En Güzel, Anlamlı Murathan Mungan Sözleri ve Şiirleri
Murathan Mungan Sözleri
En güzel Murathan Mungan sözleri burada… İçeriğimizde Murathan Mungan Sözleri resimli olarak listelenmiştir. Sizler de en beğendiğiniz güzel sözler ve mesajları sosyal medya hesaplarından paylaşabilirsiniz.
Türk Edebiyatı'nın en önemli şairlerinden Murathan Mungan'ın en güzel 5 söz önerisi;
1. Oysa konuşsak ya da dokunsak birbirimize, çekip gidecekti içimizdeki o korkunç noksanlık…
2. Bütün masallar sonsuz bir kış uykusuna yatmışlardı.
3. Hayat kısa olabilir ama anlar sonsuzdur.
4. Alçalan insanların yükselen değerlerinden uzak duruyorum.
5. Üzgünüm diye başlayan bir cümle duyarsanız şayet, hazır olun! Cümlenin sonunda üzgün olan tek kişi siz olacaksınız.
En Güzel Murathan Mungan Sözleri
Zevkler ve renkler tartışılmaz- bütün zevksizlerin atasözüdür.
Ne zaman içime biraz fazla baksam yükseklik korkum depreşir .
Hangi dağın konuşmaya ihtiyacı vardır.
Susmaktan yapılmıştır bazı anlar, yüksek sesle okunduğunda dağılırlar...
Hayatın boş olduğunu düşünen insanların içi fazla doludur…
Güçlü kadınların kanatları altında sakladıkları yaraları vardır. Bu sebeptendir her erkeğin yanında uymayışları.
Acı veriyorsa eğer geçmiş… O zaman geçmemiş demektir.
Şimdi bir mevsim değil, koca bir hayat girdi aramıza. Biliyorum ne sen dönebilirsin artık, ne de ben kapıyı açabilirim sana.
Hayatta aynı şeyi kaybetmiş insanların konuşmaya gerek duymayan ortak sızısıyla birbirlerine dolgun gözlerle baktılar bir süre.
Yokluğunda her sabah bozuk bir günaydın atıyorum çocukluğumdan kalma eski kumbarama. Geldiğinde sana güzel bir hoş geldin almayı planlıyorum.
“Huzurluyum. Mutluluk benim için hiçbir zaman önemli bir kavram olmadı. Daha çok bir rastlantı gibi yaşadım mutluluğu. Kısa anların hediyesi gibi. Yaşamın, karşıma çıkardığı bazı anlar benim için mutluluk demekti.O kadar…
Kırılmış bir bardaktan etrafa saçılmış cam parçasıysam, üstüme basmaya çalışanların ayaklarını kanatmak zorundayım.
Her insanın ömründe, kendinden önceki insanların anlamadıklarını anlamanın mutluluğu ve anlaşılmasını kendinden sonraki insanlara devredecekleri bilinmezliklerin kederi vardır.
Bir tek gece vardır insanın hayatında. Ömür boyu sürer nöbeti. Bu da öyleydi. İyi ol, sağ ol, uzak ol. Ama bir daha görme beni!
Yaşıyor ya da ölmüş olmakla ilgili bir şey değildi. Bazı şeyleri bazı insanlarla konuşmanın hiçbir olanağının kalmadığı durumlar vardır. Bu da onlardandı. Ölümün güçlendirdiğine karşı, bir tür merhametle susarız.
Oysa bilmediğin bir şey vardı sevgilim, ben sende bütün aşklarımı temize çektim.
Her insanın ömründe, kendinden önceki insanların anlamadıklarını anlamanın mutluluğu ve anlaşılmasını kendinden sonraki insanlara devredecekleri bilinmezliklerin kederi vardır.
Unutma bir büyük yazarın dediği gibi, en iyi intikam şekli, kayıtsızlıktır.
Sevecen bir kadının sıradan bir temasının bile, insanda güven verici bir huzur uyandırdığını nicedir unutmuştu.
Aptallığımız; birbirimizde sahip olmadığımız özellikleri aramamızdı.
Birinin her şeyini merak etmeye başlamak, aşkın ilk göstergesidir bana göre.
Sürekli geçmişe dönüp bakarsan boynun tutulur.
Murathan Mungan Aşk Sözleri
Kırık bir kalbi alçıya alırsanız, herkes gelir imzasını atar.
