İnsanların Atmosfer, Litosfer, Hidrosfer ve Biyosfer Üzerindeki Etkisi
Konu başlıkları halinde, sırasıyla insanın evren üzerindeki etkilerine değinerek konumuza açıklık getireceğimiz bu yazımız, ödevlerinizde yardımcı bir kaynak olacaktır.
İnsanların Atmosfer Üzerindeki Etkileri Nelerdir?
Atmosfer veya diğer adıyla “gaz yuvarı” herhangi bir gök cisminin etrafını saran ve gaz ile buharlaşan bir tabakadır. Atmosfer, evren oluştuğundan beri bir denge üzerinde seyreder. Yani Atmosferin sıcaklığının, nemliliğin, hareketlerinin ve atmosferi oluşturan gazların oransal dağılımı belli bir denge üzerinde seyreder. İnsan, bulunduğu yeri tahrip etmeye en yatkın varlık olduğu için bu alanda da büyük tahribatlara neden olmaktadır ve bu da insan yaşamı üzerinde ciddi anlamda olumsuz etkilere neden olmaktadır.
Atmosferin dengesini bozan en büyük etkenlerden biri insan faaliyetlerinin etkileridir. Bu etkenlerin en başında günlük hayatımızda sık kullandığımız ve adına “fosil yakıt” adı verilen kömür, petrol ve doğal gaz kullanımının artmasıdır. Özellikle son yüzyılda sanayide, araçların yakıtlarında, evlerin ısıtılmasında vs. kullanılan fosil yakıtlar, atmosferin dengesini olumsuz yönde etkilemektedir. Saydığımız bu fosil yakıtların kullanımının artması beraberinde atmosferde, karbondioksit, karbonmonoksit, metan gibi ısıyı artıran gazların artmasına neden olmaktadır. Kullanımı artan bu gazlar, atmosferin ve yerin yeterince soğumasını engellemekte olup bu durum neticesinde ortaya sera etkisinin çıkmasını tetiklemektedir.
Sera etkisi, normalde binlerce yıl sürmesi gereken iklim değişikliklerinin kısa sürede değişmesini etkilemektedir. Günümüzde ara iklimlerin (sonbahar, ilkbahar) neredeyse yok olmaya yüz tutmasının en büyük nedeni de yine insan faaliyetlerinden ileri gelmektedir.
Adına “Küresel iklim değişmesi” denen bu durumun ortaya çıkması, sadece insanlar açısından değil, dünyadaki diğer tüm canlıların da dengesinin bozulmasına neden olur. Kuraklaşma, çölleşme, buzulların erimesi, ormanların azalması, birçok canlı türünün neslinin tükenmesi gibi durumların yaşanmasındaki en büyük neden, fosil yakıtların fazlasıyla kullanılması ile birlikte atmosferdeki gaz dengesinin bozulmasından kaynaklanır.
1970’li yıllarda Afrika’nın Sahel Bölgesi’nde meydana gelen kuraklıkta 100 bin insan açlıktan hayatını kaybetmiştir. Bu kuraklığın nedeni de yine bu dönemde atmosfer dengesinin bozulmasından kaynaklanmaktadır.
Sera Gazının Hava Kirliliğine Etkisi
Sera etkisine neden olan gazların adına da “Sera Gazı” denir. Sera gazının kül ve toz gibi parçacık maddelerin atmosferde artışa geçmesi, yeryüzünde hava kirliliğinin artmasına neden olur ki bu da canlıların hayat haklarının kısıtlanmasına neden olmaktadır. Günümüzde hava kirliliğine bağlı olarak meydana çıkan hastalıkların birçoğu daha önce adı duyulmayan hastalıklardır. Kanser türlerinde ve kanser hastalıklarında yaşanan artışın da yine en büyük nedeni budur.
