Kahraman Tazeoğlu Şiirlerinde Geçen Güzel Sözler
Kahraman Tazeoğlu Sözleri ve Şiirleri
En güzel Kahraman Tazeoğlu sözleri ve Kahraman Tazeoğlu şiirlerini bir araya getirdik. Güzel sözler kategorisinde de yer alan en güncel, yeni ve resimli Kahraman Tazeoğlu sözlerine erişebilirsiniz. Aynı zamanda Kahraman Tazeoğlu sözleri ve şiirleri ile ilgili en güzel resimli sözleri sosyal medya hesaplarından paylaşabilirsiniz.
Kahraman Tazeoğlu şiirlerinde geçen en güzel 5 söz önerisi;
1. Ne zormuş insanın sevildiğini sanması. Tırnaklarıyla kazıdığı bir aşkta tırnak kadar değerinin olmaması.
2. Yolumdan dönemediğim için değil seninle hiçbir yolda yürüyemeyeceğimi bildiğim için gidiyorum.
3. Sen benim görmek için bakmaya bile gerek duymadığım ezberimsin.
4. Sakın geri gelme… Açılacak bir yaraya daha yer kalmadı kalbimde!
5. Şimdi ne bugünsün ne de yarın… Olsa olsa sadece bir yarım ya da eksilen yanım.
En Güzel Kahraman Tazeoğlu Sözleri
Kendinde aramaya cesaret edemediği hataları, insan başkalarında çok kolay bulur.
O gözlerin bana yaşamayacağımı gösterecekse hiç bakmasın.
Hayat, adanmak için değil yaşanmak içinmiş… Bunu sana adadığım hayatı mahvettiğinde anladım.
Söyle! Kimin hatasıydın sen; bedeli bana ödetilen.
Aşkı bitiren mesafeler değil, bahanelerdir…
Her başlangıç bir son, her son bir başlangıç. Kaybetme kaygısı terk edilme korkusu ve meydan okurcasına sevme duygusu.
Aşk tanım kabul etseydi sadece şunu yazardım. Zıtlık
Hayat, aldanmak için değil yaşamak içinmiş. Bunu sana adadığım hayatı mahvettiğinde anladım.
Özledin mi beni dedim. Sustu. Nefesini en derinden aldı ve özlenmez mi dedi
Uzakta olmam her şeyi görmeme engel değil. Kör değilim sadece görmezden geliyorum.
Sen, seni mutlu eden sahte insanları, sana doğruları söyleyerek ruhunu sıkanlara değiştin. Kaybettin.
Aşka inanmak kendini sevmektir yüzündeki ünlemi bozmadan. Bilmez misin? Sana aşkın iki kişilik bir yalan olduğunu öğretmediler mi? Neden her seferinde kanıyorsun öyleyse?
Gece biz, mevsimler biz, tedirgin biz, “ihɑnet” bütün benliğiyle “sen” Karşısında oturup izliyorum, O ağlıyor ben ölüyorum..
Ben seni yere göğe sığdıramazdım, sen benim üstüme basıp da mı geçtin ? Söyle; ne zaman başladın, ne zaman bittin ? Zaten geç kalmıştın, bir de erken gittin .. Canıma tak ettin ayrılık, inan yettin !
Hiç buluşmadığımız bir yerde hiç bilmediğin bir saatte seni bekliyorum. Gelmen pekte anlam ifade etmiyor. Ben seni beklemeyi hala çok seviyorum..
Başlamayacakmış gibi gelmişti, bitmemiş gibi gitti. Kaçmak mıydı gitmek miydi anlamadım. İnsan böylesi bir gidişte neye doğru ilerlerdi? Kaderden kaçmak mıydı bu gidiş, yoksa kadere miydi? Tutuştu böylesi gitmelere hazırlıksız çıra yüreğim.
Seni bir “anı” olsun diye sevmedim ve hiç aldatmadım.
