Sabahattin Ali Şiirleri – Aşk, Hasret ve Direniş Mısraları

Sabahattin Ali’nin en güzel aşk şiirleri, duygusal ve toplumsal temalı mısraları burada. Yalın ve dokunaklı dizelerle derin bir yolculuğa çıkın, kalbinizi sevda ve özlemle doldurun.
Sabahattin Ali Şiirleri – Aşk, Hasret ve Direniş Mısraları

Sabahattin Ali Şiirleri

1907 yılında dünyaya gelen Sabahattin Ali, Türk edebiyatına kazandırdığı hikâye, roman ve şiirlerle büyük bir etki yaratmıştır. Özellikle Sabahattin Ali aşk şiirleri, insan ruhunun derinliklerini inceleyen birer aynadır. Onun dizelerinde bazen toplumsal çalkantıları, bazen de yürek burkan duyguları hissederiz. Genç yaşlardan itibaren edebiyata ilgi duyan Sabahattin Ali, yazdığı öykü ve romanlarda olduğu gibi şiirlerinde de yalın ve içten bir üsluba sahiptir. Aşağıda sizler için derlediğimiz en güzel Sabahattin Ali aşk şiirleri ve duygu yüklü mısralarını bulabilirsiniz. Şiirlerin ardından yer verdiğimiz kısa açıklamalar, bu değerli edebiyatçının hayata ve aşka bakışını daha iyi anlamanıza yardımcı olacaktır.

1. Aldırma Gönül Aldırma

Başın öne eğilmesin
Aldırma gönül aldırma
Ağladığın duyulmasın
Aldırma gönül, aldırma

Dışarda deli dalgalar
Gelip duvarları yalar
Seni bu sesler oyalar
Aldırma gönül, aldırma

Görmesen bile denizi
Yukarıya çevir gözü
Deniz dibidir gökyüzü
Aldırma gönül, aldırma

Dertlerin kalkınca şaha
Bir sitem yolla Allah’a
Görecek günler var daha
Aldırma gönül, aldırma

Kurşun ata ata biter
Yollar gide gide biter
Ceza yata yata biter
Aldırma gönül, aldırma

Sabahattin Ali aşk şiirleri arasında Aldırma Gönül dizeleri

Bu şiir, Sabahattin Ali şiirleri dendiğinde akla ilk gelenlerden biridir. “Aldırma Gönül” kederle umut arasındaki o ince çizgiyi anlatır. Özellikle duygusal şiir sevenler, bu dizelerde umudu ve sabrı hisseder. Şiirdeki mısralar, hayattaki zorluklara rağmen insanın ayakta kalışını ve içindeki ışığı korumasını sembolize eder.

  • Konu: Zorluklar karşısında umudu kaybetmeme, dirayet.
  • Duygu: Kederle karışık güçlü bir direnme hissi.
  • Öne çıkan motif: “Aldırma gönül” ifadesiyle umut.

2. Geçmiyor Günler

burda çiçekler açmıyor
kuşlar süzülüp uçmuyor
yıldızlar ışık saçmıyor
geçmiyor günler geçmiyor.

avluda volta vururum
kah düşünür otururum
türlü hayaller görürüm
geçmiyor günler geçmiyor.

dışarıda mevsim baharmış
gezip dolaşanlar varmış
günler su gibi akarmış
geçmiyor günler geçmiyor.

gönülde eski sevdalar
gözümde dereler bağlar
aynadan hayalin ağlar
geçmiyor günler geçmiyor.

yanımda yatan yabancı
her söz zehir gibi acı
bütün dertlerin en gücü
geçmiyor günler geçmiyor

Sabahattin Ali şiirleri arasında Geçmiyor Günler eseri

“Geçmiyor Günler” şiirinde Sabahattin Ali aşk şiirlerinde rastladığımız yalnızlık ve hüzün duygusu yoğun şekilde hissedilir. Bu şiir, zamanın adeta durduğu anları ve o anlara sıkışmış duyguları anlatır. Hapishane yıllarının izlerini taşıyan dizeler, özlem ve çaresizlikle doludur.

