Ünlü Şair Sezai Karakoç’un En Güzel ve Anlamlı 15 Şiiri

Şiirleri ile akıllara kazınan ünlü şair Sezai Karakoç'un birbirinden kaliteli 15 şiirini listeledik. İşte en anlamlı Sezai Karakoç Şiirleri...
Ünlü Şair Sezai Karakoç’un En Güzel ve Anlamlı 15 Şiiri

Kısa Sezai Karakoç Şiirleri

Sezai Karakoç 1933 yılında Diyarbakır’da doğmuştur. Üniversitede felsefe bölümünde okumak isteyen şair babasının karşı çıkması sonucu Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’nde Siyaset Bölümü’nü kazanmıştır. Üniversite bitince siyasete atılan şair hayatının her döneminde şiir yazmaya devam etmiştir. Bu içeriğimizde sizler için Sezai Karakoç’un en güzel ve kısa aşk şiirlerini derledik. Aşağıda Sezai Karakoç'un aşk şiirlerini, Sezai Karakoç'un duygusal şiirleri ve Sezai Karakoç'un en üzgün şiirleri yer alıyor.

İşte Sezai Karakoç şiirleri…

1. Adak Işığı

Sıcak yaz göklerinde

Önde uzanan ovada

Birden bir ışık sağdan

Bir ışık soldan çıkar

Ve bunlar

Şimşek hızıyla birbirlerine ulaşırlar

Bunu halk adak için uğur sayar

Derler: Leyla ile Mecnun buluştular

Bu göz açıp kapama anında

Ne varsa dile muradında

Mutlak yerine gelir arzun

Yerde kavuşmayanlar gökte kavuşurlar

Ve bir uğurlu anda

Kavuşmak isteyenleri kavuştururlar

Sezai Karakoç Şiirleri

2. Anneler ve Çocuklar

Anne ölünce çocuk

Bahçenin en yalnız köşesinde

Elinde bir siyah çubuk

Ağzında küçük bir leke

 

Çocuk öldü mü güneş

Simsiyah görünür gözüne

Elinde bir ip nereye

Bilmez bağlayacağını anne

 

Kaçar herkesten

Durmaz bir yerde

Anne ölünce çocuk

Çocuk ölünce anne

Sezai Karakoç Şiirleri

3. Bahçe Görmüş Çocukların Şiiri

İlkin sakin kiraz bahçeleridir andığım eski günlerden

Şehrin çocuklara mahsus kaydıraklardan olduğu

Fi tarihinde kutsal sözleri kale almadıkları için

Harap bırakılmışlar tabiatüstü güçlerle

 

Bir kere elime aldım mı çocukluğumu

Üstüne kerametler yazılı derilerde

Geleceği bildiren derilerde

Başlar yeni bir mantığın bağbozumu

 

Paganini bakışıyla ölümü inkar eden

Anneleri şaşırtan çocukları büyüleyen

Sevimli kahinlikleriyle fakirleri sevindiren

Ve siz ey çingene kadınları

 

O yıllar savaş yıllarıydı geceleri karartma

Gündüzleri fırın önlerinde birikirdi halk

Biz çocuklara büyükler arasındaki fark

Bir yanda şehir bir yanda kiraz bahçeleri

Sezai Karakoç Şiirleri

4. Balkon

Çocuk düşerse ölür çünkü balkon

Ölümün cesur körfezidir evlerde

Yüzünde son gülümseme kaybolurken çocukların

Anneler anneler elleri balkonların demirinde

 

İçimde ve evlerde balkon

Bir tabut kadar yer tutar

Çamaşırlarınızı asarsınız hazır kefen

Şezlongunuza uzanır ölü

 

Gelecek zamanlarda

Ölüleri balkonlara gömecekler

İnsan rahat etmeyecek

Öldükten sonra da

 