Sera gazlarının etkisi, havanın kirlenmesine neden olur. Hava kirliliğinin olduğu yerlerde ise asit yağmurları görülmeye başlar ki bu da doğal ve beşeri ortamlarda ciddi tahribatların meydana gelmesini etkiler. Sanayi mamullerinin üretiminde, spreyler başta olmak üzere günlük olarak kullandığımız bazı malzemeler, başta kloroflorokarbon olmak üzere, sentetik sera gazları atmosferdeki ozon moleküllerinin parçalanmasına neden olur ve bunun neticesinde ozon tabakasının delinmesi durumu söz konusu olur. Durumun böyle olması neticesinde güneşten gelen zararlı ultraviyole ışınların (UV ışınları) yeryüzüne ulaşmasına neden olur.
İnsanların Litosfer Üzerindeki Etkileri Nelerdir?
İnsanların litosfer üzerindeki etkileri, doğal güçler karşısında zayıf kalsa da yerel ölçekte bu tür değişimlerin yaşanması büyük boyutlara ulaşabilmektedir.
İnsanoğlu dünyanın varoluşundan bu yana çeşitli amaçlar doğrultusunda yeryüzünde değişiklikler yapmaktadır. Bunların en başında tarımsal amaçlara ulaşmak için yaptıkları değişimlerdir. Dağ eteklerinde tarım arazileri oluşturmak için oluşturdukları basamaklı yerler, dağları oyarak oluşturdukları yollar vs. litosfer üzerinde küçük etkiler gibi görünse de yerel ölçekte yapılan bu değişimler, büyük boyutlara ulaşmaktadır. Vietnam’da insan eli ile oluşturulan taraçlar, ülkemizde ulaşım kolaylığı için dağların oyulması gibi işlemlerin tamamı, litosfer üzerinde olumsuz etkilere neden olmaktadır.
İnsanoğlu, bulunduğu yeri kendine göre dengeye sokmada sürekli bir çalışma içerisindedir. Tarımsal arazilerin kazanılması için kurutulan göller, arazi kazanmak için denizin doldurulması gibi işlevler, buna örnek verilebilir.
İnşaat Faaliyetlerinin Artması
Günümüzde insanın üzerinde en çok oynadığı şey yeryüzü şekilleridir. Bilinçli veya bilinçsizce artan inşaatlar, sadece yeryüzü şeklini değil aynı zamanda niteliğini de bozmaktadır. Otoyollar, büyük inşaat alanları, dağların oyularak elde edildiği tüneller vs. tüm bu değişimlere örnek olarak gösterilebilecek durumlardır.
Şehirleşmenin artışa geçmesiyle de yine yeryüzü şekillerinde değişimler meydana gelmiştir. Küçük korunmuş alanlar dışında doğal coğrafi alanların tahrip edilerek yerine beton bloklarının kurulması, her ne kadar ciddi sorunlar gibi görünmese de litosfer üzerinde zaman içinde büyük yönde olumsuz etkilerin oluşmasına neden olmaktadır.
Madenciliğin Artması
Maden arama sahalarının her geçen gün büyüdüğü dünyamızda, insanoğlunun kendi eliyle tahrip ettiği litosfer, günümüzde daha fazla etkilenmektedir. Özellikle de yer üstünde gerçekleştirilen madencilik faaliyetleri coğrafi görünümde büyük ölçüde değişimlerin meydana gelmesini etkilemektedir. Yapılan araştırmalara göre sadece yirminci yüzyılın son çeyreğinde madencilik alanında yapılan çalışmaların neticesi 156 milyon hektarlık alanın zarar görmesine neden olduğu tespit edilmiştir.
İnsanların Hidrosfer Üzerindeki Etkileri Nelerdir?
Su, insan ve yeryüzünde yaşayan tüm canlılar için önemli bir kaynaktır. Okyanuslar, denizler, göller, akarsular ve yer altı suları gibi su kaynaklarının tamamı bir araya geldiğinde hidrosferi oluşturur ve insanın hidrosfer üzerindeki olumsuz etkileri bir hayli fazladır.