  • Konu: Zamanın yavaş geçişi, özlem.
  • Duygu: Hapsedilmişlik ve mutsuzluk.
  • Öne çıkan motif: Boşluk ve sessizlik.

3. Leylim Ley

Döndüm daldan düşen kuru yaprağa
Seher yeli dağıt beni kır beni
Götür tozlarımı burdan uzağa
Yarin çıplak ayağına sür beni

Aldım sazı çıkmış gurbet görmeye
Dönüp yare geldim yüzüm sürmeye
Ne lüzum var şuna buna sormaya
Senden ayrı ne hal oldum gör beni

Ayın şavkı vurur sazım üstüne
Söz söyleyen yoktur sözüm üstüne
Gel ey hilal kaşlım dizim üstüne
Ay bir yandan sen bir yandan sar beni

Yedi yıldır uğradım yurduma
Dert ortağı aramadım derdime
Geleceksen bir gün düşüp ardıma
Kula değil yüreğine sor beni

Leylim Ley şiiri Sabahattin Ali imzasıyla

“Leylim Ley”, aşkın ve gurbetin iç içe geçtiği, dilden dile dolaşan bir Sabahattin Ali aşk şiiri olarak hafızalara kazınmıştır. Bu şiir, bestelenerek türkü formunda da sıkça karşımıza çıkar. Özellikle romantik şiir sevenler için adeta bir hazine değerindedir. Hasret, gurbet, aşk ve umudun simgesi olan dizeler, okuyucunun kalbine seslenir.

  • Konu: Gurbet, aşk ve özlem.
  • Duygu: Aşk acısı ve kavuşma isteği.
  • Öne çıkan motif: “Ley” kelimesiyle ifade edilen sevda.

4. Dağlar

Başım dağ saçlarım kardır,
Deli rüzgarlarım vardır,
Ovalar bana çok dardır,
Benim meskenim dağlardır.

Şehirler bana bir tuzak,
İnsan sohbetleri yasak,
Uzak olun benden, uzak,
Benim meskenim dağlardır.

Kalbime benzer taşları,
Heybetli öter kuşları,
Göğe yakındır başları;
Benim meskenim dağlardır.

Yarimi ellere verin;
Sevdamı yellere verin;
Elleri bana gönderin:
Benim meskenim dağlardır.

Bir gün kadrim bilinirse,
İsmim ağza alınırsa,
Yerim soran bulunursa:
Benim meskenim dağlardır.

Dağlar şiiriyle Sabahattin Ali’nin doğa vurgusu

Bu şiirde Sabahattin Alinin yalnızlığı, özgürlüğü ve doğaya duyduğu hayranlığı görüyoruz. “Dağlar” şiiri, insanın şehir hayatına yabancılaşmasını ve iç dünyasında doğaya sığınmasını anlatır. Duygusal şiirler içerisinde başı çekenlerden biri olan “Dağlar”, özgürlük isteğini en yalın haliyle dile getirir.

  • Konu: Doğa, özgürlük ve yalnızlık.
  • Duygu: Şehre ve topluma karşı uzak durma arzusu.
  • Öne çıkan motif: Dağlar, kuşlar ve gökyüzü.

5. Serserinin Ölümü

İki üç gece kuşu ötüşürken derinde,
Hayaletler uçuştu bu yangın yerlerinde.
Gölge gibi yokluğa karıştı yanık evler
Bacalar gökyüzüne uzanan iri devler
Gibi yumruklarını karanlıklara sıktı...
Gece ümitsizsizlerin kalbinden karanlıktı.

Bir silâhın alevi yırttı bu karanlığı,
Görüldü bir vücudun yerinde sallandığı...
Uzakta kaybolurken hızlı koşan adımlar,
Kucakladı kanlı bir vücudu kaldırımlar...

