Netflix Orijinal Yapımı Okja Filmi Hakkında Bilgiler
Netflix Macera ve Dram Filmi Okja Hakkında Bilgiler
Joon-ho Bong’un hayvan hakları üzerinden küresel dünyayı sarkastik bir dille ele aldığı film olan Okja 19 Mayıs 2017 tarihinde gösterime girdi. Altın Palmiye adaylığı bulunan film, birçok açıdan eleştriye maruz kalsa da en çok izlenen Netflix filmleri arasına girdiği su götürmez bir gerçek! Bu inceleme film içeriğimizde yayınlandığı tarihten bu yana büyük bir ilgiyle izlenen Okja filmi hakkında merak edilenleri, izleyici yorumları ve oyuncu kadrosunu sizler için mercek altına alacağız.
Okja Filmi İncelemesi
1. 2017 Cannes Film Festivali'nde Netflix yapımı 2 filmin bulunması oldukça tepkilere yol açmış ve uzun süre konuşulmuştu. Bu filmlerden birisi de Güney Kore sinemasının en popüler yönetmenlerinden Joon-ho Bong’un Okja filmiydi. Birçok açıdan eleştriye maruz kalan bu film, hayvan hakları üzerinden küresel dünyayı sarkastik bir dille eleştiriyor.
2. Bağımsız ve özgün yayınlarıyla son dönemlerde gittikçe daha da iddialı yapımlar üreten Netflix, internet yayını yapılmış filmin festival gösterimi Netflix logosu ile açıldığında yuhalamalara maruz kalmıştı. Festival jüri başkanı Pedro Almodovar; büyük perdede izlenmeyecek bir filmin Altın Palmiye almaması gerektiğini savunmuştu.
3. Güney Koreli yönetmen Joon-ho Bong’un “Etnik kökenleri ve sınırları aşan” bir film olarak tanımladığı Okja filmi; daha çok gıda sektörü üzerinde dönen oyunlar, manipilasyonlar ve kapitalizmin vahşi yüzünü distopik bir hikaye üzerinden bolca hiciv yaparak aktarmaktadır.
4. Kapitalizme ve et endüstrisine karşı eleştirileri, doğa ve hayvan dostu bir fantezi dünyası yaratmasıyla Netflix’in en başarılı yapımlarından biri olan Okja, vejetaryen / vegan dostu bir film diyebiliriz. Filmin başrollerinde ise; Paul Dano, Tilda Swinton, Choi Woo‑shik ve Jake Gyllenhaal gibi başarılı oyuncular yer alıyor.
5. Okja filminin hikayesine değinmemiz gerekirse; Şili’de genleri değiştirilerek üretilen 26 adet domuzun, dünyanın çeşitli yerlerindeki özel çiftliklere gönderileceği ve 10 sene sonra bu gönderilen domuzlar arasından en iyi domuzun seçileceği bir yarışma başlatılır. Bu domuzlardan biri de yaşlı adam ve torununun yaşadığı Güney Kore’nın ücra köşelerinden bir dağ çiftliğe gönderilir.
6. Bu çiftlikteki küçük kız Mija ile sevimli domuz Okja arasında zamanla kurulan inanılmaz bir bağa şahit olduğumuz filmde, yer yer yaşanan komik maceralar bizlere huzurlu ve keyifli anlar yaşatmaktadır. Bir noktada işin seyri değişmeye başlar ve proje için teslim edilen domuzların toplanma vakti yaklaştığında Mija, Okja’dan ayrılmak istemediğinden, dedesinin yetkililer ile görüşmesini ister. Dedesinin onu kandırması sonucu Okja’nın götürüldüğünü öğrenen Mija’nın arkadaşını geri almak için çıktığı yolculuk ile aksiyon ve komedi sahneleri başlar.
