Vatan Şairi Namık Kemal’in Aşk ve Dava Konulu 15 Şiiri
En Güzel ve Kısa Namık Kemal Şiirleri
Namık Kemal 1840 yılında Tekirdağ’da dünyaya gelmiştir. Küçük yaşlardan itibaren şiir yazmaya başlayan Namık Kemal şiirlerinde millet, yurtseverlik, hürriyet ve milliyetçilik üzerinde durmuştur. Kavgacı ve heyecanlı kişiliği ile akıllara kazınan Kemal, 1888 yılında Sakız Adası’nda yaşamını yitirmiştir. Usta şair öldükten sonra geride çok değerli eserler bırakmıştır.
İşte Namık Kemal’in göz yaşartan en güzel vatan şiirleri;
1. Vatan Mersiyesi
Âh yaktık şu mübârek vatanın her yerini
Saçtık eflâke kadar dûdunu, âteşlerini
Kapadı gözde olanlar çıkacak gözlerini
Vatanın bağrına düşman dayadı hançerini
Yoğimiş kurtaracak bahtı kara mâderini
Kendimizden neden olduk bu kadar me’yûs
Gidelim dâdına Allah için ehl-i nâmûs
Sönüyor şem’-i emel işte kırıldı fânûs
Vatanın bağrına düşman dayadı hançerini
Yoğimiş kurtaracak bahtı kara mâderini
Vardı tâ Ka’be’ye Zemzem gibi hûn-âb akıyor
Yerdeki hûn-ı şehîdânı bu hasret yakıyor
Yine erbâb-ı hevâ seyrine çıkmış bakıyor
Vatanın bağrına düşman dayadı hançerini
Yoğimiş kurtaracak bahtı kara mâderini
Serilip hâk-i hakarette vatan can veriyor
Yetişin son nefesimdir gelin imdâda diyor
Sevgili vâlidemiz âkıbet elden gidiyor
Vatanın bağrına düşman dayadı hançerini
Yoğimiş kurtaracak bahtı kara mâderini
Bu vatandır dağıtan âleme ilm ü edebi
Bundadır Beyt-i Harem, Mescid-i Aksâ-yı Nebî
Ne belâ çektik ise hep bu vatandır sebebi
Vatanın bağrına düşman dayadı hançerini
Yoğimiş kurtaracak bahtı kara mâderini
Vatanı çiğnedi geçti vatanın ağyârı
Merhamet kaldı sana İki Cihân Hünkârı
Gidiyor sevgili Kur’ân’ını hıfz et bâri
Vatanın bağrına düşman dayadı hançerini
Yoğimiş kurtaracak bahtı kara mâderini
Düşünün rûz-i zuhûrundaki şânlı demini
Doldururken şühedâsı bu fenâ âlemini
Tutacak bir çocuğu kalmadı mı mâtemi
Vatanın bağrına düşman dayadı hançerini
Yoğimiş kurtaracak bahtı kara mâderini
Beslemişken bu kadar âdemi ihsânı ile
Gitti bî-çâre vatan ağlayarak şânı ile
Yaz bu mersiyyeyi tâşa şühedâ kanı ile
Vatanın bağrına düşman dayadı hançerini
Yoğimiş kurtaracak bahtı kara mâderini
Silmedik bunca yetîmin gözünün yaşlarını
Taşa topraklara sürdük o güzel başlarını
Vatanın bağrına vurduk vatanın taşlarını
Vatanın bağrına düşman dayadı hançerini
Yoğimiş kurtaracak bahtı kara mâderini
Bir zaman âlem-i ikbâlde sultân olduk
Câmi’-i âlem idik şimdi perîşân olduk
Âh bir kan içenin keyfine kurbân olduk
Vatanın bağrına düşman dayadı hançerini