Bir kurşunla yerlere yıkılan bir serseri
Kazıyor tekmeliyor ayaklarıyla yeri...
Gemi halatı gibi kolları geriliyor;
Vücudu yılan gibi kıvrılıp seriliyor...
Ölümün korkusudur şimdi beynini yakan.
Bir ıstırap nehridir ağzından dökülen kan.

Gözleri deli gibi fırlamış çanağından;
Yaşlar yuvarlanıyor ateşli yanağından...
Dalga dalga kan olmuş mor çiçekli mintanı,
Göğsünü parçalayıp çıkmak istiyor canı...
Istırap korku hüzün gözlerinde birikmiş,
Sönük nazarlarını sabit bir yere dikmiş.

Renksiz dudaklarını araladı:
-Ah anam!..
Acı bir hırıltıyla parçalandı gıtlağı;
Ecel çözdü hayatla arasındaki bağı.
Çenesi yana düştü gözünün feri söndü,
Vücudundaki en son hayat eseri söndü...

Halbuki bir zamanlar bu da kabadayı imiş,
Bu da adam öldürmüş bu da canlara kıymış;
Günahının tokadı onu da yere serdi:
Kuduz köpek gibi sokaklarda geberdi...

Serserinin Ölümü şiiriyle Sabahattin Ali’de toplumsal eleştiri

“Serserinin Ölümü”, Sabahattin Alinin sadece aşk ve özlem konularıyla sınırlı kalmadığını gösterir. Bu şiirde toplumsal önyargılar, hayatın acımasızlığı ve şiddet teması işlenir. Melankolik şiirler arasında sayılabilecek bu eser, insanın çaresizliği ve adaletsizliği vurgular.

  • Konu: Şiddet, çaresizlik, toplumsal eleştiri.
  • Duygu: Pişmanlık, korku ve umutsuzluk.
  • Öne çıkan motif: Kurşun, kan ve son nefes imgesi.

6. İstek

Yanıyor beynimin kanı,
Bilmem nerelere gitsem?
İçime sığmayan canı
Hangi rüzgara eş etsem?

Akşam sular karardı mı
Bir dağa versem ardımı,
İçimi yakan derdimi
Sağır göklere anlatsam...

İçiliversem dem gibi,
Kırılıversem cam gibi,
Şamdanda yanan mum gibi,
Sabahı görmeden bitsem...

Bir yüce ormana dalıp
Ya bir dağ bağşına gelip,
Beni yaradanı bulup
Malını başına atsam...

Görünmez kollar boynumda,
Yarin hayali koynumda,
Sıcak bir kurşun beynimde,
Bir ağaç dibinde yatsam...

İstek şiirindeki romantizm ve derin duygular

“İstek”, Sabahattin Ali şiirleri arasında derin bir ruh halini yansıtır. Kaçış, doğaya sığınma ve kendi içine dönme temaları göz önüne çıkar. Şair, bunalımın içinden kurtulmak için dağları, ormanları ve gökleri kendine yol arkadaşı olarak seçer.

  • Konu: Ruhsal sıkıntı, doğaya yönelerek rahatlama isteği.
  • Duygu: Bunalım, kaçış arzusu.
  • Öne çıkan motif: Dağ, orman ve sabah.

7. Kara Yazı

geçmedi yare sözümüz
yollarda kaldı gözümüz
yere sürüldü yüzümüz
böyleymiş karayazımız.

çiçekler açılmaz oldu
pınarlar içilmez oldu
yar bize gülmez oldu
böyleymiş kara yazımız.

yalnız ona yar demiştik
onda bir şey var demiştik
o bizi anlar demiştik
böyleymiş kara yazımız.

hey gönül gene bu gece
kederim geceden yüce
gel susalım beraberce
böyleymiş kara yazımız.

