Politika ve Dil
Politika en genel anlamıyla yönetim bilimidir. Devlet işlerini düzenleme ve yürütme sanatıdır. Politika bütün topluluğu ilgilendiren kararların nasıl alındığı ve yaralanıldığıyla ilgilenir.
Politika birçok farklı tanımı olan faaliyettir ve bunu faaliyeti en temel olarak dil aracılığıyla gerçekleştirir. Dil, en temel olarak bireyin dış dünya ve düşünceyi anlamlandırmasını sağlamaktadır. Anlam alanı kendisine dil de yer bulmaktadır. Bu yüzden dış dünya, düşünme ve dil sürekli bir etkileşim içindedir. Bu etkileşimle birlikte dil aracılığıyla kavramlarımızı da oluşturup onlara anlam yükleriz. Düşünme ve dil insanla birlikte varlık kazanmaktadır. Düşünmede var olanlar (kavramlar, tasarımlar, ideler, imgeler) dile döküldüğü, dile getirildikleri takdirde, başka insanları etkileyen- etkileyebilme niteliğini içinde taşıyan bir var olan olarak belirirler. Dil aracılığıyla yapılan bu anlamlandırma politikada kavramların ve ideolojilerinin yenide kurgulanmasına da hizmet etmektedir. Dünyayı anlamlandırmamızı kavramlar aracılığıyla gerçekleştiririz. Kavramlarımız ideolojik bakış açılarından dolayı farklılık içerebilmektedir. Dildeki bu anlam yükleme politik olarak gerçekliğin yeniden kurgulanmasına hizmet eder. Bu farklılıklar kimi zaman değer yargılarından kimi zaman da olgusal farklılıklardan dolayı, kavramlara yüklediğimiz anlamlardaki farklılıklar sorun yaratır.
Politik anlamdaki bu farklılıklarında kendini var edebilmesi gerekir. Bu yüzden de farklılıkların kendini var edebilmesi için Hannah Arendt'in de düşündüğü gibi siyasete katılmak gerekmektedir. Bu düşünce temel olarak Aristoteles'te de vardı. Aristoteles siyasete katılarak bireylerin kendi var oluşlarını gerçekleştireceğini düşünür. Siyaset kişisel çıkarların öncelikli olmadığı, ahlaki bir etkinliktir.
Politikayla ilgilenen alanlar başta siyaset felsefesi, siyaset teorisi ve siyaset bilimidir. Siyaset felsefesinin ortaya çıkması için sorun gereklidir, çünkü siyaset felsefesi soruna yönelip olması gerekenin ne olduğu sorusuna cevap aramaktadır. Siyaset felsefesi salt teorik bir alan değildir. Felsefe alanında teori ve pratiğin birleştiği alandır. Esas olarak 20. yüzyılda ortaya çıkan siyaset bilimi ise genel olarak siyasal yapıları, süreçleri inceleyerek karşılaştırma yapmaktadır. Siyaset teorisi ise kavramsal ve tarihsel analizler yaparak politika çözümlemesi yapmaktadır.
Sonuç olarak dil, insanın, düşüncenin, kavramların, dış dünyayı anlamlandırmanın temelinde yer alan olmazsa olmaz bir araçtır. Bu açılardan politika farklı düşüncelerin, ideolojilerin kendi farklılıklarını dile getirmeleri gereken alandır.