Acımasız olan sendin sevdiğim. Ben seninle birlikte ölebileceğimiz günü düşlerken, bensiz yaşayabilen sendin sevdiğim. Bak sana hala sevdiğim diyorum; çünkü ben seni içimden terk etmedim çünkü ben seni intihar etmedim, çünkü ben uğrunɑ ölebileceğimi sandığım biri için yaşadım hep!
Severken “biz” giderken “sen” ve “ben” kalırken iki “aşk yoksunu”. “Aşk iki kişiden birinin yokluğudur!” anlayışında mermer sertliği deli aklı sara nöbeti. Oysa varsan vardı aşk ve yoksan yoktu her şey. Ve her şey en çok sen yokken hiçbir şeydi.
Karnıma avuçlarımla bastırsam sensizliğe doyarmıyım sence..
Usta! Hiçbir gidiş aşk kadar suçüstü yakalanmıyor kalbe.
Hiç düşünmemiştim bir isim ve iki bağlacın yan yana gelip de içimi bu kadar acıtacağını; ta ki sen ‘el’ve’da’ diyene kadar.
İdama giderken hislerim, güneşim yüzünü görmeyi bekledim hep. Kalemi kırık bir aşkı mühürledim yüreğime. ?unuttum? diye haykırırken bile unutmadığımı ispatlıyordum kendime.
Ben sana yenilmek için sevdim seni. Hayallerime yakıştığın için sevdim. Ama artık gitme vakti. Duymadığın sesimi sana emanet ederek, acılarıma yokluğunu ekleyerek ve nereye gidersem gideyim seninle kalarak gitme vakti.
Gözyaşların süzülüyor saçlarına doğru. Her bir damla dağlıyor beni. Bin parçaya ayrılmış bedenimin tek bir parçası bile dokunamıyor sana. Öyle uzağındayım ki.
Biliyorum “yarın yeni bir gün doğacak” hikayeleri, inananı kanatır ancak. O yüzdendir sadaka vaatlere tenezzül etmeyişim.
Altını çize çize okuduğunuz kitaplar vardır. Çok sayfalı kalın kitaplardır bazen bunlar. Günler, haftalar, hatta belki de aylar sürer okuyup bitirmek. Bitirdiğinizde belki size hiçbir şey vermez o kitaplar ve siz harcadığınız zamana üzülürsünüz… Ama bir bakarsınız ki aklınıza bir çivi gibi mıhlanan altını çizdiğiniz o cümleler hayatınızı değiştirmiş, koca bir romandan sadece altı çizili üç-beş satır size hayatın anlamını öğretmiştir.
Aklım kara kış ellerim seni üşüyor bugün günlerden soğuk.
Bana geldiğin yol aşk izlerinle doluydu. Bir dolu aşkın izini örtüyordu şiirlerin. Gelmek eylemi pörsümüştü adımlarında Oysa ben gelişini “milat” sayacak kadar başlıyordum aşka.
Hiç düşünmemiştim bir isim ve iki bağlacın yan yana gelip de içimi bu kadar acıtacağını; taa ki sen elveda diyene kadar.
Karşımda bir adam var şu anda; güncesine düştüğü mayınlı satırlarla benli zamanların izini süren. Sen ki bir dar zaman mutluluğuydun yüreğime sızıveren. Ben ki yüreğinin kıyısında taşıdığın uçuruma dokunabilen ilk kadın!
Ben uslu bir aşıktım; gel dedin geldim sev dedin sevdim bit dedin bittim şimdi unut diyorsun ya yaramazlığım tuttu unutamıyorum!
Acının yan etkisi, güçlü bir karakter armağan etmesidir size.
Biliyorum “yarın yeni bir gün doğacak” hikayeleri, inananı kanatır ancak. O yüzdendir sadaka vaatlere tenezzül etmeyişim.
Şimdiyi yok saymak, yarını ertelemek ve fotoğrafların sınırlı karelerinde, sen’li dünleri yaşamak da, yalnızca, yalnızken yapılacak akıl karı bir deliliktir ve delilik, yalnızlığın en yalın tanımıdır!
Anne bak yine terli terli aşk içtim. Ateşim düşmüyor yarin yüreğine.
