İnsan Ticareti Suçu - Türk Ceza Kanunu

Çalışmamızda İnsan Ticareti Suçu 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu kapsamında değerlendirilmiştir.
İnsan Ticareti Suçu - Türk Ceza Kanunu

İNSAN TİCARETİ SUÇU

İnsan Ticareti Türk Ceza Kanunu m. 80’de uluslararası suçlar bölümünde düzenlenmiştir. Sınırları Aşan Örgütlü Suçlarla Mücadele Sözleşmesi’nin gereği olarak 5237 sayılı Türk Ceza Kanun’unda yer bulmuştur. Daha önceki kanunlarımızda doğrudan düzenleme alanı yoktu. Türk Ceza Kanun’u m.79’da  düzenlenmiş olan göçmen kaçakçılığı suçuna paralel olarak düzenlenmiştir. Göçmen kaçakçılığı ve insan ticareti suçları birbirine benzerlik göstermekle beraber aralarındaki en önemli fark mağdurun göstermiş olduğu rızadır. Göçmen kaçakçılığı suçunda mağdur kendi rızası ile bu suçun işlenmesine bizzat katılmaktadır ve mağdurun rızası suçun örtülü unsurudur, ancak insan ticareti suçunda mağdurun rızası hukuken sakatlanmış bir rızadır ve bir hukuka uygunluk sebebi oluşturmaz.

 

Hukuki Konu: Korunan hukuki menfaat karma niteliktedir.

1- Uluslararası toplum ve uluslararası anlamda tanımlanmış insani değerler korunan öncelikli hukuki menfaattir

2- İnsan ticareti suçunun mağduruna ilişkin olarak kişiye özgü haklar korunan hukuki menfaat arasındadır. Onur, şeref, haysiyet, yaşam hakkı, vücut bütünlüğü, mal varlığı korunan hukuki menfaatler arasındadır.

3- Kamu düzeni de korunan hukuki menfaatler arasındadır. İnsan ticareti eylemlerinin sonucunda kamu düzeninde ciddi bozulmalar olduğunu görmekteyiz.

 

Fail: Bu suç kapsamında fail herkes olabilir. Özgü bir fail tanımlanmamıştır.

Mağdur: Madde lafzında doğrudan kişiyi işaret ettiği için suçtan doğrudan zarar gören insan, düzenleme yeri itibariyle uluslararası toplum ve kamu düzeni olarak tanımlanmaktadır.

Suç Hareketleri: İnsan ticareti suçu düzenlenmiş olduğu TCK m.80 birden fazla hareketli bir suç tipidir. Suçun unsurlarının tam olabilmesi için ihtiyacımız olan amaç hareketler ve araç hareketler bulunmaktadır. Bunun yanında failin kastının da olması gerekmektedir. Kanun koyucu m.80’in 3. Fıkrasında mağdurun 18 yaş altında olması durumunda ise bir ayrıma gitmiştir ve sadece asıl hareketlerin varlığında suçun unsurlarının oluşacağını var saymıştır.

Mağdurun 18 yaş üzerinde olduğu durumlarda birden fazla hareketten bahsedebilmek için araç hareketlerden en az birinin ve amaç hareketlerden de en az birinin özel kastı gerçekleştirmek maksadıyla ortaya konulmuş olması gerekmektedir. Araç hareketlerin ortak özelliği iradeyi bertaraf etmek veya iradeyi sakatlamaya yöneliktir. Amaç hareketler ise ulaşılması istenen asıl hareketlerdir. Birden fazla hareketli suçlarda altını çizerek ifade etmek istediğim önemli nokta şudur; sadece araç hareketlerin tamamlanmış olması suçu teşebbüs aşamasında bırakacaktır.

 

Mağdurun 18 yaş altında olduğu durumlarda araç hareketlerin varlığı aranmadan suçun unsurlarının tamamlanmış olduğunu yukarıda ifade etmiştik.  Başka bir deyişle suçun unsurlarının tam olması bakımından sadece amaç hareketler yeterlidir. Ancak hem amaç hareketler hem de araç hareketler birlikte gerçekleştirilmişse bu durumda TCK madde 61 kapsamında cezanın tayininde dikkate alınması gerekmektedir.