Yoğimiş kurtaracak bahtı kara mâderini
Vatanın nekbetine, derdine can mı dayanır
Düşmanın görse gözü yâre gibi kan boşanır
Bu kadar zulmden insan değil İblîs utanır
Vatanın bağrına düşman dayadı hançerini
Yoğimiş kurtaracak bahtı kara mâderini
Gidiyor âhirete âh ederek şanlı vatan
Yalınız kaldı tesellî bize bir pâre kefen
Hıfzı uğrunda denizler gibi kan dökmüş iken
Vatanın bağrına düşman dayadı hançerini
Yoğimiş kurtaracak bahtı kara mâderini
Iyd kurbânı mıdır kesdiğimiz kurbanlar
Ka’be’yi yıkmak için mi dökülür hep kanlar
Müslümânım diyene rahm ediyor şeytânlar
Vatanın bağrına düşman dayadı hançerini
Yoğimiş kurtaracak bahtı kara mâderini
Hûn-i ma’sûm-i şühedâyı görün çıktı dize
Bakın Allah için insâf ile târîhimize
Bu hakaret, bu ezâ lâyık olur muydu bize
Vatanın bağrına düşman dayadı hançerini
Yoğimiş kurtaracak bahtı kara mâderini
Yalınız bir küçücek kızlar imiş evlâdı
Onların kanı idi girye-i istimdâdı
Girmedi âh kulağına yine feryâdı
Vatanın bağrına düşman dayadı hançerini
Yoğimiş kurtaracak bahtı kara mâderini
Ey vatan genç idin eyvâh tükendin bittin
Bizi hâinlere, nâ-merdlere muhtâc ettin
Bunca öksüzlerini kimlere koydun gittin
Vatanın bağrına düşman dayadı hançerini
Yoğimiş kurtaracak bahtı kara mâderini
Bu felâket yakışır mı yüreği dağlılara
Hançer-i zulm urulur mu bu eli bağlılara
Tepelettin bizi yâ Rab Karadağlılara
Vatanın bağrına düşman dayadı hançerini
Yoğimiş kurtaracak bahtı kara mâderini
Eyledik kesbimize hep vatanı sermâye
Biz bu hizmetle mi geldik bu fenâ dünyâye
Yüzümüz kalmadı Allah’a da istid’âye
Vatanın bağrına düşman dayadı hançerini
Yoğimiş kurtaracak bahtı kara mâderini
İşte can verdi vatan, dînine, hürriyyetine
Buyurun kanlı musallâya Hudâ hurmetine
Hakk’a karşı duralım er kişi niyyetine
Vatanın bağrına düşman dayadı hançerini
Yoğimiş kurtaracak bahtı kara mâderini
Kimdir iclâlini, tekbîrini âyîn edecek
Kabirde dîninin a’dâsı mı telkin edecek
Şu mübârek vatanı kalmadı tekfîn edecek
Vatanın bağrına düşman dayadı hançerini
Yoğimiş kurtaracak bahtı kara mâderini
Ne mürüvvet dile bizden, ne vefâ ümmîd it
Ey vatan, yârelerin tiftiğini kendin dit
Göğsünü bağrını aç mahkeme-i mahşere git
Vatanın bağrına düşman dayadı hançerini
Yoğimiş kurtaracak bahtı kara mâderini
Vatan evlâdına Moskof gibi rahm etmediler
Hastaya bakmadılar yareliye gitmediler
Dittiler etlerini tiftiğini ditmediler
Vatanın bağrına düşman dayadı hançerini
Yoğimiş kurtaracak bahtı kara mâderini
Vâr iken meşverete milletin isti’dâdı
Kime verdi bakınız devlet-i istibdâdı
