12 Eylül Darbesi'nde Neler Yaşandı?
12 Eylül Darbesi veya 1980 İhtilali, Kenan Evren'in başta olduğu, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin 12 Eylül 1980 günü emir-komuta zinciri içinde gerçekleştirdiği askerî müdahale. 27 Mayıs 1960 darbesi ve 12 Mart 1971 muhtırasının ardından Türkiye Cumhuriyeti tarihinde silahlı kuvvetlerin yönetime üçüncü açık müdahalesidir.
Ordunun özellikle de az gelişmiş ülkelerde daha da belirginleşip darbe girişimlerinde bulunulduğu bir gerçektir. Siyasi istikrarsızlığı, ekonomideki sorunları gerekçe göstererek bir askeri müdahalede bulunur. Türkiye’de darbenin on yılda bir yapılması sivillere olan güvensizlikten kaynaklanmıştır.
12 Eylül Darbesinin Gerekçeleri
Siyasi İktidarsızlık
Koalisyonla yönetilen ülkedeki istikrarsız düzen ve bundan dolayı ülkede yaygınlaşan siyasi cinayetler en büyük gerekçe olarak söyleniyordu. Ayrıca Konya'da Necmettin Erbakan önderliğinde yapılan ve darbe liderlerinin şerîat amaçlı bir kalkışma girişimi olarak nitelediği Kudüs Mitingi gösterildi.
Ekonomik Sebepler
12 Eylül öncesi dönemin son Başbakanı Süleyman Demirel'in "70 sente muhtacız" sözü ile özetlenen dış ticaret açığındaki artış ve döviz darboğazı; işsizlik, kıtlık ve iş yeri anlaşmazlıkları ile beraber ekonomik sebepleri oluşturur.
Güvenlik Sorunları
12 Eylül öncesi ülkede ciddi bir güvenlik sorunu da vardı. Üniversiteler değişik siyasi görüşler tarafından art arda basılır ve öğrencilerin üniversiteyi boykot etmeleri için baskı uygulardı. Darbe gününden bir gün önceki gazeteler Eskişehir'de kahvenin tarandığını ve bir kişinin öldüğünü, Ankara'da ev basan teröristlerin 2 kişiyi öldürdüğünü, Mersin'de sinema kuyruğunun tarandığını ve 4 kişinin öldüğünü, İstanbul, Gaziantep ve Malatya'da 1'er kişinin öldürüldüğünü yazar.
Siyasiler Yargılandı
Bu müdahale ile Süleyman Demirel'in Başbakan'ı olduğu hükümet görevden alındı, Türkiye Büyük Millet Meclisi lağvedildi, 1970 sonrasında değiştirilen 1961 Anayasası uygulamadan kaldırıldı ve Türkiye siyasetinin yeniden tasarlandığı bir askerî dönem başladı. Bu dönem yaklaşık dokuz yıl sürdü. 12 Eylül 1980 ardından partiler lağvedildi, parti liderleri önce askerî üslerde gözetim altında tutuldu, ardından yargılandı.
Aslında ilk etapta ekonomide, işlenen siyasi cinayetlerden dolayı halkın büyük bir kesimi ve medya mensupları bu 12 Eylül'e destek vermiştir. Bugün yürürlükte olan 1982 ana yasasının %92’lik bir oranla kabulü bunun en büyük göstergesidir.
12 Eylül Döneminde Yaşanılanlar
12 Eylül denilince akıllara aylarca süren gözaltılar, gözaltında kayıplar, akıl almaz işkence yöntemleri ve idamlar geliyor. Peki bu dönemde ne gibi işkenceler yapıldı. Tabi bunları burada saymakla bitmez. Akıl almaz işkencelerden birkaç tanesini söyleyecek olursak şöyle;
ZİNCİR
20-25 metre uzunluğundaki zincirin uçları iki tutuklunun boynuna bağlanır, tutuklular sırt sırta verdirilerek ters yönde hızla itilir. Tutuklu tek ayağından zincire bağlanır, bu zincir yüksek bir yere asılır, tutuklu bayılıncaya kadar askıda kalırdı.
12 Eylül İşkenceleri Sergi Oldu
SEHPA
Tutuklu gece koğuştan alınıp, koğuş koridorunda gardiyan ve subaylardan mizansen olarak oluşturulan bir mahkemede sorgulanırdı. Mahkeme, tutukluyu idam cezasına çarptırır, ikinci katın merdiven kenarlığına bir ip geçirilip, ipin ucuna tutuklunun boyun kemiğini kırmayacak düzeyde kalın bezden bir ilmik takılır, tutuklunun boynu bu ilmiğe geçirilir ve temsili infaz gerçekleştirilirdi. Tutuklu tam boğulacağı sırada ip açılırdı.
KİTAP OKUMA
Koğuşta bir tutuklunun eline kitap verilir, tutukluya avazı çıktığı kadar yüksek sesle tek tek sözcükler okutulurken, diğer tutuklular bu sözcükleri tekrarlarlardı. Sabahtan akşama kadar yapılan bu işlem sırasında, tutuklular ayakta durmak zorundaydı.
BANYO
Tutuklular çırılçıplak soyundurulur ve tek sıra halinde banyoya götürülürdü. Banyoda sabun kullanılmazdı. Hortumla tazyikli su tutukluların üzerine fışkırtılırdı. Daha sonra tutuklular koridora çıkarılır, "Yat-sürün" komutuyla tutuklular yerlerde süründürülerek koğuşlarına götürülürdü.
Son Olarak;
Türkiye’de devam edilen kayıplar, ceza evlerinin dolup taşması, işkencelere maruz kalması… 12 Eylül dönemini Türkiye açısından, kaybedilen yıllar olmasına yol açmış ve demokraside gerileme yaşanmıştır. Her şey kaybedildi, mühim olan insanlığında kaybedildiği bir dönemdi.
İnsanlığın Sınıfta Kaldığı Bir Dönemdi!