Ömer Hayyam Sözleri | Rubaileri, Ömer Hayyam'dan Seçmeler
Ömer Hayyam Sözleri
Ey kör! Bu yer, bu gök, bu yıldızlar, boştur boş! Bırak onu bunu da gönlünü hoş tut hoş! Şu durmadan kurulup dağılan evrende bir nefestir alacağın, o da boştur boş!
Bir kalp ki onun sevmesi aldanması yok tutkunluğu yok , bir güzele yanması yok bin kez yazık olsun sevişiz yüreğe aşksız geçecek günlerin faydası yok..
"Bizim şarap içmemiz ne keyfimizden, ne dine, edebe aykırı gitmemizden, bir an geçmek istiyoruz kendimizden, içip içip sarhoş olmamız bu yüzden."
- Ömer Hayyam
Eğer her şeyini kaybetmişsen ve cebinde bir ekmek alacak kadar paran kalmışsa, git kendine bir demet menekşe al ve ruhunu besle. Bence bu çok anlamlıdır ve kişinin öncelikle ruhunu beslemesi lazım.
Denize düşüp kaybolan şu damlası toprağa karışan toz zerresi nedir bu dünyaya gelip gidişimizin manası fena bir böcek işte, bugün var yarın yok.
"Senden benden önce de vardı bugün bu gece felek dönüp durmadaydı hep bu gördüğünce usulca baş toprağa, çünkü bastığın yer bir güzelin gözbebeğiydi beş on yıl önce."
- Ömer Hayyam
Kim demiş haram nedir bilmez Hayyam. Ben haramla helali karıştırmam. Seninle içilen şarap helaldir, sensiz içilen su bile haram.
Seni aramaktan dünyanın başı dertte; zengine de göründüğün yok, fakire de; sen konuşursun da biz sağır mıyız yoksa, hep kör müyüz, sen varsın da görünürde.
"Kendini satmayan adama ekmek yok. Sen gel de yuf çekme böylesi dünyaya."
- Ömer Hayyam
Gün doğarken sabah horozları niçin acı acı bağrışırlar, bilir misin? Tan yerini gösterip derler ki sana: bir geçen geçti gidiyor; sen neredesin?
Dünyada akla değer veren yok madem, aklı az olanın parası çok madem, getir şu şarabı, alsın aklımızı, belki böyle beğenir bizi el âlem!
"Adalet evrenin ruhudur."
- Ömer Hayyam
Can o güzel yüzüne vurgun, neyleyim; gönül tatlı diline tutkun, neyleyim; can da, gönül de sır incileriyle dolu; ama dile kilit vurmuşsun, neyleyim.
"Ayrılığın özlemin her şeyin bir hazzı var. Seni anlamak da güzel, seni beklemek kadar."
- Ömer Hayyam
En Güzel Ömer Hayyam Sözleri
Denize düşüp kaybolan şu damlası toprağa karışan toz zerresi nedir bu dünyaya gelip gidişimizin manası fena bir böcek işte, bugün var yarın yok.
Ezel avcısı bir yem koydu oltasına bir canlı avladı Adem dedi adına iyi kötü ne varsa yapan kendisiyken tutar suçu yükler kendinden başkasına.
Gören göze güzel, çirkin hepsi bir; âşıklara cennet, cehennem, hepsi bir; ermiş ha çul giymiş, ha atlas; yün yastık, taş yastık, seven başa hepsi bir.
Ey özünün sırlarına akıl ermeyen; suçumuza, duamıza önem vermeyen; günahtan sarhoştum, ama dilekten ayık; umudumu rahmetine bağlamışım ben.
Sevgiyle yoğrulmamışsa yüreğin tekkede, manastırda eremezsin bir kez gerçekten sevdin mi dünyada cennetin cehennemin üstündesin.
Benim halimden haber sorarsan, bir çift sözüm var sana, yürekten: sevginle gireceğim toprağa, sevginle çıkacağım topraktan.
Geçmiş olan dünden hiç yad etme, yarın da gelmemişken feryat etme, düşünme geleceği de geçmişi de, şimdi şen ol da yaşamı berbat etme.
Sen içmiyorsan, içenleri kınama bari bırak aldatmacayı, ikiyüzlülükleri; şarap içmem diye övünüyorsun, ama yediğin haltlar yanında şarap nedir ki?
Ayrılığın özlemin her şeyin bir hazzı var. Seni anlamak da güzel, seni beklemek kadar.
Bilmem, tanrım, beni yaratırken neydi niyetin, bana cenneti mi, cehennemi mi nasip ettin; bir kadeh, bir güzel, bir çalgı bir de yeşil çimen bunlar benim olsun, veresiye cennet de senin.
