Hasan Hüseyin Korkmazgil Sözleri ve En Güzel Şiirleri
Hasan Hüseyin Korkmazgil Sözleri
Şiirleriyle, düşünceleriyle günümüzde de unutulmayan büyük şairlerimizden Hasan Hüseyin Korkmazgil'in güzel sözler ve özlü sözlerini bu yazıda bir araya getirdik. Başarılı şairin kitaplarında yer alan alıntı sözleri de bu içerikte bulabilir sosyal medya hesaplarından paylaşabilirsiniz.
Hasan Hüseyin Korkmazgil'in en güzel 5 sözü;
1. İncecikti, gül dalıydı, dokunsam kırılacaktı, dokunmadım kurudu.
2. Hiç sevmedin öyle mi? kendini öldürmeyi, çekip gitmeyi büyük işler becermeyi, düşünmedin ha! Bravo be... Aşk olsun şu adama vallahi
3. Bir kutup yıldızı, bir ben, bir dinmeyen ağrılarım. Ve müthiş ağlamak istiyorum.
4. Oradadır işte o seni hangi türkü ağlatıyorsa hangi söz vuruyorsa ta yüreğinden oradadır işte o. İyi bak ona...
5. Nehirler boyunca git ve gör nehirlerin nasıl yol aldıklarını! Sen de bir nehirsin ey yolcu!
En Güzel Hasan Hüseyin Kormazgil Sözleri
Elbet bir bildiği var bu çocukların. Kolay değil öyle genç ölmek. Yeşil bir yaprak gibi yüreği koparıp ateşe atmak.
Kör olasın demiyorum kör olma da gör beni.
Severim fırtınanın her türlüsünü ormanlar uğultulu sular dalgalı. Severim Filizkıran Fırtınası’nı kırıp kanatmıyorsa sevincin türküsünü.
Acı çekmek özgürlükse özgürdük ikimiz de. O yuvasız çalıkuşu bense kafeste kanarya. O dolaşmış daldan dala, savurmuş yüreğini. Ben bölmüşüm yüreğimi başkaldıran dizelere.
Kavuşmak özgürlükse özgürdük ikimizde.
Geceleri ha! Hiç sevmedin öyle mi? Kendini öldürmeyi çekip gitmeyi büyük işler becermeyi düşünmedin ha! Bravo be. Aşk olsun şu adama vallahi!
Artık çocuk değiliz, susarak da bir şeyler diyebiliriz.
Hep aynı köşede karşılaşırdık, gözlerini koyacak yer bulamazdım.
Açlığın dini olmaz, yoksulluğun vatanı.
Hep aynı köşede karşılaşırdık, gözlerini koyacak yer bulamazdım.
Oradadır işte o seni hangi türkü ağlatıyorsa
hangi söz vuruyorsa ta yüreğinden oradadır işte o.
iyi bak ona... !
Bir kutup yıldızı, bir ben, bir dinmeyen ağrılarım ve müthiş ağlamak istiyorum.
Ve bir akşam kuşlar gibi elimizden uçup giden mutluluk... Bir sabah ebem kuşaklarının altından dörtnala gelirler.
Ve bir akşam kuşlar gibi elimizden uçup giden mutluluk.. Bir sabah ebem kuşaklarının altından dörtnala gelirler.
İşime karım dedim, karıma Kavel diyeceğim.
Bağışladım dallarımı kıranı, toprağıma tüküreni bağışlamadım.
Elbet bir bildiği var bu çocukların. Kolay değil öyle genç ölmek. Yeşil bir yaprak gibi yüreği koparıp ateşe atmak.
Aramakmış oysa sevmek, özlemekmiş oysa sevmek, bulup bulup yitirmekmiş, düşsel bir oyuncağı. Yalanmış hepsi yalan sevmek diye bir şey vardı sevmek diye bir şey yokmuş.
Bağışladım dallarımı kıranı, toprağıma tüküreni bağışlamadım.