Evdeki bayat ekmek gibiydin.Ben sana nimet deyip başımın üstünde tutarken, sen gidip başkalarının çöplüğünde küflenmeyi tercih ettin.
İdama giderken hislerim, güneşim yüzünü görmeyi bekledim hep. Kalemi kırık bir aşkı mühürledim yüreğime. ?unuttum? diye haykırırken bile unutmadığımı ispatlıyordum kendime.
Aramadığın yerlerde olmayı seçiyorum nedense. Karşılaşma ihtimalimizin olmadığı… Olamayacağı... İlk ışıktan sağa dönüyorum hep. Senden değil, seninle karşılaşmaktan korkuyorum.
Şimdiyi yok saymak, yarını ertelemek ve fotoğrafların sınırlı karelerinde, sen’li dünleri yaşamak da, yalnızca, yalnızken yapılacak akıl karı bir deliliktir ve delilik, yalnızlığın en yalın tanımıdır!
Son sigaram gibiydin sen sevgili, kıyamazdım içmeye. O cebimde kırıldı, sen kalbimde.
Hiç kimsenin iyi gelmediği yerden sarıyorsun yaralarımı. Hiç kimsenin dokunamadığı yerden kanatıyorsun sonra.
Aramadığın yerlerde olmayı seçiyorum nedense. Karşılaşma ihtimalimizin olmadığı… Olamayacağı… İlk ışıktan sağa dönüyorum hep. Senden değil, seninle karşılaşmaktan korkuyorum.
Gözlerine şiirler yazmıştım, yazma dedi sözcüklerim akmaya başlarsa gözlerimden cümlen olurum dedi.
Git artık yar sustuklarını bana harcama! Yaslanma gôzlerime bu yükü kaldıramam.
Ne içimden terk edebiliyorum seni ne de terk ettirebiliyorum sana içimi!
Anne bak yine terli terli aşk içtim. Ateşim düşmüyor yarin yüreğine.
Diyorlar ki küsme aşka daha kimler gelecek kimler geçecek.Bilmiyorlar ki en son giden her şeyimi götürdü. Bilmiyorlar ki en son giden daha sonra gelecekleri bile götürdü.
Aklım kara kış ellerim seni üşüyor bugün günlerden soğuk.
Kahraman Tazeoğlu'nun Şiir Kitaplarından Alıntı Sözler
Yokluğun seni haklı, beni suçlu gösteriyor. Oysa varlığına duyduğum sevgiden daha şiddetliydi yokluğuna duyduğum nefret! ( Kahraman Tazeoğlu – Kıyısızlar)
Bunca zaman boyunca ya elini tutmayacaklara uzanmıştır elin, ya da bırakıp gidecekler hep el vermiştir sana. Kahraman Tazeoğlu - Bukre
Susmak birilerini konuşmaya mahkum etmekti. Ve en çok konuşan en fazla hata yapandı her zaman. En çok susanın hep haklı kaldığı gibi. Kahraman Tazeoğlu - Araz
Kimse kimsenin yerini dolduramıyor, zaten doldurması da gerekmiyor. Kahraman Tazeoğlu - Vazgeçtim
Ama gitme. Daha saat hoşça kalı göstermedi. Bitme. Kahraman Tazeoğlu - Başka (Ayrılık Ayrı, Aşk Bitişik Yazılır)
Kimliğimi soruyor birileri, çıkarıp resmini gösteriyorum. (Kahraman Tazeoğlu - Başka (Ayrılık Ayrı, Aşk Bitişik Yazılır)
Oysa bilmeliydin; bütün bir hayatı ürpererek yaşama cesaretiydi aşk. Kahraman Tazeoğlu - Araz
Beni ben olarak kabullenemediği için değiştirmeye çalışarak sevmeye kalkışan, başaramayınca da terk edip gidene sadece "piç" derim. Kahraman Tazeoğlu – Vazgeçtim
Bir gün aradığın insanı hayatına alırsan sakın ona nefesim deme! Aldığı her nefesi geri veriyor insan. Kahraman Tazeoğlu – Bukre
