Cahit Külebi Şiirleri – En Güzel 15 Şiiri

Cahit Külebi ve Edebiyatımızdaki Yeri
Cahit Külebi, Tokat ilimizin yüreklere dokunan sesi olarak öne çıkan bir şairdir. 1917 yılında doğan ve Türk Dili Edebiyatı sahasında lisans eğitimi alan Külebi, ilk dönemlerinde “Erencan” soyadını taşısa da sonradan müdürünün önerisiyle mahlasını değiştirmiş ve “Külebi” kimliğini benimsemiştir. Anadolu’yu ve insanı işleyen Cahit Külebi şiirleri, kimi zaman bir türkü tadında duygu yüklü dizeler sunar. Doğanın kokusunu, halk türkülerinin samimiyetini modern şiir formuyla birleştiren şair, edebiyatımızda kendine has bir üslup geliştirmiştir. 20 Haziran 1997’de Ankara’da vefat eden Külebi, ardında pek çok unutulmaz şiir mirası bırakmıştır.
Cahit Külebi Şiirlerinin Özellikleri
- Halk Ezgilerine Yakınlık: Onun şiirlerinde türkülerden esintiler bulabilirsiniz.
- Sadelik ve Samimiyet: Dil, karmaşadan uzak olup, Anadolu insanının ruhunu taşır.
- Doğaya Vurgu: Bahar, dağlar, rüzgar ve zerdali ağaçları sıkça dizelere yansır.
- İnsan ve Umut Teması: İnsan sevgisi, yaşama sevinci ve umut, onun mısralarında güçlü şekilde hissedilir.
İşte en güzel, en özlü ve en kısa Cahit Külebi şiirleri…
1. Dost
Bir gece habersiz bize gel
Merdivenler gıcırdamasın
Öyle yorgunum ki hiç sorma
Sen halimden anlarsın
Sabahlara kadar oturup konuşalım
Kimse duymasın
Mavi bir gökyüzümüz olsun kanatlarımız
Dokunarak uçalım.
İnsanlardan buz gibi soğudum,
İşte yalnız sen varsın
Öyle halsizim ki hiç sorma
Anlarsın.
2. Hikaye
Senin dudakların pembe,
Ellerinin rengi bembeyaz,
Al, tut ellerimi bebek,
Tut biraz!
Benim doğduğum köylerde
Ceviz ağaçları yoktu,
Ben bu yüzden serinliğe hasretim,
Okşa biraz!
Nerede o çocuksu, o şımarık hallerim,
Gönlüme hasret, gökyüzü dar
Ben de bir zamanlar
Sevildim ama!..
3. Gel Seninle Resim Yapalım
Gel seninle resim yapalım
Bir yüz çizelim ince,
Küçük, nezleli bir burun
Ve gözler zeytinin iriliğinde.
Sonra bir gelincik, ince bir boyun,
Soyulmuş bademden ak bir ten,
Öyle bir yüz ki seher vakti
Mutluluk getirsin güneş doğarken.
Ve saçları çizelim, bulutlar gibi,
Türküler, masallar gibi,
Her şeyin üstüne sonra
Kocaman bir insan yüreği.
Öyle bir yürek ki sevgiyle,
Arkadaşlıkla, huzurla dolsun
İsterse ondan sonra
Bütün şairler yok olsun.
4. Sevda
Bildim ki yalnız nasibim sensin,
Ekmeğim senden gelirmiş.
İnsan uyuyabilirmiş,
İzin verirsen.
Artık dolaşamıyorum sokakta,
Rüzgarlarla serinlenemiyorum,
Esneyip gerinemiyorum,
Upuzun yatamıyorum parkta.
Bir mavi balon mudur bu yaz
İçi sevda dolu yolculuk,
Kurtar beni artık ey çocuk,
Dişleri papatya beyaz...
5. Umut
Yorgunsun, uzaklardan gelmişsin,
Yitirmişsin ne varsa birer birer.
Bir sağlık, bir sevinç, bir umut,
Onlar da neredeyse gitti, gider.
Dost bildiğin insanların yüzleri,
Aynalar gibi kapkara,
Suyu mu çekilmiş bulutların?
Dönmüşsün kurumuş ırmaklara.
Taşlara düşen saat gibi,
Ne artı ne eksi.
Bir sağlık, bir sevinç, bir umut,
Hikaye hepsi...