Her ayrılık kötü değildir. Bunu en çok ayrıldıktan sonra aşka hâlâ kalbi kalmış olanlar bilir.
Azı karar olmadı hiç sevmelerim, hep çoğu zarar dedikleri kadar sevdim…
Aşk, sevdiğiniz kişinin mazisini de ele geçirmenizi ister sizden. aşk, birlikte yaşanmamış zamanları da ele geçirmek ister.
Onca şarkı, onca film, onca roman ama sevmeye yetmez ; Herkesin kalbi.
Biliyorum bütün sözler yavan, bütün sözcüklerin içi boşaltılmış, bütün anlamlar kullanılmış, bütün anlar uçucu; kelimeye dökülen her duygu, kendiliğinden soğuk bir klişe oluveriyor; hiç bir sözcük duygularıma da yüreğime de yetmiyor.
Bir erkeğin bir kadına söyleyebileceği en güzel söz “Bir daha ki seveceğim kız, bizim kızımız olacak” demesidir.
“Huzurluyum. Mutluluk benim için hiçbir zaman önemli bir kavram olmadı. Daha çok bir rastlantı gibi yaşadım mutluluğu. Kısa anların hediyesi gibi. Yaşamın, karşıma çıkardığı bazı anlar benim için mutluluk demekti.O kadar…”
Herkes anlamlı anlamlı başını sallıyor. Duygulanmış gibiler, etkilenmiş gibiler, hüzünlenmiş gibiler. Hep gibiler. Hiç kendileri olmuyorlar. Olurlarsa kendilerinden korkuyorlar.
Beklentisi yüksek kadınların yalnızlığı daha koyu olur. Büyük lafların gölgesinde geçen hayatlar, bir daha iflah olmuyor. Geçip gittiğiyle kalıyor zaman, aşk, her şey.
Geçtiğimiz yollarda kaybettiklerimizin bize en büyük kötülüğü kendilerini bize tekrar tekrar hatırlatmalarıdır.Bir kere kaybetmekle kurtulamadığımız şeylerdir Yoklukları hayatımızdaki varlıkları haline gelir.Hep ama hep hatırlarız.ne biçim kaybetmektir bu.
Bazı böyle büyük kışları vardır insan hayatının; yıllar geçse de unutulmaz. Anılarımız onlarla anlamlanır, derinleşir. Çocukluğumuzu saklı tutar. O kış benim için öyleydi.
Huzurluyum. Mutluluk benim için hiçbir zaman önemli olmadı. Daha çok raslantı gibi yaşadım mutluluğu. Kısa anların hediyesi gibi. Yaşamın karşıma çıkardığı bazı anlar benim için mutluluk demekti, o kadar…
Ne zaman içime biraz fazla baksam yükseklik korkum depreşir.
Gelirsen yolum genişler, Gelmezsen hayalini severim. Yanmaktan korkmam Ben bu aşka, sağ çıktığım yerlerden geldim.
Ne tuhaf! İnsanoğlunun yaşamda en geç keşfettiği şey şimdiki zamandı.
Takvim düzeni herkes için aynı olsa da, zaman herkesin içinde başka türlü ilerler.
Bunu onunla konuşmanın hiçbir olanağı yoktu artık.
Gece söndürür hayalet olmaya yetmeyenlerin ışığını Güçlü olmaya benden daha çok ihtiyacın var Çünkü haksız olduğunu Kalbinin bir yerinde biliyorsun.
"Akşamüstleri, gün batımları neden hem güzel hem kederlidir usta?" dedi Tagan.
"Çünkü her şeyin bir sonu olduğunu hatırlatırlar" dedi Moottah
Her insan kendi olması karşılığında topluma bir bedel öder. Az ya da çok ama mutlaka bir bedel… Kimse bedelsiz kendi olamaz. Bu bedel çoğu kez yalnızlıktır.
Her ayrılık kötü değildir. Bunu en çok ayrıldıktan sonra aşka hâlâ kalbi kalmış olanlar bilir.
Yazar dediğin ömrü bavulunda yakın akraba.
Hatırladıklarımızla değil, asıl hatırlamadıklarımızla başa çıkmakta zorlanırız.
Ben sende bütün aşklarımı temize çektim
Anladığındaysa yapacak tek şey kalmıştı sana
Bütün kazananlar gibi
Terk ettin.
... her aşk bir başka aşka bağlanır, sürer, sürdürür kendini.