İşte tahkir ediyor makbere-i ecdâdı
Vatanın bağrına düşman dayadı hançerini
Yoğimiş kurtaracak bahtı kara mâderini
Bulunaydı seni bizler gibi üç dane seven
Yüzüne bakmaya da kasd edemezdi düşmen
Etini, beslediğin halk yedi, âh vaten
Vatanın bağrına düşman dayadı hançerini
Yoğimiş kurtaracak bahtı kara mâderini
Vatanın cevher-i nâmûsunu biz mi satalım
Ne revâ böyle cehâlet döşeğinde yatalım
Hâlik’a karşı duracak kimseye taş mı atalım
Vatanın bağrına düşman dayadı hançerini
Yoğimiş kurtaracak bahtı kara mâderini
Doymadık gözlerimiz kan ile olsun dolsun
Babalar ağlaya dursun analar saç yolsun
Yüzümüz yerde sürünsün başımız taş olsun
Vatanın bağrına düşman dayadı hançerini
Yoğimiş kurtaracak bahtı kara mâderini
Vatanın yâreledi sînesini düşman eli
Girye-i mâtem imiş tâli’imiz tâ ezelî
Kerbelâ’da dökülen hûn-ı şehîdân-ı Ali
Vatanın bağrına düşman dayadı hançerini
Yoğimiş kurtaracak bahtı kara mâderini
Vatan eyvâh hakir oldu perîşân oldu
Düşman İstanbul’a girdi bu dahi şân oldu
Memesinden dökülen süt yerine kan oldu
Vatanın bağrına düşman dayadı hançerini
Yoğimiş kurtaracak bahtı kara mâderini
Böyle ma’sûm ölenin kabri kılıçla açılır
Kabrin üstündeki taştan bile kanlar saçılır
Böyle kanlar saçılırken ne yürekle kaçılır
Vatanın bağrına düşman dayadı hançerini
Yoğimiş kurtaracak bahtı kara mâderini
Ey vatan, hasretini ıyd-i visâl eyle bize
Bâri rü’yâda görün arz-ı cemâl eyle bize
Sütünü, ni’metini gayrı helâl eyle bize
Vatanın bağrına düşman dayadı hançerini
Yoğimiş kurtaracak bahtı kara mâderini
2. Bekçi Türküsü
Arkadaşla çıktım yola
Selam verdim sağa sola
İstanbul'da gaz maz yoktur
Çatmayalım karakola
Ramazan verdi şehre fer
Mahyalandı câmiler
Kâtibler Hakk'a yüz tutmuş
Bir mâhiye almak almak ister
Vapur karada geziyor
Gören bilmem ne seziyor
Marifetli çarh gemisi
Döndükte altun kesiyor
Demiryolu demirdendir
Kârının hepsi birdendir
Halkın ağzına yem olmuş
Uzanır sanki şîrdendir.
3. Beyitler
1. Nevbâhâran aşk ile mâh-ı muharremdir bana
Gülşenin her lâlesi bir dâğ-ı mâtemdir bana
2. Açamaz gözlerini tâ seher-i mahşere dek
Seni hüsnünle gören bir gece rü'yâsında
3. Dur baş ucunda bari firâş-ı memâtımın
Bir gül dikilse çok mu şehîdin mezârına
4. Bir katre mâ düşünce gülün kalb-i pâkine
Nâmım yazıldı her varak-ı tâb-nâkine (Muamma)(*)
5. Kendini ehl-i hamiyyet yâ nasıl etmez telef
Altı ayda gâib oldu altı yüz yıllık şeref
6. Babası oğluna her gün der idi yâ veledi
Babası yâve idi oğlu dahi yâveledi
7. Rü'yâma girer her gece gurbette hâyali
Birleştiriyor şîvesi firkatle visâli