Kadınlar kalbinden sildiklerini aklına yazar. Kahraman Tazeoğlu – Bukre
Kiminin çöle döner yüreği, kimi içinde bir yanardağ saklar. Kahraman Tazeoğlu – Yaralı
Bugün seni düşünmeden yaşayabilmeyi başardığım ilk gün. Hadi topla seni benden. Kalbim seni uğurluyor. Al bu yara sende kalsın. Artık beni acıtmıyor. Kahraman Tazeoğlu – Yaralı
Sen, senin için önemli olmayabilirsin ama benim için çok önemlisin. Çünkü sende açılan yara en çok bende kanıyor. Buna inan ve sor kendine; kimi yara'lar, en çok kimi yaralar? Kahraman Tazeoğlu - Bukre
Unutmak alışmaktır, unutursun demiyorum... Ama alışacaksın biliyorum. Kahraman Tazeoğlu – Bukre
En acısı da ne biliyor musun? Aslında sana hiç sahip olamadığımı, seni kaybettiğimde anlamış olmam! Kahraman Tazeoğlu – Bukre
Bir zaman sonra mutlu olduğu için gülümsemese de gülümsediği için mutlu olduğunu sanmaya başlıyor insan. Kahraman Tazeoğlu - Kayıp Yüzyılın Prensesi Oylum
Hayat bana düşündüğüm her şeye inanmamayı öğretti. Kahraman Tazeoğlu - Söz
Unutma; karanlığı aydınlatmazsan, zamanla o karanlığa alışır gözlerin. Kahraman Tazeoğlu – Söz
Aşk, gözlerini kocaman açarak bulduğun ve sımsıkı kapatarak yaşadığındır. Kahraman Tazeoğlu – Söz
Hangi anıyı silerek başlar insan unutmaya? En acı olanı mı yoksa unutması en kolay olanı mı? Kahraman Tazeoğlu – Yaralı
Kendime olan suskunluğumu aşmaktı yazmak. Dilimin dönmediğine harf giydirmekti. Kahraman Tazeoğlu - Yaralı
Ayrılıkta vardı aşkın içinde. Her şey gibi... Çok seven de az seven de bir gün giderdi. Herkes gibi. Hayat bana bir şey daha öğretti; aşk her şeydir ama her şey Aşk degildi... Kahraman Tazeoğlu – Kıyısızlar
Hayatımın hiç bitmeyen ama beni tek seferde bitiren gecesiydi. Sabah güneş doğarken gözyaşlarım kurumuş ve kalbim tükenmişti. Kahraman Tazeoğlu - Yaralı
Baksaydın korkmayıp gözlerime. Sana keşkelerimi sunacaktım, terk etmeden bahar kıpırtısı içimi. Yalpalamayacaktım bugünlerde, yarınlara inançsızlığımla... Ve biliyor musun, "Kal," deseydin, rüzgarlarla getirdiğin son hecemle kavrulacaktı bahar bitimi... Kahraman Tazeoğlu - Susacak Var
Elimde olsa gitme diye gölgene bile sarılmak isterdim. Ama çok yalnızım. Aynaya bakarken bile yalnızım. Sen hiç dokunulmayı bile özleyecek kadar yalnız kaldın mı? Kahraman Tazeoğlu – Yaralı
Yaşananların üstünü örtecek kadar şeffaf bir kelimem yok. Sen bilirsin ürkekliğimi, tarhiten çalınmış eğrelti kahramanlığımı... Çekerim kılıcımı zamana, ama kesip atamam biriktirdiklerimi. Gözlerim yağar, toprak kokar ve filizlenir kabuk bağlayan yaralarım. Dilek kipleri bağlarım. Kaçışlarım sana meylimdendir. Sessizliğine sığınışım, kabullenişimdir her şeyi. Sakın, "Neden?" diye sorma. Verdiğim her cevap, mayındır pişmanlığıma. Kahraman Tazeoğlu - Susacak Var
