Orta Asya Türk Tarihi Kaynakları
Vezir Tonyukuk , Kül Tigin ve Bilge Kağan Yazıtları Türk dili ve kültürü açısından oldukça önemlidir.
Uygurlar Orta Asya’nın son güçlü Türk İmparatorluğu’ydu. Özellikle 750’lerden sonra karanlık bir dönem geçiren bu bölgede yazılı kültür oldukça zayıf kalmıştır.
Tarih-i Cihan Güşa; Alâeddin Atâ Melik Cüveynî Türk Tarihi açısından önemli araştırmalar yapmış İran asıllı bir tarihçidir. Cüveyni’den sonra Türk tarihi açısından önemli araştırmalar yapan bir başka isim İsveç asıllı Johann von Strahlenberg'tir. (1747) Strahlenberg İsveç Rus Savaşı’nda Ruslara esir düşmüş ve Sibirya’ya götürülmüştür. Yaptığı keşifler sonucunda Türklere ait kitabeleri bulmuştur. Daha sonra İsveç'e dönüp bu kitabelerden bahsetmiş, bu kitabelerin ne kadar önemli olduğu kanısına varılmıştır. Kitabeler ile ilgili tasvirlerde bulunmuştur. ancak bundan sonra bu kitabeler üzerine araştırmaların önü açılmıştır. 1970'lerde Fin Heyeti Orta Asya'ya büyük bir heyet göndermiştir. Sebebi 1870’lerde ulusçuluk hareketlerinin başlaması ve Finler’in atalarını aramak ve tarihi bir dayanak bulmak amacıyla Orta Asya’ya gitmiş olmalarıdır. Aynı durum Macarlar içinde geçerlidir. Bu heyet 1888'de Yenisey Yazıtları ’nın kopyasını almış, 1889'da N. M Yadrintsev tarafından Orhun Kitabeleri keşfedilmiştir. 1892'de yeniden bölgeye bir heyet gönderilmiş bu defa çok güzel fotoğraflar çekilmiştir. Bu fotoğraflar günümüzdeki en önemli kaynaklardandır. Bu fotoğraflar Fin Hükümeti finansörlüğünde rapor olarak bir kitaba bastırılmıştır. Bu kitabeler resimler üzerinden deşifre edilmiştir. Kitabelerin yanında küçük bir Çince yazıtta bulunmuştur. 1892’de Hollandalı Gustav Schlegel bu yazıtı okumayı başarmıştır.
Yenisey Yazıtları
Wilhelm Radloff: Alman asıllı Rus Türkolog’dur. 1800'li yıllarda Orta Asya’ya gitmiş Türk Sözlüğü Etimolojisi üzerine Uygurlar, Doğu Türkleri ve kitabelerle ilgili araştırmalar yapmıştır. Yüzün üzerinde eser yayınlamıştır. Radloff Türkçeyi bütün lehçeleriyle çok iyi bilmekteydi. Türk Sözlüğü Etimolojisi üzerine eseri vardır.
W. Thomsen: Sanskritçe, Latince ve Batı dilleri bilip karşılaştırmalı dil uzmanı bilimcisidir. Hiç Türkçe bilmeden fotoğraflı kitap üzerinden kitabeleri çözmeye başlamıştır. Bir yandan Radloff Orta Asya'da çalışırken, Kopenhag’da araştırmalarını yapmaya devam etmiştir. Thomsen 15 Aralık 1893'de Kopenhag Bilimler Akademisi’nde Orhun Kitabeleri'nin deşifresini yayınlamıştır. Harflerin değerini tespit etmiştir. Metin hala ortada yoktur çünkü Thomsen Türkçe bilmeyen birisiydi. Hem Orhun hemde Yenisey Yazıtları deşifre edilmiş 15 gün içerisinde yayınlanmıştır. Kitap okunup tekrar tekrar incelenip hatalar varsa düzeltilmiştir.