Unutulmaz Hasan Hüseyin Kormazgil Şiirleri
Şiirleri ile günümüzde de unutulmayan şairler arasında yer alan Hasan Hüseyin Korkmazgil'e ait en güzel şiirleri siz değerli okurlarımız için derledik. Okurken aşkı, isyanı, acıyı, özlemi tadacaksınız. Hasan Hüseyin Korkmazgil muhteşem şiirleri, en meşhur Hasan Hüseyin şiirleri;
Acılara Tutunmak
Acı çekmek özgürlükse
Özgürdük ikimiz de
O, yuvasız çalıkuşu
Bense kafeste kanarya
O, dolaşmış daldan dala
Savurmuş yüreğini
Ben bölmüşüm yüreğimi
Başkaldıran dizelere
Kavuşmak özgürlükse
özgürdük ikimiz de
elleri çığlık çığlık
yanyana iki dünya
ikimiz iki dağdan
iki hırçın su gibi
akıp gelmiştik
buluşmuştuk bir kavşakta
unutmuştuk ayrılığı
yok saymıştık özlemeyi
şarkımıza dalmıştık
mutluluk mavi çocuk
oynardı bahçemizde
aramakmış oysa sevmek
özlemekmiş oysa sevmek
bulup bulup yitirmekmiş
düşsel bir oyuncağı
yalanmış hepsi yalan
sevmek diye bir şey vardı
sevmek diye bir şey yokmuş
Acı çektim günlerce
Acı çektim susarak
Şu kısacık konutlukta
Deprem kargaşasında
Yaşadım bir kaç bin yıl
Acılara tutunarak
Acı çekmek özgürlükse
Özgürüz ikimizde
acılardan artakalan
işte o bakışlarmış
kuğu diye gözlerimde
gün batımı bulutlarmış
yalanmış hepsi yalan
savrulup gitmek varmış
ayrı yörüngelerde...
***
Acıyı Bal Eyledik
Pir Sultan olur dirilir'
bak su bebelerin güzelliğine
kaşı destan
gözü destan
elleri kan içinde
kor olasın demiyorum
kor olma da
gör beni
damda birlikte yatmışız
öküzü hoşça tutmuşuz
koyun değil şu dağlarda
sanki kendimizi gütmüşüz
hor baktık mi karıncaya
kirdik mi kanadını serçenin
vurduk karacanın yavrulusunu
ya nasıl kıyarız insana
sen olmazsan öldürmek ne
çürümek ne zindanlarda
özlem ne ayrılık ne
yokluk ne yoksulluk ne
ilenmek ne dilenmek ne
ilenmek ne dilenmek ne
issiz güçsüz dolanmak ne
gün gün ile barışmalı
kardeş kardeş duruşmalı
koklaşmalı söyleşmeli
korka korka yasamak ne
kahrolasın demiyorum
kahrolma da
gör beni
kanadık toprak olduk
çekildik bayrak olduk
döküldük yaprak olduk
geldik bugüne
ekmeği bol eyledik
acıyı bal eyledik
sıratı yol eyledik
geldik bugüne
ekilir ekin geliriz
ezilir un geliriz
bir gider bin geliriz
beni vurmak kurtuluş mu
kör olasın demiyorum
kör olma da
gör beni
***
Aşk Şiiri
Sen aşk şiiri yazamazsın Hasan Hüseyin
Çünkü aşk şiirden önce gelir sende
Oysa şiir önünde gitmelidir herşeyin
Sen aşk şiiri yazamazsın Hasan Hüseyin
Çünkü aşk
Kavganın içindedir
Çünkü sen
İçindesin kavganın
Elmayı kokusundan
Güvercini biçiminden soyutlamaktır
Yaşamak denilen kavagyı aşksız düşünmek
Sen aşk şiiri yazamazsın Hasan Hüseyin
Çünkü sen
Gagasından tutup kuşu
Öt kuşum öt kuşum demiyorsun
Çünkü sen
Yedirip çiçekleri ineğe
Koklayıp gerisini ineğin
Kok çiçeğim kok çiçeğim demiyorsun
Öpüşmek başka şeydir yiğidim
Öpüşmeyi düşünmek başka
Sevişmek başka şeydir güzelim
Sevişmeyi düşünmek başka
Sende yaprak -iki gözüm-
Sende yıldız -yürek sızım-
Sende su
Sende bu dört boyutlu kaçma tutkusu
atlıkarıncadan geceleyin
Bakmaktır lunaparka
Sen aşk şiiri yazamazın Hasan Hüseyin