8. İki mübtelânın budur sureti
Ziyâ'nın Kemal iledir rif'ati
9. Tesvîl-i kulûb etmeğe ruhbân ikileşti
Bir Hak yetişir gerçi ki şeytan ikileşti
10. Edebiyât ile Hürriyet'e can versem de
Başka bir Nâmık-ı şeyda yetişir hâkimden
11. Rü'yama bile girmiyar aşüfte nigâhın
Naz uykusunun aynı mıdır çeşm-i siyâhın
12. Bîgâneye daima soğuk dur
Ol tavr ile nûr-ı müncemidsin
13. Hiç sebebsiz de kıyar dilberler âşıka
Yâr olursa gayre mâil âşıkı cellâd eder
14. Derd ü firâkı çekmeğe yok dilde iktidâr
Ben ölmek isterim bana kat'i cevâb ver
15. Tatlı sözler herkesi uslandırır
Hoşça söğmeklik bile hoşlandırır
16. Sineme dâğ açan ağyâr değil yâr elidir
Sorma hâlim yüreğim yârelidir yârelidir
17. Kimsenin lûtfuna olma tâlib
Bedeli cevher-i hürriyettir
18. Âdemleri âdemler eder böyle himâyet
İnsan olanlar insanlar içün etmeli himmet
4. Gazel
Hasret-i cânân ile devrâna kıldım elvedâ
Âzim-i sû-yi fenâyım câna kıldım elvedâ
Bir garib âvâre-i hecrim hezâr efsûs kim
Çıkmadan can sineden cânâna kıldım elvedâ
Şevk-i didârıyle mahv-ı cân edüp pervâne-var
Ol çerâğ-ı hüsne yana yana kıldım elvedâ
Ağladım hüzn ile hûn oldu dil-i sengin-i çerh
Bezm-i dehre şöyle mahrûmâne kıldım elvedâ
Azm-i dârü'l-mülk-i aşk ettim yine San'an misâl
Sâkinân-ı Kâbe-i imâna kıldım elvedâ
Feyz-i tecrîd ile NÂMIK azm-i ıtlâk eyledim
Şeş cihât-ı âlem-i imkâna kıldım elvedâ.
5. Hırrename
Kedimin her gece böbrekle dolardı sepeti
Yok idi ni'metinin râhatının hiç adedi
Çeşmi şehlâ nigehi fârik iken nik ü bedi
Sardı etrafını bin dürlü adûlar
Kedimi gaflet ile fare-i idbâr yedi
Buna yandı yüreğim âh kedi, vâh kedi.
Keyfi gelse bıyığın oynatarak mırlar iken
Kızdırırsan yüzüne atlayarak hırlar iken
Kuyruğu geçse ele dırlanarak hırlar iken
Sofrada her kedinin def'ini hazırlar iken
Kedimi gaflet ile fare-i idbâr yedi
Buna yandı yüreğim âh kedi vâh kedi.
Keseyi kapsa dökerdi yere hep pâreleri
Ciğere işler idi tırnağının yâreleri
Koşturur oynar idi kukla gibi fareleri
Deliğe sokmaz idi bir gün o âvâreleri
Kedimi gaflet ile fare-i idbâr yedi
Buna yandı yüreğim âh kedi vâh kedi.
Ürperip tüyleri bir kerre deyince mırnav
Korkudan başlar idi lerzişe bakkal ile manav
Saldırırdı âdeme bulmaz ise başka bir av
Yüzünü görse köpekler diyemezken hav hav
Kedimi gaflet ile fare-i idbâr yedi
Buna yandı yüreğim âh kedi vâh kedi.
Sokulunca yatağa kovmak ile gitmez idi
Okşamakla tokadı tekmeyi farketmez idi
Yiyecek görse gözü, mırlaması bitmez idi
Kedimi gaflet ile fare-i idbâr yedi
Buna yandı yüreğim âh kedi vâh kedi...
