Yavuz Bülent Bakiler Şiirleri – En Güzel 15 Şiiri

Yavuz Bülent Bakiler 1936 yılında doğmuştur. Lise çağlarında şiir yazmaya başlayan Yavuz Bülent Bakiler edebiyatımıza önemli eserler kazandırmıştır.
Yavuz Bülent Bakiler Şiirleri – En Güzel 15 Şiiri

En Güzel ve Kısa Yavuz Bülent Bakiler Şiirleri

Yavuz Bülent Bakiler, 23 Nisan 1936’da Sivas’ta doğmuş, Türk edebiyatının özlem, hasret ve memleket sevgisi temalarını derinlikle işleyen şairlerindendir. Onun satırlarında Anadolu’nun kokusu, milli duygular ve hüzün iç içe geçer. Özellikle "Gözlerin İstanbul Oluyor Birden" şiiriyle büyük yankı uyandıran şair, avukatlık, TRT programcılığı ve gazetecilik gibi pek çok alanda çalışmıştır. Şimdi, en güzel Yavuz Bülent Bakiler şiirlerinden oluşan bir seçkiyi birlikte keşfedelim.

1. Gözlerin İstanbul Oluyor Birden

Seninle bir yağmur başlıyor iplik iplik,
Bir güzellik doğuyor yüreğime şiirden.
Martılar konuyor omuzlarıma,
Gözlerin İstanbul oluyor birden.

Akşamlardan, gecelerden, senden uzağım
Şiirlerim rüzgardır uzak dağlardan esen
Durgun sular gibi azalacağım
Bir gün, birdenbire çıkıp gelmesen.

Şarkılarla geleceksin, duygulu, ince
Yalnız gözlerime bak diyeceksin.
Ellerim usulca ellerine değince
Kaybolup gideceksin...

Yavuz Bülent Bakiler Şiirleri

Bir elim seni çizecek bütün pencerelere
Bir elim seni silecek.
Kalbim: Ebemkuşağı; günde bin kere
Senin için yeni baştan can kesilecek.

Ne güzel seni bulmak bütün yüzlerde
Sonra seni kaybetmek hemen her yerde.
Ne güzel bineceğim vapurları kaçırmak
Yapayalnız kalmak iskelelerde.

Seninle bir yağmur başlıyor iplik iplik,
Bir güzellik doğuyor yüreğime şiirden.
Martılar konuyor omuzlarıma,
Gözlerin İstanbul oluyor birden.

Gözlerin İstanbul Oluyor Birden

2. Bir Gün Baksam Ki Gelmişsin

Bir gün baksam ki gelmişsin...
Bir güvercin gibi yorgun uzaklardan yar.
Gözlerinde bir bitmez, bir tükenmez güzellik
Saçlarında ilkbahar...

Bir gün baksam ki gelmişsin...
Gülüşünde taze serin bir rüzgar
Ellerine dokunmak ne güzel
Çiçek açmış dokunduğun bütün kapılar...

Bir gün baksam ki gelmişsin...
Hasretin içimde sonsuzluk kadar.
Şaşırmış kalmışım birdenbire çaresiz,
Dökülmüş yüreğime gökyüzünden yıldızlar.

Bir gün baksam ki gelmişsin...
Ne yüzünde bir gölge, ne dilinde sitem var.
Tozlu pabuçlarını gözlerime sürmüşüm,
Benim olmuş dünyalar...

Bir Gün Baksam ki Gelmişsin

3. Sen Sen Sen

Bir dağbaşı yalnızlığı yaşıyorum yeniden,
Dağbaşı yalnızlığı ölümden beter.
Hiç kimse aramasa sormasa beni,
Sen gelsen yeter...

Huzur ellerinin güzelliğidir,
Gözlerin karşımda mutluluk denizi.
Her sabah soframızda ekmeğimizi
Sen bölsen yeter...

Yüreğim seninle yaylalar kadar serin,
Ne bir çizgi hasret, ne bir nokta gam.
Yayla dumanı gibi gözlerime her akşam
Sen dolsan yeter...

Küs olsak da, darılsak da fark etmez,
Benim sevgim yanar yüreğimde.
Gündüzünden geçtim düşümde biraz,
Bir yüz görümlüğü sen olsan yeter...