Ağlasan da ağlamasan da uğruna ağladığın insan değişmez; çünkü senden akan gözyaşı onda hiçbir şeyi temizlemez... Ne gariptir, dışarı akan suların insanın içini temizlemesi... Kahraman Tazeoğlu – Yaralı
Bana, bir veba busesi bırakıp gittin; bak şimdi yerini başkaları aldı. Bu aşkın vebası sende, busesi bende kaldı. Seçtiğin yolda sana mutluluklar diliyorum. Unutmak alışmaktır. Unutursun demiyorum... Ama alışacaksın biliyorum. Kahraman Tazeoğlu – Bukre
İçinde sönmemiş bir yanardağ taşımak böyle bir şey. Her an patlayabileceğini biliyorsun ama sönüp gitsin isterken patlamasını bekliyorsun. Kahraman Tazeoğlu - Yaralı
Her şey bir cümleyle başladı. Bizi kelimeler buluşturdu. Bazen bir cümle hayatı baştan aşağı değiştirmeye yetiyor. Kahraman Tazeoğlu - Yaralı
Hayatımın hiç bitmeyen ama beni tek seferde bitiren gecesiydi. Sabah güneş doğarken gözyaşlarım kurumuş ve kalbim tükenmişti. Kahraman Tazeoğlu - Yaralı
Giderayak gelişlerinde, ansızın gidiyorsun; susar gibi, küser gibi, terk eder gibi... İşte o zaman duruyor zaman ve bitmiyor hiçbir şarkı. O zaman, terk edebiliyorum seni içimden; o zaman, nefret edebiliyorum senden! Ama sadece o zaman, o an. Kahraman Tazeoğlu – Söz
Sana yaralarımdan bahsedeceğim. Her gelenin eğilip baktığı, sarmak için türlü klişeler denediği ama her seferinde daha çok kanattığı yaralarımdan... sen, en sakındığın yerlerine iğneler batmasının ne demek olduğunu bilir misin? Daha kanayacak bir yerinin kalmadığında, başkalarının giderken açtığı yaraları, kendi kendine dağlayacak gücü bulamamayı? Kahraman Tazeoğlu - Başka (Ayrılık Ayrı, Aşk Bitişik Yazılır
Aşk büyük harfle başlıyor, sonra küçük harflerle devam ediyor ve sonunda minicik bir nokta, tüm cümleyi bitiriyor. İşte böyle katilim! Aşk başlıyor; öncesini sorgulatmıyor, aşk bitiyor; seni öncesine mahkum ediyor. Kahraman Tazeoğlu – Kıyısızlar
Kahraman Tazeoğlu Şiirleri
Kahraman Tazeoğlu edebiyata şiir ile başlamış sonrasında yazmış olduğu şiir gibi romanlarla yüreklere dokunmayı başarmıştır. İşte, en güzel Kahraman Tazeoğlu şiirleri, aşk şiirleri;
Acıyı Aşka Yama Yaptım
Bitiyor zaman.
Tüm saatler kum saatinin içinde birbiri üstüne yığılıyor.
Sahte mutluluklar giyiniyor sözcükler.
Sen-ben savaşında imtiyazsız yarınlara bugünden açıyorum gözlerimi.
Savaşacak kadar bile yakın olmayışımızı bilirim.
Bilirim, acı verişindir bu kadar sözcük dizdiren.
Ömrümü ömrünün ardında sürüyen...
Aynaları kırıldı mutluluğumun.
Söz dinlemeyen yanımı artık çok iyi tanıyorum.
Ayağım takılıyor bir acıya ve yokluğunun üstüne düşüyorum.
Hala üşüyorum...
İğne deliğinden geçiriyorum sevdayı.
Sen oluyor nakışımın adı.
Bir an sen oluyorum anlayışsız, vurdumduymaz...
Sonra bana dönüyorum. Bak hala ağlıyorum...
Harf harf işlerken kelimelerimi,
şimdiden yerleştiriyorum acılarımı parmaklarımın ucuna.
Son düşen cemreyi de ayırıyorum payıma.
Kapatıyorum gözlerimi.
Hadi git yâr, geldiğin gibi.
