Ömer Seyfettin Sözleri, Şiirlerinde Geçen Güzel Sözler
Ömer Seyfettin Sözleri
Türk edebiyatının önemli hikaye yazarlarından biri olarak bilinen Ömer Seyfettin, dilde sadeleşme ve Türkçülük akımının öncü isimlerindendir. Günlük yaşamı ve toplumu kalemine taşıyan Ömer Seyfettin’in sözleri, hem dönemin ruhunu hem de evrensel insani duyguları yansıtır. İşte en güzel Ömer Seyfettin sözleriyle dolu, ilham verici bir yolculuk.
“Şehirde yaşamak da, bir türlü esirlikti.” diyen Ömer Seyfettin, özgürlüğe olan bakışını güçlü hikayelerinde dile getirmiştir. Onun için dünyada yataktan daha sıkıntılı bir mezar var mıdır, bunu sorgulatır eserlerinde.
“Birbirine benzeyen, olaysız, boş günler kadar insanı bitiren bir azap olamaz.” sözüyle de insanı karamsarlığa sürükleyen tekdüzeliği anlatır. Ömer Seyfettin sözleri, insanın ruhunu saran derin düşünceleriyle bilinir.
Korkma, sen Türksün! Türkler hiçbir zaman, hiçbir yerde, hiçbir şeyden korkmazlar. Bu ifadesi de milliyetçilik ve vatan sevgisi konusundaki duruşunun en net örneklerindendir. “Ulusun mutlu olmadan, sen mutlu olabileceğini umut edebiliyor musun?” yaklaşımı, toplumsal bilinci gözler önüne serer.
“Beni üzen şeylerin hiçbirini unutmadım.” der Ömer Seyfettin. Gerçekten de onun hikayelerinde acı, hüzün, vatan ve millet temaları çokça işlenir. Kula kul olmak, şu ölümlü dünyada birisine gönül borcu duymak, acıların en ağırıydı gibi ifadelerinde insanın özgürlüğüne verdiği önemi görürüz.
“Geçme namerd köprüsünden, kopartsın su seni!” ifadesiyle haysiyetli duruşu, omurgalı yaşamı işler. “Müstakim ol, Hazreti Allah utandırmaz seni!” diyerek inanç ve dürüstlüğün erdemini anlatır.
“Dünyada yataktan daha sıkıntılı bir mezar var mı?” diyerek insanın ataletini ve tekdüzeliğini sorgular. Bir keresinde “Bin alimin bilmediğini bir arif bilir” diyerek ilmin derinliğini, bilginin sınırsızlığını dile getirir.
Ayrıca “Nadanla (kara cahille) sohbet etmek, akıllı kişiye cehennem ateşinden beterdir!” diyerek cehaletin insanı nasıl körelttiğine vurgu yapar. “Geçme namerd köprüsünden, kopartsın su seni!” anlayışı da onurlu bir yaşam sürmenin değerini özetler.
- Beni üzen şeylerin hiçbirini unutmadım. Zira insan unutmaz, sadece görmezden gelmeyi öğrenir.
- Dünya bu... Aşıka maşuk bulunmaz. (Aşk ve gurbet temalarını sıkça işler.)
- “Kula kul olmak, bu ölümlü dünyada birisine gönül borcu duymak, acıların en ağırıydı.”
- “Hayatta bazen öyle münasebetsiz, öyle aksi anlar oluyor ki...” diyerek insanın çaresizliğini gözler önüne serer.
- Milleti için ölenler, daima yaşarlar. Tıpkı onurlu bir iz bırakanların unutulmaması gibi.
