Yaşlılarda En Sık Görülen Göz Hastalıkları

İlerleyen yaşla birlikte görme kusurları ve birçok göz sorunu meydana gelmektedir. Yaşlanma ile birlikte vücudumuzdaki birçok organ ve duyu gibi gözlerimizde deformasyona uğrar. Zaman içinde yorulan ve hasar gören gözlerde çeşitli hastalıklar ve görme problemleri görülebilir. Bu içeriğimizde yaşlılıkla görülen göz hastalıkları bir araya getirdik.

İşte yaşlılarda sıklıkla görülen göz rahatsızlıkları...

Katarakt

Göz merceğinin saydamlığını kaybetmesi sonucunda meydana gelen katarakt, gözün görme kalitesini azaltan bir rahatsızlıktır. Ciddi görme kaybına neden olan katarakt, kişinin günlük yaşamını kısıtlayarak ciddi anlamda rahatsızlık vermektedir.

Yaşlılık nedeniyle meydana gelen kataraktın yanı sıra genç yaşta meydana gelen kataraktlarda söz konusudur. Katarakt, genel olarak orta yaş ve üstünde meydana gelirken bebeklerde doğuştan olarak da meydana gelebilir.

Kalıcı körlük nedenlerinden olan kataraktın aile tarafından anlaşılmayabilir. Bu nedenle bebeklerin göz muayenesi kesinlikle ihmal edilmemelidir. Genç yaşta katarakt oluşumunun en büyük sebebi ucuz ve kalitesiz güneş gözlüğü kullanımıdır. Sağlıksız güneş gözlüğü kullanımı, gözün daha fazla zarar görmesiyle birlikte katarakt oluşumunu tetikleyen başlıca unsurlardandır.

Katarakt Nedenleri

Kataraktın oluşmasının altında yatan birçok sebep bulunuyor. Bu nedenler arasında en çok karşılaşılanları ise diyabet, Tiroid bezi hastalıkları, yüksek tansiyon, C vitamini eksikliği, göze alınan darbe, uzun süre güneşe maruz kalma, güneş gözlüğü kullanmama, gebelik sürecinde kullanılan bazı ilaçlar, gebelikle kızamık ve benzeri hastalıklar geçirme ve uzun süreli ilaç kullanımıdır.

Katarakt Belirtileri

Katarakt rahatsızlığı kendisini birçok belirtiyle göstermektedir. Buğulu bir camın arkasından bakıyormuş gibi sisli görme, göz kamaşması, renklerin matlaşması, çift görme, gece ışık yansımalarının olması, görme kaybı, ışığa hassasiyetin azalması, araba kullanırken zorlanma, okuma esnasında kuvvetli ışık gereksinimi duyma, çok sık göz numarası değişimi ve sık sık gözü silme ihtiyacı kataraktın en çok rastlanan belirtileridir.

Katarakt Tedavisi

Puslu görme, aşırı ışık yansımaları ve görme bozuklukları şeklinde belirti veren katarakt körlüğe neden olan göz hastalıklarındandır. Ameliyat ile tedavi uygulanan katarakt, göz çevresinin uyuşturulmasıyla yani lokal anestezi ile uygulanmaktadır. 15-20 dakika süren katarakt ameliyatında şeffaflığını kaybeden ve deforme olan mercek çıkarılarak yerine yapay mercek konulur.

Deforme olmuş mercek yerine yerleştirilen yapay mercek, daha önceden gerekli ölçümlerin yapılarak belirlendiği göz numarasına uygun olarak yapılır. Son dönemlerde sıkça tercih edilen yöntem ise “fakoemulsifikasyon” dur. Kısacası “fako” olarak adlandırılan tedavi yönteminin başarı oranı oldukça yüksektir. Narkoz kullanılmadan göz ve çevresinin uyuşturularak uygulanan ameliyat ile gözde küçük bir delik açılarak mercek yerleştirilir.