1895'de Radloff bir kitap yayınlamıştır. ''Moğolistan'ın Eski Türk Kitabeleri'' Batılılar o bölgeye Türkistan demezler ve Moğolistan derler. Tabiki bu bir hatadır. 1897'de bu kitap 2. kez basılmıştır. 1899'da kitabın ikinci cildi çıkmıştır.İçinde ek tarih araştırmaları vardır. Avrupa’da bu kitabeler deşifre edildiğinde şoka uğramıştır. Çünkü o zamana kadar Avrupa Türklere kitabesi olmayan Barbarlar olarak bakmaktaydı. Hatta günümüzdeki Moğol dilinin dahi eski Türk kitabelerinde bulunan dil yapısından daha aşağı seviyede olduğu belirtilmektedir.
Thomsen kısa sürede Türkçeyi çok iyi öğrenmiş 1896'da ilk neşrini yapmıştır. 1916'da bir eser daha yazmıştır. Thomsen’ın eserini 1922'de H.H. Schaller Almancaya çevirmiştir. Ragıp Hulusi Almanca eseri 1935'de Türkçeye tercüme etmiştir. Bu anlatılan eserler Bilge Kağan ve Kül Tigin yazıtlarını kapsamaktadır.
Tonyukuk Yazıtı'nı Radloff neşretmiştir. Talat Tekin’de 1968'de bu konuyla ilgili Amerika'da tez yazmıştır. Bu kitap daha sonra tercüme edilmiştir. Yine daha sonra Stebleva ve Klyaştornıy kitabeleri Rusça'ya tercüme etmiştir. Necip Asım bu kitabeleri ilk yayınlayan isimdir. 1924'de tercüme yapmış ve Radloff ve Thomsen'i esas almıştır. Hüseyin Avni'de Orkun kitabeleri üzerine çalışmış önemli bir dil bilimcisidir. Orkun soyismini bu araştırmalarından ötürü kendisine Atatürk vermiştir. Bu sayede Hüseyin Avni Orkun adını almıştır.
Orhun Kitabeleri ilerleyen zamanlarda İngilizce, Fransızca, Rusça, Kazakça ve Azeri Türkçesi’ne çevrilmiştir.
Orhun Yazıtları
Kitabedeki barelerin arasında okunamayan yerlerde vardır. Bu husus araştırmacılara da sıkıntı yaratmıştır. Birde kelimelerin Türkçe’nin en eski şekline ait olması bir başka problem yaratmıştır. Uygur kitabelerinin bulunmasıyla bu kelimeler çözülmeye çalışılmıştır.
Yenisey Yazıtları’da çok önemlidir. 160 tane olup daha da artmaktadır. 40 kitabeyi W. Radloff bilimsel çalışma olarak yayınlamış ve ilk neşriyatı yapmıştır. Sergey Malov 51 adet Yenisey Kitabesi’ni incelemiştir. Yenisey Yazıtları Göktürk devrine ait eserlerdir.
Karadenizin Kuzeyi’ndeki Göktürk metinleri üzerinde Bayçorov çalımalar yapmıştır. Bayçorov'un bir eseride Türkçe’ye çevrilmiştir.
Kafkasya’da ki metinler üzerine İsmail Doğan çalışmalar yapmış fakat bu çalışmalar Bayçorov'un çalışmasının altındadır.
Tonyukuk Abidesi’yle ilgili çalışmalar 1959 yılında Moğol Ser Odjav tarafından yapılmıştır. Bu çalışmalar belli bir süre kesintiye uğramış, ardından TİKA'nın bu konuda çalışmaları olmuştur. (1944)
Göktürk Metinleri’nin yanı sıra Çince metinlerde tarihimiz açısından çok önemli olup Göktürkler’le ilgili önemli bilgiler içermektedir. Edouard Chavannes bu belgeleri incelemiş ve Arap İran Kaynakları’yla karşılaştırıp Batı Türkleri hakkında eser vermiştir.
Liu Mau Tsai Doğu Göktürkleri hakkında Çince belgeleri inceleyip önemli bir eser bırakmıştır. Bu iki kitap biririnin tamamlayıcısı niteliğindedir.