İki günde bir somun geçiyorsa eline soğuk suyu da olursa bir kırık testide niçin kendinden kötüsüne kul olur insan, ne diye girer kendi gibisinin hizmetine?
Var mı daha ağır yük zamanı çekmek kadar. Yaşama sebebimsin, su kadar, ekmek kadar. Ayrılığın özlemin her şeyin bir hazzı var. Seni anlamak da güzel, seni beklemek kadar.
Cennette huriler varmış, kara gözlü; içkinin de oradaymış en güzeli. Desene biz çoktan cennetlik olmuşuz: bak, bir yanda şarap, bir yanda sevgili.
İnsan yiyeceksiz, giyeceksiz edemez, bunlar için didinmene bir şey denmez. Ondan ötesi ha olmuş, ha olmamış, bu güzelim ömrünü satmaya değmez.
Sen sofusun, hep dinden dem vurursun, bana da sapık, dinsiz der durursun. Peki, ben ne görünüyorsam oyum. Ya sen ne görünüyorsan o musun?
Yaşamanın sırlarını bileydin ölümün sırlarını da çözerdin. Bugün aklın var, bir şey bildiğin yok: yarın, akılsız, neyi bileceksin.
Niceleri geldi, neler istediler, sonunda dünyayı bırakıp gittiler. Sen hiç gitmeyecek gibisin değil mi? O gidenler de hep senin gibiydiler.
Yaşamanı akla uydurman gerekir, ama bilmezsin akla uygun olan nedir; bereket eli çabuktur zaman ustanın, başına vura vura sana da öğretir.
Ya sırtımıza alıp taşıyoruz, ya ayağımızın altına alıp çiğniyoruz, öğrenemedik bir türlü yan yana yürümeyi.
Yıllar günler gibi geçti gider; nerede o eski dertler, sevinçler? Belaya aldırmaz aklı olan, bu da her şey gibi geçer, der.
En Güzel Ömer Hayyam Şiirleri ve Rubaileri
1 Nolu Rubai
Dünyayı süslediler, bir şey kalmadan.
Bu süslere inanma, akıl olmadan.
Giden de çok dünyadan, gelen de ama;
Sen payını al ondan, seni almadan!
***
Sevgili! Bir Başka Güzelsin
Sevgili! Bir başka güzelsin bugün,
Ay gibisin! Pırıl pırıl gülüşün,
Güzeller yalnız bayram günleri süslenir,
Seninse bayramları süsler gül yüzün.
Bir Gün Öleceksin
Hala korkular, renkler ardında mısın?
Çirkinle güzel seçmek kaydında mısın?
Oldun diyelim Zemzem, ya da ab-i hayat
Bir gün öleceksin yar, farkında mısın?
Özgürlük
Özgürlük yoluna girmezsen,
Bu yolda koşmazsan var gücünle,
Yıkamazsan yüzünü yüreğinin kanında,
Yarın avucunu yalarsın.
Adam dediğin kendini yok bilmedi mi,
Cayır cayır yanmadı mı yürek dediğin,
Hadi öyleyse uğurlar olsun.
Hacı Hoca Olmak Yetmez
Adil davranmadıktan sonra
Hacı, hoca olmuşsun kaç para?
Hırka, tesbih, post, seccade güzel ama;
Tanrı kanar mı bunlara?
Zaman
Çayda akan su gibi, çölde esen yel gibi
İşte bir günü daha kayboldu ömrümün.
Ben ben oldukça iki günün gamını bir çekmem.
Biri geçip giden gün biri gelecek gün.
Pergel
Sevgili, seninle ben pergel gibiyiz:
İki başımız var, bir tek bedenimiz.
Ne kadar dönersem döneyim çevrende:
Er geç baş başa verecek değil miyiz?
Ey Kör!
Ey kör! bu yer, bu gök, bu yıldızlar, boştur boş!
Bırak onu bunu da gönlünü hoş tut hoş!
Şu durmadan kurulup dağılan evrende
Bir nefestir alacağın, o da boştur boş!
Sefa Sür
Geçmiş günü beyhude yere yâd etme,
Bir gelmemiş an için de feryat etme
Geçmiş gelecek masal bunlar hep
Eğlenmene bak ömrünü berbat etme.
***
Niceleri geldi, neler istediler,
Sonunda dünyayı bırakıp gittiler.
Sen hiç gitmeyecek gibisin değil mi?
O gidenler de hep senin gibiydiler.
***
Dünyada ne var, kendine dert eyleyecek,
Bir gün gelecek ki can bedenden gidecek,
Zümrüt çayır üstünde, sefa sür iki gün...