Acıttığın yerden tüm acılarımı da topla git hadi.
Anlamadım yâr Sen mi yâr olmadın yoksa ben mi yarenlikten uzaktım?
Hangi kıyıya vurmuştu aramızdaki eksik o taş?
Hangi şarkıda yarım kalmıştı notamız?
Hangi satır içine sığdırabilmişti de seni; sen bulunmazım olmuştun?
Ah yâr sana bağlamazsam sözcüklerimi,
hep anlamsızlık oluyor yüreğimin dili. S
ana bağlandığında da gözyaşına paralel oluyor.
Yok, mu önümde senden gayri gidecek bir yol?
İçim yine aynı mısra'ları tekrarlıyor..
Yamaçlarımda senli güzel düşerim var
Ama düşlerime damlayan zehir de sensin yâr
Bulamadım yâr.
Seni bu kadar ararken kendime bir mutluluğu da bulamadım.
Zamandan bir bir çalıp saatleri sızlayan yanlarıma kattım.
Ben acıyı aşka yama yaptım.
Hafife almadım duyuları.
Kuytu köşelerde ölümüne besledim sevdayı.
Acıydı bildiğim aşkın ön adı. Hiçbir şehre sığmadı yüreğim.
İstanbul sen de yüreğimi ayaklarına doladın.
Ve sen düştün ben kanadım.
Ezildim, yarama yine koskoca bir kenti bastım.
Büyük bir uykudan ibaret sandım satırlarda yaşamayı.
Kelimeleri vurdum kumsallara.
Canımı ağrıttım ardında.
Ve bir taş daha attım içimin karanlık dehlizine.
Hüzün meskenine kilitli aşk hangi makamı kabul ediyordu ki sözlerine?
Hangi yaram düşlerimi sana vurduğumda acı damlatmıyordu?
Gerçeğimde olmayan yâr gönlümden git!
Hadi git! Ben sarsılan bir şehrin enkazı olmaya razıyım.
Ben, yine kâbuslar saklarım yatak başlarımda.
Ve sana şiirler biriktirmekten vazgeçerim.
Sessizliğimin sesini dinlerim bir sonbahar sabahında...
****
Ayrılık Gelmeden Git Sen
Kimsesiz bir gökyüzüne
lâl bir dilin tüm sesiyle haykırması kadar sağır,
karanlık sularda,bir âmânın gözlerini araması kadar kör;
yani anlamsızlığa yeni anlamlar yükler gibi
yalnızca yalnızlığa anlatıyorum kendimi...
çıkmaza düşmüş şiirlerin koynunda
bir uzun yol oluyor kalemden süzülen her harf
her hece aklımın kabristanlarında yankılanan
sahipsiz bir ölüm çığlığı,
masumiyeti sesimde eskiyen...
ve dudaklarımın ucunda bitmek bilmeyen acılı tiryakilikler
ve sonrasızlığın deminde keder dökülüyor kağıtlara
hâsılı aşk; ölü doğmuş bir çocuk şimdi
yüreğimin sevda çukurlarında...
hadi yâr kendini al gecelerimden
al ve git!
zaten bir uzak düştü benimki;
ertelenmiş zamanlarda resmedilirken mavinin imkansızlığı,
şiirler nice sevdaya küs bakış hüküm giymişken,
ezbersiz acılar eşliğinde gözlerinde tükenmek
ve ölebilmek kirpiklerinin iz düşümünde
hani meçhul bir izbede seninle el ele...!
oysa mutluluğu çoktan rehin bıraktım ben
bilmem hangi şehrin emanetçisinde
ve senden habersiz,
adından acılar türetiyorum şimdilerde...
dilimin ucuna geliyorsun bir zaman
yaşamak soruyorsun!
yaşamak; kör bir sancıdır sol yanımda,
dönüşsüz bir türkünün kambur sesinde yitip giden...!
ve dinledikçe kendimi,
kâbus olup büyür geceler karanlığın uğultulu yollarında...
ben kaçmak isterken her şeyden
gözlerin adına kendime sefer üstüne sefer eylerim.