Bana sormayın böyle nereye

Koşa koşa gidiyorum

Alnından öpmeye gidiyorum

Evleri balkonsuz yapan mimarların

Sezai Karakoç Şiirleri

5. Batış

Güneştir düşen turuncusunda menekşeler sunarım

Gece artık hiç dönülmeyecek yerlerdeki o sevgiliye

Çocuklara kekik toplıyan o sevgiliye

Bir kekik uzatan çocuk anne deyince

Deniz dibinden çatı çeken

Çocuk üstüne arkadaş üstüne

 

Güneştir düşen yeşilinde bir yüz döner

Değişmiyen o gençliğiyle sevgili

Ölümden sonraki kurtulma gibi

Döner döner de gelir karşıma

Deniz dibinden cıkan ahtapot ölüleri

Eski utanmaları çeker su yüzüne

 

Güneştir kırmızı ve ben en çömezi bir rengin

Altın hatıralar hükümetinin

Bitmeyen sultanı o sevgiliye adanmış

Soy utanç soy anış soy sevgi

Gel artmaz azalmaz ey sevgi

Sezai Karakoç Şiirleri

6. Ben Kandan Elbise Giydim

Kendinden birşeyler kattın

Güzelleştirdin ölümü de

Ellerinin içiyle aydınlattın

Ölüm ne demektir anladım

 

Yer değiştiren ben değildim

Farklılaşan sendin

Sendin bana gelen aynalarla

Sendin bana gelen sendin

 

Artık ölebilirdim

Bütün İstanbul şahidim

Ben kandan elbiseler giydim

Bundan senin haberin var mı

Sezai Karakoç Şiirleri

7. Benim Sevgim

Ah benim sevgim çiçek örneği

Çarpılmışların kinini yeniler

Beni alnımdan vurmak ister

Saraların iftiraların gençliği

 

Bilirim geçmektir sevgi

Ölümün en yumuşak en ayarlı yerinden

Çünkü çocuklar geçer

Ölümün en yumuşak en ayarlı yerinden

 

Zarif vakitlerin seçkin kadınları

Hazırlardı kızlıklarında (doğum)ları

Kaçmakla kurtulamadıkları

Arada uyguladıkları

Sezai Karakoç Şiirleri

8. Çeşmeler

Benim yalnızlığımdan

Damıtılmış çeşmeler

Kurumuş unutulmuş

Çeşmelerin akışıyım

İnsanlık içinde

 

Ay görmez onları onlar ayı görür

Aydan haberlidirler

Söylediklerinin çoğu

Ay hakkındadır

Aya dair

Ayın tarihine ait

 

Fındıklılı Mehmet Ağa

Çeşmesi

Silahtar Tarihinin yazarı

Yenilmez karpuzlar

Acı salatalıklar yıkamıştım suyunda

İçilmez

Bozuk suyunda

Gece yarısı

Ayışığında

Yaz ay ve ben

Silinmeye yüz tutmuş yazı

Ölümü hecelemiştik

Ortalığı dolduran sesinde

Ta... aşağılarda olan yatıra

Bir türkü söylüyordu

Ölüm ötesinde açmış

Menekşeler kimliğinde

 

Ölüydü insanlar

Yalnız yaşıyordu o yatır

Ve o çeşme

Ben de

Sıratı andıran bir çizgide

Soluyordum devrildim devrileceğimi

Hayatı ve ölümü birlikte

Aynı geçmezlik ve değişmezlikte

Aynı yenilik ve tazelikte

Ürpererek geçiyordu yarasalar

Uzaklardan

Beyoğlu'nu bir telgraf gibi

İleterek birbirine

Sezai Karakoç Şiirleri

9. Denizin Kentini Yaktım

Denizin kentini yaktım

Vızıldayıp duran kafamın ortasında

Denizin kentini yaktım

Hurma şırıltılarıyla

 

Denizin kentini yaktım

Beni çocukluğumdan koparan

Denizin kentini yaktım

Bir kent kadın kabuklarından

 

Denizin kentini yaktım

Miras kalmış bir alevle

Denizin kentini yaktım

Veli ağaçlarla kalbi atan mermerle

 