Amaç ve araç hareketler her iki grupta da kendi içinde seçimlik olarak düzenlenmiştir. Seçimlik araç hareketlerden birden fazlasının yapılması neticeyi değiştirmez. Keza birden fazla amacın da hedeflenmesi neticeyi değiştirmez ve neticede ortaya çıkan tek bir suç olur.

Araç ve amaç hareketler sırada birbirini takip eder. Yani zamansal olarak ilk önce araç hareketlerin varlığı aranır sonra ise amaç hareketlerin hedeflenmiş olması gerekir.

Araç hareketler: TCK 80’in lafzında maksadıyla kelimesinden sonraki blokta araç hareketler soralanmıştır. Tehdit, baskı, cebir veya şiddet uygulama, nüfuzu kötüye kullanmak, kandırmak veya kişiler üzerindeki denetim olanaklarından ya da çaresizlikten yararlanarak rızalarını elde etme olarak sayılmıştır.

Nüfuzu kötüye kullanmak:  Ailevi veya bir başka nedenle başkası üzerinde sahip olunan etkiyi failin lehine kişinin iradesi aleyhine kullanılmasıdır.

Nüfuzu kötüye kullanma içinde tehdit eylemi içinde 3. kişiler üzerinden de gerçekleştirilebilir.

Kandırmak:  İradenin irade sahibinin istediğinden farklı şekilde oluşmasına neden olmak irade sahibinin de bu gerçeği görmezden gelmesini sağlamak olarak özetle tanımlanabilir. Doktrindeki baskın görüşe göre insan ticareti suçundaki kandırma araç fiili dolandırıcılıktaki hileye benzemektedir.

Kişi üzerindeki denetim olanaklarından yararlanmak: Hukuk düzeni çerçevesinde kişinin lehine olarak kullanılması beklenen denetim yetkisinin mağdur aleyhine tecellisi söz konusudur . Özellikle Veli ve vasi açısından gündeme gelebilir. Memur ast üst ilişkisi açısından gündeme gelebilir.

Çaresizlikten yararlanmak: Failin mağdurun içinde bulunduğu maddi veya manevi nitelikteki içinden çıkamayacağını düşündüğü olumsuz durumdan istifade edilmesidir. Çaresizliğe Mağdurun kendisinin de neden olması da araç fiilin oluşmasına engellemez. Yargıtay içtihatlarında çaresizliğin mutlaka aşılamayacak nitelikte Bir çaresizlik olması gerektiğini yönünde kararlar vermiştir. Mağdurun ülkesindeki maddi şartların ve imkanların yetersizliğini tek başına bir çaresizlik olarak görmez. Mağdura özgü subjektif bir değerlendirme ister. Örneğin Özbekistan'da yaşam şartlarının zor olması sebebiyle, asgari ücretin düşük olması sebebiyle mağdurun Özbekistan'dan Türkiye'ye getirilmesi çaresizliğinden istifade etmektir gibi bir yaklaşımı kabul etmez ve mutlaka bireye özgü subjektif ve bireyin içinden çıkmasının mümkün görmediği bir olumsuz durumun varlığını arar.

 

Amaç hareketler:

Ülkeye sokmak ve ülke dışına çıkarmak:  Gerçek ülkeyi işaret eden bir açıklamadır. Maddede yasadışı ifadesine yer verilmemiştir. TCK madde 80 açısından yasal olmayan yollardan olması koşulu aranmaz. Ülkeye girişi yasal yollardan olabilir geçerli pasaportu ve ilgili gümrük kapısından mağdur ülkemize girmiş olabilir.

Tedarik eden ifadesi:  Temin etmek belirlemek olarak tanımlanabilir. Çoğu zaman özellikle bu suçun organize olarak işlenmesi halinde mağdurun araştırılıp bulunması olarak da tanımlanabilir..

Kaçıran ifadesi: Kaçırmak failin mağduru mağdurun egemenlik alanından çıkartarak kendi egemenlik alanına dahil etmesi fiilidir. Alıkoymada özgürlüğün sınırlamasından bahsederiz. Kaçırmada alıkoymadan farklı olarak bir yer değişikliği söz konusudur.