7. İzlemesi çok keyifli ve hikayesi kesinlikle farklı bir işleyişe sahip olan Okja filmi, Netflix kütüphanesindeki filmler arasında vaktinizi asla boşa harcamayacağınız yapımlardan birisi olacaktır. Hikaye her ne kadar dram ve macera olarak geçse de, çok da uzak olmayan bir gelecekte karşımıza çıkabilecek distopik bir öyküyü izleyiciyle buluşturmaktadır.
Okja Filmi İzleyici Yorumları
1. bence filmdeki mesaj yanlış anlaşılıyor. sonuçta küçük kız vejeteryan değildi. en sevdiği yemek tavuk yahni mi neydi. balık avlıyordu. filmde asıl anlatılmak istenilen et falan yiyin lakin boktan olmak zorunda değilsiniz. sonuçta çevreci tiplerle de müthiş dalga geçmiş. et yemeyen çevreci tipileri de itin dötüne sokmuş. kısaca film hayvanlara kötü davranmayın, onlara ihtiyacımız var, paranın da köpeği olmayın, hayvan sevgisinin de bokunu çıkarmayın, proteinsiz kalıp mala bağlamayın demek istemiş.
2. hollywood'un joon-ho bong'a hiç iyi gelmediğinin bir diğer ispatı olan film. olum sen salinui chueok, madeo, gwoemul falan çekmiş bir adamsın, ne bu yapay cicişlikler, renkli giyinen karikatür karakterlerle wes anderson'culuk oynamalar, 90'ların aile filmlerinden fırlamış cheesy dramlar. arkada anlamsız balkan müzikleri, laubali mi ciddi mi, ne olduğu belli olmayan bir tavır, yetişkinler için fazla basit, çocuklar için fazla gore kaçarak hipster'lara göz kırpan senaryo, aman political correct olalım, kimseyi sinirlendirmeyelim telaşıyla boka dönmüş, kimsenin bir şey anlamadığı bir anafikir. haliyle ortaya bir bulamaç çıkmış. çakal herif, bir de eski severleri sırt dönmesin diye köyde geçen sekanslarda uzun sabit sahneler kullanarak ağızlarına bal çalmış. ya her şeyi geçtim, salinui chueok'la başlayan kariyer hangi ara "minik kızla dev domuzun dostluğu görenleri şaşırtıyor"a geldi?. oehh. yemin ediyorum üzülüyorum artık bu adama. düz salak sinema seyircisi sana illaki daha çok para kazandırıyordur ama yalvarırım kore'ye geri dön bong.
3. bir joon ho bong hayranı olarak tereddütsüz izlediğim filmdi. bong'un bütün filmlerini izledim, her biri şahane fakat okja onların yanında hafif kalmış. bu demek değil ki filmi beğenmedim, new york çekimleri olmasa süper olurmuş. tilda ve jake gereksiz karakterlerdi bence, ama paul dano'nun oynadığı karakteri çok sevdim. mija'ya ise bayıldım, koreli çocukları zaten çok severim. dedesi ve mija evlerinde öyle şeker ve samimiler ki! bir de film boyu korece'yi çok özlediğimi fark ettim, uzun zamandır kore filmi izlemiyordum. tahmini 8 aydır falan, bu benim için uzun bir süre.
4. bir tek ben mi roald dahl'ın james and the giant peach'ine bu kadar benzettim bilmiyorum. filmin bilale anlatır gibi bir tavır takınması da vegan agresifliğinin bir yansıması olduğunu düşünüyorum. yönetmenlik olarak çok başarılı buldum filmi, senaryo vasat düzeyde ama vegan komünitesinin de artık güçlü bir lobisi olduğunu dünyaya duyurma amacı taşıyor gibi aslında.
5. cocukken izlesem, buyuk ihtimal hastasi olacagim, ama buyukken izleyince de, nebliyim, boyle yavan biraz.. anca vegan eglendirir.. hayvan sevgisi ile onlari yemeyelim kafasini bir tutmak baya bir suursuzluk ornegi. cunku bazi hayvanlar, baya etinden sutunden faydalanilmasi icin var. cunku okja gibi bakan, okja gibi hisseden, o kadar kafasi calisan hayvan az be gulum.. oyle olanlar da kopekler, kediler, vb daha kafasi calisan yaratiklar.. ki bu durum onlari sadece yemek olmaktan korusa da, ustun tur olarak onlari kullanmamiza da mani degil.. cunku bizden daha akilli degiller..