6. Ölümlü İnsanlar İçin
Hepiniz öleceksiniz!
Tanrı katına çıkacaksınız utanmadan!
Ruhlarınız kaçıp gidecek sizden,
Topraklara gömüleceksiniz.
Kurtlar, böcekler, solucanlar
Sevinçle saldıracak üzerinize.
Ellerinize kimse bakmayacak,
Resminize kimse gülümsemeyecek.
Sevilmiş kadınların hayali
Dumanlar gibi dağılacak,
Faydaydı, şöhretti, merhametti,
Semtinize uğramayacak.
Gözleriniz yok artık,
Dünyamızı göremeyeceksiniz,
Okşamak, gülmek, konuşmak,
Çoktan silindi gitti.
7. Zerdali Ağacı
Havalar güzel gidiyor,
Sen de çiçek açtın erkenden,
Küçük zerdali ağacım,
Aklın ermeden.
Bak, kurt gibi kalın yapılı
Görmüş geçirmiş ağaçlara.
Küçük zerdali ağacım,
Pişman olursun sonra.
Şimdi okşar da hafif hafif,
Bir gün yerden yere çalar rüzgâr,
Küçük zerdali ağacım,
Bakma tatlı geçsin bahar.
8. Güzelleme
Evinizin önünde dolaşsam,
Seni bulamazdım,
Sen gözlerinde bahçeler olan,
Şimdi evimdeki karım.
Senin kadar güzel olsun çocuklarım,
Gökyüzü bugün ne kadar engin,
Yıldızlar, birer masal sanki,
Avuçların ne kadar sevgi dolu...
9. Masaldaki Yalnızlık
Ben yalnızlığı
Gökte uçar gördüm.
Ben yalnızlığı
Garip, naçar gördüm.
Ben yalnızlığı
Gelip geçer gördüm.
10. Çiçekle Konuşma
Artık ne pencerem var seni koyacak,
Ne masam,
Sevgilim de yok bu şehirde,
Çiçek, seni alıp ne yapsam...
11. Hasret
Şimdi tarlalarda güneş vardır,
Karlar donmuştur otların uçlarında...
Artık akşamları dinlenemem,
Başım avuçlarında.
İçinde korku dolu bir kış gecesi
Hiç yatağın yok mu sıcak?
Dağları dolduran kır çiçeği
Hangi rüzgar seni koklayacak?
12. Rüzgar
Şimdi bir rüzgâr geçti buradan
Koştum ama yetişemedim.
Nerelerde gezmiş, tozmuş
Öğrenemedim.
Besbelli denizden çıkmış,
Kıyılar boyunca gitmiştir.
Tuz kokusu, katran kokusu, ter kokusu
Yüreğini allak bullak etmiştir.
Derken tırmanmıştır dağlara,
Bulutları koyun gibi gütmüştür.
Yeşil otları, yaylaları
Okşayıp büyütmüştür.
13. Mustafa Kemal
Bir gemi yanaştı Samsun’a sabaha karşı,
Selam durdu kayığı, motoru, takası,
Selam durdu tayfası.
Bir duman tüterdi bu geminin bacasından,
Duman değildi bu!
Memleketin uçup giden kaygılarıydı.
Samsun limanına bu gemiden atılan
Demir değil,
Sarılan anayurda
Mustafa Kemal’in kollarıydı...
14. İstanbul
Kamyonlar kavun taşır ve ben
Boyuna onu düşünürdüm
Kamyonlar kavun taşır ve ben
Boyuna onu düşünürdüm.
Niksar’da evimizdeyken
Küçük bir serçe kadar hürdüm.
Sonra âlem değişiverdi
Ayrı su, ayrı hava, ayrı toprak.
15. Bilinmeyen
O ki bardağa dökülen seraptır
(Bal yoğunluğundadır, sıcaktır, ışıktır.)
O ki sabah erken bir bahçedir
(Çayır kokusudur, serinliktir, umuttur.)
O ki esen yeldir kar erirken
(Çiğdemdir, ağaç çiçeğidir, okşayıştır.)
O ki içilen sudur kana kana
(Özlemdir, doymayıştır, kardeştir.)
O ki maviliği belirsiz denizdir
(Buğulanmadır, düştür, sevmekte ölümdür.)
O ki bir ince kızdır ak tenli
(Yaşamdır, umuttur, gözyaşıdır.)