Yıllardır beklediğim o, beklediğim orada, kader değil midir, şimdi rastlamak ona, kolay unutulmayacak bir olanaksızlıkla.
Murathan Mungan Şiirleri
Birbirinden muhteşem Murat Mungan şiirlerini ve şarkı sözlerini siz değerli okurlarımız için derledik. İşte, Aşk, hüzün, hasret konulu en güzel Mungan şiirleri;
Aşk Özeti
Zaman zaman anlardın
aşk özetini
zamanın içinde aşk olmasaydı
böyle yanmazdın
böyle serzenmezdin
aşk özetinde seni
seni
bulmazdım....
***
Yalnızlık
ben ne zaman yalnız kaldım, bilmiyorum
ne tuhaf, vaktim olmazdı
yalnızlığı bunca bilirken
kendimi hiç yalnız sanmazdım
çevremde hep birileri vardı,
ben hep birilerinin yanındaydım
günler belirsiz bir gelecek için neredeyse kendiliğinden hazırlanırdı
aramızda habersiz gidip gelen gündelik armağanlarla
kendi kendini taşıyan bir ırmağın akıntısında hayat
bizi kendi sahillerimize ulaştırırdı
bazı evlerden taşınırdık, bazı insanlar girip çıkardı hayatımıza
bazı mektuplar alırdık, bazı sözler, çiçek selamları
sonraları bazı tanıdıklarımızın ölümleriyle de karşılaştık
elde olmayan nedenle
sudaki halkalar gibi genişleyen
küçük alınganlıklardan büyük dargınlıklara
vazgeçişler, unutuşlar, kayıplar
birbirimizi çok sevdik hep
yıllarla azala azala…
eski aşklarım neredesiniz? Hepinizi çok özledim.
şimdi birdenbire bir köşeden çıkıp bana,
yalnızca, Merhaba, deseniz,
o zamanlar hiç mutlu etmediğiniz kadar mutlu edersiniz,
bir zamanlar bütün ağladıklarımı geri verebilirim size
sağ olun demek isterim, sağ olun, sağ olun
sanki beni yeniden sevdiniz
ama biliyorum, pis bir yağmur başlıyor, şemsiyem yok yanımda,
yağmurda yürümekten nefret ederken, yürümekte ısrarlıyım gene de
isterseniz, kederdeki bütünlük, diyelim buna
ne kadar ıslansam, o kadar çıkacağım sanki
bir zamanlar çok daha bütün olduğumu sandığım
o yıkanmış zamanlara…
Eskidendi Çok Eskidendi
Hani erken inerdi karanlık,
Hani yağmur yağardı inceden,
Hani okuldan, işten dönerken,
Işıklar yanardı evlerde,
Eskidendi, çok eskiden.
Hani ay herkese gülümserken,
Mevsimler kimseyi dinlemezken…
Hani çocuklar gibi zaman nedir bilmezken,
Eskidendi, çok eskiden.
Hani hepimiz arkadaşken,
Hani oyunlar tükenmemişken,
Henüz kimse bize ihanet etmemiş,
Biz kimseyi aldatmamışken,
Eskidendi, çok eskiden.
Hani şarkılar bizi bu kadar incitmezken,
Hani körkütük sarhoşken gençliğimizden,
Daha biz kimseye küsmemiş,
Daha kimse ölmemişken,
Eskidendi, çok eskiden.
Şimdi ay usul, yıldızlar eski
Hatıralar gökyüzü gibi gitmiyor üstümüzden
Geçen geçti,
Geçen geçti,
Geceyi söndür kalbim
Geceler de gençlik gibi eskidendi
Şimdi uykusuzluk vakti.
( Şarkı Sözü)
***
Bu Ne Biçim Hayat
Bu ne biçim Postacı
Üç defa çalıyor kapıyı
Bu ne biçim kel
Hem merhemi var
Hem sürmüyor başına
Bu ne biçim biçimler
İstediğiniz kadar çoğaltılabilir
Memleket çok müsait buna
Örneğin yeni bir komşu taşındı karşıya
Bir baktım Fahriye Abla!
Kırk yıllık bir rötar yapmış
Erzincan Treni
Ben gelmişim şu yaşıma
O ise şiirdeki yaşından gün almamış daha
Benimki ne biçim hayat
Uymuyor ne gördüklerime
ne duyduklarıma
ne okuduklarıma
Ben ne biçim benim
Ne kendime benziyorum
Ne başkalarına.