6. filmin reklamını daha önce bol bol görmeme rağmen netflixte zapladıkça tamam artık şu filmi izleyeyim dedim. popüler olan şeylerin biraz daha geri plana atıldığında onları farkedip gün yüzüne çıkarmayı daha çok seviyorum.. film bittikten sonra filmi beğenmedim ya da beğendim diyemedim. öyle bir ikilemde bırakıyor ki seni. filmin başı ve sonu da zaten aynı döngü içerisinde. başladığınızda fantastik bir aile filmi mi izliyorum diye düşünürken filmin ortalarına doğru aksiyon, ortasında komedi-macera, sonuna doğru gerilim-suç ve en sonunda felsefik bir dramla seni elinden bırakıveriyor film. bir çok türü içinde barındırıyor evet ama her bir türden tutam tutam almış olduğunu filmin sonunda netleştiriyorsunuz. filmin sonunda da filmi ben gibi filmkolikseniz "garip bir film yok aslında değişik bir film, bence iyi bir film." diye yorumlayacağınız kesin.
7. 13 yıllık vejetaryen, 20 yıllık sinemasever olarak beni ikilemde bırakmış film. bir yanım "çok kötü bir film" diyor diğer yanım "ama popüler bir mecrada insanlara bir şeyler göstermiş en azından" diyor. yine de bu bir film olduğu için sinemasever yanım ağır basacak ve beğenmediğimi söyleyeceğim. filmleri yarıda bırakma huyum olsa 40. dakikasına gelene kadar 3 kez kapatırdım. o zamana kadar derinliksiz çocuk filmiydi. 40. dakikadan sonra da çok bir şey olmadı da alf'nin gelişi biraz heyecan yarattı. bir tek mezbahaya yer verilmesi beni şaşırttı, o da işte ne kadar verebilmişlerse. tüm film boyunca diyaloglar yerlerdeydi, karakterler karikatürizeydi. jake gyllenhaal'ın karakteri, tilda swinton'ınkiler falan of. ne kadar kötülerdi ya! atlamak istedim de tuttum hep kendimi.
8. 8 milyar nüfus nasıl beslenmeli sorusunu sormayan film. endüstriyel tarım ve hayvancılık eziyet dolu bir süreç. doğaya ve hayvanlara eziyet ediliyor ancak endüstriyel olmayan geleneksel tarım ve hayvancılık ile milyarları doyuramazsınız. maalesef, herkes her şeyin farkında ama açlık korkusu insanın gerçekleri görmesinin önüne geçiyor.
9. ortalama bir film. farkındalık yaratmış. film vizyona girdiği ilk zamanlarda herkesin hep bir ağızdan en sonunda vejeteryanlığı savunan bir film, bayıldım, öldüm, bittim, ohh harika bir film olmuş, süper ötesi vs. söylemlerinin çok da doğru olmadığını gördüm. duyar kasmaya gerek yok. evet, bir mesajı var. o da şu: büyük küresel şirketlerin görünen yüzünün yanında bir de arka planda çok farklı yüzlerinin olduğunu, çıkar odaklı hareket ettiklerinden bazı temel değer yargılarını hiçe sayabildiklerini, vahşi kapitalizmin vicdan denen duygudan yoksun hareket ettiğini net bir şekilde vermiş.
10. filmin bi kısmından sonra yüreğim öyle daraldı ki izleyemedim. endüstriyel hayvancılığın zalimliğini metaforik bir şekilde ele almış film. izlemesi zor.
Önerilen İçerik: Gelmiş Geçmiş En İyi Netflix Filmleri
NeOldu.com