Bir yerden başka bir yere götürme:  Taşıma, nakil olarak yine bir mekansal değişikliğin mevcudiyetini Arar. Sevk etmenin tanımına ilişkin doktrinde bir birlik yoktur. Ama genel kabul gören tanımı itibari ile sevk etmek bir yerden başka bir yere götürmeye imkan sağlayan her türlü hareket olarak özetlenebilir.

Barındırmak: Mütemadi niteliktedir. Temel yaşamsal ihtiyaçlarını gidermek yaşamasını sağlama olayıdır. Barındırma noktasında da failin egemenlik alanına girmesi gerektiği açıktır.

 

Suçun Manevi Unsuru: Manevi unsur da özel kastın arandığı dolayısıyla olası kast ile işlenmesi mümkün değildir. Çünkü maksadı ifadesi vardır kanunun lafzında. Fail de bulunması gereken maksatlar zorla çalıştırma, hizmet ettirme fuhuş yaptırma esarete tabi kılma vücut organlarının verilmesini sağlama şeklindeki yine bağlı olarak tanımlanan saikin bulunması gerekir. Saiklerın maddi veya manevi menfaat temin etme amacıyla ortaya konması gerektiği doktrinde belirtilmektedir. Kanunda sayılan açık bir şekilde menfaat teminine bağlanmamış olan maksatları maddi veya manevi menfaat temin amacına dayanması gerekir.

Nitelikli hal: Kanunun tanımlanmış bir nitelikli hali yoktur. Özellikle örgüt üyeliğinden nitelikli hal belirtilmemiş olması tartışma noktasıdır. Herhangi bir nitelikli hal öngörülmüş değildir.

 

Hukuka Uygunluk Sebebi: Hukuka uygunluk sebeplerinden rıza karışıklığa sebep olabilirdi ancak TCK madde 80/2 mutlak bir karine oluşturmaktadır. İnsan onur ve haysiyeti bu suçta en başta korunan temel hukuki menfaat olduğu için rızanın geçerli olmadığını kabul etmektedir. Uygulamada herhangi bir yanlışlığa sebep olmamak için de TCK madde 80/2 de Rıza'yı bir önem atfedilmediğini açıkça ortaya koymaktadır. TCK madde 26 anlamında Rıza'nın geçerliliği söz konusu olamaz. Rıza olsa bile girişilen ve suçu oluşturan fiiller var olduğu takdirde mağdurun rızası geçersiz kabul edilir. Bu maksatlar karşısında rıza sakatlanmış olarak kabul edilir. Kanun koyucu kabul ettiği için mutlak karine olarak kabuledilir.

Hukuka uygunluk sebebi küçükler için de 18 yaş altı bakımından suçun işlendiği an itibarıyla Rızanin zaten geçerli olmadığı kabul edilir.

Içtima: Suçların çokluğu mümkündür. Özellikle TCK m.42 yani birleşik suç karşımıza çıkar. Suçun unsuru olarak sayılan araç hareketlerin büyük bir kısmı bir başka suçu oluşturmakta ancak ilgili suçlardan dolayı değil TCK madde 80 den dolayı ceza verilmesine TCK m.42  gerekli yetkiyi vermektedir. Araç suçlar haricinde özellikle maksat olarak belirlenen -organın naklinde olduğu gibi- amaç hareketler sonucunda bir zararlı netice oluşuyor ise bu netice dan dolayı gerçek içtimanın uygulanması gerekir.

Iştirak: İştirak da mümkündür. Unutmamamız gereken husus iştirak edenler arasında özellikle birlikte faillik vakasında faillerin tamamında aynı özel kastın ve aynı maddi unsurun bulunması gerekir. Birlikte faillik halinde birlikte faillerin hepsinde maksadın bulunması ve maddi unsuruna aynı olması gerekir. Bu suç bakımından örgütlü şekle düzenlenmediği için eğer TCK madde 220 deki koşullar somut olayda mevcut ise TCK madde 220 uygulanacaktır koşullar oluşmamış ise her fail birlikte fail olarak ayrı ayrı değerlendirilecektir. TCK madde 79 da olduğu gibi bu suçun Terör amacıyla işlenmesi halinde terörle mücadele kanunu 4 ve 5. Maddeleri çerçevesinde cezalandırılacağını ayrı bir özel saik varlığını cezalandırmanın terörle mücadele kanununda olacaktır.

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış yorumlar onaylanmamaktadır.