6. Hürriyet Kasidesi
Görüp ahkâm-ı asrı münharif sıdk u selametten
Çekildik izzet ü ikbal ile bab-ı hükûmetten
Usanmaz kendini insan bilenler halka hizmetten
Mürüvvet-mend olan mazluma el çekmez ianetten
Hakir olduysa millet şanına noksan gelir sanma
Yere düşmekle cevher sakıt olmaz kadr ü kıymetten
Vücudun kim hamir-i mâyesi hâk-i vatandandır
Ne gam rah-ı vatanda hak olursa cevr ü mihnetten
Muini zalimin dünyada erbab-ı denaettir
Köpektir zevk alan sayyad-ı bi-insafa hizmetten
Hemen bir feyz-i baki terk eder bir zevk-i faniye
Hayatın kadrini âli bilenler hüsn-i şöhretten
Nedendir halkta tul-i hayata bunca rağbetler
Nedir insana bilmem menfaat hıfz-ı emanetten
Cihanda kendini her ferdden alçak görür ol kim
Utanmaz kendi nefsinden de ar eyler melametten
Felekten intikam almak demektir ehl-i idrake
Edip tezyid-i gayret müstefid olmak nedametten
Durup ahkam-ı nusret ittihad-ı kalb-i millette
Çıkar asar-ı rahmet ihtilaf-ı rey-i ümmetten
Eder tedvir-i alem bir mekînin kuvve-i azmi
Cihan titrer sebat-ı pay-ı erbab-ı metanetten
Kaza her feyzini her lutfunu bir vakt için saklar
Fütur etme sakın milletteki za'f u betaetten
Değildir şîr-i der-zencire töhmet acz-i akdamı
Felekte baht utansın bi-nasib- erbab-ı himmetten
Ziya dûr ise evc-i rif'atinden iztırâridir
hicâb etsin tabiat yerde kalmış kabiliyetten
Biz ol nesl-i kerîm-i dûde-i Osmaniyânız kim
Muhammerdir serâpâ mâyemiz hûn-ı hamiyetten
Biz ol âl-i himem erbâb-ı cidd ü içtihâdız kim
Cihangirâne bir devlet çıkardık bir aşiretten
Biz ol ulvi-nihâdânız ki meydân-ı hamiyette
Bize hâk-i mezar ehven gelir hâk-i mezelletten
Ne gam pür âteş-i hevl olsa da gavgâ-yı hürriyet
Kaçar mı merd olan bir can için meydân-ı gayretten
Kemend-i can-güdâz-ı ejder-i kahr olsa cellâdın
Müreccahtır yine bin kerre zencîr-i esâretten
Felek her türlü esbâb-ı cefasın toplasın gelsin
Dönersem kahbeyim millet yolunda bir azîmetten
Anılsın mesleğimde çektiğim cevr ü meşakkatler
Ki ednâ zevki aladır vezâretten sadâretten
Vatan bir bî-vefâ nâzende-i tannâza dönmüş kim
Ayırmaz sâdıkân-ı aşkını âlâm-ı gurbetten
Müberrâyım recâ vü havfden indimde âlidir
Vazifem menfaatten hakkım agrâz-ı hükümetten
Civânmerdân-ı milletle hazer gavgâdan ye bidâd
Erir şemşîr-i zulmün âteş-i hûn-i hamiyetten
Ne mümkün zulm ile bidâd ile imhâ-yı hürriyet
Çalış idrâki kaldır muktedirsen âdemiyetten
Gönülde cevher-i elmâsa benzer cevher-i gayret
Ezilmez şiddet-i tazyikten te'sir-i sıkletten
Ne efsunkâr imişsin ah ey didâr-ı hürriyet
Esîr-i aşkın olduk gerçi kurtulduk esâretten
Senindir şimdi cezb-i kalbe kudret setr-i hüsn etme
Cemâlin ta ebed dûr olmasın enzâr-ı ümmetten
Ne yâr-ı cân imişsin ah ey ümmid-i istikbâl
Cihanı sensin azad eyleyen bin ye's ü mihnetten
Senindir devr-i devlet hükmünü dünyaya infâz et
Hüdâ ikbâlini hıfzeylesin hür türlü âfetten
Kilâb-ı zulme kaldı gezdiğin nâzende sahrâlar
Uyan ey yâreli şîr-i jeyân bu hâb-ı gafletten
7. Kıtalar
I
Zalim olsa ne rütbe bi perva
Yine bünyad-ı zulmü biz yıkarız
Merkez-i hâke atsalar da bizi
Küre-i arzı patlatır çıkarız.
II
Çekmedim ömrümde zencir-i esaret bârını
Kayd-ı dünyadan müberrayım bilir dünya beni
İşte meydan-ı hamiyyet kaçma ey cellad-ı zulm
Ya seni mahveylesin Mevlâ cihanda ya beni.
