İstiklal Marşı ve Gençliğe Hitabe'de Yer Alan Kelimeler

İstiklal Marşı ve Gençliğe Hitabe'de yer alan kelimelerin anlamlarını merak ettiniz mi ?
İstiklal Marşı ve Gençliğe Hitabe'de Yer Alan Kelimeler

İstiklal Marşı ve Gençliğe Hitabe'yi okurken karşımıza anlamını bilmediğimiz ya da anlamından emin olamadığımız kelimeler çıkmaktadır. Bu nedenle bu kelimelerin anlamlarını sizler için derledik.

 

İstiklal:  Bağımsızlık

Ocak:      

  1. Ateş yakmaya yarayan, pişirme, ısıtma, ısınma vb. amaçlarla kullanılan yer
  2. Isı vererek üzerine veya içine konulan maddeleri ısıtan, pişiren, kaynatan, eriten araç veya alet 
  3. Yer üstünde veya yer altında cevher çıkarılan yer: Mermer ocağı, kömür ocağı.
  4. Bahçelerde ve bostanlarda her tür meyve ve sebze ekimine ayrılmış, çevresinden biraz yükseltilmiş toprak parçası
  5. Aynı amaç ve düşünceyi paylaşanların kurdukları kuruluş veya toplandıkları, görev yaptıkları yer
  6. Yeniçeri teşkilatını oluşturan odalardan her biri.
  7. mec. Ev, aile, soy
  8. Halk hekimliğinde bir önceki kuşaktan el verme suretiyle aktarılan bilgileri kullanarak belirli bir şikâyeti veya hastalığı iyileştirdiğine inanılan aile.

 

Çehre  

  1.  Yüz  
  2.  mec. Görünüş.
  3.  mec. Kimlik

 

Irk         

  1. Kalıtımsal olarak ortak fiziksel ve fizyolojik özelliklere sahip insanlar topluluğu
  2. Soy
  3. Bir canlı türünde aynı karakteri taşıyan canlıların oluşturduğu alt bölüm.

 

Celal   

  1. Büyüklük, ululuk.
  2. Öfke, kızgınlık

 

Hak       

  1. Allah’ın isimlerinden biri.

 

Ezel     

  1. Başlangıcı belli olmayan zaman, öncesizlik

 

Bent   

  1. Bağ, rabıt.
  2. Kitaplarda kendi içinde bütünlük oluşturan bölüm.
  3. Su biriktirmek için akan suyun önüne yapılan set, büğet
  4. Gazete yazısı.
  5. Bir şiirdeki dörtlüklerin her biri, bağlam.
  6. huk. Kanun maddesi.

 

Engin    

  1. Ucu bucağı görünmeyecek kadar geniş, çok geniş, vâsi:
  2. Açık deniz

 

Garp     

  1. Batı, günindi.

 

Serhat 

  1. Sınır boyu
  2. Ulumak               
  3. Köpek, kurt, çakal vb. hayvanlar uzun, iniltili, ağlar gibi bir ses çıkarmak İnsan iniltili ses çıkararak boğuk boğuk ağlamak

 

Siper    

  1. Korunulacak, arkasına, altına veya içine girerek saklanılacak yer.
  2. Yağmur, güneş ve rüzgârın etkilemediği gizli, kuytu yer, dulda
  3. Güneş ve yağmurun etkisinden korunmak amacıyla şapka, kasket vb.nin önüne yapılan çıkıntı, siperlik
  4. Askerlerin savaşta vurulmamaları ve rahat ateş edebilmeleri için kazılmış, üstü açık hendek

 

Hayasız

  1. Utanması olmayan, sıkılmayan

 

Vadetmek    

  1. Bir işi yerine getireceğine söz vermek
  2. Davranışıyla, tutumuyla bir işi yapacağı duygusunu uyandırmak, umut vermek

 

Şüheda

  1. Şehitler

 

Canan   

  1. Gönülden sevilen, gönül verilmiş olan kadın, sevgili
  2. Tasavvufta Tanrı

 

Hüda    

  1. Tanrı

 

Cüda  

  1.  Yurt, baba ocağı gibi çok sevilen şeylerden ayrılmış olan, uzak kalmış olan.

 

 

Emel     

  1. Gerçekleştirilmesi zamana bağlı istek

 

Mabet 

  1. Tapınak
  2. Özel bir konuda, sevgi ve saygı ile bağlanmanın ortaya konulduğu yer

 

Namahrem       

  1.  Evlenmelerinde yasa bakımından sakınca olmayan (kadın ve erkek).
  2.  Yabancı, el

 

Vecd    

  1.  Sevgi veya heyecandan doğan coşkunluk, kendinden geçme, esrime

 

Ceriha  

  1. Yara

 

Naaş   

  1.  Ölen insanın vücudu, ceset

 

Arş       

  1. din
  2. İslam inanışına göre göğün en yüksek katı.