Çünkü sen ilkyaz yağmurlarında çırılçıplak
Dolaşır gibi sıcak morlarda
İçer gibi morları
Düşer gibi morlara
Yaşarsın aşkı iliklerinde
Çünkü sen iki düşman ucun bileşkesisin
Acısısın kavuşmanın
Ayrılmanın sevincisin
Sen aşk şiiri yazamazsın Hasan Hüseyin
Çünkü aşkın kendisidir şiirin
Oysa sen
Oysa aşk
Oysa sen
Sen
Sen aşk şiiri yazamazsın Hasan Hüseyin
***
Bir Oğlum Olacak Adı Temmuz
Bir oğlum olacak adı Temmuz
uykusuz
korkusuz
beter mi beter
ben beynimi satarak yaşıyorum
o benden proleter
bir oğlum olacak adı temmuz
karataşın göbeğinde aşk
karataşın göbeğinde barış
karataş çatladı çatlayacak
bende bitmeyen kavga
onda yeniden başlayacak
bir oğlum olacak adı temmuz
öfkede benden fırtına
sevgide deniz
ne samanyollarının ulu kervanları susuzluğumun
ne kutupşafaklarında tanrılaşması ilkelliğimin
temmuz gibi sıcak ve bereketli
temmuz gibi uçsuzbucaksız
bir oğlum olacak adı Temmuz
dilinde en güzel sesi Türkçemin
kulağı en yiğit şarkılarla delik
korkak bir merakla değil yıldızlı karanlığı
Vivaldi'yi dinler gibi okuyup anlayacak
ve belki de sütdişleri sürerken balaban bir bursa şeftalisine
ay'dan kendi sesini dinleyecek
vahşi bir çiçek gibi açılmış gözleriyle
ben ki yalınayak bastım kızgın dişlerine açlığın
iri bir çizme gibi balkanlar'a basarken faşizm
dağlarda silah atmayı sevdim
ben ki silah taşıdım gizli gizli
dünyanın bütün devrimlerine
boşuna dönmüyor bu rotatifler
boşuna bağırmıyor bu kara
boşuna dinlemiyor bu korku kapımızı
anamın aksütü gibi biliyorum ki
doyumsuz günlere doğacak temmuz
doyumsuz günler görecek
hani şu hep andıkça sızlatan yüreğimizi
hani şu hep dalıp dalıp gittiğimiz andıkça
beklediğimiz beklediğimiz beklediğimiz
ve tam görecekken göçüp gittiğimiz günler gibi günler
ama mutlaka
karataşın göbeğinde aşk
karataşın göbeğinde barış
karataş çatladı çatlayacak
ben direndim yorulmadım
o yorulup yıkılmayacak
***
Haziranda Ölmek Zor
Ahmet Arif, Orhan Kemal ve Nazım Hikmet İçin yazılmıştır. Haziran'da kaybettiğimiz değerlere ithafen;
işten çıktım
sokaktayım
elim yüzüm üstümbaşım gazete
sokakta tank paleti
sokakta düdük sesi
sokakta tomson
sokağa çıkmak yasak
sokaktayım
gece leylâk
ve tomurcuk kokuyor
yaralı bir şahin olmuş yüreğim
uy anam anam
haziranda ölmek zor!
havada tüy
havada kuş
havada kuş soluğu kokusu
hava leylâk
ve tomurcuk kokuyor
ne anlar acılardan/güzel haziran
ne anlar güzel bahar!
kopuk bir kol sokakta
çırpınıp durur
çalışmışım onbeş saat
tükenmişim onbeş saat
acıkmışım yorulmuşum uykusamışım
anama sövmüş patron
ter döktüğüm gazetede
sıkmışım dişlerimi
ıslıkla söylemişim umutlarımı
susarak söylemişim
sıcak bir ev özlemişim
sıcak bir yemek
ve sıcacık bir yatakta
unutturan öpücükler
çıkmışım bir kavgadan
vurmuşum sokaklara
sokakta tank paleti
sokakta düdük sesi
sarı sarı yapraklarla birlikte sanki
dallarda insan iskeletleri
asacaklar aydemir'i
asacaklar gürcan'ı
belki başkalarını
pis bir ota değmiş gibi sızlıyor genzim
dökülüyor etlerim
sarı yapraklar gibi
asmak neyi kurtarır
sarı sarı yaprakları kuru dallara?