Tanrıyı anarak kalbi atan

Cami sütunları boğdu

Sararmış gözyaşlarıyla

Kararmış denizin kentini

 

İstanbul ey sevgili şehir

Dön dön karadan gelen sesime

Son veren zaman yatırında

Denizden getirilen biçimine

Sezai Karakoç Şiirleri

10. Donuk Aşk

Yine akşam oldu,

Yalnızlık omuzlarıma çivisini çaktı yine,

Uzaklık aynı gerçi,

Heryerdeyken olan uzaklığın pek değişmedi,

Yine akşam oldu orda olduğu gibi,

Görebiliyorum seni burdan da,

Aynısıydı ordayken de,

Uzaklıktan korkmuyorum belki de,

Orada da aynıydı uzaklık gerçi

Donuklaşmış oldu artık bu,

Bir o kadar da hüzünlü romanlar gibi,

Galiba ben baştan kaybetmişim,

Belki de ben baştan kazanmışım, insanlık kaybetmiş...

Sezai Karakoç Şiirleri

11. Kar Şiiri

Karın yağdığını görünce

Kar tutan toprağı anlayacaksın

Toprakta bir karış karı görünce

Kar içinde yanan karı anlayacaksın

 

Allah kar gibi gökten yağınca

Karlar sıcak sıcak saçlarına değince

Başını önüne eğince

Benim bu şiirimi anlayacaksın

 

Bu adam o adam gelip gider

Senin ellerinde rüyam gelip geçer

Her affın içinde bir intikam gelir gider

Bu şiirimi anlayınca beni anlayacaksın

 

Ben bu şiiri yazdım aşık çeşidi

Öyle kar yağdı ki elim üşüdü

Ruhum seni düşününce ışıdı

Her şeyi beni anlayınca anlayacaksın

Sezai Karakoç Şiirleri

12. Kara Yılan

Güneşin yeni doğduğunu sana haber veriyorum

Yağmurun hafifliğini toprağın ağırlığını

Ve bütün varlığımla kara yılan seni çağırıyorum

Seni çağırıyorum parmaklarımdan süt içmeye

Pamuğun ağırlığını yapan dağın hafifliğini

Sana haber veriyorum yeni doğduğunu güneşin

 

Ben güneyli çocuk arkadaşım ben güneyli çocuk

Günahlarım kadar ömrüm vardır

Ağarmayan saçımı güneşe tutuyorum

Saçlarımı acının elinde unutuyorum

Parmaklarımdan süt içmeye çağırıyorum seni

Ben güneyli çocuk arkadaşım ben güneyli çocuk

 

Ben çiçek gibi taşımıyorum göğsümde aşkı

Ben aşkı göğsümde kurşun gibi taşıyorum

Gelmiş dayanmış demir kapısına sevdanın

Ben yaşamıyor gibi yaşamıyor gibi yaşıyorum

Ben aşkı göğsümde kurşun gibi taşıyorum

 