***
Kırılgan
Kırılgan bir çocuğum ben
Yüreğim cam kırığı
Bütün duygulardan önce
Öğrendim ayrılığı
Saldırgan diyorlar bana
Oysa kırılganım ben
Gözyaşlarım mücevher
Saklıyorum herkesten
Ürküyorlar gözümdeki ateşten
Ürküyorlar dilimdeki zehirden
Ürküyorlar o dur durak bilmeyen
Gözükara cesaretimden
Diyorlar: Bir yanı sarp bir uçurum,
Bir yanı çılgın dağ doruğu.
Oysa böyle yapmasam ben
Nasıl korurum içimdeki çocuğu?
Bir yanım çılgın nar ağacı
Bir yanım buz sarayı.
( Şarkı Sözü)
***
Sevgilim
Sevgilim,
yetimim benim,
aylar nasıl geçiyor zaman hiç geçmezken
kapılar kapalı, dünya buzlu cam
uyuşmuş gözlerimin önünde
hayat akıp gidiyor hiç kımıldamadan
ikimizin yerine dinliyorum
sevdiğin şarkıları
siyah tişörtünü giyiyorum yatarken
gömleklerini, kazaklarını, kokunu
senin rüyalarını görüyorum ölür gibi uyurken
gün boyu elimde kahve fincanı
kapıyı açmıyorum
telefonlara çıkmıyorum
başını bekliyorum geleceği olmayan hatıraların
Sevgilim,
yetimim benim,
nasıl da kayıtsız gülüyorsun hayata
öldüğünden haberi yok fotoğraflarının.
***
Aşk Yeniden
Aşk yeniden
Akdeniz’in tuzu gibi
Aşk yeniden
Rüzgârlı bir akşam vakti
Aşk yeniden
Karanlıkta bir gül açarken
Aşk yeniden
Ürperen sahiller gibi
Aşk yeniden
Kumsalların deliliği
Aşk yeniden
Bir masal gibi gülümserken
Gözlerim doluyor
Aşkımın şiddetinden
Ağlamak istiyorum
Yıldızlar tutuşurken
Gecelerin şehvetinden
Kendimden taşıyorum
Aşk yeniden
Bitti artık bu son derken
Aşk yeniden
Aynı sularda yüzerken
Aşk yeniden
Rüya gibi bir yaz geçerken
Aşk yeniden
Unutulmuş yemin gibi
Aşk yeniden
Hem tanıdık, hem yepyeni
Aşk yeniden
Kendini yarattı kendinden
(Şarkı sözü)
***
İstersen Hiç Başlamasın
İstersen hiç başlamasın
Bu hikaye eksik kalsın
Onca yaraların ardından
Yeni bir aşk yaratamazsın
Örselenmiş bir çocukluk
İşte benim bütün hikayem
Kaç sevda geçse de yüreğimden
Bu yıkıntıları onaramazsın
İstersen hiç başlamasın
Geç kalmışız birbirimize
Yanlış kapılarla geçmiş bunca yıl
Dönemeyiz artık ilk gençliğimize
İstersen hiç başlamasın
Söz verelim kendimize.
***
Olmasa Mektubun
Yazdıkların olmasa
Kim inanırdı
Senle ayrıldığımıza.
Sanma unutulur,
Kalp ağrısı zamanla
Her şeyi unutarak
Yaşanır sanma.
Neydi bir arada tutan şey ikimizi
Birleştiren neydi ellerimizi
Bırak bana anlatma imkansız sevgimizi
Sevmek birçok şeyi göze almaktır.
Baksana geçmişe,
Ne çok anıyla yüklü
Nerde o taverna,
Nerde sinema
Harcanmış zamanlar
Yeniden yaşanmaz ki;
Geç kaldıktan sonra
Arama boşa!
(Şarkı sözü)
***
Ah Mardin
yeni değil keşfine gençlik verilmiş gerçekler
her zaman yalnızdım
kitaplar kadar yalnız
yalnızca yalnızlığımdan gürültücü bir kalabalık yaptım
herkes için farklı aldanışlar, kurtarılmış hayatlar yok pahasına
her zaman yalnızdım
yanardağlar kadar yalnız
ey kafiye sevenler,
şimdi beni gökyüzünde bir yıldız sananlar, yanıldınız!
nankörlük etmeyeyim gene de,
yalnızlığımı daha az hissettiğim anlarım oldu yalnız
evimde hep aynı anda çalar telefonla kapı
gene öyle oluyor; hiç yalnız bırakmazlar beni
yalnızlık bilgisiyle çatılmış arkadaşlıkların korunaklı gölgesinde
yalnızlık için çalar telefonlar kapılar
İstersen bana uğra, ya da, Akşama buluşalım
ölmeden yapacak çok iş var…
***
Avara
Anımsıyor musun?