Göktürklerle ilgili en fazla bilgiyi öncelikle Göktürk kitabelerinden daha sonra Çin Kaynakları’ndan öğrenmekteyiz. Göktürk kitabeleri daha yalın olmakla beraber Türklerin yaşayışlarını, dünyaya bakış açılarını, iç durumlarını yansıtabilmektedir. Oysa Çin Kaynakları’nın objektif olduğunu söyleyemeyiz. Keza içerisinde doğru olmayan bilgilerde mevcuttur. Ancak Göktürk Kitabeleri ’nde olmayan bilgiler Çin kaynaklarında da vardır. Aslında ikisi birbirini tamamlamaktadır. Çin Kaynakları’da devrin ticari hayatını ayrıntısıyla ortaya koymakla beraber, siyasi tarihi yanlı ele almaktadır.
L. K Ling'in Çin'in Kuzey ve Batı komşuları adlı Çin Kaynakları’ndan yararlanılarak oluşturulan bir eseri daha vardır. Bu eser Göktürkler’le alakalıdır.
Rus rahip Hyazinth Çinceyi öğrenmiş ve 19. y.y.'da Göktürklerle ilgili Çin kaynaklarını Rusça’ya çevirerek 1929'da Petersburg'da 2 cilt olarak yayınlamıştır. Kitabında hatalar mevcuttur. Onu okuyan tarihçilerde aynı hataları devam ettirmişlerdir.
Göktürk Kanunları / Akdes Nimet Kurat: Bu eser Göktürklerle ilgili ilk mononografi eserdir. Nimet Kurat Tatar asıllıdır. 1920’li yıllarda Türkiye’ye gelmiş çalışmalarını burada sürdürmüştür. Bu eser DTCF Dergisinde 1952 yılında yayınlanmış 56 sayfalık bir makaledir. Nimet Kurat Karadeniz’in Kuzeyi’ndeki Türk kavimleriyle ilgili çalışmalar yapmıştır. Daha çok Peçenekler hakkında Türkiye'de ilk defa kitap yazan tarihçi yazar olarak tanınır.
Akdes Nimet Kurat
Avarlar, Uzlar, Kumanlar, Peçenekler, Altınordular, Bulgarlar hakkında çalışmış ve Rus Tarihi hakkında da ihtiyaç üzerine çalışma yapmıştır. Prut Seferi’yle ilgili 2 ciltlik bir çalışması da vardır. Topkapı Sarayı arşivindeki Kırım Hanları hakkında da araştırmaları vardır. Göktürk Kanunları ve Rusya Tarihi hakkında ki çalışmaları zaman zaman eleştirilmektedir.
Ahmet Taşağıl: Göktürkler 1,2,3 adlı çalışması vardır. 3. kitapta ki ciltte Göktürkler’de ki Türk boylarından bahsetmektedir. Orijinal Çin kaynaklarından faydalamıştır. Ancak kitapta konular kopuk kopuk anlatılmıştır. O nedenle okunması oldukça zordur. Çince bilmektedir ama eserinde bu kaliteyi yansıtamamıştır. Bahattin Ögel'den sonra yetişen Türk tarihiyle ilgili en önemli isimlerdendir.
Ahmet Taşağıl
Göktürkler Dönemi Türkler’in bir arada bulunduğu son dönemdir. Peygamber Efendimizin hadisinin sahici olduğu düşünülürse, hadisi konu alan Göktürkler’dir. Muhtemel ki Peygamber Efendimizin Göktürkler’den haberi vardır.
HAZARLAR
Hazar İmparatorluğu çok uzun bir süre geniş bir coğrafyada Karadeniz’in Kuzeyi’nde hükmetmiş Aral Nehri’nden Doğu Avrupa’ya kadar yayılmış ve buradaki ticaret yollarının hepsine sahip olmuştur. Özellikle Bizans ve Abbasiler’le kurduğu ilişkiler sonucunda Büyük uluslararası politikalara dahil olmuştur. Daha sonra ki Oğuz Yabgu Devleti ve Selçuklu Devleti Hazarlardan teşekkül etmiştir. O nedenle Hazarlar Türk Tarihi açısından oldukça önemlidir.
