Nesli Tükenen ve Tükenmekte Olan 10 Değerli Bitki Türü
Nesli Tükenen ve Tükenmekte Olan Bitkiler
Dünya üzerinde yaşayan pek çok canlı türü, çeşitli sebeplerle yok olma tehlikesiyle karşı karşıyadır. Bu canlılardan biri de bitkilerdir. Bitkiler, doğanın dengesini sağlayan, hayvanlara ve insanlara oksijen, besin, ilaç ve daha birçok fayda sağlayan önemli varlıklardır. Ancak son yıllarda, iklim değişikliği, kirlilik, aşırı avlanma, habitat kaybı, kaçakçılık gibi etkenler nedeniyle, dünyada ve Türkiye’de nesli tükenen ve tükenmekte olan bitki türleri artmaktadır.
Bu yazımızda, nesli tükenen ve tükenmekte olan bitkilerin isimleri, özellikleri, nedenleri ve korunma yolları hakkında bilgi vereceğiz. Nesli tükenen ve tükenmekte olan bitkiler hakkında daha fazla öğrenmek için yazımızı okumaya devam edin.
1. Kıbrıs Tohumlu Dereotu (1970)
Kıbrıs Tohumlu Dereotu (Anethum graveolens subsp. cyprium), maydanozgiller familyasından endemik bir bitki türüdür. Kıbrıs’ın kuzey ve güney bölgelerinde, 0-1000 m yükseklikte, kuru ve taşlık alanlarda yetişir. Bu bitki, Kıbrıs Flora Kırmızı Kitabı’na göre nesli tehlike altında olan bitkiler arasında yer alır. Kıbrıs Tohumlu Dereotu’nun korunması için çeşitli çalışmalar yapılmaktadır.
Kıbrıs Tohumlu Dereotu, diğer dereotu türlerine göre daha küçük ve ince yapraklıdır. Çiçekleri sarı renkli ve şemsiye şeklinde toplanmıştır. Tohumları, yaprakları ve kökleri tıbbi ve aromatik amaçlarla kullanılabilir1. Bu bitkinin antioksidan, antienflamatuar, antimikrobiyal ve antidiyabetik özellikleri olduğu bildirilmiştir. Kıbrıs Tohumlu Dereotu, aynı zamanda Kıbrıs’ın kültürel mirasının bir parçasıdır.
Bitki, habitat kaybı, aşırı otlatma, tarımsal faaliyetler, yangınlar ve iklim değişikliği gibi tehditlerle karşı karşıyadır. Bu bitkinin korunması için, Kıbrıs’ta bitki mikro rezervleri ağı kurulması projesi kapsamında, bu bitkinin bulunduğu alanlarda koruma önlemleri alınmıştır. Ayrıca, bu bitkinin genetik çeşitliliği, ekolojisi ve fenolojisi üzerine araştırmalar devam etmektedir1. Kıbrıs Tohumlu Dereotu, Kıbrıs’ın biyolojik çeşitliliğinin ve zenginliğinin bir simgesidir.
2. Madeira Kuzukulağı (1992)
Madeira Kuzukulağı, Portekiz’in Madeira Adası’na özgü bir bitkidir. Latince adı Armeria maderensis olan bu bitki, pembe renkli çiçekleri ve gri-yeşil yapraklarıyla dikkat çeker. Kuzukulağıgiller familyasından olan Madeira Kuzukulağı, nesli tükenme tehlikesi altında olan bir türdür.
Madeira Kuzukulağı, kireçli topraklarda ve güneşli ortamlarda iyi gelişir. Bitki, 15-30 cm yüksekliğe ulaşabilir ve yaz aylarında çiçek açar. Çiçekleri, arılar ve kelebekler gibi polinatörler için önemli bir kaynaktır. Bitkinin yaprakları, salatalarda veya çorbalarda kullanılabilir. Yapraklar, ekşi bir tada sahiptir ve C vitamini içerir. Bitkinin faydaları arasında, sindirim sistemini düzenlemesi, ateş düşürmesi ve kan şekerini dengelemesi sayılabilir.
3. Toromiro Ağacı (1960)
Toromiro Ağacı, baklagiller familyasından bir çiçekli ağaç türüdür. Endemik olduğu Paskalya Adası’nda nesli tükenmiştir. Bu ağaç, adanın yerli halkı olan Rapa Nui tarafından kutsal sayılırdı. Ağacın odunu, heykel yapımında ve ritüellerde kullanılırdı. Toromiro Ağacı, adanın kültürel mirasının bir parçasıydı.