Hidrosferde yer alan su, sürekli olarak bir döngü içerisinde hareket eder. Ama insan faaliyetlerinin su kaynakları üzerindeki etkilerinin artması, hidrosfer dengesinin bozulmasına neden olmaktadır. Binlerce yıldan bu yana insanların su kaynakları üzerinde yaptıkları değişimler görülmektedir. Özellikle akarsuların ve nehirlerin akışını değiştirmesi, insanın kendi kendine yaptığı en büyük kötülüktür. Çünkü bu durum, hidrosferde yer alan suyun mevcut döngüsüne zarar verir ve bunun olumsuz neticeleri de yine başta insan olmak üzere yeryüzünde yaşayan diğer tüm canlılara dönmektedir.
İnsanların şehirleşmeye başladıkları dönemlerde, şehirlere su sağlamak için yaptıkları değişiklikler, tarım arazilerini sulamak için değiştirdikleri akarsu yollarının değiştirilmesi, sel baskınlarına karşı yapılan setler, enerji üretimi için yapılan barajlar vs. hidrosfer üzerinde olumsuz etkilerin gerçekleşmesine neden olmaktadır.
İnsanların Biyosfer Üzerindeki Etkileri Nelerdir?
İnsanın kendisinin de biyosferin bir parçası olmasına rağmen, biyosfer üzerinde önemli değişikliklere yol açması yine de kaçınılmazdır. Biyosfer; litosfer, atmosfer ve hidrosferden oluşur ve burada yer alan canlılar ve insanların yaşam faaliyetleri, insanın kendi yaptığı işler yüzünden olumsuz yönde etkilenmektedir. Doğal bitki ve hayvan toplulukları üzerinde insanların gerçekleştirdiği değişimlerin Tarihi Oldukça Eski Dönemlere Dayanmaktadır.
İnsanların Bitki Örtüsü Üzerinde Yaptıkları Değişimler Her Ne Kadar Gözle Görülür Şekilde Fark edilmese de doğal türlerin yok olmasına etki etmektedir. Bu da başta kendi yaşamı olmak üzere yeryüzünde hayat hakkı olan tüm canlıların bu haklarının ellerinden alınması demektir. Ormanların ateş yoluyla yok edilmesi veya kesilerek yerine başka şeylerin inşa edilmesi, biyosfer üzerinde olumsuz birçok etkiye neden olmaktadır.
Yakın zamana kadar tropikal yağmur ormanları Orta Amerika’nın üçte ikilik bir bölümünü kaplıyordu. Ancak insan faaliyetlerinin artması, arazi oluşturmak adına yürütülen faaliyetlerin artması, bu bölgede tropikal yağmur ormanlarının büyük bir bölümünü yok etmeye götürmüştür. Tabi ki tropikal yağmur ormanlarının yok edilmesi demek, birçok canlı türünün yaşam hakkının elinden alınması demektir.
Bitki örtüsünün yok edilmesi, sadece insanlar için değil yaban hayvanlarının yaşam haklarının da elinden alınması demektir. Küresel ölçekte sadece son iki bin yıl içerisinde 110 memeli türünün yok olduğu tespit edilmiştir. Tabi veriler, sadece tespit edilen canlılar üzerindedir, bunun haricinde yok olan canlı türlerinin sayısı da bilinmemektedir.
İnsanların biyosfer üzerindeki etkilerinden biri de hayvanların ehlileştirme faaliyetleridir. Yüz binlerce yıldan beri sürdürülen bu faaliyet, hayvanlarda büyük değişimlerin yaşanmasına neden olmaktadır.
İnsan faaliyetlerinin artması ve düzensiz bir şekilde ileriye gitmesi yüzünden atmosfer, litosfer, hidrosfer ve biyosfer olumsuz yönde etkilenmektedir. Bunların olumsuz yönde etkilenmesi demek, başta insan olmak üzere yeryüzünde hayat hakkı bulunan doğa ve diğer tüm canlıların da hayat haklarının elinden alınması demektir. Yakın zamanda bununla ilgili çalışmalar başlatılsa da insanların daha iyi bir yaşam için tahrip ettikleri doğal coğrafyanın sınırları büyümeye devam ediyor. Yaşanan savaşlar, ekonomik iktidar kavgaları, silahların artması, sanayinin gelişmesi gibi tüm etkenler, canlıların yaşam haklarına vurulan bir pelesenk demektir.