8. Lazımsa Redifli Gazel
Tarîk-i hakta cân ü tenden olmak yâd lâzımsa
Beni hâzır bulursun her çi bâd-â-bâd lâzımsa
Ne minnet intizâr-i berke ey âhen-ger-i gayret
Benim gönlümden al gel tîğ için pûlâd lâzımsa
Eden tahrîb-i âlem inkisâr-i kalbidir halkın
Gönül yıkma cihânı eylemek âbâd lâzımsa
Fenânın en münîr âyînesi mû-yi sefîdindir
Sana aklınla pîr olmak yeter irşâd lâzımsa
Bu kaanûn-i meşiyyet ferdi ferde etmemiş muhtâc
Sana Allaah eder herhangi işde dâd lâzımsa
Hatâ-yi ehl-i kesret ol kadardır bahs-ı vahdette
Rakam kâfî değildir cümlesin ta'dâd lâzımsa
Şuhûd erbâbının re’yince ru’yet ayn-i vâki’dir
Bu da'vâda ederler halkı ger işhâd lâzımsa
Gınâ geldi cihanda şöhretin sıytin kemâlinden
Kemâl’i gâh gâh etsin bilenler yâd lâzımsa
9. Mezarcı
Sen ölürsen anan ağlar
İmam ıskatını sağlar
Kurdlar, kuşlar, kırlar, dağlar
Etini yer ölmeye gör
Kazmayı urdum mezâre
Kemik çıktı pâre pâre
Can verüp aldanma yâre
Senden geçer ölmeye gör.
(Gülnihâl'den)
10. Murabba
Sıdk ile terkedelim her emeli her hevesi,
Kıralım hâil ise azmimize ten kafesi;
İnledikçe eleminden vatanın her nefesi,
Gelin imdâda diyor, bak budur Allah sesi!
Bize gayret yakışır, merhamet Allah'ındır;
Hükm-i âtî ne fakîrin, ne şehin-şâhındır;
Dinle feryâdını kim terceme-i âhındır
İnledikçe ne diyor, bak vatanın her nefesi.
Mahv eder kendini bülbül bile hürriyet içün;
Çekilir mi bu belâ âlem-i pür mihnet içün?
Dîn içün devlet içün can çekişen millet içün,
Azme hâ'il mi olurmuş bu çürük ten kafesi!..
Memleket bitdi, yine bitmedi hâlâ sen, ben.
Bize bu hâl ile bizden büyük olmaz düşmen;
Dest-i a'dâdayız; Allah içün, ey ehl-i vatan!
Yetişir terk edelim gayri hevâ vü hevesi...
11. Murabba II
Değişmez fen mi vardır, müstakır eşyâ mı kalmıştır?
Delîli sâbit olmuş binde bir davâ mı kalmıştır?
Deme insâna malûm olmadık manâ mı kalmıştır
Eğer mechûl ararsan her işin encâmı kalmıştır.
Sipihrin bahtını, ikbâlini hep pâymâl ettim
Hamiyyet mesleğinde terk-i evlâd-ü iyâl ettim
Hayâtımdan muazzezken vatandan infisâl ettim
Sebât ü azme hâil bir deni dünyâ mı kalmıştır?
Memâtı görmedim ömrümde bir inkâr eder mezhep
Fenâdır, bir fenâ dünyâdayız, intâc-ı her matlep
Firâkı, bahs ü nefyi, kadr ü nâmûsumla gördüm hep
Cihânın bir belâsından bana pervâ mı kalmıştır?
Musırrım, sâbitim tâ can verince halka hizmette
Fedakârın kalır ezkârı dâim kalb-i millete
Denir bir gün gelir de sâye-i feyz-i hamiyyette
Kemâl'in seng-i kabri kalmadıysa namı kalmıştır.