Toromiro Ağacı’nın neslinin tükenmesinin sebepleri arasında insan faaliyetleri, iklim değişikliği ve yabancı türlerin baskısı sayılabilir. 17. yüzyılda başlayan arazi açma çalışmaları, ağacın doğal yaşam alanını yok etti. Ayrıca, adaya getirilen koyun ve sığır gibi hayvanlar, ağacın tohumlarını yiyerek üreme şansını azalttı. 1960’lı yıllarda, vahşi doğada hiçbir Toromiro Ağacı kalmadı. Bugün, sadece botanik bahçelerinde ve laboratuvarlarda yetiştirilen Toromiro Ağaçları vardır.
4. Şili Sandal Ağacı (1908)
Şili sandal ağacı, Güney Pasifik’teki Robinson Crusoe Adası’na özgü bir ağaç türüdür. Hoş kokulu odunu nedeniyle ticari olarak değerli olan bu ağaç, aşırı hasat edilmesi sonucu nesli tükenmiştir. En son 1908 yılında görülen Şili sandal ağacı, 1750 yılında İspanyollar tarafından kolonileştirilen adanın doğal zenginliğini kaybetmesine neden olmuştur.
Şili sandal ağacı, sandal ağacı cinsinin bir üyesidir. Bu cins, Hint sandal ağacı ve Avustralya sandal ağacı gibi diğer kokulu ağaç türlerini de içerir. Sandal ağacı cinsi, Avrupa ökseotu ile aynı botanik aileye aittir ve yarıparazitik bir özelliğe sahiptir. Sandal ağaçları, Hindistan, Nepal, Bangladeş, Pakistan, Sri Lanka, Avustralya, Endonezya, Hawaii ve Pasifik Adaları’nda bulunur..
5. Orbexilum Stipulatum (1896)
Orbexilum Stipulatum, en son 1881 yılında Kentucky’de görülen ve yetiştirilmesi başarısız olan bir çiçekli bitki türüdür. 1920’lerde bir barajın inşasıyla habitatı tamamen yok edilmiştir. Leucadendron grandiflorum gibi insanların sömürgeleştirmesi sonucu habitatı tahrip edilen bitki türlerinin kokularını yeniden yaratmaya çalışan bir sanat projesine konu olmuştur. Orbexilum Stipulatum, Amerikan mandası gibi büyük otçulların göç yollarıyla ilişkili olduğu düşünülmektedir. Bitkinin nesli, mandaların yok edilmesiyle tükenmiş olabilir.
Orbexilum Stipulatum, botanikçileri tam olarak hangi türe ait olduğu konusunda şaşırtan bir bitkidir. Bilim insanı Rydberg, bitkinin Desmodium türüne ait olduğunu öne sürmüştür. Rydberg, bitkinin çiçek yapısı, yaprak şekli ve çiçeklenme biçimi gibi özelliklerine bakarak bu sonuca varmıştır. Ancak daha sonraki araştırmalar, bitkinin Desmodium’dan farklılıklar gösterdiğini ortaya koymuştur. Orbexilum Stipulatum, gözlemlendiği süre boyunca hiç tohum üretmediği için, Rock Island dışında başka yerlere yayılmış olma ihtimali de düşüktür.
6. Glossopteris (252 Milyon Yıl Önce)
Glossopteris, nesli tükenmiş tohumlu eğrelti otları cinsidir. Görünüş olarak eğrelti otlarına çok benzeyen bu bitkiler, ağaç boyutuna kadar büyüyebiliyordu. Glossopteris, yaklaşık 300 ila 250 milyon yıl önce, Dünya henüz tek bir süper kıta olan Gondwana’da, Karbonifer ve Permiyen Dönemleri’nde yaşadı.
Glossopteris’in en yaygın fosili, adını verdiği dil şeklindeki yapraklarıdır. Bu yapraklar belirgin orta damar ve ağsı damarlanmaya sahiptir. Glossopteris yaprakları sık sık kalın tabakalar halinde bulunur ve bu da bazı uzmanların bitkilerin yaprak döktüğünü düşünmesine neden olur. Glossopteris, tohumlarla ürerdi ve hem ovül (yumurtalık) taşıyan hem de polen taşıyan üreme organlarına Glossopteris yaprakları üzerinde rastlanır. Bu grup sonunda Triyas Dönemi’nin sonunda yok olmadan önce, Glossopteris Gondwana’nın florasının önemli bir özelliği haline geldi. Bu bitkinin dağılımı, kıtaların kayması teorisinin ilk kanıtlarından biriydi.