Hazarlar’la ilgili kaynaklar oldukça azdır. Bizans’la ilişkide oldukları için Grekçe kaynaklar vardır. Gyula Maroczik’in ''Byzantinoturcica'' adlı eseri vardır. İki cilttir. 1. cilti Bizans kaynaklarında Türklerle ilgili dil bilgileri, 2. cilti Türk kavimleri hakkında Bizans kaynaklarıdır. İçersinde yalnız Hazarlar’la ilişkisi değil, Bizans’la ilişkisi olan bütün Türkler hakkında bilgi vardır.
Emevi Dönemi’nde Hazarlar Müslümanlar’la komşu olmuşlardır. İslam kaynaklarında Hazarlar’la ilgili bilgi toplanmıştır. Taberi gibi Mesudi gibi tarihçiler eserler yazmışlardır. Arapça ve Farsça kaynaklar Hazarlarlar adına önemlidir. Hazarlar’ın siyasi ve askeri tarihine bu çalışmalar ışık tutmaktadır. Rus Destanları’nda da Hazarlar geçmektedir. 11 ve 12. y.y.’a ait bir miktar bilgi bulunur. Aynı zamanda çok az miktarda Göktürkler’le ilişkilerinden dolayı Çin kaynaklarında da adları vardır.
Batıda Turcia kavramı Hazar coğrafyasına binayen kullanılmıştır.
Dunlop'un Hazar Musevileri’nin Tarihi adlı bir çalışması vardır. 1954'de ABD'de hazırlanmıştır. Siyasi ve politik bir eserdir.
Dietter’in Yazılı Kaynaklara Göre Hazar Kağanlığı’nda toplum ve siyasal yapı adlı bir eseri vardır. (1982 Almanya)
Mihail Artamonov’un Hazar Tarihi Eseri Türkçeye çevrilmiştir. Önceki çalışmaları tamamlar niteliktedir. Mihail Artamonov arkeolojik açıdan çalışmıştır.
Hazarlar ilgili bilgilerin bir çok dilde olması araştırmayı zorlaştırmaktadır. Hazar Tarihi için Grekçe, Arapça, Farsça,Rusça birazda Çince bilinmesi gerekmektedir. Türkiye’de Hazarlarla ilgili bilimsel çalışma pek fazla yoktur.
UYGURLAR
Uygurlar’ın dini nitelikteki belgeleri vardır. Maniheizm ve Budizm etkisinde belgeler vardır. Bunlar üzerinde önemli çalışmalar vardır.
Müller'in bu alanda önemli çalışmaları vardır. Türkçe Turfan metinleri 13 cilt halinde yayınlanmıştır., Bengi Arat'ın katkılarıyla Berlin Turfan metinleri önemlidir. 14 cilt yayınlanmıştır. Dini nitelikli müstakil kitaplarda vardır. Bu metinler Türkçe'nin doğuşu, gelişimi ve söz varlığı adınada da önemlidir. Dini bilgilerin yanı sıra bu metinlerden de yararlanılarak Uygur Dili sözlüğü hazırlanmıştır. Uygurca çok geniş ve soyut kavramların barındığı düşünce ve fikre yer veren gelişmiş bir dildir. Uygur Türkçesi bu bakımdan kendisinde sonraki devletlere etki etmiştir. Bu devletlerde de Uygur Yazıtları ve belgeleri bulunmuş çeşitli devletlerde Bürokrat eğitmen olarak rol almışlardır. Uygurlar Moğol İmparatorluğu’na da tesir etmişlerdir. İslami kaynakalarda dahi Uygurların harflerine ve Türkçesi’ne rastlanır. Fatih Dönemi’nde dahi bu dil kullanılmaya devam edilmiştir.