Bir gün duysan bittiğimi, tükendiğimi...
Çıkıp gelsen uzaklardan korkulu, ürkek.
Bir incecik dal gibi üzerime titreyerek
Eğilsen yeter...

Sen Sen Sen

4. Sivas'ta Yoksul Çocuklar

Sivas'ta Ulu Camii avlusunda çocuklar
Yalvaran gözlerle etrafa baka baka
Açıyorlar küçük esmer avuçlarını:
-Emmilerim sadaka! Emmilerim sadaka!

Hükümet konağının yanında biri
Bir kemik kalmış bir deri...
'Boya cila yimbeş, boya cila yimbeş' diye ağlıyor
Ve daha fırça bile tutamıyor elleri.

Garipler Pazarı'nda körpe çocuklar,
Yorgunluktan güzelim yüzleri al al...
Öldüren bir çığlık dudaklarında:
-Boş hamal!boş hamal!boş hamal!

Gökteki yıldızlar kadar sayısız
Ah yurdumun kimsesiz ve yoksul çocukları!
Anladım farkınız yok koparılmış başaktan!
Alın bu gözleri benden, alın bu yüreği artık
Utanıyorum yaşamaktan...

Sivas'ta Yoksul Çocuklar

5. Farkında mısın?

Anneciğim bilmem farkında mısın?
Söylenmemiş en mübarek en aziz
Duygularla çepe çevre çaresiz
Sana yöneldiğimin farkında mısın?

Demeden yakın ırak
Bulutlarla savrulup, ırmaklarla akarak
Sana 'Anne' diyen dilleri kıskanarak
Kapına geldiğimin farkında mısın?

Seni dinleyerek, seni severek
Nasıl yüceldiğimin farkında mısın?
Turnaların gökyüzünü sevdiği kadar
Seni sevdiğimin farkında mısın?

Farkında mısın?

6. Anadolu

Ben Anadoluyum...
Yıllar yılı susuz kaldım, yıllar yılı aç...
Şükrederek, kalktığım sofralarımda
Ya soğan ekmek olur, yahut bulamaç.

Hastalarım ölüm yataklarında
Ne doktor yüzü gördüm, ne ilaç.
Zaman zaman nankör çıktı büyütüp okuttuğum,
Gölge vermedi çok kere diktiğim ağaç...

Gittim, yiğitçe dövüştüm gazâ meydanlarında
Ne tak-ı zaferler istedim, ne taç...
Savaşta çiğnetmedim hilâli düşmanlara,
Barışta düştü üstüme gölge gölge haç...

Ben Anadoluyum, acılı, mahzun;
Bende bitmez tükenmez dert kulaç kulaç...
Yolsuz, okulsuz köylerim, kasabalarım hâlâ
Alın terine muhtaç...

Anadolu

7. A...

Geceler kurşun gibi iner üstüme birden
Yeniden yüreğim beyaz bir lale...
Martılar gibi çıkıp gelir hayalin,
Rüzgarlar esmiyor mu serin serin?

Ne bir türkü söylersin gizlice ağlayarak,
Ne bir akşam içinde bir yara göz göz açar.
Ne efkar basar seni akşamları ansızın,
Ne uykuların kaçar...

Sen gelsen yeter diyorum hep,
Ama sen bilmezsin, görmezsin.
Konuşsam bir türlü, sussam bir türlü,
Yıllar yılı yüreğimde saklarım ismini.

A... Şiiri

8. Çaresiz

ah bilsen bir bilsen duyduklarımı
sanki bir dağ ağırlığı kalkacak üzerimden
ve nehirler boşalacak bir anda içerimden
sakın bilme...

anlatsan duyarım bütün güzellikleri
erir dağlarımın başındaki kar
sussan içerimde kıyamet kopar
sakın konuşma...

ha küreğe mahkum olmak prangaya vurulmak
ha görmemek gözlerini, ikisi de bir
bütün kördüğümleri çözecek gözlerindir
sakın bakma...

Çaresiz

9. Türkiyem, Anayurdum, Sebebim, Çarem!

Ben, kağnılarla yaylılarla büyüdüm geldim
Çocuk yüreğimi yakan türküler dinleye dinleye.
Mahzun kağnılarla, nazlı yaylılarınla
Ve tozlu yollarınla sevdim seni Türkiye!