Seni süt içmeye çağırıyorum parmaklarımdan

Kara yılan kara yılan kara yılan kara yılan

Sezai Karakoç Şiirleri

13. Köpükten

Portakal büyüsüdür yalayan seni beni

Kentte başlarken gece horozun terk ettiği

Bir kadını havlıyor taşıyor o ıssız köpekler ki

Kırmızı bir karpuzun ortasından kesilen o köpekler ki

Deniz mi dedin ne denizi

Ben Kristof Kolomb'un uşağı değilim

Ben ırmakçıyım denizci değilim

Kulağımda ne bir aşk ne de bir kürek sesi

Bir meydan uğultusu barbar bir inşaat sesi

Bir kere kente girdin

Bir kadını al onu yont yont anne olsun

Her kadın acıma anıtı bir anne olsun

Çocuklara açılan mavi kırmızı pencere anne

Sen bu şehrin sokaklarından geç sonsuz pencerelerle

Bir insanı al onu çöz çöz çocuk olsun

Ve sonra yıpratılan ne

Mavi bir alıkonan

Bu köpekler neyi havlıyor hangi kadını

Bu horozlar neyi ürperiyor çocukları mı

Sabah ki marul ortası kırılan bir gemi direkte

Vakit çiçek bozuğu bir akşam terkisi

Bana ayrılan hangi Arap atının terkisi

Hangi çadır düşüncesi ve çöl

Bir mermerin rüzgârdaki savruluşu çöl

Kadın giyeceklerinin kıvranışı kızılda

Bir kırmızı biber salgını develer

Yeter suyun anıtlaşması çelik çelik biatı

 

Bir kere kente girdin

Felçli kadın karyolaya bağlı Haliç

Engenlik gençkızlık işletmesi karyola ki

Bekâr bir ölümün fener alayı şöleni

Azrailin boyuna bülûğa erdiği gerdeği girdiği

Eleni Eleni karyolada düşünen kadın

Yalnız ve som karyolada düşünen kadın

Her erkeği papaz sanıp günah günah olarak çıkartan

Her gece güneşi ısıran

Köpekler neyi havlıyor hangi gülü

Horozlar neyi ürperiyor savaşı mı

Bir yumurta ortasında gece yarısı

Sen ey şair ki ellerini kollarını çarmıha gerdin

Ölüm ki tabiatüstü hayatların menaceri

En yeni buluşu intihardır

Sezai Karakoç Şiirleri

14. Leyla'nın Bir Işığa Dönüşmesi

Mecnun'la aynı anda mı

Biraz önce mi biraz sonra mı

En yeşil vahalar bereketinde

Bir ışığa dönüştü Leyla Ece

Evden yükselen bir ışık sütunu

Yükselip tuttu ışık olan Mecnun'u

Gördü herkes gökte yarıştı iki ışık

Birbirine kavuştu iki ışık

Sezai Karakoç Şiirleri

15. İlk

Yanlış trenden indin seni şehrin aynasından geçirdiler

Sana baktım yıllarca hep ayni özlem penceresinden

Yürüyen ve kaçan yalın ve çocuksu özlem penceresinden

Denize karşı küçüle küçüle giden evleri

İnce ince karşılardın olağan karşılardın

Şen dünya içinde şen dünya içinde bir avuç şen dünyaydın sen

 

Bahar bilgisi güneş rengi at soluğu ve sen

Seni çağırıyorum geç gel ağlayan son bâkireler içinden

Kadınlar taş heykeller gibi gelip geçer sarı kayalardan

Hangisine baksam sen kımıldar sen seslenirsin içerlerden

Çekil karşımdan sultanı cariyelerde aramak körlüğü diyorum

Körlük güneşe ve gözlerime doğru gelen

 

Sen bir el uzanışıyla aydınlanan yeni ay mısın

Geyik resimleriyle kabarık her köşen

Geyik derisinde akan ilk nehir

Bir el uzanışıyla

İlk sokağın ağzında kaybolursan ağlıyacağım

Leylâklarla akrepler gözlerine bakıp insan olurlarsa

Çocuk cennetinde günahların ilkini sen işliyorsun demektir Suna

Parlayan denizler gürültüsüz şiirler kapanan kapılar sana gök taşlarını getiriyorlar

 

Seni sayıklıyor

Denemesi yanlış yapılmış ilk ok

Sezai Karakoç Şiirleri

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
Dünyaca Ünlü Hintli Yazar Sadhguru SözleriÜnlü Aktör Haluk Bilginer'in Sözleri
Kul Nesimi Resimli SözleriGeorge Orwell Sözleri
Yazar Michel de Montaigne SözleriEn Anlamlı Franz Kafka Sözleri
Aret Vartanyan Kitaptan SözlerSebastian Laf Sokucu Sözleri
Kısa Bilge Karasu SözleriEn Güzel Hüseyin Gürpınar Sözleri

YORUMLAR (2)
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış yorumlar onaylanmamaktadır.
2 Yorum