sana çok benzeyen bir şehir olur geçtiğim her yer
her yer öylece uzar gider içinde gözlerimin
ve bizden çok uzakta
mevsim çömezi bir haziran
sonbahara uyanır şehr-i İstanbul,
gözlerinde bir mavi yangın
ve saçlarından dökülür martılar
Üsküdar'da pasaklı bir deniz kızının
sâhi martılar diyordu bir şair:
“martılar ki sokak çocuklarıdır denizin”
yani öylesi kimsesiz ve unutulmuş
yani morarmış kanatlarında münzevi bir hayat taşıyan
sonrası geç kalmış yaşanmışlıklarda
bulutsuzluğa prangalı bir çift yağmur damlası,
yağmasın diye kulelerde saklanan..!
****
Araz
"Gel" desen gelirdim
Gittiğin uzakta bendim
Dağ gibi bir ihanetten düştüm
Bu kendime son gelişim
Ölümbaz öpüşler kusuyorum ceplerime
Kendimi suçüstü yakalıyorum
Ve kentsizliğimin isimsizliğini
Araz'a uyak düşüyorum
Gözlerime senden düşler sürüyorum
Islak bileklerim kan bayramına yatıyor
Bana en büyük tehdit yine ben oluyorum
Sonra bir durağa yaslanıyorum
Sonra bir kente
Ve sen gidiyorsun
Ben kanıyorum
Diyorlar ki "kendini dinleme hiçbir şey söylemiyorsun"
Oysa "gel" desen gelirdim biliyorsun
Yorgun Haliç'e biraz inat
Biraz ihanet bırakıyorum
Ellerinden bir tedirginliği bir tehdidi avuçluyorum
Aklıma düşüyorsun
Düşüyorum
Düşünce
Üşüyorum
Azgın hüzünlerle körlüğüme göçüyorum
Ayrılığın saati kaç geçiyor bilmiyorum
Yalanlarımla bir hiçlikteyim
Beni içinden kaç
Bu kentte her yağmur kendini ağlar
Aklıma düşsen yalnızlık oluyorum
Ağzımdaki uykudan öpmüyorsun nicedir
Nerde kimi üşüyorsun
Artık kendini yakan bir ateşim
Kendimize birbirimizden düşler yapamıyoruz
Şimdi boş duraklara yaslanıyorum
Boş kentlere
Oysa "gel" desen gelecektim
***
Kara Kış
ben seni yaralarından tanıdım
ecelime son kurşundun deli davalım
n'olur bulutsuzluğuma darılma
dudağında bizi gül
kıyametime adım kala
beni senden alma
aklım kara kış
ellerim seni üşüyor
bugün günlerden soğuk
ben aysız gecelerde
çocukluğuma mektup yazardım
ah çocukluğum kağıt gemilerim
düşlerim dudaklanıyor
sesin kokuma gizli
yıldızları sönük gecelerde
dilime yağmursun
gözlerini uyuyorum her gece
bu kent içimin bahçesi
gemilerim çözülüyor yüreğine
ellerinle okşuyorsun
bilmiyorsun
kendi bakışlı kız
ömrümün kırçıl masalısın
uçurumlar vaadetme bana
yaralısın...
Ama Gitme
ama gitme
gözlerimde kan gezer
yasadışı bir soğuk işler iliklerime
gözyaşlarını geçirip sırtına
küflü bir sapak mı bırakacaksın sabıkama
biraz duman hıçkırığı sigaranda
biraz gece kırığı bende
şiir yorgunu damarlarıma ilk aşktan sola dön
ama gitme
şiir kanamalı bir aşkın "sonu yok"undan geçerken
ışığın sesini bul
aynandaki kırık yüzümü topla
gözümde seğiren acı bir denizde yüzdür
olimpos'un sıcağını
ama gitme
uçurumlar seri cinayetleri tökezletirken
sesini sakladım cebime
yağmur işgalli bir gecede ıskaladım
kapına dayanmalarımı
daha binmeden otobüslere
duraklar mı tuttu da kustun sesini üstüme
bak sana dil sürçmeli peltek şiirler yazdım
satırlarından kan sızar
satırla doğranmış bir aşkın cinayetinde
bir insan iki kıyıya aynı anda gözlerinden düşebilir
itme
ama gitme
daha saat "hoşça kal"ı göstermedi
bitme !