Katarakt Ameliyatı Sonrası

Katarakt ameliyatından sonra gözü ovuşturmamak, göze baskı uygulayacak hareketlerden kaçınmak ve öne doğru eğilmemek oldukça önemlidir. İyileşme süreci yaklaşık 15 gün olan katarakt tedavisinde oldukça dikkatli davranılmalı ameliyat sonrası doktorun önerilerine mutlaka uyulmalıdır.

Katarakt ameliyatında takılan merceğin gözle uyumu oldukça önemlidir. Ömür boyu gözde kalacak mercek, kalite ve gözle uyumluluğu bakımından titiz davranılması gereken bir konudur.

Katarakt ameliyatı sonrasında en çok sorulan sorulardan biri de ameliyat sonrasında gözlük kullanımıdır. Ameliyat öncesinde gerekli ölçümler yapılarak kişinin göz numarası belirlenir ve takılan mercek ile kişinin uzak mesafeyi daha net görmesi amaçlanır.

Ameliyat sonrasında düşük numaralı uzak ve yakın gözlüğü takılabilir. Ancak gözlük kullanımı ameliyattan 1 ay sonra olmalıdır. Aksi durumda göz numarasında değişiklik meydana gelebilir ve takılan mercek numarasıyla uyumsuzluk yaşanabilir.

Glokom (Göz Tansiyonu)

Erken teşhis ve tedavinin oldukça önemli olduğu glokom, halk arasında göz tansiyonu olarak bilinmektedir. Sinsice ilerleyen ve kimi zaman herhangi bir belirti vermeyen glokom, kısmi görme kaybına ve körlüğe neden olan önemli göz hastalıklarındandır.

Glokomun katarakttan farklı kaybedilen görme kaybının yeniden yerine getirilememesidir. Yüksek tansiyon görme sinir hücrelerini ve liflerini tahrip ederek görme kaybına neden olur. Artan hasar ile birlikte tedavi edilmeyen glokom körlüğe neden olur.

Göz tansiyonunun neden olduğu glokomda, göz içindeki sıvının akmaması ve sürekli olarak yeni sıvının oluşması nedeniyle görme sinirleri tahrip olur. Aynı zamanda retinadaki kan dolaşımını da olumsuz yönde etkileyen glokom, göz tansiyonu normal olan kişilerde de görülebilir.

Glokom Belirtileri Nelerdir?

Glokom hastalığı oluşurken bazı belirtiler görülmektedir. Sabahları görülen baş ağrıları, televizyon seyrederken göz etrafında belirginleşen ağrı, geceleri ışıklı halka görüşü, zaman zaman bulanık görme, baş ağrısı, gözde kızarıklık, bulantı ve kusma rahatsızlıkla beraber gelen belirtilerdir.

Glokom Nedenleri

Glokom rahatsızlığının oluşma nedeni göz içi sıvısını dışarı boşaltan kanallarda tıkanıklık oluşması sebebiyle sıvının gereken seviyede boşaltılamamasıdır. Bundan dolayı göz içi sıvı basıncı artar ve göz tansiyonu dediğimiz rahatsızlık ortaya çıkar.

Glokom Tedavisi

40 yaş sonrasında artan glokom riski, ailesinde glokom hastalığı bulunan kişilerde daha yüksektir. Sinsice ilerleyerek tahribatın gerçekleşmesinden sonra belirti verir. Sinir hücrelerinin hasar görmesi sonucunda görme kayıpları oluşur. Bu nedenle 40 yaş ve üzerindeki herkes düzenli olarak göz muayenesini yaptırmalılardır.

Glokom hastalığına yakalanan kişilerde 1 yıl sonra körlük meydana gelebilir. Erkeklere oranla kadınlarda daha sık görülen glokom aynı zamanda miyop hastalarında da sıkça rastlanılmaktadır. Tedavi sürecinde doktorunuzun uygun gördüğü damlaları düzenli olarak kullanmalısınız. Ancak damla tedavisine rağmen şikayetler devam ediyorsa cerrahi tedavi yöntemi uygulanır.