yolunmuş yaprakları
kırılmış dallarıyla
ne anlatır bir ağaç
hani rüzgâr
hani kuş
hani nerde rüzgârlı kuş sesleri?
asılmak sorun değil
asılmamak da değil
kimin kimi astığı
kimin kimi neden niçin astığı
budur işte asıl sorun!
suçsuz günahsız
gitme korkusu
ah desem
eriyecek demirleri bu korkuluğun
oh desem
tutuşacak soluğum.
Ağustos Şiiri
Yüreğim sızlıyor bu roman iyi bitmeyecek
Beterin beteri var diyenlere inanmıyorum
Hep böyle havalar besler fırtınaları
Korkarım bu mavi ışık çabuk sönecek
Duymazdım durgun suların bezgin türkülerini
Alışmak ölümün bir başka adıymış bilmezdim
Bir yangın sonu yorgunluğu yakıyor avuçlarımı
Bir rüzgar kulaklarımdan hiç eksilmiyor
Esirgenmiş bir dünyada müthiş yalnızım
Geri dönsen bile ben artık o ben olmayacağım
Yüreğim sızlıyor bu roman iyi bitmeyecek...
Ben mısralarımı kerpiç gecelerinden çekmişim
Beş numara lamba kaderi var mısralarımda benim
Deli çizgi gözlerimi kör etmiş, kör etmiş, kör etmiş
Göçmüş kıtalar üstünde kuşlar dönüyor garipsi
Çığlık çığlığa kuşlar dönüyor evcil ve tedirgin
Gök mavisi bir türkü dolanmış yüreciğime
Selsele yolculuklar tütüyor gözlerimde, neyleyim
İnsan demişim, kitap yüzlü insanlar demişim gidemiyorum...
Kaderim kaderleri demişim güzelim
Sen olmasan ben böyle değildim
Böyle uysal ve kırılmış değildi şiirlerim
Bir yangın sonu yorgunluğu yakıyor avuçlarımı
Yüreğim sızlıyor bu roman iyi bitmeyecek...
Rüzgâr gibi ağustos geçti ellerimizden
Meyvalar bizi bal renkli günahlara çağırıyorlar
Bir yanda yaşanmamış günlerin hırsı
Bir yanda boşa geçen gecelerin acısı
Malum o dramın en güzel perdesindeydik
Ağustos şarap olmuş, kanımıza akmıştı
Göçmüş kıtalar üstünde kuşlar gibiydik
Her gören didik didik bizi denetliyordu
Biz kendi derdimize düşmüştük...
Orda da akşamlar olacak güzelim
Kanlı mendil gibi ağustos akşamları
Şu benim çektiklerimi görmeyeceksin
Belki yanında başkaları olacak
Belki düşlerine bile girmeyeceğim
Gün oldu acıların şiirini yaşadım
Gün oldu zehir gibi yokluğunu yaşadım
Bana sen ne diye duyurdun yalnızlığımı
Ne diye gurbet gibi mısralarıma sindin
Dokunsan parmaklarıma tutuşacağım...
Yere batan şehrin tek yalnızıyım
Yüzyılın ağrısını anlayarak çekiyorum
Ekmeğime barut sinmiş bulanık özgürlükler
Tepmişim rahatımı, boynu bükük mutluluğumu
Yaşıyorsam erkekçe yaşıyorum...
Düşün ki coğrafyanın en güzel yerindeyiz
En güzel günlerinde gençliğimizin
Ölümden ötesini aklım almıyor
Beterin beteri var diyenlere inanmıyorum
İstesek cenneti kurtarabiliriz
Ben bir ışık için tepmişim rahatımı
Bu güleç yüzlülerin, bu acı türkülerini
Bu yoksul yerleri anlayarak seviyorum
Delicesine anlayarak güzelim
Yüreğim sızlıyor bu roman iyi bitmeyecek
Ahmet Erhan Sözleri | Yılmaz Odabaşı Sözleri |
---|---|
Yusuf Hayaloğlu Sözleri | Yılmaz Güney Sözleri |