Kara Yazı şiirinde Sabahattin Ali’nin karamsar bakışı

Bu dizelerde umutsuz bir aşkın ve kadere dair sitemin izlerini görmek mümkündür. “Kara Yazı” şiiri, Sabahattin Ali aşk şiirleri içerisinde hüzünlü bir motif taşır. Yazgıya boyun eğişle birlikte, sevdiğiyle arasındaki uçurumun derinleşmesini anlatır.

  • Konu: Kader, karamsarlık ve ayrılık.
  • Duygu: Teslimiyet ve hüzün.
  • Öne çıkan motif: Sözün geçmemesi, yazgı.

8. Kıyamadığım

Hey bir zaman bakıp bakıp
Seyrine doyamadığım!
Şimdi gurbette bırakıp
Sesini duyamadığım!

Evde kapanıp kaldın mı?
Seyrana çıkıp güldün mü?
Başkalarının oldun mu?
'Benimsin!' diyemediğim!

Akıtıp gözüm yaşını
Hatırlarım gülüşünü;
Kıvırcık saçlı başını
Göğsüme koyamadığım!

Dik yamaçların selisin,
Sen benden daha delisin,
Şimdi kimlerin kulusun?
Başını eğemediğim!

Nasıl vurgunum bilirdin,
Niçin benden yüz çevirdin?
Kimlerin koynuna girdin?
Öpmeğe kıyamadığım!

Kıyamadığım şiiriyle Sabahattin Ali’nin özlem duygusu

“Kıyamadığım” şiiri, sevilen kişinin başka kollara gidişi ve arkasında bıraktığı derin hasreti anlatır. Sabahattin Alinin aşk şiirlerinde sıkça karşılaştığımız ayrılık ve özlem teması, bu dizelerde de karşımıza çıkar. Aynı zamanda büyük bir çaresizlik ve iç burukluğu hissettirir.

  • Konu: Terk ediliş, özlem, pişmanlık.
  • Duygu: Büyük bir sevgi ve kıskançlık.
  • Öne çıkan motif: Hasret ve kavuşamama.

9. Melankoli

Beni en güzel günümde
Sebepsiz bir keder alır.
Bütün ömrümün beynimde
Acı bir tortusu kalır.

Anlıyamam kederimi,
Bir ateş yakar derimi,
İçim dar bulur yerimi,
Gönlüm dağlarda bunalır.

Ne kış, ne yazı isterim,
Ne bir dost yüzü isterim,
Hafif bir sızı isterim,
Ağrılar, sancılar gelir.

Yanıma düşer kollarım,
Görünmez olur yollarım,
En sevgili emellerim
Önüme ölü serilir...

Ne bir dost, ne bir sevgili,
Dünyadan uzak bir deli...
Beni sarar melankoli:
Kafamın içersi ölür.

Melankoli şiirinde Sabahattin Ali’nin depresif ruh hali

“Melankoli”, şairin iç dünyasını tüm çıplaklığıyla ortaya koyar. Sabahattin Ali şiirleri arasında ruhsal bunalımı en iyi yansıtan eserlerden biridir. Keder, yalnızlık ve hayattan kopma duygusu, melankolik bir atmosfer yaratır.

  • Konu: Depresif ruh hali, yalnızlık.
  • Duygu: Hüzün, iç sıkıntısı.
  • Öne çıkan motif: Dosttan uzaklaşma, amaçsızlık.

10. Koşma

Sevip sevip yarı ele kaptırmak
Kara bahtın bana eski işidir.
Ömrümdeki yıllar kadar yar sevdim
Her biri bir başkasının eşidir.

Canlar verdim her birinin yoluna,
Hepsi girdi bir yiğidin koluna,
Bülbül bile kondu bir gül dalına,
Boşta gezen bizim gönül kuşudur.

Baktığım yok üzüntüye, sevince.
Feryat etmem yar başından savınca,
Benim gibi sevmelidir sevince:
Ne göz görür, ne kulağım işitir.

Kara saçım dik başımda kar oldu,
Ak saçımla yar sevmesi ar oldu,
Bana vuran eller değil, yar oldu,
Bu dert benim dertlerimin başıdır.