Bir çetemiz vardı: Vahşi Siyah Atlar
ısmarlama serserilikler yaşardık
kimselere bir şey demeden kaçıp gitmeler gibi
sokaklarda sabahlamak, parklarda yatmak
yabancıları mahalleye sokmamak gibi
Ve bir gün gideceğimiz Amerika vardı
herkesin bir Amerika'sı vardı o zamanlar
herkes gece istasyonlarında
kendi Amerika'sını arardı
kısık ışıklı arkadaş odaları
plağın bir yüzünü kaplayan uzun parçalar eşliğinde
kendi rüyalarımıza dalar, dağılırdık
okyanuslar, gemi yolculukları, kanayan ıslıklar
ve dünyanın bütün limanları
önümüzde sessizce uzardı
Biterdi plak. Disk boşa dönerdi.
Düşlerimiz çarpıp geri dönen sulardı şimdi
Böyle zamanlarda ilk sözü söylemekten
Kaçınırdı herkes
Sonra biri usulca kalkar, herkese çay koyardı
Anımsıyor musun?
Vahşi, siyah atlardık
kentin ışıklı çöllerinde kendi izini arayan
deri ceketlerimize sığdırdığımız düşlerimiz kadar
aşık ve düşmandık
dünya acıtırdı bizi, herşey kanatır, herşey yaralardı
sevişmek çekip çıkarmazdı bizi derinliğimizden
öfkemizi dindirmezdi hiçbir şey
geceleri uyumayan çocuklardık,
otobüs garlarında uzun maceralar umar
apansız yolculuklara çıkardık
uykulu kentlere girerdik gece yarıları
ıssız ağaçlar olurdu yol kenarlarında
gökyüzünde parlak yıldızlar, her yere aynı uzaklıkta
sarhoş bindiğimiz otobüsün penceresinden
sanki bambaşka bir dünyaya bakardık
sonra saklayarak yüzümüzü birbirimizden
yumruklarımızı sıkar, sessizce ağlardık
ışığı açık kalmış pencereler, kepengi örtülü dükkanlara,
yaz bahçelerinden taşan çiçeklere,
adını bile bilmediğimiz bu kente
neye olduğunu bile bilmediğimiz bir hasretle
uzun uzun bakardık
anımsıyor musun?
ahh o gece yolculukları
bir başka kente, bir başka insan olmanın umutları
kaç yol arkadaşı kaldı şimdi geriye
gençliğin ilk acılarını birlikte keşfettiğimiz
kaç yol arkadaşı?
sürüyerek götürdüğümüz dargın beraberlikleri saymazsak
ne kalıyor elimizde?
ölenler,
terkedenler,
bir de telefonları, adresleri, kendileri değişenler
vahşi siyah atlardık; yılkıya bırakıldık
içimizden kimse gidemedi Amerika'ya
kendi Amerika'sı da olmadı hiçbirimizin
yağmur aldı
rüzgar aldı
zaman aldı
o vahşi siyah atları
herşey o eski rüyada kaldı
çarpıp geri dönen düşlerimizin üstünde
çürümüş cesetleri yüzüyor şimdi vahşi siyah atların
öldükleri sahilleri kendileri de bilmiyorlar
peki, sen anımsıyor musun?
***
Gelme
Baktığın yerde karanlık bir tomurcuk bırakıyorum
çarşılar avuçlarında aykırı
sokakların lisanı adımlarında
gelme, geldiğinde her şey yitiriyor kendini
vurgun: ölümlerin en kostağı
vurgun ölümlerden kaçkın yanımız
konaklarda boğulmuş eski bir ana
şöyle buyurur:
sen seç kendine bir hayat
ve öylesine yaşa, nasılsa
kaldığın yerden vurgun sürdürür
ve hep bak kendine
bir örnek aynalara asi bir suret bırak
baktıkça gözlerin
kendini öldürür…