Zira senin üstünde de otlar bitecek
100 Nolu Rubai
Yıldız ve ay her zaman gökte olacak.
Saf şaraptan iyiyi sanma bulacak.
Şarap satan insana ben çok şaşarım,
Satıp, ondan güzel bir mal mı alacak?
Sevgiyle
Sevgiyle yoğrulmamışsa yüreğin
Tekkede, manastırda eremezsin
Bir kez gerçekten sevdin mi dünyada
Cennetin cehennemin üstündesin.
***
Bir sır daha var, çözdüklerimizden başka
Bir ışık daha var, bu ışıklardan başka
Hiçbir yaptığınla yetinme, geç öteye!
Bir şey daha var, bütün yaptıklarından başka.
Dörtlükler
Kim görmüş o cenneti, cehennemi?
Kim gitmiş de getirmiş haberini?
Kimselerin bilmediği bir dünya
Özlenmeye, korkulmaya deger mi?
***
Dert içinde sevinci bul da yaşa;
Haksız düzende haklı ol da yaşa;
Sonu nasıl olsa yokluk dünyanın,
Varından, yoğundan kurtul da yaşa.
***
Bulut geldi; lalede bir renk bir renk
Şimdi kızıl şarap içmemiz gerek.
Şu seyrettiğin serin yeşillikler
Yarın senin toprağında bitecek.
Aşk
Ezeli sırları ne sen bilirsin ne de ben
Bu muammayı ne sen okuyabilirsin ne de ben
Perde ardında sen ben dedikodusu var amma...
Perde kalktı mı ne sen kalırsın ne de ben
***
Ey dünyanın işinden haberi olmayan sen yoksun
Dünya esen yel üstüne kuruldu..
Varlığımız iki yokluk arasındadır
Çevrendekilerde hiçdir sen de bir hiçsin
***
Medresede söz vardır tekkede de hal
Fakat bu aşk sözden de dışarıdır halden de
İster şeriat müftüsü ol ister şehir vaizi
Aşk mahkemesine gelindi mi dilsiz kesilir
***
Bugün zevk etmek elindeyken zevkine bak
Yarını düşünmen beyhude bir heves
Birçok kişiden arda kalanlar
Sana da kalmayacak sen de göçüp gideceksin...
***
Var mı Dünyada Günah İşlemeyen
Kim senin yasanı çiğnemedi ki söyle?
Günahsız bir ömrün tadı ne ki söyle
Yaptığım kötülüğü kötülükle ödetirsen sen
Sen ile ben arasında ne fark kalır ki söyle
Kukla
Biz gerçekten bir kukla sahnesindeyiz
Kuklacı felek usta, kuklalarda biz
Oyuna çıkıyoruz birer, ikişer;
Bitti mi oyun, sandıktayız hepimiz
Leyla
Leyla isteyen, mecnun olmalı
Kendinden de, dünyasından da geçmeli
Aşıklar sofrasına davet edildiğinde
Ben körüm, ben tokum diyebilmeli
Rubailer 7
Felek ne cömert aşağılık insanlara
Han, hamam, dolap, değirmen, hep onlara
Kendini satmayan adama ekmek yok
Sen gel de yuf çekme böylesi dünyaya!
Gülümse
Durmadan kurulup dağılan bu yerde
Hiç ir dost arama.
Güvenilirbir sığınak, hiç!..
***
Bırak acı yüreğinde konaklasın
Olmaza çare arama...
Kimse sana gülmeden sen acıya gülümse,
Yaşamana bak!
Mutlu Kişi
Aşk kitabını evirdim,çevirdim,
Bir adam konuştu kitabın içinden;
Yüreği yana yana bir adam:
***
'Kimdir mutlu kişi, bilir misin?
Bir karısı olacak, ay gibi güzel,
Bir gecesi sürecek yıl kadar uzun...'
Ömer Hayyam Dörtlükleri
Kadeh bir bedendir, içinde can var can
Candır kadehin bedeninde camlaşan
Donmuş sudan ateş süzülür sanki
Erimiş yakut, gönül sırçasından
***
Meyhanede kendini bilenler bulunur
Bilmeyeni ayırmak da kolay olur
Yıkılsın bilgisizlik yuvası medrese
Oradan kendini bilip de çıkan hiç yoktur
***
Yeryüzünü gül bahçesine çevirmekten
Daha güzeldir bir insanı sevindirmen
Bin kulu azat edenden daha büyüktür
Bir hür insanı iyilikle kul edebilen
***
Kaygılar tasalar sarmasın içini
Olumsuz düşlere kaptırma kendini
Ayrılma yarin ve çimenin koynundan
Kara toprak koynuna almadan seni