Soğuk Savaş Dönemi - İkinci Dünya Savaşı Sonrasında Başlayan Soğuk Savaş Dönemi ve Tarafları
İkinci Dünya Savaşı’nın sona ermesiyle birlikte Orta Avrupa’da yeni düzenin kurulması ile birlikte birtakım sorunlar oluşmaya başlamış, Almanya’nın ve Doğu Avrupa’nın büyük bölümünde Sovyet tipi hükümetlerin oluşmasıyla birlikte başlayan Soğuk Savaş Dönemi, 1991’de Sovyetler Birliği’nin dağılışına kadar sürmüştür. Siyasi, ekonomik ve askeri bakımdan iki süper gücün (ABD ve SSCB) önderliğindeki ideolojik iki blokun egemen olduğu dönem olarak tarih kaynaklarında yer almıştır.
80 milyondan fazla sivil ve askerin hayatını kaybettiği savaş olarak tarihe geçen İkinci Dünya Savaşı’nın ardından yaşanan gerginlikler son bulmamıştır. Savaştan sonra iktidarın küresel anlamda dağılım göstermesi ve özellikle Avrupa’nın gücünün azalması ve buna paralel olarak dünya ekonomisinde yaşanan değişiklikler, beraberinde sanayileşmiş büyük devletlerle az gelişen devletlerarasında yaşanan ilişki değişimi ve silah teknolojisinde yaşanan gelişmeler Soğuk Savaş’ın çıkmasına yol açan nedenlerdir.
Soğuk Savaşın Başlaması ve Gelişimi
“Soğuk Savaş” olarak tarihe geçen bu gelişme, Birinci Dünya Savaşı veya İkinci Dünya Savaşı’nda silahların kullanılmasıyla ölümlere yol açan savaşlar gibi değil. İkinci Dünya Savaşı’nın iki büyük galibi Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ile SSCB devletleri içerisinde kümelenmiş küçük devler arasında yaşanan anlaşmazlık ve çatışmanın doğrudan birbirlerine karşı silah kullanmadan sürdürülen ve tarihe “soğuk savaş” olarak geçen gelişmedir.
İlk defa 1947 yılında ABD'li Bernard Baruch tarafından kullanılan “Soğuk Savaş” deyimi bir anlamda dünyaya getirilen yeni bir düzen olarak da adlandırılabilir.
Kore ve Vietnam Savaşları; Berlin Sorunu ve 1956-59 yılları arasında Ortadoğu'daki çekişme, U-2 casus uçağı olayı, Küba krizi gibi yaşanan büyük sorunlar, savaşın tırmanmasındaki en büyük etkiler olmuşlardır. Bu gelişmeler içerisinde en önemli yere sahip olan olay Küba Krizi’dir. Zira Küba krizi, nükleer savaş tehlikesinin ne kadar yakın olduğunu ortaya koymak adına yeterli olmuştur.
Soğuk Savaş Dönemi Tarafları Kimlerdir?
İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra Nazi Almanya’sına karşı aynı blokta savaşan iki süper güç olan Amerika ve Rusya, savaşın bitmesinin ardından farklı siyasi ve ekonomik adımlar izlemeye karar verdiler. O dönemde Sovyetler Birliği Komünist Parti tarafından yönetilen Marksist Leninist bir ülke iken ayn ı zamanda ABD kapitalizm merkezli bir yönetim anlayışını da benimsemekteydi. Komünist parti bu dönemde, medya, ekonomi ve ordu gibi ülkenin en önemli yönlerini kontrolü altında tutuyordu. Doğu Blokları üzerinde de önemli bir nüfuza etki eden Komünist Parti, aynı zamanda dünyanın farklı yerlerindeki Komünist partileri de ekonomik anlamda destekliyordu. Hatta tarih kaynaklarında yer alan bilgilere göre bu konuda zaman zaman Komünist Çin ile bile yarışıyordu.
Doğu Blokundaki gelişmeler bu şekilde devam ederken Batı Blokundaki birinci dünya ülkeleri ise daha farklı bir görüşe sahiplerdir. Onlar, Liberal Demokrasi’yi benimseyen, medya ve kurumların özgür olduğu yerlerdeydi. Ancak bu ülkeler de güçlerini üçüncü dünya ülkelerinden alıyorlardı. Bir anlamda sömürüleri altına aldıkları ülkelerden besleniyor ve muz cumhuriyetleri üzerinden de ekonomik bir istikrar elde etmeye çalışıyordu.
Soğuk Savaş Dönemi’nde Üçüncü Taraf: “Bağlantısızlar Hareketi”
Yukarıda da belirttiğimiz gibi Soğuk Savaş Süreci, iki farklı siyasi görüşte olan Doğu ve Batı Blokları arasında devam ederken bu dönemde bir de “Bağlantısızlar Hareketi” adında tarafsız bir blok daha ortaya çıktı. Bu harekete bağlı olan ülkeler, Doğu ve Batı Bloklarındaki devletlerle iyi ilişkiler içinde olmayı hedefliyordu.