Türkler bozkır yaşamından ötürü kısa ve net cümleler kullanmışlardır. Bu nedenle bağlaçlara gerek duymamışlardır. Daha sonra Arapça ve Farsçayla tanıştıktan sonra bu eksikliğide gidermişlerdir. Osmanlı Türkçesi mükemmel bir hale bu sayede gelmiştir. Bu bakımdan Türkçe İslamiyet’ten önce zayıf bir dildi demek hatalı olur. Uygurca sağlam bir Türkçe dil alt yapısını oluşturmuştur. Uygurlar maddi ve manevi bir seviyeye gelmiş olduklarından dolayı Cumhuriyet Dönemi’nde medeniyet anlamında Uygarlık kavramı kullanılmıştır.
Türkoloji’nin Doğuşu
Berlin Türkoloji’nin doğduğu yerdir. O nedenle Türkoloji ile ilgili çalışmalar ilk anlamda Almanca, Rusça ve İngilizce olmuştur. Türkoloji ile ilgili çalışabilmek için bu dilleri bilmek gerekir.
Sosyal, ekonomik ve kültürel belgeleri, din dışı belgeler olarak gösterebiliriz. Bu belgeler ya bireylerin kendileri arasındaki ilişkilerine ışık tutar ya da bireylerin devletle ilişkilerine ışık tutar. Bu belgelerin çoğu Doğu Türkistan’da bulunmuştur. Köle alım satımı, borç alımı, köle azadı gibi konuları işler.
Bozkır hayatında ki Türkler’de köle yoktur. Ancak Türkler yerleşik hayata geçtikten sonra Çinliler’inde etkisiyle köle kavramıyla tanışmışlardır. Bu köleler arasında Türkler’de mevcut olabilir. Bu belgelerin büyük bir kısmı dini belgelerde olduğu gibi, Berlin Turfan Koleksiyonu’nda da bulunmaktadır. Bu koleksiyonda 1930’larda toplam 4 milyon kitap vardı. 2. Dünya Savaşı’nda ise 50 bin kitap yanmıştır. O dönem adına bu muazzam bir rakamdır. Savaşa rağmen kütüphane kitap dağıtımına devam edilmiştir. O yıllarda yayınlanan kitaplar dahi vardır.
Almanya British Museum'da çok önemli belgeler vardır. Fransa'da National'da bir miktar yazma vardır.
Romsted'in çalışmaları da mevcuttur.
Robben Hint Tarihi uzamanı olup eserleri Türkçeye tercüme edilmiştir. Bu akademisyenler ve eserler Uygurlar’ın sosyal, kültürel, ekonomik hayatlarına ışık tutar. Uygurların Budist vakıflarını incelemiştir.
Raşit Ahmet Arat Berlin'de yetişmiş ve Uygur ve Karahan Türkçesi üzerine önemli eserler vermiştir. En önemli Türk Türkolog olarak gösterilir.
Özkan İzgi Uygurlar’daki sosyal hayata ilişkin bir eser kaleme almıştır. Uygurlar’ın Siyasi ve Kültürel Tarihi adlı bir eseri vardır. Özkan İzgi daha önce yayınlanan belgeleri sosyal ve kültürel yönden değerlendirmiştir.
Zieme: Uygarları sosyal, kültürel ve dini yönden ele almıştır.
Osman Serkaya: Bu alanda çeşitli çalışmaları vardır.
20. y.y.’ ın ikinci yarısından itibaren Uygurların siyasi sosyal, kültürel hayatına ışık tutan değerli çalışmalar yapılmıştır. Bunlardan birisi Hamilton'dur (Uygurlar) isimli eseri vardır. Daha çok Çin Yıllıkları’na dayanmıştır.
Bahattin Ögel: Uygurları’n Teşekkül ve Yükseliş Dönemi adlı bir makalesi vardır.
Gabain'in iki önemli çalışması vardır. Hoço Uygur krallığı ve 850-1250 Uygur Hoço Krallığı’nda Hayat adlı bir eseri vardır. Bu iki çalışma çok önemlidir.
NeOldu.com