Kimi aşık dileğine ulaşır,
Sevdiğiyle cümbüş eder, gülüşür,
Kimi benim gibi garip dolaşır,
Asıl aşık kam almıyan kişidir.

Koşma şiirinde Sabahattin Ali’nin halk şiiri geleneği

“Koşma”, Sabahattin Alinin halk şiiri geleneğini yansıtan mısralarındandır. Aşkın imkânsızlığı, her sevgide yaşanan hayal kırıklığı ve aşka dair samimi itiraflar dikkat çeker. Şair, halk dilinin sadeliğini kullanarak evrensel bir aşk acısını anlatır.

  • Konu: Karşılıksız aşk, acı.
  • Duygu: Umutsuzluk ve alışılmış bir keder.
  • Öne çıkan motif: Klasik Türk halk edebiyatı öğeleri.

11. Bütün İnsanlara

Dillerde gezen adım:
Bir seciyesiz, bir it.
Nedense olamadım,
Sizin gibi bir yiğit...

Ne gaye taşıyorum,
Ne bir dağ aşıyorum;
Delice yaşıyorum,
Ne ihtiras, ne ümit...

Yuh...Eğer hayat buysa,
Bu ahmakça uykuysa...
Bana kim sokulduysa
Hadi dedim, hadi git! ..

Bende çok şey var ama,
Akıl filan arama...
Ciddiyetle arama
Koydum dikenli bir çit.

Saçıma düşen aklar,
Ne bir macera saklar;
Çıkarmaz bu dudaklar,
Ne bir küfür ne tevhit...

Korkutmaz beni ölüm,
Bir şeytan kadar hürüm.
Süremez bende hüküm
Ne Allah, ne de Nahit...

Bütün İnsanlara şiirinde Sabahattin Ali’nin sert eleştirisi

Bu şiirde Sabahattin Ali, toplumun değer yargılarına bir başkaldırış sergiler. Bireysel özgürlüğü ve farklı olmanın bedelini işler. Yalnızlığa, toplum dışına itilmişliğe rağmen özgür kalmayı öven şiir, şairin kişisel duruşunun da bir ifadesi niteliğindedir.

  • Konu: Toplumdan dışlanma, özgürlük.
  • Duygu: Öfke, başkaldırı.
  • Öne çıkan motif: Yargılara karşı duruş, kişisel özgürlük.

12. Kızkaçıran

Dağlar dik, çeşmeler kuru
Yarimin benzi çok sarı
Ölüm var, dönülmez geri
Yürü yağız atım yürü...

Dağlar geçilmiyor kardan
Aman yok candarmalardan
Ayrılamadım bu yardan
Yürü yağız atım yürü...

Yarim bu gece yoruldu
Kaçırdığıma darıldı
Bak daha sıkı sarıldı
Yürü yağız atım yürü...

Nasıl titriyor korkudan
Kaldırdım onu uykudan
Sesler geliyor doğudan
Yürü yağız atım yürü...

Peşime düştü takipler
Boynumu bekliyor ipler
Zeybekler seni ayıplar
Yürü yağız atım yürü...

Kızkaçıran şiirindeki Anadolu kültürü teması

“Kızkaçıran”, Anadolu kültürünü ve geleneksel motifleri yansıtan bir şiir olarak dikkat çeker. Burada aşk, cesaret ve macera üçgeni vardır. Sabahattin Ali, bu şiirle folklorik öğeleri ustaca birleştirerek okuyucuyu heyecanlandırır.

  • Konu: Kaçırılan sevgili, macera.
  • Duygu: Heyecan, korku ve aşk.
  • Öne çıkan motif: Dağlar, kaçış, zeybek geleneği.

13. Gecenin Kemanı

Yüzü parladı ayın,
Bir ses geldi uzaktan:
Hasta yorgun bir kadın
Şimdi çalıyor keman...

