bütün soyluluk, bütün onur, hep paraya feda ediliyor. Kadınlar namuslarını, erkekler onurlarını hep para için çamura atıyorlar. Bir kadın para için vücudunu değil, tek bir bakışını bile feda etmemelidir.
Bugünkü yaşayışımız bir insan yaşayışı mıdır? Buna gerçek anlamda bir hayat demek doğru mudur? Böyle yalnız hayvanca zevklerle yetinmek için insan son derece ilkel olmalıdır. Yalnızca ye,iç,uyu…Ne bir sanat endişesi,ne estetik bir zevk… Ne de bir değişme ve gelişme arzusu.Sadece horultulu bir uyku!Hem şurasını siz iyice aklınıza koyunuz ki,uygarlık yıkmak değil,yapmaktır ve ben, insanlığı aydınlatacak önemli bir keşifte bulunan bir milleti, yüz büyük savaşı kazanmış millete bin kere tercih ederim.
Mehmet Rauf Eserlerinden Alıntılar
"Biliyor musun, sen de, sen de onlardansın. Bense bir şey zannetmiştim..."
"Unutmuş ve unutulmuştu, değil mi?"
"İnsan gariptir..."
"Ama ne yazık ki, ben insan bağlılığı istemiyorum. İnsanlardan hiç hoşlanmıyorum. Ayıp değil ya!"
Şimdi önümde yürüyor ve bu soluduğum havada onun ciğerlerinden geçerek tanrısallaşmış nefis damlalar var, başka ne gerek?
"Susmak ne iyi şey!"
"Nedir bu insanların içten içe çürüyüşü, bu çamur, bu fırtına..."
"Bir erkeğin güzelliği zekasından ibarettir."
"Onların ruhlarını arayacağınıza kutup keşfine çıksanız daha iyi olur."
Mümkün olmayan şeyi istemek, bile bile reddedilmektir...
Layık olan kazanır, kazanmayan layık değildir.
Mehmet Rauf Kimdir? Mehmet Rauf'un Kısaca Hayatı ve Eserleri
Mehmet Rauf, 12 Ağustos 1875 yılında İstanbul'da doğmuştur. Türk edebiyatında psikolojik roman türünün ilk örneklerinden olan "Eylül" isimli romanıyla tanınmaktadır. İlk ve orta öğrenimini İstanbul Balat'ta okumuştur. Mehmet Rauf, 1895 yılında Kiel kanalının açılış töreni için Almanya'ya gönderilmiştir. Bir süre ticaretle uğraşan Mehmet Rauf, 23 Aralık 1931 yılında İstanbul'da hayatını kaybetti.
Mehmet Rauf Romanları
- Garam-ı Şebab
- Ferda-yı Garam
- Eylül
- Serab
- Genç Kız Kalbi
- Menekşe
- Karanfil ve Yasemin
- Böğürtlen
- Son Yıldız
- Define
- Kan Damlası
- Halas
Mehmet Rauf Öyküleri
- Âşıkâne
- İhtizar
- Son Emel
- Hanımlar Arasında
- Bir Aşkın Tarihi
- Kadın İsterse
- Üç Hikâye
- Eski Aşk Geceleri
- Aşk Kadını
- Pervaneler Gibi
- Gözlerin Aşkı
Mehmet Rauf Tiyatroları
- Pençe
- Cidal
- Sansar