Dünya'nın En Büyük Terör Saldırısı 11 Eylül Olayı ve Sonrasında Yaşananlar
11 Eylül dünya tarihinin en önemli terör saldırısı olarak bilinmektedir. 11 Eylül saldırıları 1979 yılında Afganistan’ı işgal eden Sovyet Birliğine, karşı kurulan direniş örgütlerinden olan El Kaide tarafında gerçekleştirildi. Buradaki amacımız 11 Eylül'ü bir olay kurgusu şeklinde, tarihi kitaplarında yazıldığı gibi alıp sizlere sunmak değil. Önemli olan bilgilerden yola çıkıp yaşanılanları her yönüyle anlatmak. Terörün meşru hiçbir yönü yoktur. Savunmasız, sivil halka yapılan bu saldırı bütün ülkeler tarafından kınanmıştır. Amerika Birleşmiş Milletler gibi süper gücü olan bir ülkeye bu denli bir saldırı nasıl yapılabilir? Amerikan şirketlerine ait uçakları kaçıran El Kaide Üyeleri , belirlediği hedefe, intihar saldırıları gerçekleştilrdier. Evet uçaklar kaçırıldı ve hemen hedef olan İkiz Kulelere, Pentegon’da bulunan Savunma Bakanlığı binası ve Beyaz Saraya doğru harekete geçildi. İkiz Kuleler ve Savunma Bakanlığına yapılan saldırılar hedefine ulaştı. Beyaz Saray’ı hedef alan uçak ise hedefe ulaşmadan düşürüldü. ABD Pearl Harbour’dan beri kendi topraklarında ilk defa bir saldırıya maruz kaldı. Kanlı bir gün olarak bilinen 11 Eylül Saldırılarında 2.996 kişi hayatını kaybetti.
Saldırıdan Sonra Yaşananlar
Saldırının hemen ardından ABD Başkanı George W. Bush, ABD’nin teröre karşı küresel savaş ilan ettiğini açıkladı. Yapılan bu küresel savaşta asıl hedef El- Kaide örgütüne mensup olanlardan başkaları değildi. El- Kaide ile bağlantılı olarak bulunan bütün örgütleri de içine alıyordu. Artık ABD ve müttefikleri askeri, politik, ve ideolojik olarak teröristlerle bir savaş içindeydiler. ABD, El-Kaide lideri Usame Bin Ladin’i ,sakladığı ve desteklediği gerekçesiyle ilk olarak Afganistan’a bir operasyon başlatıldı. Afganistan’ı Irak takip etti.
ABD'nin Değişen Tutumu
11 Eylül saldırıları, ABD dış politikasının da dönüm noktasıdır. Bundan sonra farklı politikalar tercih edecek olan Amerika Birleşik Devletleri, çok taraflılık, meşrutiyet gibi olgulara ve kavramlara önem vermeyecek, dış politikasında barış yöntemlerinin yerini doğrudan askeri müdahaleler alacaktı.
Afganistan’da Savaş
Usame Bin Ladin’in, sakladığını gerekçe göstererek Afganistan’a saldırıda bulunan ABD, burada bulunan örgütlere de savaş açtı. El Kaide ile bağlantısı bulunduğu idea edilen Taliban ve Mezar-i Şerif örgütlerine büyük darbe indirildi. ABD 2001’de Afganistan’da başarısını ilan etse de Usame Bin Ladin’i yakalayamadı. ABD, Afganistan’a açmış olduğu bu savaşı bir meşru müdafaa olarak dile getirmiştir. Tek başına önemli bir güç olduğunu bütün dünya ülkelerine gösteren ABD, artık tek başına hareket ediyordu. ABD, 2011 yılında Usame Bin Ladin’i yakalayıp öldürdüğünü söylemektedir.
Ardında Irak’a Savaş
11 Eylül’den sonra ABD, Irak’ı kitle imha silahları geliştirmekle itham ederek, Irak’ın müttefikler için bir tehdit unsuru olduğunu dile getirmeye başladı. Bununla birlikte Saddam Hüseyin’in El Kaide’yle bağlantısı olduğunu da sıklıkla vurgulandı. Irak’ın Saddam Hüseyin’in, baskıcı rejiminden kurtulması gerektiğini sürekli dile getiren, Başkan Bush, artık Irak’ın özgürleşme zamanının geldiğini söylüyordu. 1991 yılındaki Körfez Savaşı’nın aksine bu kez uluslar arası desteği arkasına almadı. Almanya ve Fransa aylarca süren protestolarla ABD’nin Irak’a girmesini kınandı. ABD ve İngiltere askerlerinin öncülük ettiği işgal 3 hafta gibi kısa bir sürede tamamlandı. Saddam Hüseyin yönetimi devrildi. Sonrasında Saddam Hüseyin İdam edildi.
Özgürlük Operasyonları!
ABD, Irak ve Afganistan’a yaptığı müdahaleleri "Özgürlük Operasyonları"olarak adlandırmıştı. ABD askerleri, o bölgelerde insanlara zarar vermeleri onların yaşama haklarını elinde almaları acaba özgürlüğün hangi boyutuna giriyor. Evet böyle müdahalelerle özgürlük kavramı bir araya getirilmesi sonucu bugün özgürlük olarak adlandırdığımız kavramın içi boşaltılmıştır.
Özgürlük Operasyonlarından İslamofobi’ye
11 Eylül operasyonları bir örgüte değil, bu örgütün mensup olduğu dine mal edilmiştir.1991’de ilk defa ortaya çıkan, 11 Eylül saldırılarında gündeme tekrardan gelmiştir. Evet, İslam inancına sahip olanların, kötü olduklarını, sürekli terör gibi faaliyetler yürüttüklerini medya aracılığıyla dile getirilerek dünya toplumlarında bir İslam korkusu yaratılmıştır. Yaratılan bu İslamofobi, İslam inancına mensup kesimlerin dışlanmasına ve ötekileştirilmesine neden olmaktadır.
Önerilen İçerik: Suikast Sonucu Öldürülen 8 Gazeteci!
NeOldu.com / Sosyal Fayda