Eriyor, bükülüyor,
Ayın altında evler...
Kemandan dökülüyor,
Semailer, peşrevler...

Keman hırçın, mariz,
Asabını geriyor;
Dalgalan bir kaç iz,
Karanlıkta eriyor...

Bazan hazin bir beste,
Gönüllerde yanıyor;
Geceden deste deste
Nağmeler toplanıyor...

Sen ey karanlıklara
Hicran dağıtan kadın!
Git başka bir diyara!
Kalbimi parçaladın...

Gecenin Kemanı şiirinde hüzünlü müzikal anlatım

Bu şiirde müziğin büyülü etkisi, gecenin hüznüyle birleşir. Sabahattin Ali, “Gecenin Kemanı”nda kadersizliğin ve acının sesini kemanın telleri üzerinden anlatır. Gece, müzik ve hüznün bütünleştiği dizeler, şiire farklı bir atmosfer katar.

  • Konu: Karanlık, müzik, hüzün.
  • Duygu: Hicran, yalnızlık.
  • Öne çıkan motif: Keman sesi, gece, acı.

14. Dere

Niçin bu derenin suları kara,
Niçin böyle hırçın akıyor dere? ..
Niçin deli gibi koşup kenara,
Billurdan kancalar takıyor dere? ..

Arzun tutunmaksa eğer sahile,
Ey dere, bu coşkun gayret nafile!
Bu sahil ki savmış nice kafile
Seni tutar mı, ey suyu mor dere? ..

Ağlama ey dere! ..Gürültüsüz ak..
Kader bu: Ne yapsan suyun akacak!
Çok zordur çırpınıp tutunamamak:
Fakat bir kere de bize sor dere!..

Dere şiirinde akıntıya karşı koyuş sembolü

“Dere”, hayatta akışa karşı gelmenin ve kaderle mücadele etmenin yansımasını sunar. Sabahattin Ali, dereyi bir mecaz olarak kullanarak insanın çaresiz çırpınışını sembolize eder. Akıntıya kapılmak ile kendini bırakmak arasındaki ikilem, bu şiirin merkezinde yer alır.

  • Konu: Akışa karşı koyma, çaresizlik.
  • Duygu: İsyan ve kabulleniş arası bir gerilim.
  • Öne çıkan motif: Dere, akıntı, kader.

15. Çakır

Altın saçlarını sıkıca tarar,
Sonra iki örgü yana bırakır;
Ayağında pembe dallı mor şalvar,
Taze gelin gibi süzülür Çakır...

Beyaz ellerine kına yaraşır,
Mavi gözleriyle bir içim sudur.
Efeler onu el üstünde taşır;
Köyün bir tanecik orospusudur.

Çakır'sız olamaz hiç bir eğlence
Herkesin gönlünü kaplar çünkü sis...
Bazan mal olsa da iki üç gence,
Yine Çakır'ını ister her meclis...

Geniş meydanlarda yakılır çıra,
Çakır nazlı nazlı dokunur 'def'e...
Süt gibi rakıyı sunar Çakır'a
Gür bıyıklı, ateş gözlü bir efe...

gitgide açılır sırma cepkenler;
Kıllı göğüslerinden süzülür rakı.
Bazan birisinin bağrına girer,
Elma soymak için alınan çakı...

Çakır yılan gibi döner, kıvrılır
-Sırma saçlarında fildişi tarak-
Tabanca çekilir, bıçak sıyrılır,
O döner elini şıkırdatarak...

Yalnız bazı kere taze gelinler,
'Bize kocamızı ver!...diye inler...
O zaman Çakır'ın gözü doludur...

O zaman gözünün önüne gelen
Cepheden şehitlik alıp yükselen
İncecik bıyıklı bir yavukludur...

Çakır şiirinde köy yaşamı ve Anadolu kültürü

 Yazar
YORUMLAR (2)
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış yorumlar onaylanmamaktadır.
2 Yorum