12. Ukâb – Nâme
Biz bir nice bir ukâb gördük
Düşmüş yere cismi pârelenmiş
Bir ok yarasıyle yârelenmiş
Pîçide-i İnkılâb gördük
Farzeyle ki bir ukâb-ı satvet
En zirvesine çıkıp bu arzın
Her noktasına şu tûl ü arzın
Sermiş kanadıyle zıll-i dehşet
Maşrık o zılâl ile kararmış
Bir pençesine bu mülkü almış
Bir pençe zemîn-i Hind'e salmış
Magrib o hayâl ile kararmış
Bâki mi kalır aceb o heykel
Zâhir mi değildir intifâhı
Her müntefihin de insâfı
Kim vardı bu yerde ondan evvel
Bir gün yıkılıp düşünce nâgâh
Taştansa kırarlar atsa yerler
Harb âlihesi geberdi derler
Bizler ne deriz ya Allah Allah
Şeytan gibi var mı başka mel'ûn
Vardır biri de anın Hülâgû
Maşrıkda misal o kanlı câdû
Mağribde nümûne Engizisyon
Hepsinde birer ukâb vardır
Bayraklarına olunsa dikkat
Zulm eyleyemez hukuka hidmet
Yerden göğe bir hitâb vardır
Yerlerde süründürür ukâbı
Dünyalara sığmamışken evvel
Her cüz'ü olur hevâma me'kel
Hakk'ın ne şedîddir ikâbı.
13. Vatan Şarkısı
Âmâlimiz efkârımız ikbâl-i vatandır
Serhadimize kal’a bizim hâk-i bedendir
Osmanlılarız ziynetimiz kanlı kefendir
Gavgâda şehâdetle bütün kâm alırız biz
Osmanlılarız, cân veririz, nâm alırız biz.
Kan ile kılıçdır görünen bayrağımızda
Cân korkusu gezmez ovamızda, dağımızda
Her gûşede bir şîr yatar toprağımızda
Gavgâda şehâdetle bütün kâm alırız biz
Osmanlılarız, cân veririz, nâm alırız biz.
Osmanlı adı her duyana lerze-resândır;
Ecdâdımızın heybeti ma'rûf-ı cihândır
Fıtrat değişir sanma! Bu kan yine o kandır
Gavgâda şehâdetle bütün kâm alırız biz
Osmanlılarız, cân veririz, nâm alırız biz.
Top patlasın, âteşleri etrâfa saçılsın
Cennet kapısı cân veren ihvâna açılsın
Dünyâda ne bulduk ki ölümden de kaçılsın
Gavgâda şehâdetle bütün kâm alırız biz
Osmanlılarız, cân veririz, nâm alırız biz.
14. Vatan Türküsü
İşte adû, karşıda hâzır-silah,
Arş yiğitler vatan imdâdına.
Arş ileri, arş bizimdir felâh,
Arş yiğitler vatan imdâdına!
Cümlemizin vâlidemizdir vatan
Herkesi lûtfuyle odur besleyen.
Bastı adû göğsüne biz sağ iken;
Arş yiğitler vatan imdâdına!
Şân-ı vatan, hıfz-ı bilâd û ibâd
Etmededir süngünüze istinâd
Milleti eyler misiniz nâ-murâd?
Arş yiğitler vatan imdâdına!
Rehberimiz gayret-i merdânedir
Her taşımız bir nice bin cânedir
Câna değil meyl bugün şânedir
Arş yiğitler vatan imdâdına!
Yâre nişandır tenine erlerin,
Mevt ise son rutbesidir askerin.
Altı da bir, üstü de birdir yerin
Arş yiğitler vatan imdâdına!
15. Yoktur
Gül ruhluların misali yoktur.
Hurşidin o rengi âli yoktur.
Ağyar ile ülfet etmek ister
Ben ölmeden ihtimali yoktur.
Cevretme değil fedayı aşka,
Öldürse dahi vebali yoktur.
Allah'adır istinadım ancak
Nevi beşerin kemali yoktur.
Mahmud Efendi'nin Sözleri | İbn-i Sina Sözleri |
---|---|
Şeyh Edebali Sözleri | Nurullah Ataç Sözleri |
İzzetbegoviç'in Resimli Sözleri | Sadi Şirazi Sözleri |
Ece Ayhan Sözleri | Hacı Bektaş Veli Sözleri |