Akşam karanlığıyla başlardı kurbağalar,
Susar gökyüzü kadar, dinlerdim biteviye.
Gecemi besteleyen cırcır böceklerinle,
Kurbağa seslerinle sevdim seni Türkiye!

Yağmurlar başlayınca, odalarımız damlardı
Dizlerini döve döve ağlardı anam.
Şimdi kırkikindiler boyunca sırılsıklam
Küçük kerpiç evlerin çıkmaz aklımdan!

Türkiyem! Hasretim! Kınalı türküm!
İçiçe güzellik, uç uca kahır...
Yüreğimi bin parçaya bölseler,
Her parçası yine seni çağrışır.

Türkiyem, Anayurdum, Sebebim, Çarem!

10. Soru

Ellerim neden soğuk, üşümüş müsün?
Gerçek misin, düş müsün?
Kar mı yağdı sokaklara, rüzgar mı esti?
Üşümüş müsün?

Neden yatıyorsun böyle upuzun
Gözlerin neden dalgın, yüzün neden öyle mahzun
Bir bilinmez yerinde uykumuzun
Ölmüş müsün?

Soru

11. Yağmur Güzeli

Yağmurlar yağmıyor mu inceden ince,
Rüzgarlar esmiyor mu serince.
Bir sigara yakıyorum efkarlanarak,
Çıkıp karşıma sen geliyorsun
Saçların ıslanmış oluyor...

“Gel” diyorum duymuyorsun beni bir türlü
Seni böyle hayal meyal yaşamak çok zor.
Uzanıp tutsam diyorum incecik ellerinden,
Ellerim boşlukta kalıyor.

Bir gün çıkıp gideceksin,
Sonra arkandan yine ince bir yağmur yağacak.
Cadde cadde, sokak sokak,
Sayıklar gibi dolaşıp seni arayacağım,
Beni bir köşe başında ağlıyor bulacaklar...

Yağmur Güzeli

12. Çile

Bu şehrin sokaklarında her akşam yorgun
Sarışın kızlar dolaşır.
İsimleri teker teker benim üstüme çıkar,
Sevdasını başkaları paylaşır.

...
Elalem beni bilir.
Bilmiyorum, görmedim, duymadım, tanımadım,
Bu sarışın kızlar kim, bu esmer kadınlar kim?

Bir gün bu rezil şehrin rezil sokaklarına
Elveda diyeceğim.
...
Kapanmaz yüreğimde açtığın yara...

Çile

13. Benim

Ve büyür gözlerimde güvercin güzelliğin,
Sonra bıkıp usanmadan sabahlara dek
Biri durur kapında korkulu ürkek...
O duran benim.

Bir gölge gibi düştüm ardına yıllardan beri,
Sordum seni şehir şehir.
Şimdi her gece yarısı rüzgâr değildir,
Pencerene vuran benim.

Kolay kolay unutulmaz adına yaktığım türküler,
Kapanmaz yüreğime açtığın yara.
Her akşam saçlarını karanlıklara,
Savuran benim.

Benim

14. İsimsiz Şiir

Üstüme lapa lapa kar yağıyordu yeniden
Yeniden yüreğim beyaz bir lale
Berrak sular, ışıklar, çiçekler, renkler
Yeniden karşımda birer şelale

Anladım faydası yok uzak kalmanın artık
Seni kader çizgisiyle alnıma yazan haktır.
Unutmak ne mümkün gözlerinin rengini
Seni çılgın gibi sevmek yaşamaktır.

Karışıp gitsem mi ebabillere
Adını versem mi karanfillere
Seslenip dursam mı sahillere
lale! lale! lale!

İsimsiz Şiir

15. Orda Bir Çocuk... Burda Ben

Bir ana gülümserken yorgun ve güzel
Yüreği müjdelerle tüy gibi hafiflerken,
Orda, bir çocuk doğar sımsıcak dünyamıza,
Burda ben...

Dal nasıl, yaprak nasıl, ekin nasıl büyürse,
Toprak nasıl uyanırsa bir incecik yağmurdan,
Orda bir çocuk büyür yumak yumak bir nurdan,
Burda ben...

Koştuğu, atladığı, durduğu, uzandığı
Düşüp kaldığı yerlerde gözbebeğim var,
Orda, toz-toprak içinde bir çocuk ağlar,
Burda ben..

 Yazar
YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış yorumlar onaylanmamaktadır.