 

Şafak    

  1. Güneş doğmadan az önce beliren aydınlık
  2. Askerler arasında terhis için kalan gün sayısından önce söylenen bir söz

 

Ebedi   

  1.  Sonsuz, ölümsüz, bengi

 

İzmihlal

  1. Yıkılma, çökme

 

Hitabe 

  1.  Söylev

 

İlelebet              

  1. Sonsuza değin, sonsuzluğa kadar, sürgit

 

Muhafaza         

  1. Koruma, saklama, korunum

 

Müdafaa            

  1.  Savunma, koruma

 

Mevcudiyet      

  1.  Varlık
  2.  Varoluş

 

İstikbal

  1.  Gelecek
  2.  Karşılama
  3.  

Yegane

  1.  Biricik, tek

 

Dahili    

  1. İçle ilgili

 

Harici    

  1.  Dışla ilgili, dıştan olan

 

Bedhah               

  1.  Başkasının kötülüğünü isteyen, kötü yürekli

 

Şerait   

  1.  Şartlar, koşullar

 

Namüsait         

  1.  Uygun olmayan, elverişsiz

 

Mahiyet             

  1.  Nitelik, vasıf, öz, asıl, esas
  2.  İçyüz

 

Tezahür             

  1. Belirme, görünme, gözükme, ortaya çıkma, oluşma
  2. Belirti

 

Emsal   

  1. Benzer, eş, denk
  2. Yaşıt.
  3. Örnek.
  4. Katsayı.

 

Mümessil          

  1. Temsilci

 

Cebren

  1. Zorla

 

Zapt etmek      

  1. zorla almak
  2. tutmak
  3. bir şeyi güç kullanarak önlemek
  4. yazıya geçirmek
  5. hatırında tutmak: Söylediklerinizin birçoğunu zapt ettim.
  6. anlamak, kavramak, bütünüyle öğrenmek

 

Tersane            

  1. Gemi yapılan yer, gemilik, tezgâh

 

Bilfiil     

  1. İş olarak, iş edinerek, gerçekten, eylemli olarak

 

Elim     

  1. Acıklı

 

Vahim  

  1.  Ağır, korkulu, çok tehlikeli, vahametli

 

İktidar  

  1. Bir işi yapabilme gücü, erk, kudret
  2. Bir işi başarabilme yetki ve yeteneği.
  3. Devlet yönetimini elinde bulundurma ve devlet gücünü kullanma yetkisi
  4. Bu yetkiyi elinde bulunduran kişi ve kuruluşlar.

 

Gaflet  

  1. Aymazlık    
  2. Çevresinde olup bitenlerin farkına varamama durumu, aymaza yakışacak durum, gafillik, gaflet

 

Dalalet 

  1.  Sapınç, sapkınlık, doğru yoldan ayrılma

 

Hıyanet   

  1. Kutsal sayılan şeylere el uzatma, kötülük etme veya karşı davranma, hainlik, ihanet.
  2. Güveni kötüye kullanma, aldatma, vefasızlık
  3. Şahsi menfaat   Kişisel çıkar

 

Müstevli   

  1. Bir yeri istila eden, yönetimi altına alan 
  2. Salgın

 

Tevhit etmek 

  1.  Allah'ın bir olduğunu söylemek 
  2.  birleştirmek, bir araya getirmek

 

Fakr-u zaruret 

  1. Fakirlik ve zorunluluk

 

Harap   

  1. Bayındırlığı kalmamış, yıkılacak duruma gelmiş, yıkkın, viran
  2. Çok sarhoş.
  3. mec. Bitkin, yorgun, perişan

 

Bitap    

  1. Bitkin, yorgun
  2. Ahval ve şerait  Durumlar ve şartlar

 

Kudret 

  1. Güç, erk, erke, iktidar
  2. Yetenek
  3. Maddi güç, zenginlik.
  4.  Tanrı yapısı.
  5.  Tanrı'nın ezelî gücü.

 

Asil       

  1. Soylu
  2.  Yüce duygularla yapılan: Asil bir davranış.

 

Mevcut

  1. Bir topluluğu oluşturan bireylerin tümü: Okulun öğrenci mevcudu.
  2. Var olan, bulunan

YORUMLAR (4)
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış yorumlar onaylanmamaktadır.
4 Yorum