Göz Kuruluğu

Göz kuruluğu, gözün rahat hareket etmesini sağlayan gözyaşının yeterli miktarın altında olması durumudur. Gözyaşı miktarının yetersiz olması gözde batma, yanma ve kızarıklık gibi belirtilere neden olarak gözün hareketlerini sınırlar.

Uzun süre kitap okumak ve bilgisayar başında vakit geçirmek göz kuruluğuna neden olan faktörlerdendir. Uzun süreli dikkat gerektiren davranışlar daha az göz kırpmanıza neden olarak göz kuruluğunu tetikler. Göz kuruluğu yaşlılarda ve menapoz döneminde sıkça görülen rahatsızlıklardandır. Kullanılan uzun süreli ilaçlar ve bazı cerrahi işlemler göz kuruluğuna neden olabilir.

Göz Kuruluğu Belirtileri

Göz kuruluğu birçok belirtiye sahip bir rahatsızlıktır. Bu belirtiler gözde batma, gözde hissedilen yanma, bulanık görme, göz yüzeyinin kaşınması ve göz yüzeyinde meydana gelen kızarıklıktır. Bu belirtileri kendinizde gördüğünüz takdirde bir an önce doktora başvurmanız gerekiyor.

Göz Kuruluğu Nedenleri

Göz kuruluğuna neden olan birçok faktör bulunuyor. Klimalı ortamlar, yaşlılık, menapoz, kontakt lens kullanımı, uyku ilaçları, lazerle yapılan göz ameliyatları, romatizmal hastalıklar, yoğun dumanlı ortamlar, A vitamini eksikliği, yoğun ışığa maruz kalma ve uzun süreli göz kırpmama göz kuruluğunun ana nedenleridir.

Göz Kuruluğu Tedavisi

Göz kuruluğu tedavisinde öncelikle neden olan faktörler belirlenmelidir. Klimalı ortam, uzun süreli kitap okuma ve bilgisayar başında vakit geçirme gibi etkenler bu rahatsızlıkta rol oynuyorsa bu tip davranışlar en aza indirilmelidir. Bilgisayar başında çalışanlar veya uzun süreli kitap okuyanlar belirli sürelerde ara vermeli ve gözlerini dinlendirmelilerdir.

Her hastalıkta olduğu gibi göz kuruluğunda da erken teşhis oldukça önemlidir. Tedavi edilmemesi ve dikkatsiz davranılması durumunda göz kuruluğu ilerleyerek körlüğe dahi neden olabilir. Schirmer gözyaşı testi, boyama veya slit (kesikli) lamba muayenesi gibi çeşitli araçlarla gözyaşı miktarı ölçülür ve kesin teşhis yapılır.

Doktor muayenesi sonucunda doktorun uygun gördüğü damla ve ilaçlar kullanılarak hastanın gözyaşı seviyesi arttırılır. İlerlemiş göz kuruluğunda cerrahi yöntemler de tedavi yöntemi olarak seçilebilir. Ancak tedavi sürecinde hastanın kuru havaya sahip ortamlardan kaçınması ve yoğun dumanlı ortamlarda bulunmaması oldukça önemlidir.

Yaşa Bağlı Makula Dejenerasyonu (AMD)

İleri yaşta görülen bu rahatsızlık, daha çok büyük endüstri ülkelerinde karşımıza çıkmaktadır. 80 yaş ve üstündeki kişilerin yarısında görülen bu hastalık, ileri safhada hastaların kişileri tanımada zorluk çekmesine, araç kullanma ve okuma yeteneğini kaybetmesine neden olmaktadır. Ancak tamamen körlüğe neden olmamaktadır.

Islak ve kuru olmak üzere iki farklı çeşidi olan Yaşa Bağlı Makula Dejenerasyonu'nun %85'i kuru tipteki hastalardan oluşmaktadır. Çok yavaş ilerleyen bu hastalık zamanla retinanın merkezindeki dokuların ölmesine neden olur. Etkili bir tedavi yöntemi bulunamayan bu hastalık görmenin yavaş yavaş bozulmasına sebebiyet verir.