Soğuk Savaş Dönemi’nde aslında her iki cephe de gizliden gizliye nükleer silah geliştirme konusunda azimli çalışmalar yapıyordu. Bu durum, her iki tarafın da birbirine doğrudan saldırı konusunda çekingenliğin oluşmasına zemin hazırlıyordu. Doğu ve Batı Blokları birbirlerinin durumundan haberdar olmak için birbirilerine karşı daha çok askeri kuvvetleri, ürettikleri silahlar, uzay yarışları ve psikolojik savaş yöntemi uyguluyorlardı.
Soğuk Savaş Dönemi Nasıl Başladı?
İkinci Dünya Savaşı’nın bitmesinden iki yıl sonra başlayan soğuk savaş döneminde SSCB (Sovyetler Birliği), Doğu Bloku üzerinde yer alan ülkelere nüfuz etmeye çalışırken dünyanın diğer süper gücü Amerika ise Sovyetler Birliği'ne karşı koyabilmek için küresel anlamda çevreleme politikalarını izliyordu. Buradaki tek amaç SSCB’nin gücünü yok etmekti. Batı Avrupa ülkelerine hem ekonomik yardımda bulunan hem de silah yardımında bulunan ABD; Yunanistan İç Savaşı'nda antikomünist tarafını destekledi ve nihayetinde NATO’yu kurdu.
Bu dönemde iki tarafın destek kazanmasına neden olan Çin İç Savaşı ve 1950-53 yılları arasında yaşanan Kore Savaşı, SSCB’nin ve ABD’nin Latin Amerika üzerindeki etkiyi kırmak için mücadeleye girmesini beraberinde getirdi. Afrika ve Asya ülkelerini sömürge altında çıkarmak için iki taraf birbiri ile mücadele etmeye başladı. 1956 yılına gelindiğinde Macaristan Devrimi SSCB tarafından durduruldu, 1956'daki Süveyş Krizi, 1961'deki Berlin Krizi ve 1962'deki Küba Füze Krizi Soğuk Savaş’ın daha da körüklenmesine neden oldu. 1960 yılına gelindiğinde Çin-Sovyet ayrılığının yaşanması ile birlikte Komünist bloktaki ülkeler de ayrışmaya başladı. Bu dönemde ABD tarafında yer alan ülkelerden özellikle Fransa daha fazla bağımsızlık fikrini savunan ülke oldu. Sovyetler Birliği Çekoslovakya'daki 1968 Prag Baharı liberalleşme hareketini bastırdı, 1955 ve 1975 yılları arası devam eden Vietnam Savaşı'nda ise ABD destekli Vietnam Cumhuriyeti bozguna uğratıldı.
Soğuk Savaş Döneminin Sona Ermesi Nasıl ve Ne Zaman Oldu?
Doğu ve Batı Bloku’nda yer alan ülkeler 1970’li yıllardan itibaren birbirleri ile uluslararası sistem için iletişime geçmeye başladılar. Stratejik silahların sınırlandırılması görüşmeleri ve ABD ile Çin’in Sovyetler Birliği'ne karşı ağırlık kazanması adına açık görüşmelerin yapılmasına ev sahipliği yaptı. 1979 yılında ülkeler arası huzur dönemi, Sovyetler Birliği ve Afganistan Savaşı'nın başlamasıyla birlikte sona erdi. Ancak 1983 yılına gelindiğinde Sovyetler Birliği'nin Kore Hava Yolları'na ait “007 nolu uçağı vurması” ve NATO birliklerinin Able Archer 83 tatbikatını huzur döneminin bozulmasına neden oldu ve gerilimin yeniden tırmanmasına yol açtı. Bu gelişmenin yaşaması ve SSCB’nin ekonomik durgunluk yaşaması ABD’yi harekete geçirdi ve Sovyetler Birliği üzerinde diplomatik, askeri ve ekonomik baskıların arttırılmasını beraberinde getirdi. 1980'lerin ortalarında yeni Sovyet lideri Mihail Gorbaçov, ''Perestroyka'' ve ''Glasnost'' adlı liberalleşme reformu paketlerini duyurdu ve Afganistan'da Sovyetler Birliği işgali böylece sona erdi.
Doğu Bloğunda yer alan Polonya’da ulusal bağımsızlık isteklerinin artmaya başlaması Gorbaçov, Varşova Paktı'na taraf olan ülkelerin rejimlerini desteklemeyi reddetmesi ve 1989 tarihinde orta ve Doğu Avrupa'daki komünist rejimler çöktü. SSCB’yi yöneten Komünist parti iktidarının sona ermesi ve Ağustos 1991'de gerçekleşen ve sonuçsuz kalan darbe girişiminin ardından yasaklanmasını da beraberinde getirdi. Bu dönemden sonra Sovyetler Birliği’nin parçalanması durumu meydana geldi ve paralel olarak Moğolistan, Kamboçya ve Güney Yemen'deki komünist rejimler de çökmeye başlayınca, Amerika dünyanın tek süper gücü olarak ayakta kaldı ve böylelikle Soğuk Savaş Dönemi de sona ermiş oldu.