7. Kanarya Adaları Dikenlikaktüsü (1830)
Kanarya Adaları Dikenlikaktüsü (Euphorbia canariensis), Euphorbiaceae ailesinin bir üyesi olan sukulent bir bitkidir. Kanarya Adaları’na endemik olan bu bitki, Gran Canaria adasının bitki sembolüdür. Dörtgen veya beşgen gövdeli, yapraksız ve 5-14 mm uzunluğunda dikenli olan bu bitki, kırmızımsı-yeşil çiçekler açar1. Bitkinin sütümsü özü, diterpenler içerir ve zehirlidir.
Kanarya Adaları Dikenlikaktüsü, deniz seviyesinden 1100 metreye kadar olan dar kıyı şeridinde yetişir. Bu bitki, kuru ve soğuk koşullara dayanıklıdır ve nesli tehlike altında değildir. Ancak, bu bitkinin aşırı toplanması veya habitat kaybı nedeniyle gelecekte tehdit altına girebilir.
8. Güney Afrika Sarı İrisi (1924)
Güney Afrika Sarı İrisi (Iris lutescens), Güney Afrika'nın güneybatı kıyılarında yetişen nadir bir bitki türüdür. Sarı, mor veya mavi renkli çiçekleri vardır ve bahçecilikte popüler bir bitkidir. Ancak, doğal habitatı olan fynbos ekosistemi, insan faaliyetleri ve iklim değişikliği nedeniyle tehdit altındadır. Bu nedenle, Güney Afrika Sarı İrisi'nin nesli de tehlikeye girmiştir.
Güney Afrika Sarı İrisi'nin korunması için çeşitli çalışmalar yapılmaktadır. Örneğin, Güney Afrika Ulusal Botanik Bahçeleri, bitkinin tohumlarını ve soğanlarını saklamakta ve çoğaltmaktadır. Ayrıca, bitkinin doğal habitatında restorasyon ve yeniden dikim projeleri yürütülmektedir. Güney Afrika Sarı İrisi, biyolojik çeşitliliğin ve kültürel mirasın bir parçasıdır. Bu nedenle, bu güzel bitkinin neslinin tükenmesini önlemek için hepimizin sorumluluk alması gerekmektedir.
Türkiye'de Soyu Tükenen ve Tehlikede Olan Hayvanlar
9. Denizanası Ağacı (1970)
Denizanası ağacı, Seyşeller’e bağlı Mahe adasında yaşayan ve nesli tükenmekte olan bir bitkidir. Bu bitkinin adı, kabuklu meyvesinin kırıldığında ortaya çıkan denizanası şeklindeki görüntüsünden gelmektedir. Denizanası ağacı, 1970’lerde yeniden keşfedilene kadar nesli tükendiği sanılmaktaydı. Bugün ise sadece 86 tane kaldığı bilinmektedir.
Denizanası ağacının neden nesli tükenmekte olduğu tam olarak bilinmemektedir. Bazı araştırmacılar, bitkinin tohumlarının yayılmasını sağlayan hayvanların yok olmasının bir etken olduğunu düşünmektedir. Ayrıca insanların bitkiyi kesmesi, habitat kaybı ve iklim değişikliği gibi faktörler de bitkinin yaşamını tehdit etmektedir. Denizanası ağacını korumak için çeşitli önlemler alınmaktadır. Örneğin, bitkinin yetiştiği alanlar koruma altına alınmış, tohumları toplanarak farklı yerlere dikilmiş ve bitkinin genetik çeşitliliği incelenmiştir. Denizanası ağacı, dünyanın en nadir ve ilginç bitkilerinden biridir.
10. Adiantum Lianxianense (1982)
Adiantum Lianxianense, Çin’e özgü bir eğrelti otu türüdür. IUCN Kırmızı Liste’ye göre yok olmuş olarak tanımlanmıştır, çünkü yaşam alanı kaybı nedeniyle soyu tükenmiştir. Ancak, bu türün hala var olabileceği düşünülmektedir, çünkü sık sık cinsinin diğer üyeleriyle karıştırılmıştır.
Bu tür, 1980 yılında Ren-Chang Ching ve You-Xing Lin tarafından farklı bir tür olarak tanımlanmıştır. Tip örneği, 1881 yılında Lianzhou (Lianxian) bölgesinde Rev. Benjamin Couch Henry tarafından toplanmış, ancak başlangıçta Adiantum gravesii olarak belirlenmiştir. Ching ve Lin, A. lianxianense’yi, daha yumuşak ve narin görünümü, ince, kıllı gibi sapları, daha küçük pinnulaları (yaprakçıkları) obovat veya obovat-oblong şeklinde (genişçe yumurta veya obovat-üçgen şeklinde değil) ve 1,5 milimetre (0,059 in) genişliğinde uzun bir sapı olan A. gravesii’den ayırmışlardır.