Islak tipteki Makula Jenerasyonu ise çoğu zaman hızlı bir şekilde ilerlemektedir. Retinada kontrolsüz bir şekilde yeni kan damarları oluşmaktadır. Kan damarlarından çıkan sıvılar da makulanın oldukça hassas olan dokularının hasar görmesine neden olur. Bu yüzden de hastalar düz çizgileri eğimli bir şekilde görmeye başlar. Rahatsızlığın tedavi yöntemi ise yeni oluşan damarların lazer yöntemi ile yakılması şeklindedir.

Makula Dejenerasyonu Belirtileri

Hastalar Makula Dejenerasyonu rahatsızlığında daha çok bulanık, küçük, çarpık ve bakılan alanda koyu bir leke görme gibi belirtiler yüzünden doktora başvurmaktadır. Ancak zaman zaman hastalık belirti vermeden de gelişebilmektedir.

Makula Dejenerasyonu Nedenleri

Makula dejenerasyonunun nedenleri arasında genetik faktörler, sigara içme, yüksek kan basıncı, güneş ışığı ve yüksek kolesterol yer alıyor. Bu risk faktörleri AMD rahatsızlığının oluşmasına sebebiyet vermektedir.

Makula Dejenerasyonu Tedavisi

Makula dejenerasyonu hastalığının tedavisi göz içi ilaç enjeksiyonları şeklinde yapılmaktadır. 2004 yılından beridir göz içine anti-VEGF etkili ajanlardan olan Avastin ve Lucentis uygulanmaktadır. Bu sayede Makula Dejenerasyonu rahatsızlığının tedavisi yapılabilmektedir.

Göze vuran hastalıklar nelerdir?

Göze vuran hastalıklar yaşa bağlı retina dejenerasyonu, katarakt, diyabete bağlı göz hastalıkları, glokom ve sarı nokta hastalığıdır. Bu hastalıklar gözlerde işlev kaybına neden olabilmektedir.

Gözler kaç yaşına kadar bozulur?

İnsan gözleri 40 yaşından sonra zamanla eskisi kadar iyi görememeye başlamaktadır. Yaşa bağlı olarak gelişen bu probleme tıpta presbiyopi denmektedir. Halk arasında yakını görememe sorunu olarak adlandırılan bu rahatsızlık günümüzde çok fazla kişide bulunmaktadır.

Göz kaybına neden olan hastalıklar nelerdir?

Bazı hastalıklar bulunuyor ki tedavi edilmediği takdirde oldukça tehlikeli sonuçların oluşmasına neden olabiliyor. Bunlar glokom, sarı nokta hastalığı, retina dekolmanı, şeker hastalığına bağlı körlük, gözdeki atar ve toplar damar tıkanıkları, göz travmaları, çocuklarda katarakt ve göz tansiyonudur. Bu hastalıklar ileri safhada görme kaybına neden olabilmektedir.

Göze beyaz perde inmesi neden olur?

Bazen saniyeler bazense dakikalar sürebilen göze perde inmesi, göze ya da beynin görme merkezine giden damalarında oluşan geçici bir tıkanma yüzünden oluşabilmektedir. Bu durumlarda mutlaka uzman bir doktora görünmek gerekiyor.

Gözün daha iyi görmesi için ne yemeli?

Gözün daha iyi görmesi için tüketebileceğiniz birçok besin bulunuyor. Bu besinler havuç, ıspanak, pırasa, marul, tatlı patates, maydanoz, ton balığı, somon balığı, inek sütü, yumurta, keçi sütü ve ciğerdir.

Tansiyon göze nasıl vurur?

Kan basıncının yükselmesi sonucunda retina damarlarında bölgesel veya yaygın damarlar oluşmaktadır. Bu damar duvarlarında zamanla kalınlaşma meydana gelir. Bu da retina tabakasında hasara neden olmaktadır ve körlüğe kadar gidebilmektedir.