***
En Fazla İçimde Ölürsün
En fazla içimde ölürsün
Cesedini sürüklerim gittiğim her yere
Kızıl sonbaharım
Hangi aşk kendi fırtınasına dayanabildi
Ellerimde çoğul bir gölge kuşu
Adının arkasına basmadan yürüdüm
Alnımda birikti çizikler
Adımdan çıkardım aklımı
Aklımsız kaldım
Neylersin
İnsanız
Ne yapsak eksiğiz işte
Ölüme ayarlı saatiz
En fazla içimde ölürsün
Sorarım
Şiir papirüslerinin hangi köşesine karaladın beni?
Hangi haremden yakaladın da çiğnemeden yuttun gözlerimi?
Kekeme repliklerin ezber bozduran kuşu
Hangi rüzgârlara sattın da saçlarını
Devrik cümlelerimin öznesi oldun?
İçindeki kötü senaryoların kahramanı olmak istemezdim
Dağıldı bak derlenip toplanmış dağılmalarım
En fazla içimde ölürsün
….
***
Beni Sana Terk Et
Yine girdim gecenin korku tüneline cesurca,
korkarken binmeye alışıktır bu trenin vagon araları,
yine kapımda karakış
Ne zaman düşünsem seni,
intihar çığlıkları gelir kulağıma
şehrin arka sokaklarından.
İçimde eriyen buzun tepkime ısısı gibisin
Eridikçe ısıtır sonra yine donarsın
Ve her donuşunda beni de yakarsın,
Söyle gecelerimin gardiyanı olan masal perisi
Sen ne kadar, kaç mevsim yalansın..
Ne zamandır sezen söylemiyor “keskin bıçağı”
Ve artık radyolar çalmıyor bab-ı esrarı.
Uzaklarda bir yerlerde bakan gözlerin,
hangi cinayetlerini görmüştür bu gecemin.
Yer altı zindanlarında saçlarının
kimleri asmıştır boynuna dolanıp
bu yasadışı militan sabahlar.
Onursuz kalmaktansa dolaşan kanında,
yara olup kanadım her adımı andığında.
Oysa sen hiç görmedin
bu cam kesiği ayrılığın
ne depremlerin artçısı olduğunu
ve ne kadar yıkım yaptığını
o gözlerime bakan iki gözün.
Hani bu şehirden gitmek kadar
mülteci bir rüyanın orta yerinde girmiştin ya gecemin ikindisine.
Yok saydığım hayatıma,yalnızım şimdi
bu kalabalıkların mahşerinde.
Bir iç çekişsin gecemin ayazında.
Beni kovarmısın kalbinden,
Atarmısın beyninin en ücra köşelerinden
ve gözlerin nasıl görmez
sana olan susuşlarımı biriktirdiğim göz pınarlarımı.
Yağmurlar erken yağardı
her mevsimin gençliğinde kentime
Susuz kalmış martılara
ve sokak kedilerine inat
Kana kana tadıyorum
sensizlik okyanusunun tuzlu sularını.
Toprağımın kokusu geliyor
her yağmur sonrası küçük köyümün,
Günler ötesinde kalmış
ağustos mesafesindeki dağların arkasından.
Senden sonra biriktirdiğim tüm sitemleri bileyledim,
gözyaşlarının altında
geceler boyu kalmış, pas tutmuş varoluşuma.
Tüm silahlarını bana doğrult
razıyım ama ne olur dilini kana bulama.
Yüzüme gözüme saydır
terkedilmişliği ve yalnız geçen gençliğimi
Kıpırdarsam namerdim,
ama bu sevda savaşında oyun taktiği sayıp
beni arkamdan vurma..
Ne olur beni sana terket benden.